Roboski raporuna BDP'den şerh
Roboski raporuna BDP'den şerh
Roboski raporuna BDP'den şerh
BDP, Uludere Alt Komisyonu'nun Roboski katliamına ilişkin hazırladığı rapora şerh koydu. BDP Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü, raporun en kötü şekilde hazırlandığını belirtti. Kürkçü, Roboski katliamı raporunun İnsan Hakları İnceleme Komisyonu’nunca reddedilmesi gerektiğini söyledi. İnsan Hakları inceleme komisyonunun doğru bir adım atarak, kendisini Hakikat Komisyonu mertebesine yükseltebileceğini söyledi.
"Raporun alt komisyonda görüşülmesi sırasında 34 yurttaşımızın katledilmesinde 'bir kasıt olmadığı'na ilişkin olarak eklenen hüküm Genelkurmay açıklamalarına bile aykırı olduğu gibi akıl ve mantıkla izah edilmesi de mümkün olmayan bir boş sözden ibarettir" diyen Kürkçü, Türk Hava Kuvvetleri'ne bağlı uçakların bu kafileyi yok etme kastıyla hedeflediğini ve bir saate yakın bir süre içinde kafileyi dört kez vurduğunu ve 34 suçsuz insanı yok ettiğini aktardı. Kürkçü, alt komisyon raporunun amacının katliamı görünmez kılmak olduğunu belirterek, alt komisyonun çoğunluk raporunun yanıtlayamadığı soruların şunlar olduğunu dile getirdi: "Harekâtı hangi otorite düzenledi? İnsansız hava aracı görüntülerini kim yorumladı ve son değerlendirme nerede yapıldı? Harekâta ilişkin spesifik istihbarat nereden ve kimden geldi? Spesifik istihbarat yoksa 'hududumuza doğru bir hareketin tespit edilmesi üzerine hava kuvvetleri uçakları ile ateş altına alınması gerektiği değerlendirmesi'ni hangi otorite yaptı? Vur emrini kim verdi?"
Kürkçü, İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu'nun alt komisyon raporunu reddetmesi gerektiğine dikkat çekerek, İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu'nun doğru bir adım atarak, kendisini Hakikat Komisyonu mertebesine yükseltebileceğini dile getirdi.
BDP Mersin milletvekili Ertuğrul Kürkçü, Meclis İnsan Hakları İnceleme Komisyonu Başkanlığı'na Uludere Alt Komisyonu'nun hazırladığı rapora ilişkin muhalefet şehri koydu. Kürkçü, Roboski katliamını incelemekle görevlendirilen alt komisyonun çoğunluk raporunun bir buçuk yılın ardından ulaşabileceği sonuçların en kötüsüne ulaştığına işaret ederek, "Alt komisyon çoğunluğu, inceleme görevinin tanımı gereği 28-29 Aralık 2011 gece yarısı gerçekleşen katliamı anlamak, açıklamak ve sorumluları ortaya çıkarmak için cevabını bulmaya zorunlu olduğu soruların hiçbirini yanıtlamayı başaramadı. Üstelik, kurbanı oldukları katliamın sebebi kendileriymişçesine Roboski halkını suçlamaktan yüksünmedi. Türk Silahlı Kuvvetleri'ne bağlı iki F-16 uçağından atılan bombalarla 34 suçsuz yurttaşın ortadan kaldırılmasında, 34 kez müebbet hapsi gerektiren bir eylemde, bir suç görmeyen raporun, parmağını uzattığı tek suçlu tarihsel yurtlarını ortadan bölen sınırın iki yakası arasında mal getirip götüren Roboski köylüleri oldu" diye belirtti.
Kürkçü, raporun sonunda katliamı bir yana bırakıp kaçakçılıkla mücadeleye yönelik güvenlik tavsiyeleriyle dolu bir sonuç bölümüyle bittiğini kaydetti. Katliam sorumlularının adıyla anmadığına dikkat çekti. Kürkçü, katliamın sorumlularına yönelik hiçbir yaptırımın da öngörülmediğini işaret ederek, "Böylece raporun katliam sorumlularını ortaya çıkartmamak, katliamın üzerini örtmek için geciktirildiğine ilişkin kuşkuları doğrulamış oldu. Bu sonuç kabul edilemez. Böyle bir sonuç, insanlıkla, hakikatle, adaletle, hukuk devletiyle, halkın egemenliği ilkesiyle, bağdaştırılamaz" diye kaydetti.
"Komisyon çoğunluğunun, 28-29 Aralık gecesi Roboski'de cereyan eden her şeyi 'camera obscura'daki bir görüntü gibi tasvir eden bir rapor kaleme aldığı halde, bu baş aşağı çevrilmiş görüntüyü büyük bir vicdan huzuruyla 'gerçek' diye kutsayabilmesi esasen hâkimiyetin doğasından beslenen bir görme kusurunun da kaçınılmaz sonucu. Raporu onaylayanlar, katliama, yaşam hakları ihlal edilenlerin -Roboski'nin yoksul Kürt köylüleri- değil; ancak harekâtı düzenleyenlerin baktığı yerden bakabiliyorlar. Yoksa hiçbir şey göremiyor, gördüklerine anlam yükleyemiyorlar. Komisyon çoğunluğunun görme biçimi içinde, devletin âli menfaatleriyle çelişen şeyler gerçek olarak algılanamıyor. Bu görememe halinin yarattığı rahatsız edici duruma bir son vermek için komisyon bu raporuyla Roboski'deki hakikati yok etmeye yöneliyor. Elimizdeki rapor, alt-komisyon marifetiyle bu hakikati yok etme işleminin kaydından başka bir şey değildir. Ama aynı nedenle bu rapor, milletin çoğunluğu için de yok hükmündedir" diyen Kürkçü, bu muhalefet şerhinin amacının yalnızca raporun kusurlarını göstermek için olmadığını kaydederek, şunları belirtti: "Roboski halkının ve adalete ve hakikate susamış milyonların baktığı yerden bakılmadıkça görünemeyecek olan gerçeğe ulaşmaktır. Roboski'de işlenen insanlığa karşı suçu ortaya çıkarmak ve komisyonun bir politik heyet olarak başlıca bileşenlerinden biri olduğu Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin, halkın haklarının koruyucusu rolüne yükselmesine yardımcı olmaktır."
‘RAPORUN İNCELEME YÖNTEMİNDE UYGUNSUZLUK VAR’
Kürkçü, raporun inceleme yönteminde uygunsuzluğun yaşandığını da kaydederek, izlenen yöntemin ters bir yolla tutulmasıyla ilgili olduğunu belirtti. Kürtçü, şöyle devam etti: "Komisyonun köydeki başçavuştan, Şırnak'taki tümen komutanına, oradan Genelkurmay Başkanlığına ulaşmayı, böylece katliamın nasıl gerçekleştiğini anlamayı umdu. Elde edilen sonuca bakarak bunun sadece bir yanlışa düşmek olmayıp, yanlışı seçmek olduğu sonucuna da varmak mümkün. Çünkü bu yoldan giderek elde edilecek tek şey yalnızca boşa vakit geçirmek ve kolları kavuşturarak katliamın her anının askeri sorumluğunu taşıdığını bildiğimiz kurumun -Genelkurmay Başkanlığı- kendisini suçlayan belgeleri ve bilgileri alt-komisyona sunmasını beklemekten ibaret olacaktı. Ve oldu da. Oysa tutulması gereken yol bunun tamamen tersi olmalıydı. 'Vur emri'nin politik ve askeri sorumluluk mevkiinde kimlerin bulunduğu tespit edilmeliydi."
Alt komisyon çalışmalarının anti-demokrat ve gizli davrandığına işaret eden Kürkçü, alt komisyonun AKP eksenli çalıştığına işaret ederek, "Açıklık, saydamlık, çoğulculuk ilkeleri çalışmanın her aşamasında ağır bir biçimde ihlal edildi. Ancak bunun da ötesinde çalışmalar başından beri hiçbir makul gerekçesi olmayan bir 'gizlilik' kumkuması içinde yürütüldü. Herşey 'gizli'ydi; İçişleri Bakanlığı'ndan gelen rapor, Genelkurmay'ın bilgi notu, Diyarbakır Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemesi'nden gelen dosyalar, İnsansız Hava Aracı görüntüleri..." diye kaydetti. Kürtçü, katliamın gerçekleştiği alan ve güzergahın PKK'nin yoğun faaliyet gösterdiği ve geçiş yolu olarak kullandığı spesifik alanlar arasında olmadığını da belirterek, "İnsansız hava aracı görüntülerinin kafilenin sivillerden mi yoksa bir PKK'lilerden mi oluştuğunu ayırt etmeye elvermediği doğru değildir. Uzmanlar 34 insanı tam 5 saat boyunca insansız hava aracıyla izledikten sonra Türk Silahlı Kuvvetleri hava saldırısıyla yok etmiştir. Bu süre zarfında gerçek zamanlı ve kayıttan gözlenen tek tek 'objeler'in yanı sıra bu 'objeler'in bir arada hareketi de kafilenin bir PKK kolu olup olmadığını anlamak için yeterince veri sunmaktadır. Her şeyden önce ateş altına alınan kafilenin apansız zuhur etmediği, Irak topraklarındaki Putalma ve Haftanin derelerinin kesiştiği düzlüğe Kuzey'den yani Türkiye tarafından geldikleri video kaydından açıkça görülmektedir. Grubun kimliği, nereden gelip nereye gittiği konusunda bilgi vermeye tek başına yetmese bile bu çapta bir insan topluluğunun bu alanın kuzeyinde, Türkiye içinde bir üs bölgesi bulunmayan PKK'nin muharip gücüne ait olduğunu tasavvur etmek için de büyük bir fantezi yeteneğine sahip olmak gerekir" ifadelerine yer verdi.
"Raporun alt komisyonda görüşülmesi sırasında 34 yurttaşımızın katledilmesinde 'bir kasıt olmadığı'na ilişkin olarak eklenen hüküm Genelkurmay açıklamalarına bile aykırı olduğu gibi akıl ve mantıkla izah edilmesi de mümkün olmayan bir boş sözden ibarettir" diyen Kürkçü, Türk Hava Kuvvetleri'ne bağlı uçakların bu kafileyi yok etme kastıyla hedeflediğini ve bir saate yakın bir süre içinde kafileyi dört kez vurduğunu ve 34 suçsuz insanı yok ettiğini aktardı. Kürkçü, alt komisyon raporunun amacının katliamı görünmez kılmak olduğunu belirterek, alt komisyonun çoğunluk raporunun yanıtlayamadığı soruların şunlar olduğunu dile getirdi: "Harekâtı hangi otorite düzenledi? İnsansız hava aracı görüntülerini kim yorumladı ve son değerlendirme nerede yapıldı? Harekâta ilişkin spesifik istihbarat nereden ve kimden geldi? Spesifik istihbarat yoksa 'hududumuza doğru bir hareketin tespit edilmesi üzerine hava kuvvetleri uçakları ile ateş altına alınması gerektiği değerlendirmesi'ni hangi otorite yaptı? Vur emrini kim verdi?"
Kürkçü, İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu'nun alt komisyon raporunu reddetmesi gerektiğine dikkat çekerek, İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu'nun doğru bir adım atarak, kendisini Hakikat Komisyonu mertebesine yükseltebileceğini dile getirdi.