Rojava’ya yönelik yeni saldırı dalgası! - Seyit Evran
Rojava’ya yönelik yeni saldırı dalgası! - Seyit Evran
Rojava’ya yönelik yeni saldırı dalgası! - Seyit Evran
Rojava’ya Özerk Yönetim ilanın yıl dönümünün yaklaştığı bu günlerde yeniden Rojava’ya yönelik saldırılar kapsamlılaşmaya başladı. Aslında saldırılar hiç eksik olmadı. Ancak son dönemlerde yeniden askeri, siyasi, diplomatik cephelerin hepsinden yeniden başlamış olması yeni bir planın devreye girdiğini gösteriyor. Yeni planın başını yine her zaman olduğu gibi Türkiye çekerken onunla işbirliği halinde olan KDP ve onun uzantısı olup İstanbul’u mesken tutan ENKS ile Suriye Baas rejimi, İran gibi bölgesel güçler ile bazı uluslararası güçler yer alıyor.
Saldırılar ister askeri, ister siyasi, ister diplomatik olsun hepsi paralel bir şekilde ve aynı cepheden geliyor.
Rojava kantonlarına yönelik son zamanlarda eş zamanlı ve paralel bir şekilde geliştirilen saldırılar özetlenirse planın içindeki güçler ile içeriği de açığa çıkar.
DAİŞ 2013 yılında Suriye’ye yerleştirildikten bu yana temel hedefleri, saldırı merkezleri Rojava olduğu biliniyor. DAİŞ’ten önce Rojava’ya yönelik saldırılar diğer gruplarla planlanıyordu. Bu gruplar görevlerini tam yerine getiremeyince DAİŞ devreye sokuldu. İki yıldır aralıksız bir şekilde Rojava’ya yönelik saldırılar geliştirilen DAİŞ üzerinden çok plan ve hesap yapıldı. Zaten DAİŞ’in Rojava’ya yönelik saldırıları Kantonların ilan edilmesinden sonra çok farklı planlar ileri düzeye çıkarıldı. Bu konuda uluslararası ve bölgesel güçler tarafından yapılan açıklamalar bu saldırıların hedefinde Rojava devrimi üzerine şekillenen Kantonal sistemin oturmaması olduğu hatta yıkılması amacıyla gerçekleştirildiği de ortaya çıkmış durumda.
DAİŞ’in yerine ikame edildiği Nusra grubu yeniden örgütlendirilip hareketlendirildi. Idlıp çevresinden başlatılıp Halep çevresine kadar bu grup yeniden palazlandırıldı. Palazlanması da daha önce kendisinden DAİŞ’e geçen üyelerin geri dönmesiyle oldu. Son bir aydır Türkiye tarafından yeniden örgütlendirilip, Antep’te toplantı yaptırılan Nusra Afrin’e saldırması için önüne bir plan konmuş. Nusra’da buna göre bir hazırlık içinde olduğu alınan bilgiler arasında.
Böyle bir ortamda KDP şimdiye kadar Güney Kürdistan’a bağlamadığı bazı anlaşmalar karşılığında Kürdistan topraklarından çıkardığı Şengal’in özgürlüğü ve kendi öz sistemine ilişkin yürütülen mücadele karşı bazı açıklamalar yaptı. Yapılan açıklamalarda Şengal için öngörülen yönetim sisteminden PKK sorumlu tutularak bununda Kürdistan’ı bölmek olduğu şeklinde suçlamalar var. Bu tepki aynı zamanda son bir yıldır Rojava Kantonlarına yönelik gösterilen tepkidir. Uzun süre kantonların tanınmadı hatta kantonlara karşı geliştirilen birçok planın içinde yer aldı.
Tam da böyle bir ortamda dün itibarıyla Suriye Baas Rejimi Hasekê’de bir saldırı başlattı. Suriye Baas Rejiminin bu saldırılarının birkaç amacı var; Amaçlarından biri DAİŞ’e karşı iki yıldan fazladır savaşan, tarihi direniş gösteren Rojava devrimci güçlerini zayıflatmaktır. Bununla bağlantılı olarak Hasekê’yi DAİŞ’in hedefi haline getirmek ve ona saldırı kapılarını açmaktır. Baas Rejimi bu saldırı ile Moskova ve Kahire’deki toplantıya güçlü katılmak istiyor. Kürtlerin her iki toplantıda bir taraf olarak temsil edilmesinin önüne geçmeye çalışıyor.
Saldırı sırasında önemli bazı gerçekler açığa çıktı. YPG güçlerinin saldırıya karşılık vermesiyle çatışmanın başlamasından sonra Hasekê’de yaşayan bazı ENKS üyeleri Kürt bölgelerinden kaçarak rejim tarafına geçti. Kaçarken de halk arasında bu saldırı ve savaşla bir ilişkimiz yok rejim ile PYD arasındaki bir savaştır şeklinde kaçış gerekçelerini açıklıyorlar. Bu yaklaşımlarıyla Suriye Baas rejimi ile hiçbir çelişkilerinin olmadığını ortaya koyarken, rejime karşı Suriye ve Rojava devriminden yana değil Rejimden yana tavır aldıklarını da ortaya koyuyor.
Aynı ENKS ağır saldırılar altında olan Rojava’nın savunulması için Özerk Kanton Yönetimlerinin çıkardıkları altı aylık zorunlu askerlik kanunu için Rejim saldırılarının olduğu bu günlerde halkı sokağa çağırıyor. Bu yaklaşımlarıyla bir kez daha kime karşı ve hangi güçlerin amaçları doğrultusunda mücadele ettikleri ortaya çıkıyor. ENKS’nin yapmak istediği DAİŞ, Suriye Baas Rejimi ve diğer grupların Rojavaya yönelik askeri saldırılarını tamamlayan siyasi bir saldırı olarak değerlendirmek hiçte yanlış olmaz. Zira böyle bir dönemde Özerk Kanton yönetimine karşı halkı sokağa çağırmak bu saldırılara destek olmaktan başka hiçbir işe yaramaz.
Bütün bunlar Özerk Kanton yönetimlerinin yaklaşmakta olan yıl dönümünde istikrarsızlaştırmak, güçten düşürmek, tanınmaması için geliştirilen saldırılar olduğu açık bir şekilde ortaya çıkıyor. Zira Kahire ve Moskova toplantılarında Rojava kantonlarının tanınması gibi bir kararın da ortaya çıkabileceği daha şimdiden tartışılıyor. Geliştirilen saldırılar ise bunun önene geçmekten başka bir şey değil.