Öcalan'ın avukatı: İmralı’yı unutturmaya çalıştılar ama başaramadılar
Öcalan'ın avukatı: İmralı’yı unutturmaya çalıştılar ama başaramadılar
Öcalan'ın avukatı: İmralı’yı unutturmaya çalıştılar ama başaramadılar
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın avukatlarıyla görüş yasağı ikinci yılını doldurdu. Öcalan’ın avukatlarından Rezan Sarıca, görüş yasağı ve ağırlaştırılmış tecridin Öcalan’ın dünyadan yalıtılması amacıyla yapıldığına dikkat çekerek, “İmralı’yı unutturmaya çalıştılar ama başaramadılar” dedi. ÇHD Genel Başkan Yardımcısı Av. Münip Ermiş de, "İmralı Cezaevi tamamen kapatılmalıdır. Ya da gerekirse 24 saat dışarıyla iletişim sağlayabilmelidir" diye konuştu.
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın avukatlarıyla görüşmesi 27 Temmuz'da ikinci yılını dolduruyor. Bu süre zarfında avukatların İmralı'ya gitme ve müvekilleri Öcalan ile görüşme talepleri "gemi bozuk", "hava muhalefeti" gibi gerekçelerle engellendi. Reddedilen başvuru sayısı 205'i buldu. Avukatların "yasal hakkımızı kullanmamıza izin verilmiyor" diyerek Başbakan, Adalet Bakanı ve İmralı Cezaevi Müdürü hakkında yaptıkları suç duyuruları da sonuçsuz kaldı.
AVUKAT SARICA: İMRALI'DA HEM TECRİT HEM DE TARİHİ DİRENİŞ YAŞANDI
ANF'ye açıklama yapan, Asrın Hukuk Bürosu'ndan, Öcalan'ın avukatlarından Rezan Sarıca, AKP hükümetinin İmralı tarihinin en ağır tecridini uyguladığını belirtti. "İki yıl içerisinde Sayın Öcalan ile ilgili bütün gerçekleri gizlediler, tersyüz ettiler. İmralı'yı bütün dünyadan yalıtmaya, unutturmaya çalıştılar. İki yıl boyunca AKP yetkilileri bu ağırlaştırılmış tecridi örtbas etmek için ellerinden geleni yaptılar; hukuku bile oydular. Halkı aldattılar; en ağır politikaları uyguladılar. Bir hükümlünün en temel hakları hiçe sayıldı" diyen Av. Sarıca, aynı zamanda ailelerin görüşme başvurularına olumlu yanıt verilerek de, 'tecrit yok' izlenimi yaratılmak istendiğini kaydetti.
Av. Sarıca, şöyle konuştu: "Sayın Öcalan'ın savunma, haberleşme hakkı 27 Temmuz 2011'den beri iyice elinden alındı. Türkiye'nin hukuk devleti olmadığı en önemlisi bu pratikle görüldü. İmralı'da hukuk rafa kaldırılmıştır. Hakim devlet ilkesi uygulanmıştır. Bu kadar anti demokratik, ahlaki olmayan rejim sayın Öcalan için oluşturulmuştur. Ancak kendisi tarihin ender direnişlerinden birini gerçekleştirdi. Hiçbir baskıyı, şantajı kabul etmedi. Tarihi rollerinden birini oynadı ve bugün hükümeti, devleti demokratik çözüm sürecine çekti."
'DİĞER MÜVEKKİLLERİMİZLE GÖRÜŞTÜĞÜMÜZ GİBİ SAYIN ÖCALAN İLE DE GÖRÜŞEBİLMELİYİZ'
AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik'in, Öcalan'ın davalarının önemsiz olduğunu ve bu nedenle avukat görüşü yapmasına gerek olmadığını söylediğini hatırlatan Av. Sarıca, "Sayın Öcalan'ın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde (AİHM) yer alan davaları, neredeyse Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) bütün haklarının ihlalini içeriyor. Bu davalar yaşam hakkı ihlali, adil yargılanma, özel ve aile hayatına saygı hakkı, işkence, güvenlik, özgürlük gibi başlıkları içeriyor. Demek ki AKP Avrupa demokrasisine böyle yaklaşıyor" dedi.
Av. Sarıca, hükümet yetkililerinin Öcalan'ın avukatlarla görüşmek istemediği şeklindeki beyanlarına da dikkat çekerek, ekledi: "Sayın Öcalan Türkiye hukukuna bile aykırı olan avukat görüşme şekillerini; kayıt altına alınmasını, yetkisiz insanların görüşme sırasında bulunmasını protesto ediyordu. Şimdi görüştüğü heyetlere de avukatlarla görüşmek istediğini söyledi. Madem istemiyordu, şimdi istiyor! Buna rağmen engelleme devam ediyor."
İmralı'da hukuk sisteminin uygulanmadığına dikkat çeken Av. Sarıca, şöyle devam etti: "Nasıl bir hukuk uygulanıyor ya da; bizim bildiğimiz, anayasa çerçevesinde devletin hukuk devleti olduğu ilkesi İmralı adası için geçerli değil. Dolayısıyla bugün bu pratikler belliyken AKP kendisinin hukuktan yana olduğunu, kendisine hukuk devletiyim, demesin. Eğer gerçek hukuktan, demokrasiden bahsediyorsa özel İmralı tecrit sistemini tamamen ortadan kaldırması gerekiyor. Diğer bütün cezaevleri gibi aile, avukat görüşmeleri düzenli şekilde yapılabilmeli. Ben diğer müvekkillerimle nasıl istediğim saatte, istediğim kadar görüşüyorsam, haftada beş kez görüşebiliyorsam, Sayın Öcalan ile de istediğim gün görüşebilmeliyim. Tecridin t'sini bile vurgulamayacaksın. Bu yapılmıyorsa İmralı sisteminin tamamen kaldırılması, özgürlük ve güvenlik koşullarının yaratılması gerekiyor."
'İKİ YIL KAYIPLARA YOL AÇTI'
Öcalan'ın avukatlarından Rezan Sarıca, İmralı'da ikinci yılını dolduran görüş yasağının önemli kayıplara yol açtığını da ifade etti. Öcalan'ın davalarının, başvurularının birçoğunu artık Öcalan ile görüşmeden yapmak zorunda kaldıklarını anlatan Av. Sarıca, "Yine kitap konusundaki başvurular, AİHM'deki davalarla ilgili başvurular, Avrupa İşkenceyi Önleme Komitesi'ne (CPT) başvurularımız görüşemeden yaptığımız için eksikliklere yol açıyor. Yine bu dönemde yapacağımız bazı girişimler olacak; onları da görüşmeden yapmamız aynı şekilde eksiklere yol açacaktır. Ama en önemlisi Türkiye demokrasisi açısından son iki yılda çok şey kaybedilmiş oldu. Kaldı ki çözüm süreci de, bunun, tecridin ne kadar yanlış olduğunu gözler önüne seriyor. Ama hükümet hiçbir şekilde başarıya ulaşamadı ve Sayın Öcalan onurlu direnişini sürdürdü" diye konuştu.
BASINLA BULUŞMA TALEBİ
Öcalan'ın son mesajındaki "basın mensuplarıyla buluşma" talebine de değinen Av. Sarıca, bunun hukuk çerçevesinde bir talep olduğunu kaydederek, Başbakan yardımcısı Bülent Arınç'ın sözlerine tepki gösterdi. "Arınç bunun mümkün olmadığını, hukuka aykırı olduğunu söyleyen açıklamalar yapıyor, Adalet Bakanı ile görüştüğünü söyleyerek... Adalet Bakanı avukat görüş hakkının olduğunu söylemiyor mu, peki? İşine gelince mi hukuk aklına geliyor? Tutuklu ve hükümlülerin ziyaretleriyle ilgili yönetmeliğin 26. maddesinde -heyetlerin ziyareti başlığını taşıyor- görsel basının tutuklularla görüşmesinin Adalet Bakanlığı'na bağlı olduğu belirtiliyor. Görsel basın Adalet Bakanı'nın izniyle görüşebilir. Hukuk da buna müsait. Ama Bülent Arınç, AKP yetkilileri tamamen kamuoyunu aldatmaya dönük açıklamalar yapıyor. İmralı'da hangi hukuku uygulamışsın ki, şimdi bunu söylüyorsun... Kesinlikle bu talebin kabul edilmesi gerekir. Aynı zamanda demokratik çözüm sürecinde samimiler ise katkı sunacağı belli olan bu talebin mutlaka kabul edilmesi gerekir."
Av. Sarıca son olarak, "Derhal avukat görüş yasağının kaldırılmasını; Sayın Öcalan ile görüşmeyi istiyoruz. Buna son verilmeli" dedi.
ÇHD GENEL BAŞKAN YARDIMCISI: DEVLET SUÇ İŞLİYOR
ANF'ye açıklama yapan Çağdaş Hukukçular Derneği Genel Başkan Yardımcısı, Avukat Münip Ermiş de, Öcalan'ın avukatlarla görüştürülmemesine tepki gösterdi.
"2 yıldan beri Abdullah Öcalan avukatları ile herhangi bir görüşme gerçekleştiremediği gibi 2010 yılından sonra ziyaret gerçekleştiren tüm avukatları da tutuklanmıştır" diyen Av. Ermiş, hukuki açıdan şu değerlendirmede bulundu: "Bilindiği gibi 2575 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanunun 59. Maddesine göre hükümlünün avukat görüşmesinin sınırlandırılması hiçbir şekilde mümkün değildir. Aynı şekilde disiplin cezaları ile getirilen tüm 42, 43 ve 44. maddelerdeki sınırlandırmalarda da hükümlünün avukatla olan ilişkilerinin hariç tutularak, avukatla olan görüşmesinin hiçbir şekilde engellenemeyeceği açıkça ifade edilmiştir. Örneğin 44/5'de 'hücreye konulan hükümlünün, resmî ve yetkili merciler ve avukat ile görüşmesine engel olunmaz' hükmü bulunmaktadır."
'Eğer bir yasa hükmü bir kamu görevlisi veya siyasetçi tarafından bile bile ihlal ediliyorsa, eylem başka bir suç oluşturmuyorsa, görevi kötüye kullanma suçunun oluşmuş olduğuna' dikkat çeken Av. Ermiş, "Abdullah Öcalan’ın avukat görüşünün engellenmesi Türk hukukuna göre açıkça suçtur. Bu emri veren kim olursa olsun aynı şekilde sorumluluk altındadır. Üstelik hukuken tartışılacak hiçbir tarafı da yoktur. Kanun açıkça 'hükümlünün avukat görüşünü kimse engelleyemez' demektedir" diye konuştu.
Başbakan Erdoğan'ın tecritle ilgili olarak "ben böyle karar verdim" anlamına gelen açıklamalarla sorumluluğu üzerine aldığını kaydeden Av. Ermiş, ekledi: "Hukukun genel kuralıdır; konusu suç teşkil eden bir eylemin emrini veren de ceza sorumluluğu altındadır. Bu emri yerine getiren de sorumluluk altındadır. Başta Başbakan olmak üzere, Adalet Bakanı ve İmralı Cezaevi yönetimi suç işlemektedir."
'ÖCALAN 24 SAAT DIŞARIYLA İLETİŞİM SAĞLAYABİLMELİ'
Aynı zamanda hem BM sözleşmeleri hem de AİHS sözleşmesinin 6. maddesi ile tanınan savunma hakkı çerçevesinde de Öcalan'ın hakkının çiğnendiğini bildiren Av. Ermiş, şunları söyledi: "Hükümet bu anlamıyla sadece hukuka aykırı davranmamakta; aynı zamanda suç işlemektedir. Hukukçular olarak, hükümete bu suçu işlemekten vazgeçme çağrısında bulunuyoruz. Ayrıca, mesela çözüm sürecini sadece avukat görüşü açısından değil; genel siyasal durum üzerinden ele almalı. Benim görüşüm tecrit koşullarının kaldırılması için İmralı Cezaevi'nin kapatılmasıdır. Diğer taraftan 30 yıldır silahla çatışmayla devam eden köklü bir sorunu çözme gibi bir iraden varsa, muhatap aldığını ifade ettiğin siyasal önderin dışarıyla olan ilişkilerini en sağlıklı bir şekilde yürütmesi için koşulları sağlaman gerekir. Bu işin başka bir yolu yok. Ayda bir veya iki sefer yapılacak cezaevi görüşüyle bu işin çözülmesi mümkün değildir: Gerekirse Öcalan'ın dışarıyla 24 saat iletişimini açık tutman gerekir."