PKK 'Mayıs ayı şehitleri'ni andı
PKK 'Mayıs ayı şehitleri'ni andı
PKK 'Mayıs ayı şehitleri'ni andı
PKK Yürütme Komitesi, Mayıs ayı içerisinde hayatını kaybeden devrimcileri yazılı bir açıklama ile anarak, " Tüm halkımız şehitler ayı ve Kürdistan Şehitler günü'nde kahraman şehitlerimizi anma, şehitlikleri ziyaret etme etkinlikleriyle şehitler çizgisinde birliğini ve örgütlülüğünü güçlendirmeyi bir görev bilmelidir" dedi.
Kürt hareketi tarafından "Şehit Ayı" olarak kabul edilen Mayıs ayında hayatını kaybeden devrimciler ilişkin bir açıklama yayınlayan PKK Yürütme Komitesi, "Şehitler Günü" ilan edilen 18 Mayıs'a da dikkat çekti. PKK bu ay içerisinde hayatını kaybeden devrimcileri andı.
PKK'nin açıklaması şöyle: "Kürdistan devrim tarihinde Mayıs ayı, büyük şahadetlerin yaşandığı bir aydır. Mayıs ayı; Hareketimizin daha ilk yıllarının başında Kürdistan Özgürlük Hareketinin kurucu Önder kadrolarından Haki Karer yoldaşın ajan-provokatör bir grup tarafından, yine öncü militanlarından Halil Çavgun yoldaşın aşiretçi-feodal çeteler tarafından katledildiği bir ay olarak tarihe geçmiştir. Diyarbakır zindanının ağır işkencelerine ve öncü kadrolar şahsında halkımızı derin karanlığa gömmek isteyen 12 Eylül faşist cuntasına karşı Ferhat Kurtay, Eşref Anyık, Mahmut Zengin ve Necmi Öner yoldaşlar bedenlerini ateşe vererek direniş geleneğinin köklerini tüm halkımızın içinde bir kez daha yeşertmişlerdir. Direniş ve şahadet tarihi olan Mayıs ayında Mehmet Karasungur ve İbrahim Bilgin yoldaşlar, Güney Kürdistan’daki gruplar arasındaki çatışmada şehit edilmişlerdir. Aynı ay içerisinde Mizgin (Gurbet Aydın ) yoldaş Tatvan’da Türk sömürgeci güçleri ile girdiği çatışmada sağ ele geçmemek için bombasını kendisinde patlatarak ve kahramanca direnerek şahadete ulaşmıştır.
Şahadet ayı olan Mayıs ayı sadece Kuzey Kürdistan'da değil, dört parçada kahramanca şahadetlerin tarihi olarak halkımızın özgürlük mücadelesinde yer edinmiştir. Bunun en somut göstergesi Rojhılat parçamızdaki Ferzad, Soran, Şirin, Ferhat yoldaşların İran rejimi tarafından idam edilmeleri karşısındaki onurlu ve direnişçi duruşlarıdır. Ferzad, Soran, Şirin ve Ferhat yoldaşlar ulusal direniş ve kimliğine sahiplenmenin, direniş ve mücadelenin sembolleri olarak tarihe mal olmuşlardır. Şirin Elamhuyi yoldaş Rojhılat kadının özgürlük çığlığı, örgütlü duruşu ve öncü bir kişilik olarak bugün Kürt kadınlarına ve halkına yön vermektedir. Halkının özgürlük mücadelesi için kendisini feda eden ve Güney Kürdistan kadının özgürlük mücadelesinde direniş mirasına adını veren Leyla Kasım’ın Saddam rejimi tarafından idam edilmesi Mayıs ayında gerçekleşmiştir.
Mayıs ayında Türkiye devrimci hareketinin öncü kadrolarından olan Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan, Yusuf Aslan Türk devleti tarafından idam edilmiş, İbrahim Kaypakkaya vahşi bir işkenceyle katledilmiş, 1 Mayıs’ta ise Taksim’de 34 Türkiyeli emekçinin katliamı gerçekleştirilmiştir. Ayrıca yüzlerce Kürdistan Özgürlük savaşçısı Mayıs ayında şahadete ulaşmışlardır. Tüm bu şahadet gerçekliği ve kahramanca direnişler nedeniyle Mayıs ayı bir şahadet ayı olarak her zaman olduğu gibi, bugün de mücadelemize ışık tutmakta, direniş ve özgürlük mücadelemize yön vermektedir. Bu gerçeklik karşısında 18 Mayıs şehitler günü ve Mayıs ayı şehitleri şahsında tüm devrim şehitlerini saygı ve minnetle anıyor, anılarına bağlılık temelinde özgürlük mücadelemizi zaferle taçlandırma sözümüzü yineliyoruz.
Yaşanan her şahadet karşısında Önder APO, mücadeleyi yükselterek ve her şehidin anısına bir hamle gerçekleştirerek cevap vermeyi esas almıştır. Bu anlamda PKK, bir şehitler partisi olarak bu gelenek üzerinden evrensel bir hareket haline ulaşmayı başarmıştır. Haki KARER yoldaşın 1977 yılının 18 Mayıs’ında ajan-provokatör bir grup tarafından katledilmesinin ardından, Önder Apo, Haki Karer yoldaşın anısına, PKK’yi kurmuş ve hareketi partileştirerek mücadeleyi daha ileri düzeye çıkarmıştır.
Partimizin ilk oluşum sürecinde Türk sömürgeciliğinin geliştirdiği soykırım, inkar-imha politikası temelinde uyguladığı baskı ve zulüm sonucu, Kürdistan adeta ölüm sessizliğine bürünmüştü. Kürt ve Kürdistan’ın varlığı, özgürlüğü ve geleceği adına söz söyleyecek, örgütlenecek ve direnişe geçecek tek bir kişi dahi kalmamıştı. Kürdistan’da korku, bastırılmışlık ve teslimiyet duygusu adeta hakim hale gelmişti. Böyle bir durumda, inkar edilen bir ülkede, yok edilmek istenen bir halk adına şahadeti göze almak kolay olmamıştır. Böyle bir gerçekliğin tüm yakıcılığıyla yaşandığı Kürdistan’da şahadet de dahil her türlü bedel göze alınmadan özgürlük yolculuğunda tek bir adım dahi ilerleyebilmek ise hiç mümkün değildi. Haki Karer yoldaşla başlayan şahadet ve direniş geleneğiyle yoğrulan PKK, tüm karanlık tarihi tersine çevirerek, direnişi, umudu ve özgürlük tutkusunu Kürt halkının bilincine, ruhuna ve eylemine dönüştürmeyi başarmıştır.
Önder Apo’da özgür yaşam, adalet ve eşitlik bir felsefe, bir düşünce, bir yaşam tarzı ve bir tutkudur. Olacaksa bir yaşamın özgür ve onurlu olması, olmayacaksa da, köleliğe dayalı bir ölümü ifade eden bir yaşamı asla kabul etmeyeceği tartışılmaz bir yaşam ilkesidir. Türk sömürgeciliğinin dayattığı inkar-imha ve soykırım gerçeğinin yakıcılığı nedeniyle ya tarihi bir kararla büyük direnilecek ya da kahredici bir sessizlikle yok oluşa razı olunacaktı. O zaman da, Kürt ve Kürdistan adına geriye hiçbir şey kalmayacaktı. Tüm bu nedenlerden dolayı 70’lı yılların bu zulüm gerçekliği karşısında Kürdistan adına ilk sözcükler söylendikten sonra, şahadet de dahil her türlü bedel ve direniş göze alınarak bu mücadele başlatılmış ve bugün yenilmez bir hareket ve halk gerçekliğine ulaşılmıştır. Halkların kardeşliği ve ortak özgür yaşamı temelinde mücadele bugün tarihi çözüm aşamasına varmıştır.
Böyle tarihi bir kararlaşmanın en özlü ifadesi olarak Türk halkının en yiğit, en fedakar ve en bilinçli evlatlarından birisi olan Haki KARER yoldaş, Türk halkının ve emekçilerin özgürlüğü ve kurtuluşunun, Kürdistan halkının özgürlüğünden geçtiğinden hareketle, Kürdistan devrimine yaşamını adamıştır. Haki KARER'in şahadeti, direnişe daha fazla yüklenmenin, örgütlülüğü büyütmenin ve halklar arasında eşit-özgür birlikteliği geliştirmenin köprüsü olmuştur. Bu şahadet halkasına eklenen Halil ÇAVGUN yoldaşın şahadet gerçeği de, benzer bir yüceliği ve kahramanlığı ifade etmektedir. Halil Çavgun yoldaş, işbirlikçi, çeteci çizgiye karşı mücadelede bu kesimlerin iradesinin kırılmasında ve sömürgeciliğin halkımıza karşı sindirme ve teslim alma politikalarına karşı 29’uncu isyanın filizlenmesinde en önemli mihenk taşlarından olmuştur. Halkımıza cesaret vermiş, yeni nesillere en görkemli direniş duruşunu göstermiştir.
Haki KARER ve Halil ÇAVGUN yoldaşların şahadetleri, Önder Apo’nun başlattığı büyük özgürlük davasının, ölümüne sahiplenilmesi gereken bir dava olduğunu tüm çarpıcılığıyla ortaya koymuştur. Kürdistan halkının Özgürlük davasını ve Türkiye devrimini kendi yaşamlarıyla, kendi yaşamlarını da bu dava ile özdeşleştirmişlerdir. Yok sayılan, inkar edilen bir halk uğruna kendi yaşamlarını feda etmekle, tüm özgürlüksel direniş ve gelişmelere yön veren, tayin eden bir şahadet gerçekliğini yaratmışlardır.
Mehmet Karasungur ve İbrahim Bilgin yoldaşlar her türlü ulusal parçalanma, dar bölgesel çıkarlar, gruplaşma ve çatışmalar karşısında Kürt ulusal birliğinin harcı olmuşlardır. Bugün Kürdistan’ın dört parçasında ve yurtdışında yaşayan Kürtler arasında ulusal birlik gelişiyorsa, bunun temelinde Karasungur ve Bilgin yoldaşların ulusal birlik ruhuyla geliştirdikleri tutum vardır. Onların soylu emeği, kanları ve canlarıyla ödedikleri bedel bunu yaratmıştır.
Askeri faşist cuntanın Türkiye’de işbaşına gelmesinden sonra, Diyarbakır zindanında işkenceciler, PKK öncü kadro ve sempatizanları şahsında yeşeren son özgürlük umutlarını da yok ederek tüm Kürdistan'a teslimiyeti hakim kılmayı ve daha başından hareketimizi tasfiye etmeyi hedeflemiştir. Ancak, Ferhat Kurtay, Eşref Anyık, Mahmut Zengin ve Necmi Öner yoldaşlar, Mazlum Doğan yoldaşın 12 Eylül faşizminin dayattığı karanlığa karşı üç kibrit çöpüyle başlattığı isyan ateşini kendi bedenlerinde söndürülemeyen bir özgürlük yangınına çevirmişlerdir. Sömürgeci faşizmin en vahşi işkenceleri karşısında bile Kürdistan halkının özgürlük umutlarını sürekli bir biçimde diri tutmak ve insanlığın doğuşuna beşiklik etmiş Kürdistan’da tarihe yaraşır özgür bir yaşamın kurulması için canlarını ortaya koymuşlardır. Bu konuda en küçük bir tereddüt dahi göstermemişlerdir. Kendilerini, en amansız koşullarda bile Kürdistan halkının varlığına, özgürlüğüne ve geleceğine karşı sorumlu görmüşlerdir. Tarihin her zaman okunacak eşsiz kahramanlık destanını böyle bir ateş çemberi içinde yazmayı başarmışlardır. Hakilerin, Halillerin ve diğer yoldaşların kanı-canı pahasına ortaya çıkardıkları PKK ve onun direniş gerçeğine canları pahasına bağlı kalmışlardır.
Mizgin yoldaş, kuşatma altında fedai ruhun nasıl temsil edilmesi gerektiğini göstererek kahramanlık sergilemiş ve şahadete ulaşmış bir yoldaştır. Kendi ülkesine, toprağına, tarihine, diline, kültürüne yabancılaştırılmış insan gerçekliği karşısında öze dönüşü, tarihi ve toprağıyla buluşmayı, dil ve kültürünü sahiplenmenin öncü sanatçı kişiliği olmuştur. Bu anlamda Mizgin yoldaş aynı zamanda kültürel soykırıma karşı tarihi bir duruştur. Aynı zamanda Kürt kadınının özgürlüğe olan tutkusunun ve direnişçi kimliğinin sembolü olarak kadın özgürlük mücadelesinde öncülük etmiştir. Bugün Kürdistan’da söylenen her türküde, yazılan her şiirde, onun sanatçı kişiliğinin derin izleri bulunmaktadır. Binlerce kadın savaşçı onun adını alarak özgürlük mücadelesini her gün daha da kitleselleştirmektedir.
9 Mayıs 2010’da İran rejimi tarafından idam edilen Ferzad, Şirin, Ferhat, Soran yoldaşların, idam sehpası önünde sergiledikleri direniş tutumu, Amed zindanında Mazlum Doğan, Dörtler ve Kemal Pir, Hayri Durmuş, Ali Çiçek ve Akif yoldaşların 14 Temmuz Büyük Ölüm orucu direnişinin bir devamı ve onun Doğu Kürdistan’daki yüce bir temsili olmuştur. Rojhılat’ta halkımızın bugün yükselen özgürlük mücadelesi bu yoldaşların direnişi ve onurlu duruşlarının öncülüğünde gelişmektedir.
Önder Apo, daha ilk gününde, şehitler hangi gerekçelerle canlarını ortaya koymuşlarsa, o gerekçelerin bir bir hayat bulması için çalışmayı, mücadele etmeyi ve direnişi en amansız koşullarda sürdürmeyi esas almış ve bunu tüm PKK militan yapısına özümsetmeyi başarmıştır. Şehitlerin şahadet gerekçeleri için var olma ve direnişi süreklileştirme Kürdistan halkında da bir yaşam kültürüne dönüşmüştür.
Önder Apo’nun Kürdistan’da uygulanan sömürgeci inkar ve imha sistemine karşı başlattığı isyan bugün, yok sayılan bir halkta milyonlara ulaşmışsa, halklaşma ve uluslaşmada önemli bir düzey yakalanmışsa, bunun temelinde böylesine yaşanmış eşsiz destansı şahadetler gerçeği vardır.
Kürdistan halkı, yok oluş ve baş aşağıya giden bir tarihten, varlığını ve özgürlüğünü Ortadoğu ve tüm dünyada kazanma ve kabul ettirme düzeyine ulaşmasını şahadetler gerçeğine borçludur. Çünkü büyük ölüm orucunun şehidi Hayri Durmuş, bu ülke ve halk için son nefesini verirken dahi “benim mezar taşıma, bu insan ülkesine borçludur” yazın demeyi unutmayacak kadar, bu ülkeye ve halka bağlıydı. Çünkü Kemal Pir “biz asla Önderliğimizden, Partimiz PKK’den vazgeçmeyiz, yaşamı uğruna ölecek kadar seviyoruz” diyecek kadar soylu özgürlük davasını en zirvede yaşıyordu. Çünkü Zilan yoldaş, fedai eylemine giderken yazdığı mektupta “keşke canımdan başka vereceğim bir şey olsa” diyecek kadar büyük bir yüceliği yaşıyordu. Çünkü sayısı yirmi bine yaklaşan Kürdistan özgürlük devriminin şehitleri, yani bu toprağın en güzel, en cesur, en bilinçli, en fedai oğulları ve kızları yüce özgürlük, eşitlik, adalet ve onur mücadelesinde kararlılığın zirvesini yaşıyorlardı.
Kürdistan halk Önderinin başlattığı Demokratik Kurtuluş ve Özgür yaşamı inşa sürecinin temelinde işte böyle tarihe altın harflerle yazılan ender tarihsel kişilikler, direnişler ve şahadetler vardır. Ve Önder Apo’da temsilini bulan şahadet gerçeğine büyük bağlılık ve saygı bulunmaktadır. Bugün şehitler gerçeği temelinde gelişen bu büyük varoluş ve özgürlük direnişi, gerillanın büyük özgürlük yürüyüşünün başlatılmasıyla önemli bir aşamaya ulaşmıştır. Kürdistan halkı da, her zamankinden çok daha fazla demokratik siyaseti, yurtseverliği; tarihine, toprağına ve şahadet gerçeğine bağlılığın bir ifadesi olarak anlamakta ve bu temelde demokratik kurtuluş serhıldanlarını geliştirmektedir. Böylelikle ÖnderApo’nun kırk yıl boyunca sürdürdüğü tarihi direniş şahadet gerçeği üzerinde yükselerek, şehitlerin özledikleri özgür yaşama her zamankinden daha yakın bir noktaya gelmiştir. Hakilerin, Dörtlerin, Denizlerin, İbrahimlerin özlemini çektikleri özgür Kürdistan ve demokratik Türkiye gerçekliğine ulaşmada önemli bir düzey yakalanmıştır. Deniz Gezmiş’in idam sehpasında haykırdığı “yaşasın Türk ve Kürt halklarının mücadele birliği” sloganı her zamankinden daha fazla gerçekleşme aşamasına gelmiştir.
Önderliğimizin başlattığı bu süreç kırk yıllık mücadele sonucudur. Özgürlük gibi kutsal bir olgu hiç kimse tarafından bahşedilemez. Bundan dolayı özgür yaşamı ve halkların kardeşliğine dayalı bir geleceği isteyen herkesin eskisinden çok daha etkili bir mücadele içerisine girmesi bu sürecin kalıcı bir barışa evrilmesinde önem taşımaktadır. Bunun için köy köy, şehir şehir tüm toplumsal kesimlerin örgütlenmesi ve demokratik mücadelede birleşmesi gerekir. Kürdistan halkı en zor koşullarda en değerli evlatlarının şahadetlerini dirayetle sahiplenmiştir. Bu gelenek üzerinden 18 Mayıs şehitler günü ve şahadet ayı olan Mayıs ayını yeni bir hamleye gerekçe yapmak, hareketimizin tüm kadro ve savaşçılarının kendi gerçeklikleriyle yeniden buluşma, eksikliklerinden arınarak ve militan bir kişilik kazanarak sürece yüklenmesi ve başarıyı esas alması gerekir. Bu gün PKK, salt Kürdistani bir hareket olmaktan çıkmış ve evrenselleşerek uluslararası bir hareket düzeyine ulaşmıştır. Böylesi bir hareketin kadrolarının da bu temelde kendilerini ele alması ve bu tarihi sorumluluklarını şehitlerin direniş mirasına layık bir biçimde yerine getirmesi gereklidir. Bu temelde demokratik kurtuluş ve özgür yaşamı inşa sürecini Önderliğimizin ve halkımızın özgürlüğü ile taçlandırmayı başarmalıdır.
Tüm halkımız şehitler ayı ve Kürdistan Şehitler günü'nde kahraman şehitlerimizi anma, şehitlikleri ziyaret etme etkinlikleriyle şehitler çizgisinde birliğini ve örgütlülüğünü güçlendirmeyi bir görev bilmelidir.
Şehitler ayı olan Mayıs ayında tüm PKK militan ve savaşçılarını ve halkımızı, Mayıs şehitleri başta olmak üzere tüm şehitlerimizin soylu anılarına bağlılığın bir gereği olarak özgür Kürdistan’ı tarihimize yaraşır bir biçimde inşa etmek için üzerine düşen tarihi sorumlulukları yerine getirmeye, Türkiye’de yaşayan tüm halkları, inançları bir kez daha yaşanan bu büyük şahadet gerçeğini doğru anlamaya ve onların anısına, her kesin kendi kimliğiyle, emeğinin hakkını aldığı özgür bir yaşamı inşa etmeye çağırıyoruz."