Müslim: Modelimiz de direnişimiz de insanlık için
Müslim: Modelimiz de direnişimiz de insanlık için
Müslim: Modelimiz de direnişimiz de insanlık için
Brüksel'deki Flaman parlamentosunda düzenlenen bir konferansta konuşan PYD Eşbaşkanı Salih Müslim, IŞİD vahşet örgütünün 50'yi aşkın tankla Kobanê'ye saldırdığını belirterek, “Oluşturduğumuz model tüm insanlık için olduğu gibi, direnişimiz de tüm insanlık değerleri içindir” dedi. Müslim, insanlık değerlerini savunan herkesi yardıma dayanışmaya çağırdı.
Belçika'nın başkenti Brüksel'de 17 Eylül'de başlayan Kürt Kültür Haftası etkinlikleri çerçevesinde Flaman Parlamantosu'nda “Ortadoğu çıkmazına çözüm için Kürt modelleri” konulu bir konferans düzenlendi.
Brüksel Kürt Enstitüsü'nden Mauro Desira'nın moderatörlüğünü yaptığı konferansa Batı Kürdistan'dan PYD Eşbaşkanı Salih Müslim, Kuzey Kürdistan'dan Amed eski Belediye Başkanı Osman Baydemir, Fransa Sol Cephe'den Avrupa parlamenteri Marie-Christine Vergiat, Belçikalı gazeteci Toon Lambrechts ve Hollandalı akademisyen Joost Longarden konuşmacı olarak katıldı.
Konferansta Kürtlerin çözüm modelleri tartışılırken, bu çerçevede Türkiye'deki çözüm süreci, Kobanê'deki IŞİD saldırıları, Rojava devrimi ve Avrupa'nın yaklaşımı ile deneyimleri ele alındı.
BELÇİKALI GAZETECİ: ROJAVA'DAKİ ÖRGÜTLENME ÇOK ETKİLEYİCİ
İlk konuşmayı yapan gazeteci Toon Lambrechts yakın bir zamanda Batı Kürdistan'a gittiğini belirterek oradaki gözlemlerini anlattı. “Uzun bir süredir fark edemedik ama oradaki halkın örgütlenmesi çok etkileyici” diyen Lambrechts, Türkiye'nin ambargosuna rağmen halkın kendisini örgütlenme tarzından etkilendiğini söyledi.
“Kendilerine yeni bir siyasal sistem oluşturmuşlar. Farklı halklar ve politik güçlerle birlikte anayasalarını kurmuşlar” diyerek sözlerini sürdüren Lambrechts, “Halk her şeyden haberdar ve analiz edebiliyor (...) Zihniyet değiştirerek toplumsal bir sistem oluşturmak kolay değil ama orada bu çabayı önemli buldum” şeklinde konuştu. Lambrechts, Kürtlerin modelinin Ortadoğu'nun modeli olabileceğinin altını çizdi.
Hollandalı akademisyen Joost Longarden, IŞİD'in elde ettiği Amerikan silahlarının bugün Rojava halkına karşı kullandığını ifade ederek, buna dur denilmezse Şengal dağlarında yaşanan insanlık krizinin Rojava'da da yaşanabileceği endişesini dile getirdi.
AKADEMİSYEN LONGARDEN: PKK LİSTEDEN ÇIKARILMALI
Kürtler adına Federal Kürdistan Bölgesi'ne yardımlar yapıldığını belirten Longarden, “Rojavalılara da yardım yapılmalı” dedi. Kürtlerin önerdiği modelleri de anlatan Longarden, PKK'nin mücadelesine dikkat çekerek, “PKK kendisini dönüştürebilen bir hareket. Devlet talebini de değiştirebilen, alternatifler üzerinde yoğunlaşan bir hareket” diye ekledi.
Demokratik konfederalizm projesinin tabandan örgütlenmeyi esas aldığını söyleyen Longarden, “Halkın köylerden şehirlere kadar kendi ihtiyaçları çerçevesinde örgütlemesi anlamına geliyor” belirlemesinde bulundu.
AB'nin “terörist örgütler” listesine de değinen akademisyen Longarden, “PKK'nin terörist örgütler listesinde yer alması çözüm destek olmuyor. Akademisyenler olarak bizler PKK'nin bu listeden çıkarılmasını talep ediyoruz. Hepimizin güvenliği için bunun önemli olduğu inancındayım” şeklinde konuştu.
Amed eski Belediye Başkanı Osman Baydemir, “Birlikte başardık” adlı projesinin görüntülü tanıtımını yaptı. Gündemdeki gelişmelerden dolayı, teknik konular üzerinde durmayacağını söyleyerek, Kobanê saldırılarına dikkat çeken Baydemir, “Bütün insanlığa çağrımdır” dedi ve ekledi: “Kürt çocukları 21. yüzyılda insanlık değerlerini savunmak için direniş içindeler. Dünyanın geri kalanı Kobanê direnişini desteklemeli. Kobanê'yi desteklemek sadece Kürtleri desteklemek değil, insanlık değerlerini savunmaktır.”
BAYDEMİR: HER ŞEYİMİZİ DİRENİŞLE KAZANDIK
Kürtlerin belediyecilik deneyimlerinden de bahseden Baydemir, Kuzey Kürdistan'da bu deneyimin 15 yıllık bir geçmişi olduğunu belirterek, ancak maalesef bu tecrübe ve bu kazanımların savaşın durduğu koşullarda değil, bir yandan savaş diğer yandan direniş yaşanırken gerçekleştiğine işaret etti. Baydemir, devletin inkarcı politikalarının aksine Amed belediyesi şahsında Kuzey Kürdistan'daki çok kültürlü ve çok dilli belediyeciliği anlattı. Türk devletinin Kürt belediyelerine ambargo uyguladığını da ifade eden Baydemir, 1990 ve 2000 arasında Amed nüfusunun yedi kat arttığını kaydetti. Baydemir, Amed belediyesinin “katılımcı bütçe”, “mahalle toplantıları”, “kent meclisleri”, “alt yapı çalışmaları”, “imar mastır planı”, “Dicle Vadidi projesi” gibi hizmetlerini paylaşırken, Amed'in gelecek 30 yılını tasarlayrak planlama yaptıklarını söyledi. Kenti bir köyden şehre dönüştürdüklerini kaydeden Baydemir, “Bugün 700 bin insan son 15 yıl içerisinde inşa edilen evlerde kalıyor” dedi.
Baydemir, kent merkezinde yeşil alanında yedi kat arttırıldığını vurgularken, ekoloji için de eğitimin önemli olduğunun altını çizdi. Baydemir, Güneş Evi projesine dikkat çekerken, 100 bin öğrencinin ekoloji konusunda eğitim aldığını kaydetti.
Baydemir, kadının toplumsal hayatta hak ettiği yeri alması için yaptığı çalışmaları ile sanat ve kültür alanındaki çalışmalarını da anlattı. Baydemir restorasyon çalışmalarına dikkat çekerken, ekranda şehrin bazı sokak ve meydanlarının önceki ve sonraki görünüşleri yer aldı.
Baydemir, “Tüm bu çalışmalar direniş ile kazanıldı” diyerek sözlerini tamamlarken bu direnişin nihayete ermesinin tüm bölge halkları için barışı getireceğini kaydetti.
MÜSLİM: SALDIRILAR HALKLARIN BİRLİKTE YAŞAMASI ÖNÜNDE ENGEL
PYD Eşbaşkanı Salih Müslim, Batı Kürdistan devrimi ve yönetim modelini anlatırken, tüm bunların saldırı altında gerçekleştiğini vurguladı. Müslim, özellikle 15 Eylül'den bu yana Kobanê bölgesine yönelik IŞİD saldırılarına dikkat çekerek, bunların halkların birlikte yaşaması önünde engel oluşturduğunu, insanlığın düşmanı olduğunu söyledi.
Batı Kürdistan'daki modeli anlatan Müslim, Mezopotamya'nın çok uluslu ve kültürlü bir bölge olduğunu belirterek, kanton yönetimlerinin işleyişine ilişkin bilgi verdi. Bir sorun olduğunda halka sorularak birlikte çözüm arandığını ifade eden Müslim, YPG'nin de sadece Kürtler değil, bölge halklarını savunduğunu kaydetti.
Batı Kürdistan'da model oluşturma önündeki temel engellerden birinin “tecrübesizlik” olduğunu söyleyen Müslim, “Tecrübelere ihtiyacımız var. Bu konularda uyarılar bizim için önemli. Yıllardır rejimin denetiminde yaşayan bir halk gerçekliği var. Tecrübe sorunumuz çok” dedi.
Avrupalı sivil toplum örgütleri ve kurumlara seslenen Müslim, “Biz demokrasiye inanıyoruz. Bizim doğal bir demokrasimiz var. Ama tecrübe sorunumuz var. Farklı inançlar birlikte yaşıyor bizim topraklarda” diye ekledi. Müslim birlikte yaşama sorunlarının olmadığını ve devletsiz bir model yaratmaya çalıştıklarını kaydederken, ulus devletlerin Ortadoğu gerçekliğine cevap olmadığına dikkat çekti.
50'Yİ AŞKIN TANKLA SALDIRIYORLAR
ANF'nin Kobanê'deki saldırılar ve direniş ile Batılı ülkelerin sessizliğine ilişkin sorusunu da yanıtlayan Müslim, “Kobanê’deki son durum çok karmaşık. Üç koldan saldırı var. Orada savaş var. Sivillerin onların eline geçmemesi için onları savaş alanından çekiyoruz” dedi.
Müslim, “Saldırı çok şiddetli. Direniş de şiddetli. 50'yi aşkın tankla saldırıyorlar. Doçka, toplar ve ağır roketler de var ellerinde. Bizim de eşsiz bir direnişimiz var. 11 tankları şu ana kadar yakıldı. Bunların çoğunluğu Kobanê'nin batısında oldu. Yüzlerce ölüleri var. Yaralıları da var. Bunlardan birçoğunu Urfa ve Antep'e geçirmişler” şeklinde konuştu.
MODELİMİZ VE DİRENİŞİMİZ İNSANLIK İÇİN
Savaşın şu an devam ettiğini hatırlatan Müslim, “Onların elindeki böylesine silahlar, devletlerin işidir. Düşünün bir süre önceki saldırılarından birinde 4 bin havan topu attılar” ifadelerini kullandı. Müslim, “Kuşkusuz, Kobanê halkımız toprağına bağlıdır. Siviller çıkarıldı ama savaşanalar sonuna kadar savaşıyor” diye konuştu.
İki yıla yakın bir süredir IŞİD ile çatışmalarına Batılı ülkelerin Rojava konusundaki sessizliği konusunda ise Müslim şöyle konuştu: “Oluşturduğumuz model tüm insanlık için olduğu gibi, direnişimiz de tüm insanlık değerleri içindir. Biz insanlık değerlerini savunuyoruz. Kim bu değerleri savunuyorsa, barış, kardeşlik ve insanlık değerlerinin kazanmasını istiyorsa, bu direnişe sahip çıkmalı.”
Müslim, ancak Batılı ülkelerinin kendilerini dinlemek istemediği eleştirisinde bulunarak, “Biz buradayız işte, dinleyebilirler” çağrısında bulundu.