PKK lideri Abdullah Öcalan’ın 2015 Amed Newroz’unda Kürtçe ve Türkçe okunan mesajı çok net: Türk tarafının aylardır yaratmaya çalıştığı algı operasyonunun aksine PKK’nin silah bırakması gündemde değil. Öcalan Dolmabahçe Sarayı’nda okunan çağrısını bir kez daha milyonların huzurunda dünya ile paylaştı. Bir kez daha ‘silahların bırakılması’ değil, ‘ilkelerde mutabakat oluşmasıyla birlikte PKK'nin Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı yaklaşık kırk yıldır yürüttüğü silahlı olan mücadeleyi sonlandırmasının’ gündemde olduğunu deklere etti.
TÜRK HÜKÜMETİNİN MAZERETİ BİTTİ
Bunun nasıl olacağı ve ne kadar süre sonra PKK’nin bir kongre toplayıp bu kararı alacağı artık tümüyle Türk hükümetine bağlı. Türk tarafının bu mesajla birlikte mazereti kalmamıştır. Gerçek manada bir barış ve kalıcı bir çözüm için ileri süreceği ırkçı ve şoven hassasiyetler anlamını yitirmiştir.
Öcalan mesajında ‘Umarım ilkesel mutabakata en kısa sürede varıp Parlamento üyeleri ve İzleme Heyetinden teşkil edilen bir Hakikat ve Yüzleşme komisyonundan geçerek bu kongreyi başarıyla realize etme durumunu yaşarız’ diyerek Türk tarafına bir kez daha atması gereken adımları hatırlatıyor.
Teorik olarak bakıldığında olay çok basit: Taraflar müzakere masasında bir araya gelecekler. Dolmabahçe Sarayı’nda açıklanan 10 başlığı müzakere edecekler. Çözüm için ilkesel mutabakata varacaklar. Bunun için inandırıcı adımlar atacaklar. Bununla birlikte PKK kongresini toplayacak ve Türkiye Cumhuriyeti devletine karşı ‘yürüttüğü’ silahlı mücadeleyi sonlandırma kararı alacak!
PKK, TÜRK TARAFI ADIM ATARSA KONGREYİ TOPLAR
Ancak bunun olması için Türk devletinin gerçek manada paradigma değişikliğine gitmesi gerekiyor. Zihinsel bir dönüşüm yaşaması gerekiyor. Yani PKK’nin silahlı mücadelesine neden olan şartları ortadan kaldırmak için radikal ve kalıcı adımlar atması gerekiyor.
Çözüm sürecinin tek taraflı adımlarla yürümediği bu geçen iki yıl içinde anlaşıldı. Bu nedenle Öcalan’ın mesajının Ankara’da nasıl algılanacağı, Kandil’den çok daha önemli. KCK yönetimi tıpkı Öcalan gibi silahlı mücadeleyi resmen sonlandırmak için yapılması gerekenleri defalarca açıkladı. Buna bizzat Öcalan’ın özgürlüğü de dâhildir.
Daha açık söylersek: PKK, Abdullah Öcalan esaret altında iken, Kürt sorununun çözümü için kalıcı ve inandırıcı adımlar atılmadan, yakın gelecekte Öcalan’ın özgürlüğü için kesin garanti almadan bahsedilen kongreyi toplaması zor görünüyor.
Kaldı ki ortada başka bir çarpıtma daha var. PKK zaten iki yıldır resmi olarak Türkiye devleti ile bir savaş hali yaşamıyor. Yani silahlı mücadele sonlandırılmamış olsa da, durdurulmuş durumda. Ateşkes yürürlükte. Yani Türk tarafının bu süreci tümden tamamlaması için altın fırsat duruyor.
AKP BARIŞA KARŞI İKTİDARI TERCİH EDEBİLİR
Ancak genel seçim atmosferine girmiş bir Türkiye’de hangi hükümet Öcalan’ın öne sürdüğü 10 başlığı müzakere etmeye, yasal ve demokratik adımlar atmaya hazır ki?
Daha geçenlerde Türk cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ‘Kürt sorunu yok’ dedi. Olmayan bir sorunu nasıl müzakere edecekler?
Evet. Öcalan, HDP, KCK, 21 Mart günü alanlara inan milyonlarca Küdistanlı ve Türkiyeli demokratik güçler kansız, silahsız ve barışçıl bir çözüm istiyor. Gerçek manda bir eşitlik ve gasp edilen kolektif hakların iadesini istiyor.
Peki, müzakere masasının diğer tarafında oturan güçlerin konumu böyle mi? Kesinlikle hayır. Varını yoğunu iktidarda kalmak için kullanan ve psikolojik savaş ile ayakta kalmaya çalışan Erdoğan-Davutoğlu yönetimi gerçek manada bir çözümden ve kalıcı bir barıştan çok uzaktalar.
PKK KONGREYİ KISA GELECEKTE TOPLAR MI?
Bu nedenle PKK, Öcalan’ın çağrısına büyük bir değer biçecektir. Ancak tamda Öcalan’ın dediği gibi ‘ ilkelerde mutabakat oluşmasıyla birlikte’ ancak kongresini toplayacaktır.
İçinde bulunduğumuz siyasi atmosferde 7 Haziran öncesi ‘ ilkelerde mutabakat’ oluşması hayli zor görünüyor. Çünkü Türk hükümeti, yani AKP barış ve çözümü yerine iktidar nimetlerini tercih edebilir. Çözüm sürecini seçim için bir zemin olarak kullanmak isteyebilir. Zaten yaptığı da bu.
İşte tamda bu nedenden dolayı PKK hem Türk hükümetinin tutumunu yakinen izleyecek, hem de 7 Haziran seçimlerinin sonuçlarını görmek isteyecektir.
Çünkü şimdiden Türk hükümet yetkilileri, AKP basını, polisi ve istihbaratı seçim provokasyonlarına başladılar bile. Görünen o ki iktidarının devamı için 400 milletvekili isteyen Erdoğan ve adamları HDP’yi baraj altında bırakmak için her türlü yolu ve yöntemi deneyecekler. Hem başbakanın baş danışmanı ve hem de yardımcısı ayrı ayrı bir çok kez dile getirdikleri ‘silahlar bırakılmazsa HDP barajı aşamaz’ şantajı şimdi daha çok dillendirilecek. Öne alınacak. Çünkü Öcalan son mesajı ile AKP ve medyasının yarattığı ‘PKK silah bırakıyor’ algısını bir kez daha yerle bir etti.
Türk tarafı önerilen 10 başlığı müzakere eder ve inandırıcı adımlar atarsa PKK 7 Haziran seçimlerini beklemeden de kongreyi toplayabilir. Ancak bunun tersi mümkün görünüyor. Yani PKK ‘dereyi görmeden paçaları sıvamayacak’ ve büyük ihtimalle 7 Haziran öncesi kongreyi ‘silahlı mücadeleye son verme’ gündemiyle toplamayacak.
KÜRDİSTAN GERİLLASIZ OLMAZ
Öte yandan Kürdistan’a karşı işgal ve soykırım tehditleri devam ettiği müddetçe PKK’nin silahsızlanması mümkün değil. Sadece bundan dolayı da değil. Çözüm sürecinin sonunda ortaya çıkan kalıcı barışı korumak içinde Kürdistan gerillasına ihtiyaç vardır. Yani çözüm olmadan PKK’den silahsızlanmayı beklemek ‘arabayı atın önüne koşmaktan’ başka bir şey değil. Aslında çözüm ve barış istememektir.
PKK gerçeğini, neden silahlı bir güç olduğunu ve neden bu silahlı gücün geçmişe göre daha çok önem kazandığını anlamak için şu son bir yılda Kürdistan ve Ortadoğu coğrafyasına dönüp bakmak yeter. Kürdistan’daki şartlar geçmişe göre PKK’nin silahsızlanmasını değil, aksini işaret ediyor.
PKK lideri Abdullah Öcalan’ın 2015 Amed Newroz’unda mesajı okunmadan yaklaşık 24 saat önce yüzlerce gerilla Güney Kürdistan’ın en önemli politik-sosyal merkezlerinden olan Süleymaniye’de, şehir merkezindeydi. Peşmerge Güçleri ile birlikte resmigeçit töreninde hazır bulundular.
On binlerce insanın sevgi gösterileri ve sloganları eşliğinde yürüyen HPG-YJA Star gerillaları askeri geçit töreninin sonunda kitlesel bir mitinge katıldılar. Gerilla bir kez daha Kürdistan’ın vazgeçilmez savunma gücü olduğunu gösterdi. Kürt halkının kazanımlarının korunması ve Kürdistan üzerinde yaşayan farklı etnik ve inanç topluluklarının kendi geleceğini özgürce belirleme hakkı için sigorta olduğunu deklere etmiş oldu.
İşte Öcalan çözüm hamlesi ile gerillanın Süleymaniye sokaklarında binlerce insanın sevgi gösterileri arasında başı dik, dünyaya gururla bakarak yürümesi birbirlerini tamamlıyor. Bunun özü de şudur: Barış ve çözüme evet, ama her türlü saldır ve soykırım tehdidine karşı amansız bir öz savunma.