Oluç: HDP'li belediyelere sömürge valileri atıyorlar!

HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, kayyum gasplarına dikkat çekerek, "Adeta sömürge valileri ve kaymakamları atanmaktadır" dedi.

HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında gündemdeki gelişmeleri değerlendirdi.

KAYYUM GASPLARI

Oluç'un konuşmasının satır başları şöyle:
"Yüzde 70 ile kazandığımız Mardin Kızıltepe belediyemize kayyum atandı. Böylelikle 15 belediyemize kayyum atanmış oldu. 3 büyükşehir, bir il ve 11 ilçe. Bu iktidar hırsızdır. Bu iktidar irade hırsızıdır. Oy hırsızıdır, emek hırsızıdır. Halk iradesini yok saymaktadır. Sandık hukukunu ve adaletini yok saymaktadır. Türkiye tarihine baktığımızda, bu iktidar ile muhafazakar sağ partilerin önemli bir geleneği yıkılmıştır. Muhafazakar sağ partilerin ‘millet iradesi’ geleneğini bu iktidar yıkmıştır. Artık muhafazakar sağın bir sandık iradesi kararlılığı, ilkesi kesinlikle yoktur. Sandık hukuku ve adaleti kalmamıştır.
Bir de tutuklama yapmaktadırlar. Son olarak Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanımız Adnan Selçuk Mızraklı, Kayapınar ve Kocaköy Eşbaşkanlarımız Keziban Yılmaz ve Rojda Nazlıer tutuklanmıştır. İktidar tutuklanmış olan belediye eşbaşkanlarımızı Diyarbakır’dan Kayseri Bünyan’a ring aracıyla, 10 saatlik bir yolculukla ve elleri kelepçeli olarak götürmüştür. Bu iktidar zulüm ve eziyet yapmaktadır, hukuksuzlukla yetinmemektedir. Haydutluk yapan, çeteleşmiş bir iktidarın en bariz göstergeleridir bunlar.
Bu iktidar, ‘Kürtsen sana yaşam alanı tanımıyorum’ diyor. Adeta sömürge valileri ve kaymakamları atanmaktadır. Öyle bir dönem yaşanmaktadır.
Aynı zamanda kaybettikleri bütün belediyeleri, özellikle 'Büyükşehirleri nasıl yaparız da yönettirmeyiz' diye düşünüyorlar. Geçtiğimiz günlerde bu tartışmalar sürdü. Özellikle İstanbul Boğaziçi üzerinde sürdü bu tartışmalar. Bir tür gölge belediyeler yaratmaya çalışıyorlar.
Kayyumlara ses çıkarmazsanız, yarın sıra size geldiğinde kimse sesini çıkaramayacak.

4 KASIM DARBESİ

Bugün 4 Kasım. 4 Kasım bize neyi hatırlatıyor? 3 yıl öncesini. 2016’da 4 Kasım’da bu iktidar bir siyasi darbe yaptı. Ve o gün bizim 15 vekilimizi aynı anda çeşitli illerde önce gözaltına aldırdı, sonra tutuklama kararı vererek cezaevine attı. Siyasi bir darbeydi.
Konu Kürtler ve HDP’liler olunca, HDP’li yöneticiler ve seçmenler olunca FETÖ savcı ve hakimlerinin yaptıkları meşru sayılıyor ve hemen iktidar onların arkasına geçiyor, onların verdiği kararları destekliyor.
Bir kez daha söyleyelim, 4 Kasım’daki bu darbeci anlayışla bu iktidarın varabileceği bir yer yoktur. 28 Şubat’ta darbeye karşı çıkanlar 4 Kasım’da siyasi darbeyi gerçekleştirmişlerdir.

'SAVAŞ AÇIYOR, VERGİSİNİ HALKA ÖDETİYORLAR'

Kuzey-Doğu Suriye’de sıkılan her kurşun, atılan her bomba, vergilerle topluma yansıtılmaktadır. Hani söylüyorlar ya 'siz merminin, bombanın fiyatını biliyor musunuz' diye... İşte şimdi halk o atılan bombaların,  sıkılan kurşunların bedelini vergilerle ödeyecektir.

'AKP'NİN CİDDİ OY KAYBI VAR'

Gelinmiş olan noktada yapılan kamuoyu araştırmaları var. Bazılarını iktidar yaptırıp ortalığa saçıyor. Ama ciddi kurumların yaptırdığı araştırmalarda AKP’nin geleneksel oy tabanında ciddi bir erime vardır. Ev kadınlarında ciddi bir oy kaybı yaşanmaktadır çünkü file dolmamaktadır. Ev kadınları, yaşanan hayat pahalılığının en somut olarak nasıl gerçekleştiğini hisseden ve gören insanlardır. Dindarlar ve muhafazakarlar arasında oy kaybı yaşamaktadır AKP. Çünkü bütün gelenekler aşındırılmaktadır. Din istismarı had safhadadır ve en önemlisi biraz vicdanı olan insanlar, yaşanan adaletsizlikten rahatsızlık duymaktadır. Elbette ki çiftçi, esnaf ve dar gelirliler arasında da oy kaybı vardır, çünkü ekonomide kriz yaşanmaktadır.

'YÜRÜYÜŞLER IRKÇILARA SERBEST, KÜRTLERE YASAK'

Antalya'da ırkçı bir güruh 'HDP'lileri ve Kürtleri istemiyoruz' yürüyüşü yapıyor. Hiçbir tane polis görüyor musunuz? Yok. Neden? Çünkü onlar Kürtlere karşı, HDP'lilere karşı istediklerini yapabilir, yürüyebilirler.
Vekillerimiz Pazar günü yapılacak olan İstanbul İl Kongremize halkı davet etmek için el bildirisi dağıtmaya çıktılar İstiklal Caddesi'ne. polislerin ablukası altında bildiri dağıtmaya çalışıyorlar. Halka ulaşmasınlar, halkla iki çift laf konuşmasınlar, sohbet etmesinler diye. Bir tanesi iktidar destekli ırkçı bir güruh, diğeri iktidara muhalif olanlar. İşte Türkiye'nin tablosu esas itibarıyla budur ve biz bu tabloyu değiştirmek için elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz.

'SOYLU IŞİD'LİLERLE TEHDİT EDİYOR'

IŞİD’lilerle ilgili İçişleri Bakanı’nın söyledikleri çok tehditkar. Avrupa’ya şantaj politikası uyguluyorlar. Bu konuda bizim bir önerimiz var. Eğer cesaretleri varsa - ki tarihte bunun örnekleri de vardır - kurulsun bir tane uluslararası IŞİD’lileri yargılama mahkemesi. Birleşmiş Milletler karar alsın ve IŞİD’liler insanlığa karşı işledikleri suçlardan yargılasınlar. Türkiye de bunu savunsun. Çıksın bu iktidar, İçişleri Bakanı, Cumhurbaşkanı bunu savunsun. Uluslararası mahkemede yargılanıp ne ise cezaları çeksinler. Niye böyle söylüyoruz? Çünkü o uluslararası mahkeme kurulduğu zaman, başka şeyler de ortaya çıkacak. Bu dönem boyunca El Kaide ve El Nusra türevi bütün çetelere Türkiye’deki iktidarın verdiği desteklerin neler olduğu da ortaya çıkacak.  
Milli Ordu dedikleri Türkiye’nin destek verdiği yağmacılardır, talancılardır."