RTÜK yönetmeliği ile sansür derinleşti

RTÜK yönetmeliğinin geçen yıl değiştirilen internet kanunundan daha fazla sansür getirdiği tartışılırken; ilk adım olarak 135 site ve içerik yasadaki Sulh Ceza mahkemesi tarafından engellendi.

Radyo Televizyon Üst Kurulu’nun (RTÜK) “Radyo, Televizyon ve İsteğe Bağlı Yayınların İnternet Ortamından Sunumu Hakkındaki Yönetmelik” kararı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girdi.

Yönetmeliğe göre radyo, TV ve isteğe bağlı yayın hizmetlerini sadece internette sunmak isteyenler artık RTÜK’ten lisans almak zorunda. Lisan ücreti ise 100 bin lira.

Yönetmeliğin resmi olarak yürürlüğe girmesinin ardından sansür tartışmaları başladı. Fakat tartışmalar Netflix, BluTV ve Puhu Tv gibi Türkiye’de abonelik sistemi ile çalışan platformlar üzerinde yoğunlaştı. Ama birçok kişiye göre yönetmelik esas olarak çoğu internette yayın yapan muhalif haber platformlarını hedef alıyor.

Tartışmalar ilk olarak bu düzenleme ile ortaya çıkmadı, RTÜK yasası geçen yıl Mart ayında kabul edilmiş yine sansür tartışmaları yaşanmıştı. O zaman kabul edilen yasada zaten, İnternet ortamındaki yayınların devamı için bu platformların RTÜK'ten yayın lisansı almak zorunda kalacağı; Sulh ceza hâkimliğinin, internet ortamındaki yayınlarla ilgili içeriğin çıkarılması veya erişimin engellenmesine en geç 24 saat içinde duruşma yapmaksızın karar verilebileceği belirtilmişti.

Resmi Gazete’de yayınlan bu yönetmeliğin hemen ardından Ankara 3. Sulh Ceza Hâkimliği, 135 internet sitesi ve içerik hakkında mahkeme olmaksızın, URL engelleme cezası verdi bile. Yasaklanan siteler arsında Bianet’in de adı geçiyordu, ancak yoğun tepkiler ardından Ankara 3’üncü Sulh Ceza Mahkemesi’nin Bianet’e erişim engeli kararının sehven alındığı bildirildi. Diğer bir ifadeyle, bu karar iptal edildi.

KANUNU DA AŞAN BİR SANSÜR

Medya ve Hukuk çalışmaları Derneği Eş direktörü, Avukat Veysel Ok, internet kanunu daha önce değiştiğini hatırlatıyor ve bu düzenleme ile kanunun nasıl uygulanacağını görüyoruz diyor: “Kanun zaten kendi başına bir sansür ortaya koyuyordu. Bu yönetmelikle birlikte sansür katlandı. Yönetmelik hatta kanunu da aşan bir sansür getiriyor. Bu yönetmelik daha çok Netflix, DW, BBC Türkçe gibi büyük kurumlar üzerinden tartışıldı, elbette oraya da büyük bir baskı ve sansür var. Özellikle dış ülke kaynaklı haber siteleri ciddi bir denetim adı altında sansüre sokulacak; ama asıl mesele Türkiye’de kendi platformlarını kurmuş kurumların haber akışlarını engellemek.”

HABER AKIŞINI ENGELLEYECEK

Ana akım medyanın yüzde 95’inin iktidara yakın kişilerin elinde olduğunu belirten Ok şunları ekliyor: “Haliyle burada çalışamayan ya da burada çalışmak istemeyen birçok gazeteci alternatif platform kurdu ve başarılı bir şekilde haber akışını da sağlıyor. Son seçimlerde de gördük ki internet haberciliğinin Türkiye’de ciddi bir karşılığı oluştu. İktidar henüz o zaman burayı kontrol altına almamıştı ve yönetmelikle bunu da yaptı. Bu lisans başvurusu için ayrıca bir sürü kıstas var, öncelikle terör örgütleriyle irtibat halinde olmaman lazım. Bunun da bilgisi emniyetten ve istihbarattan alınacak. Ayrıca 100 bin lira gibi bir ücret var ki birçok platformun ya da gazetecinin ödeyemeyeceği bir rakam bu. Bu da bu platformları ve gazetecileri engelleyecektir.”

ANAYASAYA AYKIRI

Avukat Ok meselenin ikinci yönünün ise haftalardır içeriği tartışılan Netflix vb. kuruluşlar olduğuna da dikkat çekiyor: “Haftalardır Netflix içeriği de tartışılıyor eşcinsellik propagandası yaptığına dair. Bu tür platformlara da ‘ahlak- din’ gibi kavramlarla sansüre uğrayacak. Ama ana mesele elbette ilk anlattığım hem dış kaynaklı Türkçe haber yapanlara denetim, hem de burada kendi platformlarını kuranların haber akışını engellemedir.”

Veysel Ok, düzenlemenin Anayasaya ve AİHS’e de aykırı olduğunun da altını çiziyor: “Anayasaya göre herkesin haber alama ve haberi yayma hakkı vardır. Bunun için bir ücretlendirme veya lisansa gerek yok. Çünkü bu haber alma ve yayma özgürlüğünü engeller.”

UCU ÇOK AÇIK BİR YÖNETMELİK

Evrensel Gazetesi bilgi teknolojileri yazarı İsmail Gökhan Bayram da yönetmeliğin neyi ve kimi kapsayacağının açık olmadığını, temel olarak bireysel iletişimi dışarıda bıraktığını; ama neyin bireysel olup olmadığının ise muallak bırakıldığını ifade ediyor.

Bayram, bireysel iletişim yönüne dikkat çekerek Mısır’da yakın zamanda çıkarılan benzer bir uygulamayı anlatıyor: “4-5 ay önce Mısır’da bir yasa çıkarttılar. 5 binden fazla takipçisi olan sosyal medya hesapları normal bir basın- yayın organı işlevi görecek. Dolayısıyla herhangi bir sosyal medya yayını, bireysel iletişim dışına çıkarılıp bu yasa kapsamına sokulabilir mi? Bu sorunun cevabı yönetmeliği nasıl uygulayacaklarına bağlı. Örneğin Twitch gibi oyun ve oyun yayıncılığı üzerine özelleşmiş bir platform var. Bir genç Twitch’te haftada bir gün oyun oynuyor ve bunu anlatan yayın yapıyor. Ve bu düzenli bir yayın haline geliyor. Yani bu şu demek, teoride oyun sitesi bile yasanın kapsamına sokulabilir. Tabii sokmazlar bu kapsama orası ayrı tartışma ama çok ucu açık ve geniş ifadelerle dolu bir yönetmelik. Birçok şeye müdahale etmelerinin yolunu açacaktır.”

MUHALİF MEDYAYI KAPSAYACAK

Eylül’de lisan işlemlerinin başlayacağını söyleyen Bayram, almayanlar için yayını durdurma kararı da olacağını hatırlatıyor: “Kişisel yayınlar için tartışmalı ama Evrensel Web Tv, Birgün, Sol vs. tüm bunlar için büyük olasılıkla ‘100 bin liralık lisansı alacaksınız ve de RTÜK kurallarına uygun yayın yapacaksınız’ denilecek. Tabii öte yandan lisans kime ve nasıl verilecek açık bir tanım yok. Birçok gerekçeyle merkezde olamayan medyaya lisans vermemek gibi bir şey yapacaklardır. Ya da verdikten sonra kapatma uygulayacaklardır.”

RTÜK’TEN ÇOK RTÜK OLANLAR VAR

“Zaten ‘aman ceza almayalım’ diyerek RTÜK’ün bile gerektirdiğinden daha fazlasını yapan merkez medya mevcut” diyen İsmail Gökhan Bayram “Filmlerin koca koca sahnelerini kesip kuşa çevirdikleri çok örnek var. Ama şu da var ‘Aman ceza almayalım’ kaygısının merkezin dışındaki medyayı da etkilemesi mümkün. Öte yandan Netflix açısından bunun öyle büyük bir sorumluluğu yok aslında. Pakistan’da ve Arabistan’da ‘uyum sağlayarak’ yayın yapıyor zaten. Türkiye’de de çok dert edeceklerini zannetmiyorum ama merkezin dışında video haberciliği yapanlar için yeni ve çok katmanlı bir sansür mekanizması olacak bu” şeklinde konuşuyor.

Bayram, VPN’in çözüm olup olmayacağı sorusuna ise şu cevabı veriyor: “ÖrneğinTürkiye için ABD Netflix’ini izlemek için çeşitli VPN numaraları verilebilir. Ama Türkiye’den muhabiri ile sokakta röportaj yapan, herhangi bir video ve web yayıncısının sitesi yurtdışında da olsa önce engelleme kararı verilir, ardından işi uzatmaya vardırırlarsa saha sonra sıra muhabirlerine gelir.”