Ölüm orucunun 255'inci gününde zorla müdahale edilen Mustafa Koçak, ailesi ve avukatlarıyla görüştürülmüyor. Müdahale haberini alır almaz İstanbul’dan İzmir’e giden Koçak ailesi, oğullarının sakat bırakılmasından endişe ediyor.

Ağabeyiyle görüşebilmek için anne ve babasıyla birlikte iki gündür Şakran 2 Nolu T Tipi Cezaevi önünde nöbet tutan Mine Koçak, son gelişmeleri ANF’ye anlattı.

‘MUHATAP BULAMIYORUZ’

Cumartesi günü cezaevinin önüne geldiklerinde jandarma ve polis ablukasıyla karşılaştıklarını belirten Koçak, cezaevi kampüsünün içine dahi alınmadıklarını söyledi.

Yaşanan yoğun tartışmalar sonucunda avukatların kampüs içine girebildiklerini ama muhatap bulamadıklarını aktaran Koçak, savcılık ve doktor arasında mekik dokuyan avukatların savcılığa gittiklerinde doktora yönlendirildiğini, doktorların ise onları savcılığa yönlendirdiğini ifade etti.

Ağabeyiyle görüşebilmek için savcılığa yazdıkları dilekçeye ise ret cevabı verildiğini belirten Koçak, “Avukatlarımız aracılığıyla tek öğrenebildiğimiz, Mustafa’ya serum verdikleri ve damar yolunun temizlendiğiydi. Her ne kadar Mustafa takılan serumları çıkartsa da zorla insülin ve glikoz da verdiklerini öğrendik” dedi.

‘SAĞLIĞINDAN ÇOK ENDİŞE DUYUYORUZ’

Kısıtlı bilgi aldıklarını ve bu durumun kendilerini çok endişelendirdiğini söyleyen Koçak, cezaevi kampüsündeki hastanede tutulan ağabeyiyle uzman değil, pratisyen hekimlerin ilgilendiğine işaret etti.

Bu hekimlere güvenmediklerini belirten Koçak, “Glikoz iğnesi yapmışlar, bu da ölüm orucunda olan kişinin sakat kalmasına neden olan bir müdahaleymiş. Biz sağlığından çok endişe duyuyoruz. Mustafa’nın tarafsız hekimler tarafından izlenmesini istiyoruz” diye konuştu.

Ağabeyine bilinci açıkken müdahale edildiğine dikkat çeken Koçak, kendisini altı gün önce açık görüşte ziyaret ettiğinde bilinci açık olduğunu bizzat gördüğünü söyledi.

‘YAPILAN TAM ANLAMIYLA HUKUK DIŞILIK’

Koçak ailesini yalnız bırakmayan HDP Milletvekili Musa Piroğlu ise, tüm girişimlere rağmen Mustafa Koçak’ın ne ailesi ne de avukatlarıyla görüştürülmediğini belirtti.

TTB ve İzmir Barosu’nun savcılıkla görüşebilmek için ayrı ayrı dilekçeler verdiğini aktaran Piroğlu, yapılanın tam anlamıyla hukuk dışılık olduğunu vurguladı.

Büyük uğraşlar sonucunda Mustafa ile ilgilenen doktorlarla görüştüğünü sözlerine ekleyen Piroğlu, “Doktor acil doktoruydu ve doğru düzgün bilgi alamadım. Bana sadece Mustafa’nın bilincinin açık olduğu bilgisini verdi. Ancak avukatlara verilen bilgi ise daha değişik; onlara Mustafa’nın bilincinin bulanık olduğu söyleniyor. Müdahalenin içeriği hakkında da ayrıntılı bir bilgimiz yok. Avukatlara insülin, glikoz ve serum verildiği söylenmiş. Glikozun aşırı yüklenmesi durumunda sorunlar çıkabilir” uyarısında bulundu.

‘TEMEL SORUNLAR ÇÖZÜLMEDİKÇE HAYATTA TUTMAK DEĞİLDİR’

Bir insana iradesi dışında zorla müdahale etmenin suç olduğunu vurgulayan Piroğlu, bu zorla müdahalenin tam teşekküllü bir hastanede değil cezaevi hastanesinde yapılmasının ise kabul edilemez olduğunu söyledi.

Aile ve avukatlarda haklı bir kaygının hakim olduğunu ifade eden Piroğlu, şunları kaydetti: “Devlet artık siyasi tutsakların hem kazanılmış tüm haklarını hem de direnme haklarını hoyratça yok etmeye çalışıyor. Bu önümüzdeki günlerde büyük sıkıntılara neden olacak, toplum bunun farkına varmak zorunda. Çünkü ölüm orucundaki insanlara zorla müdahale etmek, yaşatmak anlamına gelmiyor. İnsanların bedenlerini ortaya koyarak duyurmaya çalıştığı temel sorunlar çözülmedikçe, bu hayatta tutmak değil tam tersi kalıcı hasarlar bırakmaktan başka bir şey değildir. Bu da devletin insanların hayatına doğrudan müdahalesi anlamına geliyor ki bunu kabul etmek mümkün değil .”