'Rojava devrimi Öcalan'ın fikir devrimidir'

'Rojava devrimi Öcalan'ın fikir devrimidir'

Berlin'de devam eden Rojava konferansının ikinci bölümünde BDP Eşbakanı Demirtaş "Öcalan'ın felsefesi de bu temelde zaten. Rojava devrimi aynı zamanda Öcalan'ın da fikir devrimidir" diye konuştu. Prof. Dr. Norman Paech "Erdoğan'ı çözüm süreci için kim tetikledi?" sorusunu yöneltirken Dr. Günter Seufert ise "Türkiye'nin Öcalan ile birlikte başlattığı süreç sadece Suriye'deki Kürtleri değil, Irak'taki Kürtlerle ilişkileri de etkileyecek" dedi.

Bu sabah Berlin Eyalet Meclisi'nde başlayan Rojava (Batı Kürdistan) konulu uluslararası konferans Türkiye ve diğer ülkelerin rolü masaya yatırıldı. Konferansın bu ikinci bölümünde ilk olarak KNK Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Songül Karabulut "Türkiye'nin Ortadoğu strateji ve hedeflerinde Rojava ve Güney Kürdistan’a yönelik politikaları"  konusunda bir sunam yaptı. Moderatörlüğünü gazeteci Nils Metzger'in yaptığı sunumda Karabulut, Ankara'nın tarihsel politikasını ve Kürt eksenli dengelere anlattı.

Daha sonra ise Edgar Auth’un moderatörlüğünde Uluslararası Hukuk uzmanı Prof. Dr. Norman Paech, Alman Bilim ve Siyaset Vakfı'dan (SWP) Dr. Günter Seufert ve BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın konuşmacı olarak katıldığı ''Türkiye'de Kürt sorununun çözümünün Suriye ve Rojava üzerindeki etkileri'' konulu panel düzenlendi.

Panelde ilk söz alan Dr. Günter Seufert Türkiye'nin rolüne dikkat çekerek şöyle konuştu: "Davutoğlu'nun rolü Suriye için önemli, amacı ise Türkiye'yi bölgede merkezi bir güç yapmak. Davutoğlu'nun Dışişleri Bakanı olduğu süre içerisinde Suriye'ye 13 kez gittiğini unutmayalım. Türkiye, Suriye'de radikal bir strateji değişikliğe gitti. Türkiye, Suriye üzerinden bölge gücü olmak istiyor. Türkiye'nin Öcalan ile birlikte başlattığı süreç sadece Suriye'deki Kürtleri değil, Irak'taki Kürtlerle ilişkileri de etkileyecek."

PROF. PAECH: ERDOĞAN'I KİM TETİKLEDİ

Öcalan ile yapılan görüşmelerle yeni bir sürecin başladığını belirten Prof. Dr. Norman Paech ise "Öcalan'ın tutumunun dışında Erdoğan'ın politikasına dikkat çekmek istiyorum. Türkiye'de AKP iktidarının gazeteci ve sendikalara yönelik baskılarını unutmayalım. Öcalan ve PKK en az 10 kez barış ve ateşkes girişiminde bulundu. Burada karşımıza şöyle bir soru çıkıyor; Erdoğan'ı bu sürece kim itti? AB ve ABD mi Kürt sorunun çözülmesi için askeri yöntemlerin dışında siyasi yollarla da çözülmesi için baskı yaptı? Bu soruların cevabını tam veremiyorum" dedi.

Kürt sorunun çözümünün AB üyeliği için can alıcı olduğunu belirten Prof. Paech "Eğer bu yüzden Türkiye politikasını değiştirmişse o zaman daha çok umutlu oluyorum. Kürtlerin haklarına kavuşması ve otonomi elde etmesi bölgede hüküm süren bir iktidarın yıkılmasıyla gerçekleşiyor. Irak'ta öyle oldu, şimdi sıra Suriye'de. Alman hükümeti de Kürt hareketini "terörist" olarak görmekten vazgeçmeli" diye  konuştu.

DEMİRTAŞ: ROJAVA DEVRİMİ İLK MODEL

Oturumun son bölümünde söz alan BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, Türkiye ve Kürdistan'ın kuzey ile batı parçaları arasındaki ilişkilere değindi. Geçen yüzyılın Kürtlerin kendisini bir halk olarak ispatlama mücadelesiyle geçtiğini belirten Demirtaş "Kürtler geçen yüzyılda yaratılan değerlerin sonuçlarını görmek istiyor. Artık kimse Kürt halkını inkar edemez. Şunu çok iyi gördük; kendi içimizde parçalanmak yok olmakla eş değerdir" dedi.

Bölgede yaşayan halkların kan dökmeden barış içinde yaşamasının mümkün olduğunu belirten Demirtaş "Öcalan'ın felsefesi de bu temelde zaten. Rojava devrimi aynı zamanda Öcalan'ın da fikir devrimidir. Orada halklar birlikte demokratik haklar çerçevesinde yaşıyor. Bu model diğer ülkeler Türkiye ve İran için de geçerlidir. Ulus modeli aşılmadığı sürece krizler ve çatışmalar sürecek" diye konuştu.

Suriye'deki iç savaşının başladığı Mart 2011'den bir ay sonra Nisan 2011'de bile Ankara'nın Şam yönetimiyle anlaşmalar yaptığını hatırlatan Demirtaş "Ne zaman ki Türkiye, Esad'ın gitme ihtimalini gördü o zaman politikasını da değiştirdi. Türkiye şu anda Suriye'de çözüm değil, sorunun merkezindedir" dedi.

Zamanında Erdoğan'a "Eğer Suriye'de çözüm istiyorsanız, önce kendinizden başlayın" şeklinde görüşlerini bildirdiklerini hatırlatan BDP lideri devamla şöyle konuştu: "Geldiğimiz nokta gösteriyor ki geç de olsa bu konuda gelişmeler yaşandı. Eğer ilk yıllarda Türkiye, Kürt sorunun çözümü için atım atsaydı Suriye krizi bu kadar derinleşmeyecekti. Çözüm süreci şüphesiz Suriye Kürdistan'ı da etkileyecek. Şöyle düşünün; Kürtler şimdiye kadar bölgede bir denizaltı gibiydi ve bu güç yeni deniz üstüne çıkıyor."

Katılımcıların sorularıyla sona eren bu oturum ardından moderatörlüğünü IPPNW’den Dr. Gisela Penteker (IPPNW) yapacağı "Almanya ve Avrupa Birliğinin Suriye'deki barışın inşasına ve insani yardıma katkıları" başlıklı bir panele gerçekleştirilecek. Alman Federal Meclis üyesi Dr. Jan van Aken, ASB temsilcisi Carsten Stork, Federal Barış Kurulu sözcüsü Dr. Peter Strutynski, medico international Martin Glasenapp ve Dialog-Kreis adına Memo Şahin bu bölümde görüşlerini dile getirecek.

Konferansın son panelinde ise "Geleceğin Suriye'sinde Kürt sorununun Çözümü için halklararası barış perspektifi“ Dr. Lokman Turgut moderatörlüğünde tartışılacak. PYD Eşbaşkanı Salih Muslim, BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve Prof. Dr. Andreas Buro'nın yer alacağı tartışma bölümüyle sona erecek konferansın akşam saatlerinde sonuç bildirgesini yayınlaması bekleniyor.