Predatorlar süreci sabote ediyor - Erdal Er
Predatorlar süreci sabote ediyor - Erdal Er
Predatorlar süreci sabote ediyor - Erdal Er
Türkiye yönetimi, 25 Nisan tarihinde (hangi akla hizmetse) Kandil’de yapılan basın açıklamasına karşı Predatorları uçurarak provokatif bir girişiminde bulunmuştu. Amerika Birleşik Devletleri’nden kiraladığı Predatorları açıklama öncesi yüzlerce gazetecilerin tepesinde tam 11 saat uçurması, tarihi toplantının beş saat geç başlamasına neden oldu. Neyse ki provokasyon girişimi sadece beş saatlik bir gecikmeyle atlatıldı, daha ağır sonuçlar yaşanmadı. Bu ağır provokasyon girişimi neredeyse toplantının iptaline, sürecin ise ağır darbe almasına sebep olacaktı. Bu sorumsuzluğun hesabını Predatorları uçurma emri verenler de dahil kimse veremezdi. KCK kendisi adına bütün riskleri göze alarak bir bakıma provokasyon girişimini boşa çıkartı ve kamuoyunun rahat bir nefes almasını sağladı. O gün olup bittenler yüzlerce meslektaşımızın gözü önünde yaşandı. Açıklamadan bir gün öncede Türkiye’ye ait savaş uçakları, Medya Savunma Alanları üzerinde alçak uçuş yaptı.
Oysa çözüm süreçlerinin en önemli adımı, tarafların karşılıklı olarak askeri faaliyetlerini durdurmasıydı. PKK, 23 Mart tarihinde ateşkes ilan ettiğini açıkladı. Bu açıklama, kendilerine karşı bir saldırı olmaması durumunda askeri faaliyetlerde bulunmayacaklarının da açık ilanıydı. Türk ordusundan resmi bir açıklama beklenmiyordu, ancak Türkiye Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘saldırı olmazsa operasyonda olmaz’ sözü bir bakıma ateşkes anlamına geliyordu. Sürecin gelişmesi, güçlenmesi de bu zemin üzerinde vücut bulacak ve ilerleyecekti. Beklenti de, olması gereken de buydu.
Ancak son günlerde Türk ordusunun Kuzey Kürdistan’da ve Medya Savunma Alanları’nda askeri faaliyetlerinin artması, kamuoyunda oluşan beklentilere gölge düşürüyor. Süreci provokasyonlara açık hale getiriyor. Türkiye’ye ait olan Predatorlar, Medya Savunma Alanları üzerindeki keşif uçuşlarını aralıksız sürdürüyor. 25 Nisan günü görülen Predatorlar, bazı alanlarda beş-altı gün varlık gösterdi. 30 Nisan günü Erdoğan grup toplantısında çözümden söz ettiği saatlerde Medya Savunma Alanları’nda hem Predatorlar hem de Türk savaş uçakları alçak uçuş yaptı.
Halk Savunma Güçleri (HPG) kaynakları, Kuzey Kürdistan sınırları içinde Türk ordusunun faaliyetlerinin arttığı bilgisini veriyor. Güney Kürdistan sınırına askeri yığınak yapılıyor. Geri çekilmeye birkaç gün kala artan askeri faaliyetler muhtemel çatışma riskini arttırıyor. 25 Nisan tarihinde KCK Yürütme Konseyi Başkanı Murat Karayılan “Geri çekilme sürecinde güçlerimize yönelik bir saldırı olursa, geri çekilme derhal durdurulur ve meşru müdafa hakkımızı kullanırız” açıklamasında bulunmuştu. Bu blöf olsun diye söylenmiş bir söz değil.
Türkiye’nin askeri faaliyetleri, hükümet kanadından bazı isimlerin yaptığı tahrik edici açıklamalar, Kürt cephesinde haklı tepkilere neden oluyor. Zaten Kürt halkının devlete ve hükümete karşı bir güven sorunu var. Akil İnsanların Kürdistan’daki gezilerinde halkın söylediklerin başında ‘devlet ve hükümete güvenmiyoruz’ sözü geliyor.
Bütün bu olup bitenlere dair pek çok soru işareti var. En üst düzeyde karar gerektiren bu askeri faaliyetlerin hükümetin ve genelkurmayın bilgisi dışında olduğunu düşünülemez. Hadi varsayalım ki, bütün bu askeri hareketlilik hükümetin bilgisi dışında oluyor. Ama her iki durumda da sonuç değişmiyor. Hükümetin bir açıklama yapması ve askeri faaliyetleri derhal durdurması gerekiyor. Bu olmazsa geri çekilme zora sokulur ve bunun da sorumlusu hükümet olur.
Eskiden benzer durumlarda hükümetin cevabı hazırdı: ‘Sınırda eylem yapmak için sızmak isteyen silahlı kişileri tespit ettik.” Ancak bugün için bu gerekçe söz konusu değil. Gerilla ateşkes sürecinde ve geri çekilme hazırlığı yapıyor. Ortada bir sebep yokken savaş uçaklarının kaldırılması, Predatorların uçurulması süreci baltalamaktır. Kaldı ki Predatorların uçması geri çekilmeyi de geciktirecektir.
Sonuç olarak, Medya Savunma Alanları’na gelen Predatorların sağladığı bilgiler sonucu savaş uçaklarının bombardıman yapmayacağı, insanların hayatını kaybetmeyeceğinin hiçbir yasal, hukuki garantisi yok. Yaşananlar oldu bittiyle bu işlerin olmayacağını ve provokasyonların önüne de geçilemeyeceğini gösteriyor. Parlamentodan yasaların çıkartılması, hukuki güvencelerin oluşturulması tam da bu gibi sorunların önüne geçmek için önemli ve gerekli. Yetmez, sivil toplum örgütlerinin, parlamentonun ve uluslararası gözlemci heyetlerin süreci izlemesi sürecin geleceği için önemli olduğunu düşünüyorum.