Piroğlu: Omuz omuza mücadele verilmezse fatura ağır olur

HDP Milletvekili Musa Piroğlu, Deniz Poyraz’ın katledildiği saldırıyla tüm muhaliflere gözdağı verilmek istendiğini belirterek, "Bu mafya düzenine karşı ortak ve omuz omuza mücadele verilmezse fatura ağır olur" dedi.

HDP İzmir İl Örgütü’nde Deniz Poyraz’ın katledildiği silahlı saldırıya karşı tepkiler giderek büyüyor. Saldırıya ilişkin ANF’ye konuşan HDP Milletvekili Musa Piroğlu, dayatılan bu şiddet sarmalının ancak birlikte mücadeleyle durdurulabileceğini vurguladı.

HDP’ye yönelik saldırının iktidarın giderek kan kaybettiği bir dönemde yaşandığını belirten Piroğlu, bu durumu 7 Haziran seçimlerinden sonraki kaotik sürece benzetti. Saldırının aynı zamanda Susurluk aktörlerinin yeniden siyaset sahnesine çıktığı ve MHP’nin alenen HDP’yi hedef gösterdiği bir dönemde meydana geldiğini hatırlatan Piroğlu, MHP’nin özellikle son 4-5 aydır HDP’ye karşı korkunç bir düşmanlık körüklediğine dikkat çekti. Geçmiş yıllarda çok sayıda benzer olaylar olduğunu ama MHP’nin hiçbir zaman böylesi saldırgan bir dil tutturmadığını belirten Piroğlu, gelinen noktada sadece HDP’ye değil, bizzat Kürt halkına ve HDP seçmene karşı topyekun saldırı kışkırtıcılığı yaptığına işaret etti. MHP lideri Devlet Bahçeli'nin grup toplantısında yaptığı son konuşmanın bunun en açık göstergesi olduğunu vurgulayan Piroğlu, Bahçeli’nin açıkça bu tarz saldırıların zeminini yarattığını dile getirdi.

MHP’nin zaten bu şiddet ortamından beslendiğini kaydeden Piroğlu, "Bu açıdan Bahçeli'nin konuşmasında iki temel nokta var; birincisi, kendisinden görmedikleri herkesi düşman ve düşman olarak nitelendirdikleri herkese yönelik saldırıları meşru görmesi. İkincisi ise, kendisini savcı ve hakim yerine koyuyor. Bu konuda vekilimiz Meral Danış Beştaş’ın mecliste söylediği bir söz vardı, bu tanım aynen onlara uyuyor; MHP bekasını ve geleceğini HDP’nin siyaset sahnesinden çekilmesi üzerinden kuruyor. O nedenle bütün bunlar birleştiğinde zamanlamayı iyi okumak gerekiyor. Olacak şeylerin ana sorumlusu bu yaklaşımdan kaynaklanacak" diye konuştu.

ŞİDDET DÖNGÜSÜYLE HALKI ESİR ALMAK İSTİYORLAR

Saldırının zamanlamasını dış politika açısından da ele alan Piroğlu, il partilerine yapılan baskının tam da Erdoğan'ın Biden yönetimindeki ABD’ye yanaşmaya çalıştığı, Güney Kürdistan'da kardeş kavgasının körüklendiği bir dönemde yaşandığına dikkat çekti. Ülkenin ciddi bir çatışma sarmalına çekilmek istendiğine işaret eden Piroğlu, şiddet döngüsüyle halkın esir alınmak istendiğini belirterek, HDP’ye yönelik saldırının da bunun işareti olduğunu söyledi.

Saldırının münferit veya bireysel bir saldırı olarak okunamayacağını vurgulayan Piroğlu, devamla şunları belirtti: "Bu, halka karşı açık bir meydan okumadır. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ‘Ya başkanlık, ya kaos’ sözü gibi ya Cumhur ittifakı ya da kanlı bir yıkım dayatmasında bulunacaklar. Bunu açıkça görmek lazım. Saldırgan İzmir il binamıza sadece Deniz arkadaşımızı vurmak için girmedi, saldırgan binada kim varsa katletmek için geldi. Biz bu çeşit saldırıları Zirve Kitabevi baskınında gördük. Danıştay baskınında gördük; saldırgan girdi, insanları taradı ve çıktı. Saldırganın kimliğine baktığımızda da profesyonel ve soğukkanlı bir katil olduğunu görüyoruz. Kendisi de açıkça katliam yapmaya gittiğini söylüyor. Nitekim aynı gün Beyza Üstün’ün kitabının imza günü var ve insanlar orada toplanacaklar."

UÇAN KUŞTAN HABERLERİ OLDUĞUNU İDDİA EDENLER NEREDE?

Devletin yönlendirmesi olmadan böyle bir saldırıyı kimsenin yapamayacağını belirten Piroğlu, nitekim binanın önünde saldırının oluş biçimine bakıldığında bunun gözüktüğünü ifade etti. Piroğlu, polisin zaten binalarının önünde HDP’yi korumak değil, tam tersine HDP’yi abluka altında tutmak ve yapılacak herhangi bir basın açıklamasını engellemek amacıyla durduğunu söyledi. Piroğlu, burada esas tartışılması gereken hususun, uçan kuştan haberi olduğunu söyleyenlerin tıpkı Suruç ve Ankara Gar katliamı gibi nasıl böyle bir saldırıyı da bilmediklerini iddia etmeleri olduğunu belirtti.

‘GÖZDAĞI TÜM MUHALİFLERE’

Burada esas amacın gözdağı vermek olduğunu vurgulayan Piroğlu, ama bu gözdağının sadece HDP’ye değil tüm muhaliflere yönelik olduğuna işaret etti. HDP’nin zaten çok bedel ödediğini hatırlatan Piroğlu, şunları kaydetti: "Maraş’tan Zilan’a bizçok ağır bedeller ödedik. Kentlerimiz yıkıldı, bodrumlarda insanlarımız yakıldı, milletvekillerimiz vuruldu, Musa Anter katledildi, gazetecilerimiz vuruldu, Özgür Gündem binası bombalandı. Biz bu saldırıların bin katını yaşayarak bugünlere geldik. O yüzden saldırılardan ürkmeyeceğimizi, tam tersine böylesi vahşi saldırıların öfkemizi biriktirmekten başka bir şeye hizmet etmeyeceğini ve kararlılığımızı biraz daha artıracağını biliyorlar.

Katledilen yoldaşımız Deniz’in annesinin söylediği laflar yeter. Onun duruşu, HDP tabanının, Kürt halkının, Türkiye devrimcilerinin ortak duruşudur. O nedenle bu saldırıyı HDP ile yan yana durması gerekenlerin iyi okuması lazım. Kim bunlar? Demokrasi ve emek güçleri, iktidarın politikalarından rahatsız olan ve mağdur herkes.”

İKTİDAR SANDIĞI ÇALMAK İSTİYOR

Kürt halkını ve Alevileri hedef alan bütün katliam girişimlerinin darbe veya darbe benzeri zeminlerin hazırlanmasının parçası olduğunu belirten Piroğlu, bugün bu darbeyi iktidarın sandığı çalarak yapmayı hedeflediğini söyledi. Şiddet sarmalına esir edip, halkın bütün iradesini gasp etmek istediklerine dikkat çeken Piroğlu, bunun olmaması için mücadeleyi yükseltmek gerektiğinin altını çizdi.

Karl Marx'ın “Louis Bonaparte'ın 18 Brumaire'i” kitabında yaptığı, “Tarihte olaylar ilkinde trajedi, ikincisinde komedi olarak tekerrür eder” tespitini anımsatan Piroğlu, şunları kaydetti: “Saray buna oynuyor belki; saldırı yapanlar da belki buna oynuyor ama ne ülkenin konjonktürü 7 Haziran konjonktürü, ne de halklar 7 Haziran’daki halklar. Biz çok şey yaşadık ve ders çıkartmayı bildik. Ülkedeki ekonomik ve sosyal krize, bunun sonuçlarına bir bütün olarak bakıldığında iktidarın istediği sonucu alma şansının olmadığını görüyoruz. Ama bize bedel ödetmek istiyorlar. Ben Türkiye halklarının, emekçi sınıflarının iktidara karşı öfkesinin büyük olduğunu biliyorum.

Tarihte ‘Tarihten ders çıkarmasını bilmeyenler onu tekrarlamaya mahkumdurlar’ diye bir söz vardır. İşte bu da bize dair olanıdır. Eğer biz o süreçlerden az bile olsa ders çıkardıysak, bu saldırılar karşısında geri çekilmemeyi, sinmemeyi, korkup kaçmamayı göstermek zorundayız. Bunu kuşkusuz HDP için değil, emek ve demokrasi güçlerine, CHP tabanına ve tüm muhalefete söylüyorum. Saraydan rahatsız olan kim varsa onlara söylüyorum. Çünkü HDP bu saldırılardan ürkmez, direnmeye devam eder. Mesele şudur, onlar bizlerle omuz omuza gelirlerse iktidarın bu karanlık oyununu bozarlar, gelmezlerse kendileri bilir ama bunun faturası çok ağır olur. Nitekim Deniz Poyraz arkadaşımızın katledilmesine yönelik yeteri kadar tepki verildiğini düşünmüyorum. Sadece partiler açısından da değil, sokak açısından da verilmedi. Omuz omuza verilerek bu saldırılar durdurulmazsa, bunun faturası ağır olacak. Bu saldırılara, mafya düzenine, paramiliter yapıya karşı ortak omuz omuza mücadele çağrısı yapıyoruz."