Patnos cezaevi Nazi kampına dönüştü, duyan var mı?

Patnos L Tipi Cezaevi’nde tutulan siyasi tutsak Burhan Şık, maruz kaldıkları “hukuk dışı ve insanlık dışı” uygulamalara karşı duyarlılık çağrısında bulundu.

Siyasi tutak Burhan Şık, “Patnos L Tipi Cezaevinde bulunan insanların sesini duyan var mı?” diyerek, içinde bulundukları duruma dikkat çekti.

Cezaevinden bir mektup gönderen siyasi tutsak, cezaevindeki yaşam koşullarının Nazi kamplarını andırdığını belirtti.

“Patnos L Tipi Cezaevinde can güvenliğimiz tehlikeye atılmaktadır” diyen Şık, maruz kaldıkları uygulamaları 12 madde halinde sıralayarak, insanlık dışı uygulamaların son bulması için duyarlılığa çağırdı.

NAZİ KAMPLARINI ANDIRIYOR

Siyasi tutsak Şık’ın mektubu şöyle:

“Sesimizi duyan herkese selam ve saygılarımızı yolluyoruz. İki yıldır kalmakta olduğumuz cezaevinde yaşadığımız sorunları duyarlı her insana ulaştırmak istiyoruz. Fakat geldiğimiz dönem itibariyle cezaevleri tecrit ve izolasyon mekanlarına dönüştürüldüğünden dışarıyla tüm bağlarımız kapatıldığı gibi cezaevinde de insanlık dışı-hukuk dışı uygulamalara maruz kalmaktayız. Özellikle Patnos L Tipi Cezaevi 1. Müdürü olarak bir yıl önce gelen Ahmet ERGÜN adında şahsiyetin gelmesiyle cezaevi koşulları tamamen meşruiyet kazandırılmaya çalışılan işkence, kötü muamele, insani-sosyal şartların-koşulların tamamının ortadan kaldırılması durumuna getirildi. Tamamen insanlara düşmanca yaklaşan ve tutsakları devlete düşman hale getirmeye çalışan ve insanları intihara sürükleyen Ahmet ERGÜN yüzünden yaşam koşulları ortadan kalmış ve nazi kamplarını andırmaya başlayan Patnos L Tipi Cezaevinde can güvenliğimiz tehlikeye atılmaktadır. Sorunlarımızı kısa kısa sıralarsak:

HABER ALMA HAKKI GASP EDİLİYOR

1)Bir yıldır cezaevine hiçbir şekilde gazete alınmasına izin verilmiyor, gazete getirilmiyor. Haber alma hakkımız gasp ediliyor.

2)Bütün radyolarımızı toplamış olan idare en son daha önce almamış oldukları 1-2 adet radyoyu da alıp bize bizim paramızla satmış oldukları radyoya el koyup üstüne disiplin cezası vermiştir. Odada radyo bulundu denilerek disiplin cezası vermiştir.

3)Sağlık sorunları olan insanlar sağlık artlarından yararlanamıyor ve ölümle yüz yüze getiriliyor. Son bir yıl içinde sağlık tedavileri yapılmayan insanlar öldü. Ve şu anda ölümle pençeleşen insanlar bulunmakta. Sözde revire çıkarılmakta-sevk edildi denilmekte fakat hiçbir tedavi yapılmamaktadır.

ORTAK ALAN ETKİNLİKLERİ KALDIRILDI

4)Ortak olan etkinlikler kaldırılmıştır. Sohbet, atölye, kurs, hobi gibi idarenin keyfine göre ya uygulanmakta ya da ayrımcılık politikalarıyla keyfice çok kısıtlı uygulanmaktadır.

5)yaşamsal ihtiyaçlarda kısıtlamalara gidilerek odadan birçok eşyamıza el konulup depolarda çürütülmeye terk edilmiş durumda. Kova, çekpas, leğen, tabak, komidin, ve daha birçok eşya 20-30 kişiye bir veya iki adet düşecek şekilde sınırlandırıldı.

EŞYALARA EL KONULUYOR, İNTİHAR DAYATILIYOR

6)Her gün odalarımıza baskın yapılırcasına sayım- kısmi arama-genel arama adı altında gelip eşyalarımız dağıtılmakta hiçbir sorun teşkil etmeyen eşyalarımıza el konulmakta, kalan eşyalarımıza zarar verilmekte ve baskı-hakaretlere varan düzeyde- uygulanmaktadır. Yapılan her aramada insanlar intihara teşvik edilmektedir. “Biliyoruz siz intihar edersiniz, kendinizi yakarsınız, asarsınız, kendinize zarar verirsiniz “ denilmektedir. Zaten bu baskılardan sonra kendisini kesen- kendine zarar veren , intihara kalkışan insanların olduğunu da öğrenebiliyoruz.

7)Aynı şekilde kapalı-açık görüşte ziyaretimize gelen ailelerimize de baskı yapılmakta, hakaret edilmekte ve tehdit edilmektedirler. İç çamaşırlarına, çoraplarına kadar arama adı altında insanlık dışı uygulamayla soyulmakta, aranmaktadır. İnsanlık dışı uygulamayı kabul etmediğinde de seni içeri almayız, görüştürmeyiz, seni tutuklatırız vs. denilerek tehdit edilmektedirler.

SICAK SU YOK, İHTİYAÇLAR KARŞILANMIYOR

8)İki yıldır çeşmelerden gelen su lağım kokmakta ve kanalizasyon suyuna benzer bir su verilmektedir. Sıcak su işe görmüş değiliz. Sıcak su borularından soğuk su verilerek sıcak su veriyoruz denilmektedir.

9)Odalarda 15-20-30 arasında değişen şekilde insanlar barındırılmakta fakat bir fotoğraf çekmek istediğimizde ya çekilmemekte ya da en fazla üç kişi birlikte çekebilir denilmektedir.

10)Hiçbir ihtiyacımız sağlıklı karşılanmadığı gibi kantinden kendi paramızla temin etmek istediğimizde de ulaşamamaktayız. Kantin listesinde ne varsa o’dur denilmekte fakat listede yazan ihtiyaçlarda getirilmemekte, dış kantin aracılığıyla da hakkımız olmasına rağmen getirilmemektedir. Ailelerimiz aracılığıyla temin etmeğe çalıştığımızda onlarda ‘yasak’ adı altında depolara alınıp çürütülmektedir.

İŞKENCE YAPMAKTAN ZEVK ALAN BİR GRUP GARDİYAN VAR

11)Provakatif-saldırgan ve işkence yapmaktan zevk alan bir grup gardiyan oluşturulmuş ve her an nerede nasıl bir saldırganlıkla hareket edecekler kestirilmemektedir. Müdürlere bu durum aktarıldığında ise ‘bizde kontrol edemiyoruz’ denilerek açıkça tehdit edilmekteyiz. Koridorlarda yere atılmış, hakarete uğrayan, bir köşeye çekilmiş tehdit edilen, dövülen, hücrelere atılan insanlarla karşılaştığımız gibi kendimizde maruz kalmaktayız. Karşılaştığımız durumları şikayete ettiğimizde, gerekli yerlere yazdığımızda hiçbir cevap alamıyoruz, genelde bu gibi yazışmaların hiçbiri cezaevinden çıkmamaktadır. Zaten genel olarak hiçbir dilekçemize doğru dürüst cevap alamamaktayız, akıbetini öğrenememekteyiz.

KEYFİ DİSİPLİN CEZALARI

12)En son gelişen bir durumu da belirtmek istiyorum. Sürekli keyfi bir şekilde disiplin soruşturmaları açıldığı gibi disiplin cezaları verilmektedir. Geçenlerde odada halay çekildi diye disiplin cezası verildi. Herkese iletişim ve görüş cezası verildi. Adeta size hiçbir sosyal etkinlik vermediğimiz gibi odada da hiçbir sosyal etkinlik yapamazsınız denilmektedir. Oda değişim ihtiyaçlarımızda hiçbir şekilde karşılanmamaktadır.

İNSANLIK DIŞI UYGULAMALARA SON VERİLSİN

Bir bütünen ele aldığımızda zaten yaşamı sınırlı olan insanlara keyfi hukuk dışı uygulamalar dayatılmakta ve yaşamları tretman politikaları adı altında tamamen tecrit- izolasyon altında yaşam daraltılmaktadır. Hukuki- insani haklar ayaklar altına alınabilmektedir.

Hukuk dışı, insanlık dışı uygulamaların son bulması ve doğal insani ve hukuki hakların gasp edilmesine son verilmesi için sesimizi duyan her gazete, yazar, aydın, TV, milletvekili, parti, toplumun vicdanını yansıtan her kurum kuruluş ve insandan, hukuki kuruluşlardan duyarlı olmalarını bekliyor ve çağrıda bulunuyorum. “