Öcalan'ın spekülatif yaklaşımları berhava ettiğini söyleyen Önder, devletin meseleye askeri mantıkla yaklaşmaya son vermesini istedi.
HDP Milletvekili ve İmralı Heyeti Sözcüsü Sırrı Süreyya Önder, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın bugün Amed'de açıklanan mesajını ANF'ye yorumladı...
'ÖCALAN'IN KOŞULLARI BÖLGENİN KOŞULLARIYLA AYNI ANLAMDA'
Önder, "Son görüşmeler kesildiğinden beri yapılan siyasi değerlendirmelerin cılızlığı ile karşılaştırıldığında, Sayın Öcalan'ın gerçeklerden, tarihsellikten ve deneyimden el alan söyleminin gücü ve hakikati hemen kendisini belli ediyor" diyerek, şöyle devam etti:
İkincisi; Sayın Öcalan'ın özgürlük, sağlık, güvenlik koşulları aslında sadece kendi koşulları değil; gelinen durum gösteriyor ki, ülke ve bölgenin güvenliği, özgürlüğü, sağlığı için eş anlama gelmektedir. Çünkü bölgeye dair gerçekçi tasavvurları olan, salt askeri boyuttan bakmayan tek siyasi lider konumundadır.
'SPEKÜLATİF YAKLAŞIMLARI BERHAVA ETTİ'
Üçüncüsü; verdiği mesajlar, bugüne kadarki devlet manipülasyonunu boşa çıkaran söylem olmuştur. Yani 'Öcalan iyi, falanca kötü', 'Şu bozdu çizdi' şeklindeki spekülatif yaklaşımları berhava eden tespitle geri dönüş yapmıştır. Bu açıdan da önemli buluyorum."
Öcalan'ın bayramı vesile ederek savaşın korkunçluğuna vurgu yaptığına da dikkati çeken Önder, "Bayramı vesile ederek savaşın korkunçluğuna vurgu yaptı ve çözüm için verdiği süre ile temel ilkesel yaklaşımlar, aslında Türkiye'deki herkesi sarsmalı, kendine getirmelidir" dedi.
Salt askeri anlayışla çok katmanlı böyle bir meselenin çözülemeyeceğini ifade eden Önder, "Çok iyimser olmamak kaydıyla bütün bunları bir başlangıç saymak istiyorum. Esas olarak elli yoldaşımızın başlattığı direniş ve ona destek veren binlerce yurttaşımızın katkısını da ayrıca tarihe not etmekte fayda var; onları da kutluyorum" diye konuştu.
DEVLET NE YAPMALI?
İmralı Heyeti Sözcüsü Sırrı Süreyya Önder, devletin hayata geçirmesi gereken görevini ise şöyle açıkladı:
"Bugün 12 Eylül'ün yıl dönümü. Galiba Kenan Evren şöyle söylemişti; 'Kıbrıs Harekatı ile ilgili başlangıçta o kadar yer almayı planlamamıştık, sonra biraz daha yer alalım ki müzakere sırasında geri verir, pazarlık kozu olarak tutarız.' Bu, devletin kadim ama günümüz gerçekleriyle örtüşmeyen, kof açılımlarıdır. Halkın seçilmişlerine, kurumlarına yaklaşımı da kadim ama kof anlayıştan kaynaklanıyor.
Devlet her şeyden önce bunun siyasal mesele olduğunu kendi içinde içselleştirmelidir. Böyle bir anlayışa gelmelidir. Askeri tasavvurlar ile yaklaşırsa Sayın Öcalan'ın yaptığı tespite dönüşür; işin galibi ve mağlubu olmaz ama yıllarca sürecek acılara, toplumsal maliyetlere yol açar. Devletin öncelikle meseleyi savaş kavramlarıyla, askeri kavramlarla tarif etme sığlığından kurtulması gerekir."