Öcalan'ın avukatlarından 'tedbir' başvurusu

Asrın Hukuk Bürosu, Anayasa Mahkemesi'ne başvurarak, Kürt Halk Önderi Öcalan için tedbir kararı verilmesini talep etti.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın avukatlığını üstlenen Asrın Hukuk Bürosu avukatları, 20 Temmuz günü 10 sayfalık dilekçeyle Anayasa Mahkemesi'ne "tedbir kararı" alınması talebiyle başvuruda bulundu. Anayasa Mahkemesi'ne sunulan dilekçede Öcalan'ın haklarının ihlal edildiği, darbe girişimi sırasında hedef haline geldiği ve sonrasında kendisinden herhangi bir haber alınmadığı ifade edildi.

GÖRÜŞME TALEBİ

Dilekçede, şu ifadelere yer verildi: "15 Temmuz gecesi, geçmişi ve sicili böyle olan bir yapılanmanın darbe girişiminde bulunduğu göz önüne alındığında Başvurucunun (PKK Lideri Abdullah Öcalan) söz konusu güçlerin doğrudan hedefi haline gelebileceğini düşünmek için yeterli sebepler mevcuttur. Bu da başvurucunun yaşam hakkı ve koşullarının kötülüğü konusunda potansiyel bir risk oluştuğuna dair haklı kaygılar doğurmaktadır. Bu kaygılar başvurucunun sağlığı, yaşamı ve güvenliği üzerinde odaklanmaktadır. Bu kaygıların ve olası bir zararın önlenmesi ya da giderilmesi açısından Başvurucunun aile ya da avukatları ile görüştürülmesinin sağlanması elzemdir. Başvurumuzdaki TEDBİR talebimizin hukuki, insani ve vicdani temeli bu hususlara dayanmaktadır" denildi.

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) 3'üncü ve Anayasa'nın 17'nci maddelerinin ihlal edildiğine de vurgu yapılan dilekçede, Avrupa İşkencenin ve İnsanlık Dışı veya Onur Kırıcı Ceza veya Muamele'nin Önlenmesi Komitesi'nin (CPT) 16-17 Ocak 2013 tarihinde Türkiye'ye ve İmralı Cezaevi'ne yaptığı ziyaret sonrası yayımladığı rapora değinildi. Dilekçenin devamında, "Başvurucunun bu koşullarda tutulmaya devam edilmesi, kendini güvende hissedebileceği ve güvende olduğunun denetlenebileceği koşulların sağlanmaması veya en azından avukatları ya da ailesiyle iletişim kurmasına izin verilmemesi işkence ve kötü muamele yasağının ihlali anlamına gelmektedir. AİHS madde 3, Anayasa madde 17 ihlal edilmektedir" diye kaydedildi.

'CAN GÜVENLİĞİNDEN KAYGILIYIZ!'

Öcalan'ın durumundaki belirsizliğin 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında arttığına ve bunun daha fazla endişe yarattığına dikkat çekilen dilekçede, defalarca gerekli yerlere başvuruda bulunulduğu aktarıldı. Dilekçenin devamında şunlar belirtildi: "Son yaşanan darbe girişiminden dolayı başvurucunun can güvenliğinden ve tutulduğu koşullardan kaygılı olduklarını belirtip 18-19 Temmuz 2016 tarihinde görüşme talebinde bulundu. Başvurucunun kardeşleri de 18-19 Temmuz 2016 tarihinde aile görüşü gerçekleştirmek için aynı temelde başvuruda bulunmuş, görüşmelerin hiç biri gerçekleştirilmemiş, görüşme taleplerine 'gemi arızalı' yanıtı verilmiştir. Bu talep de yanıtsız bırakıldığından ihlalin fiili olarak son gerçekleşme tarihi olan 18 Temmuz 2016 tarihinden itibaren yasal süresi içinde Anayasa Mahkemesi'ne başvurmak zorunluluk haline gelmiştir." 

'TEDBİR KARARI VERİLMELİ'

Anayasa Mahkemesi'ne sunulan 10 sayfalık dilekçede Öcalan'ın durumuna ilişkin şu taleplerde de bulunuldu: "Bu koşullarda tutulduğu sürece Başvurucunun can güvenliğine yönelik saldırı tehdidi devam etmektedir. Bu nedenle Yüksek Mahkemenin, Başvurucunun aile ve avukatlarıyla bir an önce görüştürülmesi konusunda tedbir kararı vermesini istemek zorunlu hale gelmiştir. Yüksek Mahkemenizin İçtüzük m. 73/2 gereği başvurumuzun kabul edilebilirlik incelemesini ivedilikle yapmasını ve yine 73/1 gereğince başvurucunun can güvenliğinin sağlanması; aile ve avukatlarının en kısa sürede görüştürülmesinin sağlanması yönünde tedbir kararı verilmesini talep etmekteyiz."