RTE-KDP-SUK'un kirli planları bitmiyor - Seyit Evran
Şu ana kadar Rojava’ya dönük sayısız plan üretildi. Bunların neredeyse hepsi de uygulandı. Ne var ki, Rojava’daki direniş ve sistemin halkları kapsayan çizgisi karşısında yenilgiye uğradı.
Şu ana kadar Rojava’ya dönük sayısız plan üretildi. Bunların neredeyse hepsi de uygulandı. Ne var ki, Rojava’daki direniş ve sistemin halkları kapsayan çizgisi karşısında yenilgiye uğradı.
Üretilen ve uygulanan planların hepsinin arkasında AKP/RTE ile KDP/Barzani vardı. Şimdiye kadar üretilen ve uygulanan planlar boşa çıkarılınca şimdi yeni ama yeni olduğu kadar da tehlikeli olan bir plan devreye konuldu.
Yeni plan Kürtler arası kardeş kavgası üzerine kurulu bir plan. Barzani’nin gözünü iktidar o kadar karartmış ki, Güney'deki kardeş kavgasının acısını düşünmeden bu kez, Rojava’da bir kardeş kavgası planını RTE/AKP ve onun güdümündeki Suriye Ulusal Koalisyonu ile planlıyor.
RTE'NİN ULUSAL KOALİSYONU!
Suriye’deki iç savaş 2011 yılında başladığında ortaya çıkan gruplara RTE isim koydu. Adlarına Hür Suriye Ordusu dedi. Ardından siyasal yapı olarak Suriye Ulusal Koalisyonu, diye bir yapının adını telaffuz etmeye başladı. Bu yapının başına önce Burhan Ğeylum adlı bir Arap milliyetçisini getirdiler. Ğeylum, planlarını yerine getirecek formasyonda değildi. Zira Kürtleri de kapsayan bir yapısı yoktu. Hatta Kürtleri tamamen dıştalayan bir yaklaşımı vardı. Bunun üzerine onun yerine 'Müslüman Kardeşler'in yetiştirmesi ve kadrosu olan Abdulbasit Seyda adındaki Kürdü getirdiler. Seyda, RTE ve Barzani’ye bağlı çalıştı adeta. Ancak o da tam istedikleri gibi bir formasyon göstermediği için bir de Arap ve Kürt dengesini oluşturmak amacıyla Maaz El Hatip görev başına getirildi. 2012 yılında Maaz El Hatip onlardan bağımsız bir çözüm aradı. Hatip, "Suriye’deki sorunun çözümü için Kürtler, rejim ve muhalefet olarak bizler bir araya gelmeliyiz" dedi. Önce rejim ile bazı görüşmeler yaptı. Kürtlerle görüşme için Rojava yönetimine Hewler'de görüşme talebini iletti. Rojava Yönetimi "Görüşmelerimizi Hewler'de değil, Qamişlo'da yaparız" diye cevap verdi. El Hatip Rojava'nın istemlerini olumlu karşıladı: "İstediğiniz zaman Qamişlo'da çözüm için görüşmeye hazırım." O sırada kendisine müdahalede bulunuldu. El Hatip düzmece bir kongre ile görevden alınırken, yerine Cuburi Aşireti'nden Ahmet Cerba getirildi. Ahmet Carba görev başına geldiğinde ilk ziyaretini Hewler'e yaparak Mesut Barzani ile görüştü. Bu görüşmeden sonra Rojavaya yönelik saldırılar başladı. 2013 yılı boyunca bu saldırılar sürdü. Ancak başarılı olunamadı. Bu yüzden Carbada değiştirilerek yerine Türkiye vatandaşı Halit Hoca getirildi. Hoca’nın bir ayağı İstanbul'da diğer ayağı ise Hewler'deydi. Hewler ile Türkiye arasında dokunan mekikten çok sayıda devrimi yıkma, yok etme planı çıktı. Ama hiçbiri de başarılı olamadı. Halit Hoca da deşifre olup kirli plan ve oyunları açığa çıkınca bu kez İngiltere menşeli Enes El Ebde’yi SUK başkanlığına getirdiler. El Ebde Müslüman Kardeşler'in kadrosu ve yetiştirmesidir. Enes El Ebde de tıpkı diğer SUK başkanlarının izlediği politikaları izlemeye başladı. Bu planların hepsi de yine Rojava Devrimi'nin çizgisinden saptırılması ya da devrimin ortadan kaldırılmasıydı.
EN TEHLİKELİSİ
Enes El Ebde'nin izlediği politikaların üretim merkezi de yine Ankara ve Hewler’di. Yani RTE ile Barzani stratejik ortaklığının politikalarıydı. Bu, özgür Kürdün yok edilmesi ve Rojava Devrimi'nin ortadan kaldırılması yönünde stratejik ortaklıktı. Ebde izlediği bu politikaların sonucunda çıkan planları yeniden görüşmek ve yeni planlar üretmek için birkaç gün önce Hewler’i ziyaret etti. Hewler ziyaretinde Mesut Barzani ile istihbarat sorumlusu Sirvan Barzani ile bir dizi görüşmeler yaptı. Bu görüşmelerden birkaç gün önce ENKS adına hareket eden -ki ENKS zaten yok; KDP ve onun istihbarat elemanlarının kaldığı birkaç kişidir- bazı kişiler Hasekê’de Baas Rejimi ile bir görüşme yaptı. Bu görüşmede büyük bir ihtimalle Rojava ve onun savunma güçlerine karşı nasıl bir plan yapılacağı konuşuldu. Enes El Ebde Hewler'de görüşmeler yaparken Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Halep/Şehba başta olmak üzere tüm Suriye’de ABD ile sözüm ona DAİŞ karşı ortak mücadele etmek için güçlerinin olduğunu açıkladı. ABD’den böyle bir işbirliğini yapma teklifinde bulundu. Çavuşoğlu'nun bu açıklamasından hemen sonra Enes El Ebde Rojava peşmergesi denilen çete grubun silahlı grupları arasında olduğu ve bunlarla birlikte ABD ile çalışmaya hazır olduklarını söyledi. Ebde bu açıklamaları yaparken aynı alanda Suwar Kürdi adında bir grup ilan edildi. Bu grup Eşrefiye, Şeyh Maksud ve Şehba’ya saldıran Selahattin, Azadi, Yusuf El Azma, Liva El Hamza gruplarının aldığı yeni isimdir. Ancak grubun en fazla dikkati çeken yanı ise alandan PKK ve PYD’yi temizlemek amacıyla kurulduğunun açıklamasıdır. Bu aslında 2011 yılından bu yana Barzaniler'in Rojava’da çıkarmak istedikleri Kürtler arası bir çatışmadan başka bir şey değildir. Bu aslında, Barzaniler RTE ile stratejik ortaklıklarının Kürt düşmanlığı üzerinde şekillendiğinin somut bir şekilde açığa çıkmasıdır. Aslında bu çete grubunun ilanından önce bu yönlü emareler ortaya çıkmıştı. Rejim ile asayiş güçlerinin Qamişlo'da üç gün süren çatışmaları sırasında ENKS adına konuşan Faysal İsmail, o zaman uyuyan hücrelerinin olduğu, bu hücrelerin harekete geçmesinin en uygun zaman olduğu ve daha ne durdukları yönünde bir açıklama yapmıştı. Bu açıklama, Rojava asayiş güçleri ile YPG’nin yer yer dahil olduğu rejimle çatışmaları fırsat olarak değerlendirilerek Rojava’da kardeş kavgasının başlatılmasının açıklamasıydı.
KANTONLARIN BİRLEŞTİRİLMESİ ENGELLENMEK İSTENİYOR
Son günlerde, önce Türkiye Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun ardından sözde SUK Başkanı Enes Ebde’nin açıklamaları ve ilan edilen çete grubunun birbirini izlemesinin, yeni bir planın parçaları olarak ortaya çıktığını söylemek yanlış değil. Ancak bu planın şu ana kadar izlenen tüm planlardan daha tehlikeli olduğunu söylemek de yerinde olur. Zira bu plan Rojava’da kardeş kavgası üzerine kurulmuş en korkunç plandır. Bu planın diğer önemli bir nedeni ise, Mınbiç'i özgürleştirme, Rakka’nın kuzeyini özgürleştirme hamlelerinin başlatıldığı bir döneme denk gelmesi. Dolayısıyla, söz konusu plan, Rojava kantonlarının birleştirilmesinin önüne geçme planıdır. Yani planın, Kobanê ile Efrîn’i birleştirme hamlelerine karşı engel oluşturma çabası olduğunu söylemek mümkün.
KDP RAHAT EDEMEYECEK!
Nereden bakılırsa bakılsın bu plan, oldukça tehlike içeriyor. Ayakta kalan yapısını bitirme, yok etme planı olarak KDP'nin kendisine de döneceği söylenebilir. Zira şu ana kadar Rojava’ya dönük izlediği politikalar ve RTE ile yaptığı her plandan sonra KDP, biraz daha yok oluşa doğru gitti. Bununla aslında elindeki son kozlarını oynadığını söylemek yerinde olur. Ancak bu tehlikeli kozların bu kez kendisine tümden kaybettireceği öngörülebilir.
Planın devreye sokulmasının Kürtler açısından bazı yeni acıları getireceğini de unutmamak gerekir. Rojava’da bu plan devreye sokulmak istenirken, acaba Hewler başta olmak üzere Güney’in diğer alanlarında KDP öyle rahat kalacak mı, diye bir soru da akla geliyor.