PKK dağılan bir halkı ayağa kaldırdı

PKK’nin kuruluşunun 42. yıldönümüne ilişkin konuşan KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık, PKK'nin dağılan bir halkı yeniden ayaklandırdığını ve insanlığın umudu haline getirdiğini belirtti.

Stêrk TV'de yayınlanan özel programa konuşan KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık, PKK’nin kuruluşunun 42. yıl dönümüne ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

27 Kasım 1978 yılında kurulan PKK'nin yaklaşık yarım asırdır kesintisiz bir mücadele verdiğini hatırlatan Bayık, "Rêber Apo öncülüğünde gelişen mücadele sadece Bakur'daki Kürtlerin ölümünü değil, tüm parçalardaki Kürtlerin ölümünü engelledi. Bütün Kürtlere umut oldu. Eğer o mücadele olmasaydı bugün Başur'daki statü zor elde edilirdi. Başur halkı elbette mücadele etti, çok büyük bedeller de ödedi ama bu statü sadece bunlarla elde edilemezdi. Eğer o statü elde edilmişse PKK'nin de yıllardır verdiği mücadele sonucudur. Bunu 'PKK Başur'un statüsünü tehlikeye atıyor' diyenler dahil herkes çok iyi biliyor.

PKK'nin emeği çok fazla. PKK hem statünün kazanılmasında hem de korunmasında emek verdi. Statüyü tehlikeye atan PKK değildir, asıl bunu söyleyenler Başur'daki statüyü tehlikeye atıyorlar. Gerçek budur. Vicdanı olmayanlar ancak bu gerçeği reddedebilir. Eğer bugün Rojava'da kadınlar öncülüğünde bir devrim yaşanıyorsa ve bu devrim tüm dünyaya umut oluyorsa bu da PKK'nin verdiği mücadele sayesindedir" diye konuştu.

Irak ordusunun Şengal'e yönelik askeri sevkiyatına tepki gösteren Bayık, Êzidî halkının büyük mücadele sonucu topraklarını özgürleştirdiğini belirterek, "Irak bazı dış devletlerin iradesi ile hareket etmemelidir. Kendi çıkarlarını esas almalılar. Baskı, savaş ile sonuç almayı düşünmemeli, bu yanlıştır. Bu durum Irak'ın çıkarlarına hizmet etmez. Irak'ın zaten derin sorunları var, böyle yaparak sorunları daha da derinleştiriyorlar. Bu durum Türkiye'ye hizmet eder. Irak, Şengal ile sorunlarını demokratik yollarla çözmelidir. Êzidî halkı mazlum bir halktır. Tekrar yeni bir ferman yaşamak istemiyorlar. Çünkü DAİŞ çeteleri saldırdığında kimse onları korumadı. Ne Irak ne de Başur hükümeti. Bugün Êzidî halkına sahip çıkma günüdür" dedi.

KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık'ın Stêrk TV'de yayınlanan röportajının 1. bölümü şöyle:

PKK'nin kuruluş yıldönümüne geçmeden önce Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan'a yönelik tecride dikkat çekmek istiyorum. Dünyaca tanınan birçok aydın, yazar, sanatçı artık tecridin bir insanlık suçu olduğunu belirtti. Yine CPT de son raporlarında İmralı'da işkence olduğunu belirtti ama tecrit de devam ediyor. Tecrit neden devam ediyor ve tecridin sona ermesi için ne yapılmalı?

PKK'nin kuruluşu sadece Kürt halkı için değil tüm Ortadoğu halkları için, insanlık için bir bayramdır. Bu bayramı Rêber Apo insanlığa kazandırdı. PKK'nin ideolojisini, örgütlenmesini, yapılanmasını, tarzını, her şeyini Rêber Apo geliştirdi. Bu esaslar üzerinden parti kuruldu. Daha sonra parti gerillayı geliştirdi, mücadeleyi geliştirdi ve bugünkü aşamaya geldi. Bu vesile ile başta Rêber Apo'nun, Kürt halkının, gerillanın, bu hareketin militanlarının, çalışanlarının, dostlarımızın bayramını kutluyorum. Delal Amed, Yılmaz Dersim, Dozdar Hamo şahsında bütün PKK ve Kürdistan şehitlerini saygı ile anıyorum, onlara verdiğimiz sözü yineliyorum.

Rêber Apo'ya uygulanan tecrit faşist, işgalci, soykırımcı Türk devletinin Kürt halkına karşı yürüttüğü siyaset ile bağlantılıdır. Çünkü Türk devleti Kürt, Kürdistan adına ne varsa ona düşman. Bütün bunları ortadan kaldırmak istiyor. Kürdistan'ı tamamen kendi hizmetine sokmak istiyor. Kürtlere ve Kürdistan'a yaptığı zulmün aynısını Rêber Apo'ya da uyguluyor. Çünkü Kürt halkını ölüm uykusundan uyandırıp, tüm dünyaya tanıtan Rêber Apo'dur. Türk devleti, 'sen neden Kürt halkını ölüm uykusundan uyandırdın, dirilttin, ayaklandırdın, mücadeleci bir halk yarattın, dünyaya tanıtırdın' diyor. Yani Rêber Apo'ya 'neden soykırım amacımıza ulaşmamıza engel oldun? Bize büyük bir engel oldun, siyasetimizi boşa çıkardın' diyorlar. Bu yüzden Rêber Apo'dan intikam alıyorlar, ona karşı tecridi sınırsız sürdürüyorlar. Çünkü Rêber Apo Kürt halkına herşeyi kazandırdı, bir halkı ölümden kurtardı.

Rêber Apo Kürtleri insanlığı umudu haline getirdi. Demokrasi, özgürlük gücü yaptı. Türk devleti de önderliğe, 'Kürtlerin kökünü kazmamıza müsaade etmedin, bu yüzden suçlusun' diyor. Bundan dolayı önderliğe suçlu muamelesi yapıyorlar. Tecridi sürdürerek intikam alıyor. Herkes önderliğe karşı yürütülen siyaseti iyi anlamalıdır.

CPT KÜRT HALKININ TEPKİSİNİ YUMUŞATMAK İSTİYOR

İmralı sistemini Türk devleti değil komplocular geliştirdi, CPT kurumu geliştirdi. Çünkü Rêber Apo'yu İmralı zindanına götürdüklerinde CPT üyesi de orada hazır bekliyordu. Hatta o dönem yaptıkları açıklamada bu sistemi elbirliği ile kurduk, her zaman takipçisi olacağız dedi. CPT geçenlerde hazırladığı raporda, Rêber Apo'ya yönelik tecrit ve işkence olduğunu açıkladı. Madem öyle bir tespitte bulundu ona göre de kanunlarını uygulayacaksın. CPT'nin görevi sadece orada olan şeyleri tespit etmek değil ki. Yaşanan hukuksuzlukların da önünü alması lazım, asıl görevi budur. Ama bakıyoruz ki CPT, tecridin, işkencenin, zulmün, baskının önünü almıyor. Yani bu durumu meşrulaştırıyor.

Yaptıkları açıklama ile Kürt halkının, demokrasi güçlerinin tepkilerini yumuşatıyor. Hatta tepkileri etkisiz kılmak istiyor. Eğer başka anlamı olsaydı açıklamalarının o zaman görevlerini yerine getirirlerdi. Ama Kürt halkını, demokrasi, özgürlük güçlerini, tecride karşı duranları kandırmak, tepkilerini etkisiz kılmak istiyor. O zaman burada CPT'nin görevinin ne olduğunu sormak gerekir. Amaçları nedir, ne yapmak istiyorlar bunu araştırmak lazım. Yine Avrupa Konseyi CPT'nin raporu sonucu yapılması gerekenleri yerine getirmiyor.

Sonuçta CPT onların bir kurumu. İşkenceye, zulme karşı insanların haklarını savunsunlar diye kurulmuş CPT. Açıklamalarında da insan haklarını, demokrasiyi savunduklarını söylüyorlar ama mesele Kürt halkı ve Rêber Apo olunca bunların hepsini ayaklar altına alıyorlar. Yani her anlamda Türk devletinin Kürt halkına, Rêber Apo'ya, demokrasi güçlerine uyguladığı siyasete hizmet ediyorlar. Başka bir anlamı yok. Bu yüzden hem halkımız hem Türkiye'deki sosyalistler, hem de Rêber Apo'nun fiziki özgürlüğünü isteyen herkes nasıl bir görevleri olduğunu iyi bilmeli, mücadelelerini daha da yükseltmeli.

Türkiye ve Ortadoğu'da tarihi değiştiren PKK'nin 42. yıldönümü. PKK'nin öncü bir kadrosu ve kurucusu olarak PKK'nin Kürdistan ve Ortadoğu'daki kazanımlarına ilişkin neler söylemek istersiniz? PKK Kürt halkına ne kazandır?

Kürt halkının tarihini iyi araştırdığımızda işgalciliğe, soykırıma karşı birçok ayaklanma ve savaşın yaşandığını görüyoruz. Fakat bu hareketler fazla devam etmemiş. Hatta bazıları 3 ayda son bulmuş. Tabi ki bunun birçok sebebi var. O sebeplere girmek istemiyorum çünkü çok uzun bir konu. Kürt halkının tarihinde ilk defa PKK 50 yıldır istikrarlı bir şekilde mücadelesini sürdürüyor. Bu Kürt halkı için çok, çok önemlidir. Çünkü ilk defa yarım asırdı bir hareket devam ediyor. Kürt halkına tüm dünyada saygınlık kazandırıyor. Bu yüzden hareketin kıymetini sadece PKK militanları veya üyeleri ile sadece Bakur parçası değil, bütün Kürtler bilmelidir.

Eğer ki bu hareket 50 yıldır istikrarlı bir şekilde devam ediyorsa, birçok değişim yaratıyorsa, Kürt halkı için birçok değer yaratıyorsa, herkesin de hareketin gerçekliğini çok iyi anlaması lazım. Bu Rêber Apo gerçekliğidir. Çünkü Rêber Apo kuruluşundan bu yana bu hareketi yürütüyor. Kürt halkının bu aşamaya nasıl geldiğini herkesin araştırması lazım. Rêber Apo her geçen gün mücadeleyi büyüttü, Kürt halkı için birçok değer yarattı, bütün dünyanın saygınlığını kazandırdı, Kürt halkı da buna cevap oldu.

Kürt halkı, dünyada özgürlük mücadelesi veren halklar gibi bir mücadele veriyor. Hatta diğer halkların 100 yılda yaptığını Kürt halkı daha erken yaptı. Kürt halkından ne talep edildi ise onu yaptılar. Kürdistan'da özgür, demokratik bir yaşamın kurulması için Kürt halkı üzerine düşen her şeyi yapmıştır. Kürt halkı özgürlüğe aşık bir halk olduğunu ispatladı. Dünya da Kürt halkını böyle görüyor ve saygı duyuyor. Dünya Kürt halkına bu kadar saygı duyuyorsa, hatta Kürt halkını, Rêber Apo'yu kendisi için umut, PKK'yi öncü olarak görüyorsa, bu Rêber Apo'nun ve Kürt halkının verdiği mücadele sayesindedir.

KÜRTLERİN DEMOKRASİ, ÖZGÜRLÜK HEDEFLERİ KALMAMIŞTI

PKK kurulmadan önce Kürdistan'ın durumunun nasıl olduğunu iyi anlamamız lazım. Eğer iyi anlamazsak, PKK'nin kuruluşunu da Rêber Apo gerçekliğini de anlayamayız. Bilindiği gibi Bakur'da faşist Türk devleti her şeyi tasfiye etmişti. Kürt toplumunu, insanını parça, parça etmişti. Ne kadar hareket çıkmışsa hepsini tasfiye etmişti. Fiziki katliamla, göç ettirme ile, yani Kürt ve Kürdistan adına bir şey bırakmamıştı. Bakur'da Kürdün öldüğüne kanaat getirmişlerdi. Gerçekten de Kürtler ölüm gibi bir yaşam sürdürüyorlardı. Umutları kalmamıştı. Türk devletinin, Kürtler öldü, bir daha dirilmeyecekler düşüncesini Kürtler de kabul etmişti. Kürt halkının iradesini kırmıştılar. Kürt adına ne varsa Türkleştirmişlerdi. Hatta Kürtler bile kendilerine biz Türküz diyorlardı. Sadece fiziki olarak yaşıyorlardı.

Yine Başur'da bir hareket vardı. Yüzde 75'i Cezayir ittifakı ile mağlup edilmişti. Bu durum da Kürt halkı üzerinde çok kötü bir etki bırakmıştı. Zaten işgalciler Kürt halkının iradesini tamamen kırmak istiyorlardı, Cezayir ittifakı ile de Kürt halkının iradesini daha da zayıflattılar. İşte Başur'daki mücadele de sonuncusuydu artık Kürt, Kürdistan adına bir şeyin olacağına inanmıyorlardı. Yani Kürt halkı için çok kötü bir durum yaşanıyordu. İşte PKK öyle bir ortamda çıktı. Yani öyle güçlü bir temelde ortaya çıkmadı. Kürdün iradesi kırılmıştı, kimse Kürt halkını kabul etmiyordu, kime Kürde sahip çıksa idam suçu işliyordu. Herkes Kürtlere böyle yaklaşıyordu. Kürtler de birbirine sahip çıkmıyor. Kürtlerin demokrasi, özgürlük hedefi kalmamıştı. Hedefsiz yaşıyorlardı.

Öyle bir durumda önderlik Kürt halkına el uzattı. Kürtler için yeni bir tarih geliştirdi. Rêber Apo'nun müdahalesi çok büyük ve tarihi bir müdahale oldu. Eğer müdahale etmeseydi belki bugün Kürt ve Kürdistan adına ortada hiçbir şey kalmayacaktı. Bu müdahale Kürtlerin yenilmesini ve Türk devletinin Kürdistan'ı kendine ülke yapmasını engelledi. Kürt halkının özgür, iradeli, demokratik bir şekilde yaşamasının yolunu açtı. Bu mücadele çok zorlu bir mücadeleydi. Öyle bir ortamda Kürdistan'a sahip çıkmak büyük bir cesaret, bilinç ve fedakarlık istiyordu. İşte Rêber Apo büyük bir cesaret, fedakarlık ve kararlılıkla bu mücadeleyi geliştirdi. Bu esaslar üzerinden Kürt halkı canlandı, ayaklandı, kendisi için mücadele etti, özgürlük ve demokrasiyi kendisine hedef yaptı. Artık özgür olmadan yaşayamam dedi. İşte bu Rêber Apo ve PKK'nin mücadelesi ile oldu.

KÜRT KADINLARI MÜCADELELERİ İLE DESTAN YAZIYOR

Dağılan ve yok olma ile yüz yüze kalan bir halk ayaklandı, özgürlük için her koşul ve şartta mücadele etmeye başladı. Rêber Apo yine devrim içinde devrim yarattı. Kürdistan'da birçok devrim yaşandı bunun neticesinde demokratik bir ulus gelişti. Çünkü demokratik ve ulusal bir devrim yaşandı. Kültür devrimi, kadın devrimi yaşandı. Kimse Kürtleri insan olarak görmüyordu ama bugün kadın mücadelesi ile tüm dünya Kürtleri artık tanıyor, saygı duyuyor hatta kendileri için büyük bir umut olarak görüyorlar. Bu hareketin ve kadınların mücadelesi ile ortaya çıktı. Kürt kadınları bugün destan yazıyor. Sadece kendileri için değil tüm kadınlar hatta insanlık için destan yazıyorlar. Tüm dünya bunu görüyor, bundan moral alıyor, umutlanıyor.

Rêber Apo öncülüğünde gelişen mücadele sadece Bakur'daki Kürtlerin ölümünü değil, tüm parçalardaki Kürtlerin ölümünü engelledi. Bütün Kürtlere umut oldu. Eğer o mücadele olmasaydı bugün Başur'daki statü zor elde edilirdi. Başur halkı da elbette mücadele etti, çok büyük bedeller ödedi ama bu statü sadece bunlarla elde edilemezdi. Eğer o statü elde edilmişse PKK'nin de yıllardır verdiği mücadele sonucudur. Bunu 'PKK Başur'un statüsünü tehlikeye atıyor' diyenler dahil herkes çok iyi biliyor. PKK'nin emeği çok fazla. PKK hem statünün kazanılmasında hem de korunmasında emek verdi. Statüyü tehlikeye atan PKK değildir, asıl bunu söyleyenler Başur'daki statüyü tehlikeye atıyorlar. Gerçek budur. Vicdanı olmayanlar ancak bu gerçeği reddedebilir.

PKK bugün mücadele etmezse Başur'daki statü de devam etmeyecektir. Başur'daki statü tehlikeye girdiği an bunu herkesten önce savunan PKK gerillasıdır. Herkes bunu biliyor. Eğer bugün Rojava'da kadınların öncülüğünde bir devrim yaşanıyorsa ve bu devrim tüm dünyaya umut oluyorsa bu da PKK'nin verdiği mücadele sayesindedir. Eğer Rojhilat'ta hala Kürtler adına bir hareket varsa o da PKK'nin verdiği mücadelenin sonucudur. Hele hele günümüzde hiçbir parça tek başına mücadele edip statü sahibi olamaz. Eğer tüm parçaları görmezse, onlardan güç almazsa ayakta duramaz.

Kürt halkının motor gücü PKK ve Rêber Apo'dur. Bu yüzden eğer PKK'yi yok edersek Kürt halkını da ortadan kaldırırız diyorlar. Çünkü Kürt halkının ortadan kaldırılmasına engel olan güç PKK'dir. Kürtleri yaşatan PKK'dir, bu yüzden PKK'yi hedef alıyorlar. PKK'yi bitirerek Kürt halkını soykırımdan geçirmek istiyorlar.

ANCAK VİCDANI OLMAYANLAR PKK'NİN BİRŞEY YAPMADIĞINI SÖYLER

Bugün Kürt halkı dünyada çok büyük bir saygı görüyor. Bu Kürt halkının mücadelesi ile oldu. Bu mücadelede Rêber Apo ve PKK'nin çok büyük rolü var. Geçmişte Kürtler kendileri dışında herkes için çalıyordu, yürütülen siyaset sonucu her gün kendilerini öldürüyorlardı. Bugün görüyoruz ki halk hatta insan olarak görülmeyen Kürtler bugün çok farklı bir durumda. Bugün herkes Kürtleri bir halk, ulus, demokrasi ve özgürlük için öncü olarak görüyor ve saygı duyuyorlar. Yine Rêber Apo ve PKK'yi de öncü olarak görüyorlar. Bunu niçin söylüyorum?

İşte bazıları çıkıp 'PKK hiçbir şey kazandırmadı, bizim kazanımlarımız var, PKK bir şey yapmadı' diyor. Bunu ancak vicdanı olmayanlar söyleyebilir. Vicdanı olan bir insan PKK'ye karşı bile olsa Rêber Apo ve PKK'nin hakkını teslim eder. Yani Kürtlerin Rêber Apo ve PKK ile tarihte, dünyada yer aldığını söyler.

Herkes için çalışan Kürtler artık kendileri için çalışıyor ve insanlığa umut oluyor. Böyle bir aşamaya geldi Kürtler. Bu Kürt halkı için çok büyük bir kazanım ve gururdur. Böyle olması bizi çok mutlu ediyor ve herkesin bu şerefi yaşamasını istiyoruz. İşte PKK'nin kuruluşunu herkesin böyle anlaması lazım.

PKK aynı zamanda kendisini insanlık hareketi olarak da adlandırıyor. Bugün yaşadığımız şartlarda artık herkes kapitalizmin derin bir kriz yaşadığını söylüyor. Bu da insanlık için büyük sorunlar yaratıyor. Bu sorunların çözümünde PKK'nin rolü ne olacaktır?

Rêber Apo PKK'yi ilk kurduğu zamanlarda enternasyonalizm temelleri üzerinden kurdu. PKK daha başlangıçta bir insanlık hareketi oldu. Eğer Rêber Apo ve PKK başlangıçta insanlık değerlerini, enternasyonalizmi esas almasaydı, sıradan bir hareket olurdu. İnsanlık için de Kürt halkı için de bir rol oynayamazdı. Rêber Apo neden daha başlangıçta insanlık değerlerini, enternasyonalizmi, toplumsallığı esas aldı? Çünkü ilk günden beri Rêber Apo ile yoldaşlık yapanlar ne Kürt ne de Kürdistanlılardı. Heval Haki, heval Kemal Pir. Hem bunun için bir insanlık hareketi geliştirdi, hem de bu 2 arkadaş enternasyonalist militanlardı. Önderlikle ile olan yoldaşlıkları çok büyüktü.

Daha ortada hiçbir şey yokken Rêber Apo ile bir araya geldiler. Rêber Apo da hareketi bu temeller üzerine kurdu. Eğer bu hareket enternasyonalist bir hareket olmuşsa sebeplerinden biri budur. Bunun yanında esas bir sebep daha var. Kim Kürt sorununu demokrasi ve özgürlük esasları üzerinden çözmek isterse, geliştirdikleri hareketi enternasyonalizm temelleri üzerinden kurmalıdır. Çünkü Kürt sorunu sıradan bir sorun değil artık evrensel bir sorundur. Bu sorunu çözmek isteyen enternasyonalizm çizgisini esas almalı, mücadelesini bu şekilde geliştirmelidir. Ancak o zaman demokratik, özgürlükçü, sosyalist bir hareket geliştirebilirler.

Her şey Ortadoğu'da gelişti. Dünya Ortadoğu üzerine kuruldu. Ortadoğu nasıl dünyanın temeli ise, Kürdistan da Ortadoğu'nun temelidir. Neolitik devrim bu topraklarda oldu. Dünya için büyük bir devrimdir bu. Bu yüzden Kürt sorunu sadece Kürdistan'ı değil, Ortadoğu ve dünyayı etkiliyor. Bu yüzden Kürdistan'ı parça parça ederek, Kürtlere karşı soykırım siyasetini devreye koydular. Kürdistan'da sosyalist, demokratik, özgürlükçü bir hareket geliştirmek isteyen biri tüm dünyanın kendisine karşı olduğunu görür. Bu dünyaya nasıl karşı duracak? Eğer enternasyonalizmi esas alırsa durabilir. İşte Rêber Apo daha başlangıçta bu çizgiyi kendisine esas aldı. PKK hareketi bu temeller üzerinden kuruldu ve hala bu temeller üzerinden mücadele ediyor.

İNSANLIĞIN EN BÜYÜK SORUNU KAPİTALİST SİSTEMDİR

Hareketimiz enternasyonalizm temelleri üzerinden kurulduğu için real sosyalizm yıkıldığı zaman, kendisine sosyalistim diyen herkes kaçarken, kimse sosyalizme sahip çıkmazken, Rêber Apo, 'Sosyalizmde ısrar, insanlıkta ısrardır' dedi. Sosyalizme, insanlık değerlerine, topluma sahip çıktı. Rêber Apo ve PKK hiçbir zaman sadece Kürtleri, Kürt sorununu çözmeyi esas almadı, bunun yanında Ortadoğu sorununu, insanlık sorununu çözmeyi esas aldı. Bu yüzden herkes Rêber Apo'yu ve bu hareketi kendisi için umut olarak görüyor. Rêber Apo'yu sadece Kürt halkının lideri olarak görmüyorlar, kendi liderleri olarak da görüyorlar. Arap halkının yanı sıra birçok dünya halkı da bunu dile getiriyor.

Bu yüzden gün geçtikçe Rêber Apo'ya, onun fikirlerine daha fazla sahip çıkıyorlar. Rêber Apo'nun fiziki özgürlüğü için kampanyalar düzenliyorlar ve her geçen gün bu kampanyaları daha da güçlü geliştiriyorlar. Neden? Çünkü kendilerine sahip çıkıyorlar. Önderlikte hedeflerini, amaçlarını, umutlarını görüyorlar. Bu hareket insanlık sorunlarını çözmeyi esas aldığı için, demokrasi, barış, özgürlük için kurulduğu günden beri esas aldığı formülü geliştirdi. İnsanlık hangi paradigma ile sorunlarını çözer, bunu esas aldı. Hem düşüncede hem de pratikte bunu geliştirdi.

Günümüzde insanlığın en büyük sorunu ne? Kapitalist sistemdir. Bu sistem tüm insanlık için tehlikelidir. Sadece biz değil artık herkes bunu söylüyor. Bu sistemin artık insanlığın sonunu getirdiğini, yaşamı sonlandırdığını söylüyorlar. Pandemi bunu çok iyi açığa çıkardı. Bu yüzden insanlar bu sistemden nasıl kurtulacaklarını sorguluyor. Alternatifini arıyor. İşte Rêber Apo savunmalarında bunu geliştirdi. Yani insanlığın bu sistemden kurtulması için bir paradigma geliştirdi. Bu yüzden demokratik bir toplumun nasıl gelişeceği üzerinde durdu.

DEMOKRATİK BİR TOPLUM İSTİYORSANIZ KADIN ÖZGÜRLÜĞÜNÜ ESAS ALACAKSINIZ

Eğer demokratik bir toplumu geliştirekseniz, insanlığı yaşatan şeyleri esas almalısınız. Nedir bu? Ekolojidir. Doğru dünyada ekoloji üzerinde çok duruyorlar fakat ekolojiyi tarihin temeline dayandıran kimdir? Rêber Apo'dur. Kimse Rêber Apo gibi meseleyi tarihin temeline dayandırmamıştı. Bu yüzden Rêber Apo burada büyük bir hizmette bulundu. Yine demokratik bir toplum inşa etmek istiyorsanız kadın özgürlüğünü esas alacaksınız. Çünkü bütün özgürlüklerin temelinde kadın özgürlüğü yer alıyor. Kadın özgürlüğünü esas almazsanız hiç kimsenin özgürlüğünü sağlayamazsınız. Verdiğiniz mücadele boşuna oluyor.

Bu yüzden Rêber Apo paradigmasını, demokrasi, ekoloji ve kadın özgürlüğü üzerinden geliştirdi. Sistemini, demokratik özerkliği, demokratik ulusu ve demokratik konfederalizmi geliştirdi. Devletsiz ve iktidarsız bir sistem yarattı halklar için, insanlık için. Kapitalist moderniteye karşı insanlığın eline büyük bir silah verdi. Bu şekilde sosyalizme olan saygınlığı da arttırdı. Kapitalizmin reel sosyalizme karşı geliştirdiği saldırıyı etkisizleştirdi.

İnsanlıkta ısrar eden, insanlık sorunlarını çözmek isteyen sosyalizmi esas alır. Sosyalizmde de Rêber Apo'nun geliştirdiği paradigmayı esas alır. Bu durum gün geçtikçe daha iyi anlaşılıyor. Herkes önderliğin paradigmasını daha fazla sahipleniyor, kendisi için umut olarak görüyor. Bu umut her geçen gün daha da büyüyor. Bu da bizim için bir şereftir.

'Tecride, İşgale Faşizme Son, Özgürlüğü Sağlama Zamanı' hamleniz 3. ayında. Hamlenin başlamasının ardından mücadelenizin geldiği aşama nedir ve şu ana kadar nasıl sonuçlar aldınız?

Hamleyi hangi şartlarda geliştirdiğimizi iyi görmemiz lazım. AKP-MHP ve Ergenekon iktidarı hem içeride hem de dışarıda büyük bir savaş yürütüyordu. Baskı, zulüm, adaletsizliği sınırsız bir şekilde yürütüyordu. Bunun yanı sıra psikolojik özel savaş da yürütüyordu. Her gün basına 'hem içeride hem dışarıda başarılıyız, çok iyi sonuçlar alıyoruz' diye açıklama yapıyorlardı. Bunu da kimse onlara karşı ayaklanmasın, karşı çıkmasın ki iktidarlarını daha rahat sürdürsünler diye yapıyorlardı. Bölgede 3. Dünya Savaşı da yaşanıyor. Bu savaşta yer alan taraflarla aralarında sorunlar da yaşıyorlardı. Herkes çıkarlarını güçlendirmek istiyordu. Bunu kendileri için bir fırsat olarak gördüler hem içeride hem dışarıda iktidarlarını güçlendirmek istediler.

Kürtlere, demokratlara, iktidara karşı olan herkese zulmediyorlardı. Biz de bu koşullarda hamle ilan ettik. Çünkü AKP-MHP ve Ergenekon iktidarı bu şekilde yaparak herkesin iradesini, inancını kırmak istiyordu. Bu hamlenin amaçlarından biri de iktidarın sahtekarlığını herkese göstermekti. O kadar zulüm yapmaları, başarılı oldukları anlamına gelmiyor. Tam tersi zayıflar her geçen gün daha da zayıflıyorlar. Zayıflıklarını saklamak için bu propagandayı yapıyorlar.

Biz de hem iktidarın sahtekarlıklarını göstermek hem de iradesizleştirme saldırılarına karşı mücadeleyi, inancı, iradeyi daha da güçlendirmek için bu hamleyi geliştirdik. Zaten hareketimiz, özgürlük savaşçılarımız gerilla çok büyük bedeller vererek mücadele ediyorduk. Onları kutluyorum. Bu hamle mücadeleyi daha da güçlendirdi. Mücadelemiz iktidarın gerçek yüzünü ortaya çıkardı, halka karşı kullandıkları propagandayı boşa çıkardı. Geliştirdiğimiz hamle her geçen gün bu durumun daha iyi anlaşılmasını sağladı. İradesizliğe karşı iradeyi, moralsizliğe karşı moralli, umutsuzluğa karşı umutlu, cesaretsizliğe karşı cesaretli olmayı geliştirdi.

AKP-MHP-ERGENEKON İKTİDARI İFLAS ETTİ

Hamlenin ardından AKP-MHP ve Ergenekon iktidarına karşı daha güçlü bir duruş sergilendi. Bu da iktidarı zayıf düşürdü. Bu durum da aralarında sorunların ortaya çıkmasına sebep oldu. Eğer onlara karşı bu hamleyi geliştirmeseydik, bu hamle irade, inanç, umut yaratmasaydı, iktidar hala programını rahat bir şekilde sürdürecekti. Ortaya çıktı ki çok zorlanıyorlar, birçok sorun sıkıntı yaşıyorlar. Bunu kim yapıyor? PKK yapıyor. Gerillanın mücadelesi yapıyor.

Rêber Apo'nun fiziki özgürlüğü bu hamlenin merkezinde yer alıyor. Bu yüzden dünyada Rêber Apo'nun fiziki özgürlüğü için kampanyalar gelişti. Kampanyalar gün geçtikçe daha da büyüyor. Kapitalist sisteme karşı alternatifi Rêber Apo'nun geliştirdiğini bildikleri için Rêber Apo'ya, onun fikirlerine daha fazla sahip çıkmaya başladılar. Yani AKP-MHP ve Ergenekon iktidarının iflas ettiğini söyleyebiliriz. Buna karşı PKK ise halklara, insanlığa kazandırmaya devam ediyor. Bundan sonra da kazandıracaktır.

Bağdat ile Hewlêr arasında 9 Ekim'de Şengal'in kontrolü için yapılan anlaşmanın ardından geçtiğimiz günlerde Irak ordusu Şengal'e yönelik yoğun bir askeri sevkiyat başlattı. Buna karşı Şengal Meclisi'nin de bir açıklaması oldu. Bu duruma ilişkin neler söylemek istersiniz?

Şengal Meclisi'nin çağrısı yerindedir. Irak bazı dış devletlerin iradesi ile hareket etmemelidir. Kendi çıkarlarını esas almalılar. Baskı, savaş ile sonuç almamalı, bu yanlıştır. Bu durum Irak'ın çıkarlarına hizmet etmez. Zaten Irak'ın derin sorunları var, böyle yaparak sorunları daha da derinleştiriyorlar. Bu durum Türkiye'ye hizmet eder. Hatta KDP de Türkiye ile birlikte Irak'a baskı uygulamak istiyor. Çünkü çıkarları var. Türkiye de böyle olmasını istiyor. Bu yüzden Irak Şengal ile sorunlarını demokratik yollarla çözmelidir. Êzidî halkı mazlum bir halktır. Tekrar yeni bir ferman yaşamak istemiyorlar. Çünkü kimse onları korumadı. Ne Irak ne de Başur hükümeti.

DAİŞ Şengal'e saldırdığı zaman Êzidî halkını, örgütsüz, silahsız DAİŞ çetelerine teslim ettiler. DAİŞ katliam yaptı, birçok insanı esir aldı, bir çoğunu sattı, öldürdü. Êzidî halkı ise buna karşı mücadele etti. Mücadeleleri sonucu bölgelerini özgürleştirdiler, kendilerine sahip çıktılar. Kurumlarını inşa ettiler, kendi kendilerini yönetiyorlar. Eğer Irak devleti bir kez daha Şengal'e gidebilmişse verilen mücadele sonucu gidebilmiştir. Öyle olmasaydı Irak oraya gidemezdi. Eğer Irak Şengal'e gidebilmişse Êzidî halkına teşekkür etmelidir. Êzidî halkı mücadele ederek ile bu imkanları yarattı. Şimdi kalkıp Êzidî halkına baskı kurmak, bazı ülkelerin isteği üzerine savaş ortamı yaratmak doğru değil. Êzidî halkı onlara büyük bir hizmette bulundu, Irak'ın da bunu görmesi lazım. Şengal'e gitmemeleri gerekir.

Şengal ne istiyor? Devlet istemiyor, kopmak istemiyor, sadece özerk olmak, kendilerini yönetmek, savunmak istiyorlar. Bunun kimseye zararı yok. Hatta Irak için daha iyi oluyor. Çünkü Irak'ın demokratikleşmesini, dünyada saygı görmesini sağlıyor. Irak bu durumu neden kabul etmiyor anlamıyorum. Sorunlar askeri güçle çözülmez. Evet belki Êzidî halkı zarar görecek ama en büyük zararı Irak görecektir. Bunu hesaplamaları lazım. Êzidî halkı, Kürt halkı hatta insanlık Êzidîlere yönelik baskı, zulmü ve savaşı kabul etmemelidir. Buna karşı durmalılar. Êzidî halkı da bunu istiyor. Gün Êzidî halkına sahip çıkma günüdür.