GÖRÜNTÜLÜ

Nusaybin’de bir fedai direnişçi: Serdem Wedat

Nusaybin’de fedaice direnerek yaşamını yitiren YPS savaşçısı Ali Aydemir’i (Serdem Wedat) anlatan anne ve babası Serdem’in uğruna fedaice şehit düştüğü ideallerin takipçisi olacaklarını söyledi.

Serdem Wedat (Ali Aydemir) 1989 yılında Kızıltepe’ye bağlı Xursa Nave köyünde dünyaya gelir. İlkokul 4. doğduğu köy ve ardından taşındıkları Kızıltepe’de okuyan Serdem, ailesi ile birlikte İstanbul’a göç eder. Lise eğitimini İstanbul’da sürdüren Serdem, daha sonra İzmir Ege Üniversitesini kazanır ve burada gazetecilik bölümünde okumaya başlar. 

Üniversite yıllarında özgürlük mücadelesi içerisinde aktif rol alan Serdem Wedat, 3. sınıf öğrencisi olduğu sırada yönünü dağlara vererek gerilla saflarına katılır. Öz yönetim ilanı ile birlikte Nusaybin’e gelen Serdem Wedat, burada aylarca süren direniş destanında yerini kahramanca alır. Serdem Wedat geri çekilme kararı üzerine Nusaybin’den çekilen gruplar içerisinde yer alır. Nusaybin’de kalan bir grup arkadaşını çıkartmak için Ağustos ayında tekrar Nusaybin’e gelen Serdem Wedat, bir grup arkadaşını çıkartmaya çalıştığı sırada yaşanan çatışmada arkadaş grubunu çıkartmak için kendisini feda eder. Kahramanca şehit düşen Serdem Wedat, 1996 yılında bedenini ateşe veren ve ismini kod isim olarak seçtiği kuzeni Vedat Aydemir’in yanı başında, toprağa verilir. 

Nusaybin’de 12 Ağustos günü yaşanan çatışamda yaşamını yitiren YPS savaşçısı Serdem Wedat’ın kişiliği ve mücadelesini Annesi Mehdiye ve Babası Nesih Aydemir, ANF’ye anlattı. 

“İNANDIĞINI MUTLAKA HAYATA GEÇİRİRDİ”

Serdem’in henüz küçük bir çocukken ailesinin sorumluluğunu üstlenen bir çocuk olduğunu dile getiren baba Aydemir, oğlunu şu sözlerle ifade ediyor, “Kendisini insanlara sevdiren bir karakteri vardı, ilgi gösteren, ilişkilerinde emek veren bir yapısı vardı. Herkesin sorunlarına koşar çözüm olmaya çalışırdı. Serdem’in en öne çıkan özelliği kafasına koyduğunu mutlaka yapan biri olmasıydı diyebilirim. Mutlaka, eğer kafasına koyduğu hedef, amaç manevi bir değer içeriyorsa Serdem, bunu mutlaka başarmak için her şeyi yapardı. Serdem’in bu özelliği kişisel, maddi çıkar temelinde değildi, manevi ve toplumsal amaçlar uğruna öne çıkan bir özellikti” 

Serdem, çevresindekilerin görüşlerine her zaman önem verir, baba Aydemir, ancak Serdem’in doğru bildiği düşünceleri konusunda da kimsenin ne dediğini önemsemeden amacına kilitlendiğini hatırlatıyor.

“EMEKÇİ VE FEDAKARDI”

Bu özelliklerinin yanında Serdem, emekçi, fedakar özellikleri ile de aile içerisinde öne çıkar, Aydemir, oğlunun annesinin evdeki en büyük yardımcısı olduğuna dikkat çekiyor. Annesinin yaptığı işlere yardım eden Serdem, kardeşlerinin de tüm işlerine yarım koşar ve sorunlarına çözüm olur. 

ÜNİVERSİTE YILLARI

Serdem Lise’den sonra 2010 yılına gelindiğinde artık Üniversiteyi kazanmıştır. İstanbul Kültür Üniversitesine gitmeyi reddeden Serdem, İzmir Ege Üniversitesi Gazetecilik Bölümüne kaydını yapar. Serdem’in Üniversiteye başladıktan sonra aktif bir şekilde mücadeleye katıldığını anlatan baba Aydemir, bu süreçte polis tarafından defalarca baskıya maruz kaldığını, gözaltına alınarak yargılandığını söylüyor. Serdem’in her türlü baskı ve işkence karşısında geri adım atmaması üzerine polis aileye yönelerek Serdem’i bu şekilde mücadeleden vazgeçirmeye çalışır. Baba Aydemir, polisin kendilerini arayarak “Oğlunuz örgütlenme yapıyor” diyerek kendilerine baskı kurduğunu ancak ne kendilerinin nede Serdem’in bu baskılar karşısında geri adım atmadığını paylaşıyor. 

SERDEM, YÜZÜNÜ DAĞLARA ÇEVİRİYOR

Serdem 2013 yılına gelindiğinde artık Üniversite 3. sınıf öğrencisidir. Babası yıl sonuna doğru Serdem’i Üniversite de ziyaret eder. Serdem’in artık gerilla saflarına katılmayı kafasına koyduğunu bu ziyaretinde anladığını aktaran baba Aydemir, bunu Serdem ile paylaştığını ifade ederek, şöyle devam ediyor: “Serdem’e ‘Oğlum, sen sanki gitmek için hazırlanıyorsun’ dedim, o da dönerek bana ‘Evet baba artık gitme kararını verdim, burada kalamam’ diye cevap verdi. Bu sırada ona ‘Okulunu bitir öyle git’ dedim, ancak Serdem bana dönerek şu sözleri sarf etti, ‘Baba okulu bitirirsem paraya bulaşırım, paraya bulaşan insan onurlu davranamaz, bu yüzden ben paraya, maddiyata bulaşmadan gitmeliyim’ bende ona ‘yolun açık olsun’ dedim ve eve döndüm”

Babası ile görüşmenin ardından Serdem, 2013 yılı Aralık ayında yönünü dağlara vererek, gerilla saflarında yerini alır. 

SERDEM, NUSAYBİN ÖZ YÖNETİM DİRENİŞİNDE YERİNİ ALIR

Serdem, Nusaybin’de öz yönetimin ilan edilmesi ardından, kendi isteği ile 2016 yılının ilk gününde 1 Ocak’ta Nusaybin’e gelerek YPS saflarında yerini alır. Oğlunun Nusaybin’de olduğunu haber alan baba Aydemir, oğlunu görme umudu ile Nusaybin’e giderek mahalleler de oğlunu aradığını belirtiyor. 

“SERDEM’İ YİNE ÇALIŞIRKEN GÖRDÜM”

Nusaybin’de dolaştığı sırada oğlu Serdem ile tesadüfen karşılaşan baba, Aydemir, “Serdem’i arıyordum, belki görürüm umudu ile dolaşırken, bir anda Serdem’i karşıma buldum. Serdem, her zamanki gibi çalışıyordu, emek veriyordu, kuyudan bir kova ile su çıkarıyordu. Beni karşısında görünce şaşırdı, kucaklaştık” diye ifade ediyor. 

“BİZ ŞEHİT DÜŞECEĞİZ, SİZ BAŞINIZI DİK TUTUN”

Baba Aydemir, oğlu Serdem ile Nusaybin’de kısa bir süre görüştükten sonra ayrıldıkları sırada aralarında geçen diyaloğu ise şu sözlerle aktarıyor: “Serdem, bana ayrılacağımız sırada ‘Baba başını öne eğdirecek birşey yapmayacağım, bu hendekte kimse kalmazsa bile ben kalıp direneceğim. Düşmana boyun eğmeyeceğim’ dedi. Bende ona başarılar diledim“ 

Serdem’in kendisine “Burada şehit düşeceğiz, siz bizimle onur duyun, başınız dik olsun” dediğini de söyleyen baba Aydemir, kendilerinin de her zaman Serdem ve yoldaşları ile gurur duyacaklarını kaydetti. 

SERDEM, ARKADAŞLARINI ÇIKARMAK İÇİN NUSAYBİN’E GERİ DÖNER

Mart ayında başlayan Sokağa çıkma yasağı ve saldırılar ile birlikte Nusaybin’de öz yönetim direnişi başlar. Türk devlet güçleri için adeta bir bataklığa dönüşen Nusaybin direniş destanında yerini kahramanca alan Serdem, Haziran ayında YPS’nin aldığı geri çekilme kararı düzerine arkadaşları ile birlikte Nusaybin’den çekilir. Çekilmenin ardından Serdem, Nusaybin’de kalan bir grup arkadaşını çıkartmak üzere görev alır ve Nusaybin’e geri döner. 

“SERDEM ARKADAŞLARINI ÇIKARTMAK İÇİN KENDİSİNİ FEDA EDER” 

Baba Aydemir, Serdem’in Ağustos ayının ilk haftası içerisinde Nusaybin’e gelerek bir grup arkadaşını oradan çıkardığını kaydediyor. Ardından Serdem’in bir kez daha 12 Ağustos günü kamufle edilmiş bir araç ile Nusaybin’e tekrar girerek geriye kalan arkadaş grubunu da Nusaybin’den çıkartmak istediğini anlatan baba Aydemir, “O gün Serdem, kamufle edilen bir dolmuşla içeri giriyor, arkadaşlarını araca bindiriyor, mahalleden çıktıkları sırada zırhlı araç önlerini kesiyor, Serdem, bir arkadaşı ile birlikte öne atılarak kahramanca direniyor. İki gruba ayrılıp iki eve giriyorlar, çatışma sabah saatlerinde başlıyor, öğlen 13:00 a kadar sürüyor. Serdem ve arkadaşları yoğun polis ve silah gücüne karşı saatlerce direniyor. Serdem ve bir arkadaşı arkadaşlarını ıradan çıkarmayı başarıyor ve kendileri çatışarak şehit düşüyor” diye ifade ediyor. 

“SERDEM, BEDENİNİ ATEŞE VEREN KUZENİNİN İSMİNİ ALDI”

Baba Aydemir, 1996 yılında Serdem’in kuzeni olan Vedat Aydemir’in tutsak bulunduğu İstanbul Sağmalcılar cezaevinde, aynı yıl Amed zindanında PKK’li tutsaklara yönelik katliamı protesto etmek amacıyla bedenini ateşe verdiğini ifade ederek, Serdem’in de mücadele saflarında kendisine Vedat’ın ismini seçtiğini anlattı. Serdem’in şehit düştükten sonra ismini aldığı kuzeni Vedat’ın yanına gömüldüğünü kaydeden baba Aydemir, Serdem’in şehitlerin izinde yaşadığını ve bu şekilde şehit düştüğünü hatırlattı. 

DOĞDUĞU KÖYDE SONSUZLUĞA UĞURLANDI

Serdem’in şehadet haberini alan baba Aydemir, 13 Ağustos günü Nusaybin’e giderek oğlunu resimlerden teşhis eder. Serdem’in cenazesini daha sonra Mardin Devlet Hastanesi Morgundan aldıklarını belirten baba Aydemir, Serdem’in doğduğu köy olan Xursa Nave’de 17 Ağustos günü toprağa verdiklerini söyledi. 

“ONURLU KÜRT HALKI SERDEM VE YOLDAŞLARININ İZİNDE OLACAK” 

Serdem’in annesi Mehdiye Aydemir, onurlu Kürt halkının evlatlarının izinde sonuna kadar mücadele edeceğini vurguladı.Çocuklarının özgür ve eşit bir yaşam için direndiğini ve onurluca şehit düştüğünü söyleyen anne Aydemir, şöyle devam etti: “ Korucular, devletin yanında yer alan onursuzlara sesleniyorum, gelin ve halkınızın onurlu mücadelesinin yanında yer alın” 

Oğlunun aç ve açıkta olmadığını dile getiren anne Aydemir, oğlunun çaresizlikten dağlara gitmediğini, onuru için, halkının özgürlüğü için gittiğini kaydetti. Sonuna kadar oğlu ve Kürdistan halkının özgürlüğü için şehit düşen yoldaşlarının takipçisi olacaklarını kaydeden anne Aydemir, Öz yönetim direnişlerinin süreceğini dile belirtti. 

 

...