ÖGC Eş Başkanı Erdemir: Basın ortak ses çıkarmalı
ÖGC Eş Başkanı Erdemir, AKP'nin artık kendi çizgisinde yer almayan tüm basını hedeflediğini belirterek, ortak mücadele çağrısında bulundu.
ÖGC Eş Başkanı Erdemir, AKP'nin artık kendi çizgisinde yer almayan tüm basını hedeflediğini belirterek, ortak mücadele çağrısında bulundu.
Özgür Gazeteciler Cemiyeti (ÖGC) Eş Başkanı Nevin Erdemir, AKP'nin yayın organlarına dönük hak ihlallerine ilişkin ANF'ye değerlendirmede bulundu...
Erdemir, AKP iktidarının Türkiye’de birçok alanda olduğu gibi basın alanında da yoğun hak ihlallerini yaşattığına dikkati çekerek, "AKP hükümeti 14 yıllık iktidar boyunca devletleşme ve kurumsallaşmanın koşullarını sağladı. Bu doğrultuda devlet içerisindeki yapılanmadan basına, basından yargıya tüm alanlarda kendi sistem dizaynını yapmaya çalışıyor. İşte 2013'te Cemaat ile olan kavgası da biraz buna dönüktü. AKP hükümeti 2002’de iktidar olduğu zaman ilk ortağı Cemaatti. İlk süreçte hemen her alanda Cemaatle birlikte hareket edip, devleti de beraber yönetmeye çalıştı. Fakat kendi iktidarını garanti altına alan AKP hükümeti Cemaatle ilişkisini yavaş yavaş koparmaya çalıştı. İşte 17-25 Aralık Operasyonları ya da başka bir adla yolsuzluk süreci ile AKP devlet içerisindeki Cemaat yapılanmasını temizlemeye çalıştı. Bu nedenle de yargı, hukuk, sağlık, eğitim ve basın alanlarına da yöneldi” diye konuştu.
'BUGÜNE KADAR TEK MUHALİF KÜRT BASINIDIR'
AKP'nin basını sindirmeye çalıştığına işaret eden Erdemir, şöyle devam etti: "4 Mart itibarıyla Zaman Gazetesi ve Cihan Haber Ajansı'na kayyum ataması söz konusu. Ancak bu durum Zaman Gazetesi ya da Cihan Haber Ajansı'ndan ibaret değil, öncesi de var. 2015 yılının Ekim ayında da İpek Koza’ya dönük böyle bir girişim söz konusu oldu. Türkiye’deki basına baktığımız zaman bugüne kadar tek demokratik muhalif rolünü oynayan basın Kürt basınıydı. Özgür basını susturmaya yönelik girişimler yeni değil. Geçmişteki devletlerin, hükümetlerin de bu tarz politikaları vardı. Mesela '90’larda Ape Musa’dan tutalım Hafız Akdemir’e, Hafız Akdemir’den Cengiz Altun’a birçok gazeteci katledildi. Bu gazetecilerin tek amacı gerçekleri iktidarların ya da hükümetlerin gölgesinde kalmadan halka ulaştırmaktı fakat bedeli ağır oldu. Ölümler, baskı, sürgün, tutuklamalar… Tüm bunlara rağmen özgür basın mücadelesinden vazgeçmedi."
Cemaat medyasının da ayrışmadan sonra AKP'ye muhalif bir yayın çizgisine başvurduğunu hatırlatan Erdemir, "Tabii AKP hükümeti bunu kendisine tehlike olarak gördüğü için bugün kayyum atamaları ile o alanları susturmaya çalışıyor. Elbette ki Kürt medyası açısından ya da Özgür Gazeteciler Cemiyeti olarak ele alındığımız zaman yayın politikası ne olursa olsun hangi basına dönük olursa bu tür saldırılara karşı tepkimiz nettir, açıktır. Devlet 2009 sonrası Kürt medyasına dönük ciddi girişimlerde bulundu. 2014 Aralık ayında dünya tarihinde ilk kez 'KCK Basın Davası' olarak bilinen Kürt gazetecilere bir günde 46 gazetecinin gözaltına alınma durumu ve 36’sının tutuklanma durumu oldu. O dönemde bu tutuklamalara, devletin bu politikalarına karşı bu basın kuruluşların hiçbiri ses çıkarmadı. Yeni Şafak’tan tutalım Zaman'a kadar hepsinin manşetlerini hatırlıyoruz. O dönemde ses çıkarılmış olsaydı belki bugün bunlar olmayacaktı. Basının kendi içinde örgütlü olması, devlet ve iktidarın politikaları konusunda ortak tavır ve ses çıkarması gerekir. Bu uygulamayı doğru bulmuyoruz ve bundan sonra AKP’nin yavaş yavaş tüm medyayı kendi hakimiyetine alma durumu söz konusu ama alamadığını da bu yönlü uygulamalarla görüyoruz" değerlendirmesinde bulundu.
'SOYKIRIM GERÇEĞİNİ GİZLEMEK İSTİYOR'
AKP'nin özellikle Kürdistan'daki soykırım gerçekliğini gizlemek için özgür basını hedeflediğine değinen Erdemir, "Cizre’de, İdil’de gazeteci arkadaşlarımızın yaşadığı olayları biliyoruz. Nusaybin’de kadın arkadaşlarımızın silahlı saldırıya uğradığını biliyoruz. Gazetecilerin, gazete kurullarının ve bir bütün olarak medyanın ciddi anlamda tehlike altında olduğunu görüyoruz. Can Dündar ve Erdem Gül’ün tutuklanmaları da bunlardan biri. Türkiye’nin gerek içte gerek dıştaki kirli siyasetini teşhir etmeye çalışan haberci ve haber kurulları tehlike altında" diye belirtti.
‘BASININ ORTAK BİR TEPKİSİ OLMALI'
Yeniden kayyum atamalarına değinen Erdemir, "Bir şirkete atanan kayyumun direkt yayını yönlendirme gibi bir hakkı yok. Bengü Türk ile İMC’ye ilişkin hukuksuz bir karartma söz konusu oldu; hiçbir yasal süreç işletilmeden direkt Turksat uydusundan indirildi. Basının ortak bir tepkisi olması gerekir. Bugün Zaman’a yarın da muhalif yayınlara dönük bu tür uygulamalar olacaktır. Özgür Gazeteciler Cemiyeti olarak bu yönlü girişimlerimiz var. Türkiye’deki basının ortaklaşmasına girişimlerimiz var. Son 'Haber Nöbeti' de bunlardan biridir" dedi.
'GERÇEKTEN AYRILMAMALIYIZ'
ÖGC Eş Başkanı Nevin Erdemir, son olarak şunları ifade etti: "Bir taraftan tutuklamalar, bir taraftan sansür, diğer taraftan kayyum atamaları bir bütün olarak AKP iktidarının devletleşmeye doğru ilerlerken basını da, medyayı da kendi eline almaya çalıştığını gösteriyor. Elbette bu politikaları devam ettirecek hatta daha fazla ileriye götürecektir fakat bizler buna karşı mücadelemizi devam ettireceğiz. İlk kez karşılaştığımız şeyler değil bunlar, geçmişte yapılanlar daha farklıydı, bugün daha farklı daha açık ve net.
Yine Avrupa açıklamalarına baktığımız zaman Türkiye'nin basın özgürlüğü konusunda ne kadar geri olduğunu hepimiz görebiliyoruz. Ne olursa olsun hem gerçeklerin peşinden ayrılmamalıyız."