Peköz: Yüzünü Kürde dönmeyen, elini dizine vurur!

HDP Milletvekili Kemal Peköz, Kürtlere dönük ırkçı saldırılara tepki göstererek, "Beklentimiz iktidardan değil. Herkes aklını başına almalı, yüzünü Kürtlere dönmeli, birlikte mücadele etmeli. Yoksa ellerini dizlerine daha çok vurmaları gerekecek" dedi.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Adana Milletvekili Kemal Peköz ile Kürtlere dönük ırkçı saldırıları ve iktidarın saldırılardaki rolünü konuştuk...

Peköz, Türkiye kentlerindeki ırkçı saldırıların, iktidarın bölgedeki işgalci saldırılarından ayrı ele alınamayacağını belirterek, şunları ifade etti:

"Örneğin 2017'de Güney Kürdistan'da referandum yapıldı. Türkiye hemen İran'a çağrıda bulundu, Irak sınırında, Kürdistan bölgesinde tatbikat başlattı. 'Kürt devleti kurulmasına müsaade etmeyiz' dedi. Ardından Suriye'de oluşan olaylar. PYD'nin o zamanki Eşbaşkanı Salih Müslim'e Ankara'da üst düzey karşılama yapıldı, Esad'a karşı savaşılması istendi ancak Kürtlerin mücadelesi kendi topraklarını koruma üzerineydi. Sonra da Kürtler, 'terörist' ilan edildi. 'Kürt devletine, Kürt koridoruna izin vermeyiz' deyip durdular. Kendileriyle hareket etmeyince Kürtleri terörist ilan ettiler. Suriye'de işgale başvuruldu, özellikle Kürtlerin yaşadığı yerlerde postaneler kuruldu, Türkçe okullar açıldı, Arapça-Türkçe eğitime başlandı, belde isimleri değiştirildi. Türk devleti IŞİD'i kabul ediyor ama Kürtlerin statüsünü kabul etmiyor."

'İKTİDAR SIKIŞTI, ŞİDDETE SIĞINIYOR'

Peköz, bu Kürt düşmanlığının Türkiye'de de devam ettiğini vurgulayarak, "AKP-MHP her yönüyle, özellikle de ekonomik olarak sıkışmış durumda. Pandemi döneminde son derece kötü yönetim biçimi söz konusu. Hayatını kaybeden insan sayısının daha çok olduğu biliniyor. Bunları gözden kaçırmak için şiddete başvurmaya, dağı taşı bombalamaya ve insan öldürüp sevinç naraları atmaya başladı" dedi.

Kuzey Kürdistan'daki Güneydoğu Anadolu Projesi'ne işaret eden Peköz, bu projenin bilinçli olarak bitirilmediğini ve Kürtlerin ekonomik olarak da mağdur edilerek, asimilasyonun sürmesinin hedeflendiğini söyledi. Peköz, "Bu projeyle, sulamalar sebebiyle tarım arazilerinin büyük bölümü sulanacak, üretimde artış olacak, 1 milyon 200 bin civarında insan istihdam edilecekti. Şu an projenin yüzde 89'u bitmiş durumda. Yüzde 11'lik bitmeyen kısım, sulama kanalları. Yani esas olması gereken. İstihdam yerine insanlar göçe zorlanarak asimilasyon hedefleniyor" diye konuştu.

'CEZASIZLIK VE İNKÂRCILIK SALDIRILARI ARTIRDI'

Peköz, ırkçı saldırılarda devletin inkârcı ve cezasızlık politikalarına başvurduğuna değinerek, şunları belirtti:

"Kemal Kurkut, 2017'deki Newroz'da öldürüldüğünde, valilik hemen açıklama yaptı, 'bomba vardı üstünde' dedi. Belinden yukarısı çıplak olan insanda bomba olduğunu iddia ettiler. Sakarya'daki ırkçı saldırıya da valilik, 'basit, kriminal olay' dedi. Şimdi Afyon Valisi de aynı açıklamayı yaptı. Taciz, tecavüz ve bu gibi olayların hepsinde İçişleri Bakanı, bu eylemleri gerçekleştirenlerin arkasına geçti. Edirne'de Doğan Çetin askerlik yaparken 'Kürtçe eğitim olsaydı keşke' dediği için linç edildi. Savunma Bakanı da 'soruşturma sürüyor' diyor. İşte ırkçı saldırıların hepsi bu cezasızlığın, yok saymanın sonuçlarıdır. Bunları gören insanlar hemen ateşlenip, 'nasıl olsa bir şey olmaz, devlet benim devletim' diyerek, rahatça hareket edip eyleme geçebiliyor. Akşama kadar yapılan propagandaların etkisinde kalanlar bu eylemleri yapıyor. Batman'daki astsubayın arkasına geçtiler, tahliye oldu. Sakarya'dakiler de öyle oldu. Afyon'da da benzer şeyler göreceğiz. Türkiye'de Kürtler, kendi bölgelerinde istihdam edilmediği, düşmanlık iklimi ve askeri operasyonlar, savaş naraları sürdükçe bu olaylarla karşılaşacağız."

'KÜRDE ÇİN'DE BİLE DÜŞMANLAR'

Peköz, iktidarın "kardeşlik" söyleminin aldatmacadan ibaret olduğunu belirtirken, şu örnekleri verdi:

"İktidar, Çin'de, Japonya'da Kürtçe ders verilmesini bile elçilikleri vasıtasıyla önlemeye çalışıyor. Güney'de 11 milyar dolar -aslında daha fazla, bu resmi rakam- ticaret yapabiliyor ama statü meselesine gelinince, yine Suriye'de olduğu gibi savaş naraları atıyor. Kayyumlarla belediyelere el koyduğunda ilk yaptığı, kadın ve çocukların Kürtçe kurumlarına kilit vurmak oldu. Bunlar Kürt düşmanlığının bariz örneğidir. Şoven milliyetçiler de bunları görüyor, izliyor ve cezasızlık olduğu için de saldırıya geçiyor."

'HERKES AKLINI BAŞINA ALMALI; YÜZÜNÜ KÜRDE DÖNMELİ'

HDP Milletvekili Kemal Peköz, kamuoyuna, muhalefete düşen görevleri de şöyle özetledi:

"Savaş politikalarına herkesin karşı çıkması lazım. Savaş haksızlık, hukuksuzluk, açlık ve sefalet demektir. Türkiye savaş politikası yürütmeseydi, bu darboğaz sürecini çok daha hafif atlatırdı.

Hayvancılıktan tarıma, demokrasiye kadar, anayasal devlette yaşamayı istemeye kadar her şey, savaş politikasına karşı çıkılarak sağlanabilir. Bunu isteyen insanların mutlaka birlikte hareket etmesi gerekiyor. Yarın öbür gün geri dönülemez noktaya geleceğiz yoksa. Birlikte yaşama dinamit konulmaması için savaş politikalarına karşı çıkmalı herkes. Mevcut iktidar beraber yaşamaya dinamit koymuştur.

Herkesin bu ırkçı saldırıları kendisine yapılmış gibi algılaması lazım. Amanos Dağları'nda yangın çıktığında onlarca helikopter, binlerce görevli harekete geçiyor, Cudi'de ise yangına müdahale eden halk bile engelleniyorsa, özgürlüklerden yana olan batıdaki insanlar bundan bir şey anlamalı.

Gezi'de 'yahu bize bunlar yapılıyorsa Kürtlere ne yapıyorlar demek ki' diye düşünenler, bu düşündüklerini unutmamalı. Bölgedeki katliamlara, mezarlıkların tahrip edilmesine, Kürt şahsiyetlerin isminin verildiği parkların tahrip edilmesine de ses çıkarmaları gerekiyor. Yoksa yarın öbür gün gün ellerini dizlerine daha çok vurmaları gerekecek. Bir kediyi bile sıkıştırdığınızda önce sinebilir ama sonra yüzünüze fırlar, yüzünüzü parçalar! Herkesin aklını başına alması lazım. En önce iktidar aklını başına almalı ama beklentimiz iktidardan değil. Herkes yüzünü bölgeye dönmeli, orada yaşanan olaylar kendi evinde, mahallesinde olmuş gibi algılamalı."