12 Eylül karanlığı ve vahşetine karşı 14 Temmuz 1982 tarihinde vahşet uygulamalarının mekanı haline dönüşen Diyarbakır Cezaevi'nde başlatılan ölüm orucu eyleminin yıldönümünde, Türkiye ve Kürdistan cezaevlerinde bulunan PKK'li ve PAJK'lı tutsaklar adına Deniz Kaya tarafından bir açıklama yapıldı. Deniz Kaya, tarihin akışını değiştiren 14 Temmuz direnişinin yıldönümünde yaptığı açıklamada önemli mesajlar verdi.
Açıklamasında, her yönüyle kıyasıya bir mücadelenin yürütüldüğü bir süreci yaşadıklarına dikkat çeken Kaya, AKP hükümetinin elindeki tüm imkanlarla Kürt Özgürlük Mücadelesi'ni tasfiye etme niyeti taşıdığını ve varlığını da bu imha konseptine bağlamış durumda olduğunu vurguladı. Buna karşı ise gerilla ve halk öncülüğünde görkemli bir direniş sergilendiğine işaret eden Kaya, bu direnişle imha konsepti boşa çıkarıldığı gibi, AKP'nin de adım adım sonuna yaklaştığının altını çizdi.
Kaya, böylesi sıcak bir mücadele sürecinden en çok etkilenen alanlardan birinin ise zindanlar olduğunu ifade etti.
Dışarıda darbe üstüne darbe yiyen AKP iktidarının zindanları adeta "intikam alma" alanları olarak gördüğünü belirten Kaya, "Baskı, işkence, sürgün ve ayyuka çıkan hak ihlalleri ile tutsaklar sindirilmek, örgütlülükleri dağıtılmak istenmektedir. Ancak bu hoyratça uygulamalara karşı dışarıda olduğu gibi zindanlarda da devrimci tutsakların sergilediği görkemli direnişi tüm bu niyetleri tuzla buz etmektedir" diye belirtti.
İçerisinde bulundukları bu duruma rağmen 35. yılında 14 Temmuz direniş ruhu ile Hayrilerin ve Kemallerin yoldaşları olarak hiçbir baskının kendilerini mücadele ve direnişten alıkoyamayacağını söyleyen Kaya, "Bu vesileyle başta 14 Temmuz ruhunun yaratıcısı Önder Apo'yu saygıyla selamlarken, Önder Apo'nun yoldaşlığını hak eden 14 Temmuz direnişçilerini saygıyla anıyor, mücadelelerini zaferle taçlandırma sözümüzü yeniliyoruz" dedi.
Kaya, bu süreçte pek çok cezaevindeki yoldaşlarının AKP'nin Kürt halkına dönük soykırım saldırılarına karşı "ölüm orucu" ya da "süresiz açlık grevi" tarzında eylemsellikler önerdiğini, ancak gerilla ve halk öncülüğünde yürüyüp, zafere ulaşılabilecek bu mücadele sürecine dair inançla Özgürlük Hareketi'nin bu tür önerileri doğru bulmadığını belirtti.
Kaya, açıklamasının devamında şu vurgularda bulundu:
"Gerilla ve halk öncülüğünde yürüyebilecek ve zafere ulaşılabilecek bu süreçte, cezaevlerinin de önemli bir yeri ve rolü var. Özyönetim hakkının savunulması ve bunun demokratik kamuoyuna duyurulmasının yanı sıra Kürt Rönesansı'nın öncülüğü anlamında bilimsel-felsefik, kültürel, sanatsal ürünlerin ortaya çıkarılması, Apocu militan özelliklerin temsili bu süreçte en temel yoğunlaşma çerçevesidir. Biz cezaevlerindeki devrimci tutsakların da yaklaşımı hareketimizin belirlediği bu çerçevede olacaktır.
Açlık grevlerinden ziyade 'Yaşamak direnmektir' anlayışıyla, her alanda mücadeleye bir şeyler katmak temel görevimiz ve önümüzdeki süreç pratiğimiz olacaktır. Tüm demokratik kamuoyunu, halkımızı ve cezaevlerindeki tüm yoldaşlarımızı vurguladığımız çerçevede 14 Temmuz ruhuyla direnişi büyütmeye çağırıyoruz. Zafer, 14 Temmuz ruhuyla direnenlerin olacak."