Musa Anter davasında zaman aşımına 1 yıl kaldı

Musa Anter davasının 28’inci duruşmasında konuşan avukat Selim Okçuoğlu, zaman aşımına 1 yıl kaldığına dikkat çekerek, “Bu dava yargı eliyle zaman aşımına uğratılarak deyim yerindeyse mahkeme koridorlarında tarihe gömülmek isteniyor” dedi.

JİTEM ana davası ile birleştirilen Kürt bilge Musa Anter cinayeti davasının 28’inci duruşması Ankara 6’ncı Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmaya Anter’in oğlu Dicle Anter, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu ile Hafıza Merkezi’nden Faili Belli İzlem Gözlemcisi avukat Esra Kılıç katıldı. 

İki saat geç başlayan duruşmaya avukatlar Mehmet Selim Okçuoğlu ve Ayşe Eryılmaz ile sanık avukatı katıldı. Duruşmada Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla dinlenmesi beklenen dönemin Ankara Emniyet Müdürü Zeki Çatalkaya’nın hazır edilmediği görüldü.

Mahkeme başkanı, yurt dışında yaşadığı bilinen sanık Abdulkadir Aygan’ın ifadesinin alınmasına dair ve öldürülen sanık “Hogir” kod isimli Cemil Işık’ın öldürüldüğüne dair kayıtların istemi için Adalet Bakanlığı’na yazılan yazıya cevap verilmediğini aktardı. 

ZAMAN AŞIMINA 1 YIL KALDI

Ardından söz alan Anter ailesinin avukatı Mehmet Selim Okçuoğlu, Anter’in katledildiği tarih dikkate alındığında 30 yıllık azami dava süresinin dolmasına 1 yıl kaldığını hatırlattı. İsviçre’de yaşadığı bilinen sanık Abdulkadir Aygan’ın gelinen aşamada ifadesinin alınmamasını eleştiren Okçuoğlu, “Bir sanığın ifadesinin tespiti bu kadar zor mu? Gelinen aşama itibariyle dosyada bizim açımızdan işlerin zorlaştırıldığının farkındayız. Biz bu mahkemeden sonra nereye gideceğiz bunu mu düşüneceğiz, Anayasa Mahkemesi’ne mi başvuracağız? Biz bu dosyanın bir şekilde sonuçlandırılması için taleplerde bulunduk. Bilindiği üzere bu dosya esası altında 3 ayrı dosya yürümektedir. En azından Musa Anter dosyasının ayrılmasını talep ettik. Ancak bu talebimiz de mahkeme tarafından reddedildi. Gelinen aşamada sesimizi duyurmak adına davanın sonuçlanması için eksik hususların tamamlanmasını talep ediyoruz” dedi. 

‘YARGILAMA MUM IŞIĞINA BENZİYOR’ 

“Adaleti, hak, hukuku nerede arayacağız?” diye soran Okçuoğlu,  şöyle devam etti: 

“Devletin bu yükü sadece mahkemeye yıkıp bir kenara ayrılmasının bir anlamı yok. Bu davaya ilişkin en fazla 4 celse daha yapabileceğiz. Deyim yerindeyse başımızın çaresine bakacağız. Buradaki yargılamayı mum ışığına benzetiyorum. Mum ışığının gücünün giderek yavaşladığını ve tükenmeye doğru gittiğini görüyoruz. Burada devlet eliyle yargı erkinin etkin bir soruşturma yapmasının önünü tıkıyor. Bu dava, yargı eliyle zaman aşımına uğratılarak deyim yerindeyse mahkeme koridorlarında tarihe gömülmesi isteniyor.” 

Okçuoğlu, sanık Hamit Yıldırım hakkında istenen adli kontrol taleplerinin kaldırılması yönündeki talebin reddedilmesini istedi. 

İddia makamı, dosyanın geldiği aşama ve sanık Hamit Yıldırım hakkında uygulanan koruma tedbirleri de göz önüne alınarak yurt dışına çıkış yasağı dışındaki adli kontrol tedbirinin kaldırılmasını istedi. 

Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, Adalet Bakanlığı’na yazılan yazıların tekrar gönderilip öncelik talebinde bulunulmasına, sanık “Yeşil” kod isimli Mahmut Yıldırım hakkında kırmızı bültenle arama kararının devamına, dönemin Ankara Emniyet Müdürü Zeki Çatalkaya’nın tekrar dinlenmesini için yazı yazılmasına, sanık Savaş Gevrekçi’nin duruşmadan vareste tutulmasına, sanık Hamit Yıldırım’a ilişkin adli kontrol tedbirlerinin kaldırılması yönündeki talebin reddine karar verdi. 

Bir sonraki duruşma 24 Kasım’a ertelendi.