Sancar: Kürtlere yanlış yaklaşan kaybeder

HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, "Kimse Kürtleri oy hesabında basit bir rakam olarak görme yanılgısına düşmesin; ağır fatura öderler. Demokratik gelecek isteyen HDP ile yürür" dedi.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, partisinin grup toplantısında gündeme dair değerlendirmelerde bulundu. Partilerinin 3 Temmuz’da gerçekleştireceği 5’inci Büyük Olağan Kongre’ye sayılı günler kaldığını dile getiren Sancar, halkları kongre coşkusuna katılmaya davet etti.

Sancar, “Herkes bugünden takvimlerini 3 Temmuz’a işaretlesin. O gün dünya ve Türkiye halklarının gurur duyacağı bir gün olacak. Tıpkı bundan önceki coşkulu buluşmalarımızda olduğu gibi. 8 Mart’ta, Newroz meydanlarında, 1 Mayıs alanlarında yaşadığımız coşkuyu daha büyük bir şekilde kongremizde yaşamaya ve yaşatmaya çağırıyorum. 3 Temmuz, ülkenin üzerinde dolaşan tüm kara bulutların dağıtıldığı gün olacak. Kobanê kumpas davasına, kapatma davasına, bizlere, yoldaşlarımıza, halkımıza, tüm muhaliflere karşı düzenlenen tertiplere, operasyonlara gerekli cevapları tüm coşkumuz ve kararlılığımızla vereceğiz. Bizi tasfiye ve hatta yok etmeye çalışanlara, bizsiz bir ülke ve dünya tasarlayanlara kongremiz en güçlü ve güzel cevabı verecektir. Kongremiz umudu ve cesareti büyütecek, karamsarlığı ve alttan yayılmak istenen çaresizlik duygusunu ortadan kaldıracaktır. Bundan kimse şüphe duymasın” dedi.

'DEMOKRATİK GELECEK İSTEYEN HDP İLE YÜRÜMELİ'

Büyük bir 'yeryüzü sofrası' kurduklarını kaydeden Sancar, “Bu sofraya bu topraklarda yaşayan tüm insanları davet ediyoruz. Bu sofrada, bu ülkede yaşayan bütün insanların yeri vardır. Hep birlikte bu sofrada buluşalım diyoruz. Günümüze kadar partimize inanmış, onu hiç yalnız bırakmamış bütün yoldaşlarımız zaten orada olacaklar. Ama esasen partimizin kapısını bir gün bile çalmamış, hatta çeşitli nedenlerle partimize karşı önyargılar beslemiş; velakin demokrasiye ve özgürlüğe inancı olan herkesi bu kongrede bir araya gelmeye çağırıyoruz. Gelin bir yakından bakın, gördüğünüz şey dostluk ve dayanışma olacaktır. Demokrasiye, özgürlüğe, eşit yurttaşlığa ve barışa inanç olacaktır. Bunun dışında bir şey gördüğünüzde yüzümüze söyleme imkanınız da vardır. Bu yüz hepinize açıktır. Bu alın bütün dünyaya açıktır. Gelin orada buluşalım” diye belirtti.

Ülkenin demokratik geleceğinde kendisini görmek isteyen, iktidarın yenilip çöp tarihine atıldığına şahit olmak isteyen, yeni bir ülkeye, yeni bir geleceğe doğru yürümek isteyen herkesi HDP’ye kulak vermeye, HDP ile yürümeye davet eden Sancar, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Bu kongreyi diğerlerinden ayıran önemli bir özellik var. Artık final yılındayız, artık son düzlüğe girdik. Bu iktidar bloğunun yolun sonunu gördüğü açıktır. Bu iktidar bloğu erimekte, çözülmektedir. Ama bunu yaparken toplumu çözmeye ve bu ülkeyi çökertmeye çalışmaktadır. Sömürüyle, savaş politikalarıyla, her türlü değeri talan etmesiyle bu ülkeyi yıkıma sürüklemektedir. Böyle bir dönemde her türlü kirli yöntemi kullanarak iktidarını sürdürmeye çalışan bir güç varken, bizim bu kongremiz sayısal ve siyasal gücümüzü çözüm için bu ülkenin halklarının hizmetine sunmamızın bir deklarasyonu, açık bir ilanı ve göstergesi olacaktır. Bu nedenle önemlidir diyoruz. Bundan önceki kongremizde de çok önemli gelişmeler vardı. Ama şimdi finaldeyiz, finali oynayacağız ve bu finalde halkların aydınlık geleceğine, özgür bir topluma, demokratik bir cumhuriyete nasıl yürüneceğini sözümüzle, coşkumuzla ortaya koyacağız. İşte ülkenin kaderini bu kadar yakından etkileyen, ilgilendiren gelişmeler yaşanırken ve çözüm gücü bizken, buna dair sözümüz varken, bu kongreyi çok önemsiyoruz. Çağırılarımızla bu kongrede en büyük buluşmayı, en geniş çevrelerin el ele omuz omuza ses sese verdiği bir coşkuyu yaşatmayı istiyoruz. Davetimiz bunun içindir. İnancımız da bu davetin karşılık bulacağıdır.

Alttan alta ‘kaybetseler de gitmezler, ne yapar eder bırakmazlar’ gibi sözler yayılıyor. Bu kara propaganda, bu psikolojik harp yöntemlerinin etkili olmadığını da maalesef söyleyemeyiz. Evet, insanları karamsarlığa ve çaresizliğe sevk eden pek çok faktörden biri de iktidarın alttan alta yaymaya çalıştığı bu çaresizlik duygusudur. Bir diğeri de güçlü alternatiflerin ortaya konulmasında diğer muhalefet partilerinin yetersizliğidir. Eğer bu halkın önüne bu toplumun önüne gerçek çözüm güçlü alternatif koyarsak, biliyoruz ki bu iktidar çok açık ara kaybedecektir seçimi. Öyle bir kaybedecektir ki, dünyada bütün otoriter rejim heveslilerine büyük bir ders olacaktır. Birlikte mücadelenin mutlaka başarıya gideceğine dair de dünya halklarına büyük bir ilham kaynağı olacaktır. O nedenle yükümüz ağır, sorumluluğumuz büyüktür. Bunun farkındayız. Bu farkındalıkla kongreye gidiyoruz. Halklarımız da bunu görüyor.

'HALKLARA KARARLILIĞIMIZI GÖSTERELİM'

Yeter ki biz birlikte yürüyecek, o yolu sonuna kadar açacak iradeyi inancı ve kararlılığı halklarımıza gösterelim. Her gün yayınlanan anketleri bir kenara bırakıyorum anketlere inanırsınız inanmazsınız; o anketler de gösteriyor bu iktidar devrildi. Ama anketlerin yerine sokaklara bakın, işsizliğe ve yoksulluğa isyan edenlerin o acılı yüreklerine bakın. Sokakta kahvede korku duvarını çoktan aşmış insanların dile getirdiklerinden ve bezirganların telaşından nereye gittiğimizi görebiliriz. Yol açık, bunu yürüyecek güç lazım. Bu ülkenin insanları işte o gücü bekliyor. O güç buradadır, o güç biziz, o güç sizsiniz, o güç bu ülkenin demokrasiye özgürlüğe inanan bütün vicdanlı insanlarıdır. Buradan uzun mesajlar verecek değiliz, esas konuşmamızı kongremizde vereceğiz. Burada da birkaç başlığa değinmeden geçmek olmaz.

Son günlerde ve haftalarda yine gündemde biz varız. Daha doğrusu Türkiye’nin gündemi ikiye ayrılıyor: HDP ve diğer konular. Çünkü esasen diğer konuların da HDP’den bağımsız olmadığını biliyoruz. Abartmıyoruz, kendimizi dev aynasında görmüyoruz. Tartışmaların tamamında, bütün siyasi aktörlerin gündeminde biz varız. Neden bu gündemde olduğumuzu da biliyoruz. Çünkü bu ülkede bütün bu kısır döngüyü, 100 yıllık kanlı döngüyü, kısır çekişmeyi ve sürekli yeniden tekrarlanan felaketleri önleyecek gerçek alternatif buradadır. HDP fikriyatındadır, HDP’nin bütün saldırılara rağmen terk etmediği o kararlı mücadele hattındadır. Bunu belki de en iyi bilen iktidardır. İktidar HDP’nin gücünün ne olduğunu biliyor. Herkes HDP’yi sayılar üzerinden, oy oranı üzerinden tartışıyor. Oy oranımızın gelecek seçimlerde belirleyici olacağını kimse saklayamıyor. Fakat bizim gücümüz sadece oy oranımızda değildir. Bizim gücümüz fikriyatımızdadır. Bu ülkenin önüne koyduğumuz gerçek çözüm alternatiflerindedir. Yani bizim gücümüz siyasaldır, siyasetten gelmektedir. İşte bu doğru siyaset ve bu güçlü fikriyat aynı zamanda büyük bir halk desteğini de yaratmaktadır.

'SALDIRILAR NAFİLE, BAŞKA BİR ÜLKE İNŞA EDECEĞİZ'

Bu kadar büyük saldırıya, bu kadar büyük kara propagandaya, düşmanlaştırılmaya, nefret söylemine rağmen gücü artan bir parti bu gücü nereden alır? Ancak haklılığından alabilir. Bu haklılıktan alıyoruz gücümüzü. Bu ülkeye herhangi bir çıkar gözetmeden hizmet etme azmimizden alıyoruz. Bu toplumun geleceğini savunma irademizden alıyoruz. Bizim dışımızda kalan güçlerin kısır çekişmeleriyle bu ülkeyi düzlüğe çıkaramayacağını gören, bu ülkenin yoksullarından, kadınlarından, gençlerinden, emekçilerinden, inançları dolayısıyla ötekileştirilenlerinden alıyoruz. Çünkü herkesin onuruyla yaşayacağı bir ülke, herkesin eşit yurttaş olduğu bir siyasal düzeni arzuluyoruz, istiyoruz, hedefliyoruz. Ve bunun için de boyun eğmeden, tereddüt göstermeden, bedeli neyse ödeyerek yürüyüşümüze devam ediyoruz. İşte iktidar o nedenle durmadan saldırıyor. Bize saldırıyor, bu fikriyata saldırıyor, bu güce saldırıyor ama nafile. Başaramayacaklar, bizler başaracağız. Bizler bu halkların bu güçlü inancının ve vicdanının sesiyle desteğiyle bu ülkeyi aydınlık geleceğe taşıyacağız. Biz buna inanıyoruz. Şimdi bu ülkenin büyük çoğunluğunu buna inandırma zamanıdır. Kongrede bunun önemli dönemeçlerinden biridir. Biz diyoruz ki bu ülke bu zulme, talana, yalana, kana mahkûm değildir. Başka bir ülke ve dünya mümkündür. Onu da biz hep birlikte inşa edeceğiz.

'KÜRTLER SAYI DEĞİLDİR, KİMSE BASİT YAKLAŞMASIN'

İktidar değil, iktidar dışında kalanlar da sürekli HDP üzerinden hesaplar yapıyorlar. Burada dikkat çekmek istediğim önemli bir nokta var. Biz esas olarak gücümüzü siyasal programımızdan alıyoruz. Diğer tartışmalara bakın, seçim dönemi Kürtleri ve HDP’yi hatırlayanlara bakın, bunların yaptığı şey Kürtlere bir sayı olarak, oy olarak bakmaktır. Oysa biz, Kürtlerin ve HDP’nin temsil ettiği kitlenin bir sayı olmadığını, bir özne olduğunu, bu ülkenin kurucu gücü ve aktörü olduğunu savunuyoruz ve bunu temsil ediyoruz. Kürtler sayı değildir, kimse Kürtleri oy hesabında basit bir rakam olarak görme yanılgısına düşmesin. Bu kadar büyük bedeller ödeyerek bunca büyük birikim yaratmış bir halkın buna cevabı hakikaten ağır olacaktır. Kimse sayıya indirgemesin, oy hesabıyla yaklaşmasın. HDP, Kürtler başta olmak üzere temsil ettiği halkların iradesini siyasetin kurucu gücü haline getirmeye kararlıdır. O nedenle kim ki Kürtleri ve HDP’yi sayı ve oy oranı üzerinden değerlendiriyorsa çok geç değil diyeceğim aslında ama biraz geciktiler, yine de yolun neresinden dönerseniz kardır. Bu hesaptan vazgeçin. Kürtleri sayıya indirgemekten vazgeçin. Kürtleri öyle kolay kandırılacak manipüle edilecek bir halk olarak değerlendirmekten vazgeçin, güzel sözlerle, öyle boş laflarla, bir yere çekilebilecek bir kitle örgütsüz ve bilinçsiz bir kitle olarak görmekten vazgeçin. Vazgeçmiyorsanız seçim günü Kürtler ve HDP’nin temsil ettiği bütün halklar size onun faturasını ağır ödetecektir.”

İktidara da, bizim dışımızda kalan muhalefete de ve siyasette bir yer almak isteyen herkese de bunu hatırlatmak görevimizdir. Boynumuzun borcudur. Bunun gereğini yapmak da bizim siyasi, vicdani sorumluluğumuzdur. Bunu da gerçekleştireceğiz, gerçekleştireceğimize inancımızı bir kez daha vurguluyorum. Halkların o güçlü iradesinden vicdanından sağduyusundan alıyoruz.

İddiamız açık, hedefimiz nettir. Biz özgür toplumu, demokratik cumhuriyeti inşa etmek istiyoruz. Bunda kararlıyız. Bu yolda yürürken, bu hedefe giderken en önemli meselenin Kürt sorunu olduğunu da biliyoruz. Yıllardır bunu söylüyoruz, programlarımıza koyuyoruz, demokratik çözüm ve barış için her türlü çabayı harcıyoruz. Şimdi seçim vakti gelince bugüne kadar Kürt sorununu ağzına bile almaya çekinenler bu konuyu konuşmaya başladı. Oysa bu yöntem ve bu zihniyet Kürt sorununa demokratik çözüm getiremez. Kürt sorununa demokratik çözüm bu ülkede büyük barışın, özgür geleceğin, eşit yurttaşlığa dayalı bir siyasal sistemin anahtarıdır. Şimdiye kadar savaş politikalarıyla, asimilasyon ve inkar uygulamalarıyla bu kapıyı kilitlemiş olanlara karşı da diyoruz ki, anahtar bizdedir. Çözüm biziz, bu kapıyı açarak barışa, özgür geleceğe, eşit yurttaşlığa giden yolu tıkayan kapıyı açacak anahtar bizdedir. Bizdedir derken sadece hatırlatalım. HDP’nin sayısal gücündedir, siyasal iradesindedir, kararlılığındadır, samimiyetindedir. Bunu da gerçekleştirecek yol ve yöntemleri aylardır örüyoruz, üretiyoruz. Halklarımızla paylaşıyoruz.

'DEKLARASYONUMUZ YOL HARİTASIDIR'

27 Eylül 2021’de ilan ettiğimiz deklarasyon bunun apaçık yol haritasıdır. Hiçbir şeyi gizli saklı yapmıyoruz. Dürüstüz, samimiyiz, şeffaf siyaset yapıyoruz. Hesabımız birkaç sandalye makam ve mevki değildir. Amacımız bu halka bu topluma demokrasiyi, özgürlüğü, eşit yurttaşlığı getirmektir. O nedenle bizi herhangi bir kirli pazarlığın içinde göstermek isteyen kim varsa bir kez daha uyarıyoruz. Bu operasyonlarınız, manipülasyonlarınız tutmaz. Bizim üzerimizden ürettiğiniz kara propagandalar sonuç vermez. Muhalefette bulunan partilere de, iktidara da aynı şekilde sesleniyoruz. Kimse tevatürler, spekülasyonlar, dedikodular üzerinden senaryo üretmekle uğraşmasın. Bize baksın, gözlerimizin içine baksın, samimiyetimiz amaçlarımızı en net şekilde görecekleri yer budur. Başka hiçbir yer değildir. Yeter ki bunu görecek bir yürek ve akıl sahibi olsunlar. HDP dürüst, samimi, açık, şeffaf siyaset yürütmeye devam edecek ve bu siyaset de bu ülkede bu topluma yeni bir başlangıcı mutlaka armağan edecektir.

İŞGAL SALDIRILARI

Biz tarihi savaşlar, zafer destanları, üstünlükler, galibiyetler üzerinden değil; barışlar, ortaklıklar ve eşit haklara sahip bir biçimde ortak yaşamlar üzerinden okumak ve kurmak istiyoruz. Büyük barışı kalıcı kılmak için her türlü savaş politikasına, ölüm siyasetine karşı çıkıyoruz. Bu iktidar bütün varlığını savaş siyasetine ve ölüm politikalarına bağlamıştır. Her gün Suriye’ye, Rojava’ya operasyonları gündeme getirmekteler. Bir de üstüne idam cezasını geri getirme önerisindedirler. Savaş ölüm, yıkım demektir. Ölüm cezası çözümü insan hayatını sona erdirmekte bulmak demektir. Biz ise her türlü savaş politikasını, ölüm üzerine kurulan her türlü uygulamayı ve programı reddediyoruz. O nedenle ısrarla barış diyoruz. O nedenle ısrarla yaşamı savunuyoruz. O nedenle ısrarla yaşamı yaşam siyasetini savunuyoruz.

Ölüm cezasından medet umacak kadar çürümüş, yozlaşmış, çökmüş bir zihniyetin bu ülkeye vereceği hiçbir şey yoktur. Savaşlar üzerinden kendi varlığını sürdürmeyi hesaplayan bir siyasetin ve bu siyasetin içinde kalarak yol yürüyeceğini sananların bu ülkeye vereceği hiçbir şey yoktur. Savaş siyasetine, ölüm politikasına açık ve net olarak karşı çıkmadıkça hiç kimse kendisini bu iktidarın muhalifi saymasın. Muhalefet savaş oyunlarına, her türlü talana, savaş oyunlarına bağlı kan siyasetine, yalan uygulamalarına karşı çıkmaktır. HDP budur. HDP savaşa, talan kana karşı çıktığı için gerçek alternatiftir. Bu ülkeye bunları getirecek güce sahiptir. Kongremizin şiarında olduğu gibi; güç biziz, çözüm biziz, sözümüz var.

İktidarın gündemine bakın, biraz önce söylediğim gibi yaşam derdi yok, ölüm siyaseti var. Oysa hayatın her alanını kaplayan zehir zemberek bir çarkı acımasızca işlemeye devam ediyor. Zamlar dolu gibi yağıyor. İnsanlar yoksul. Açlık sınırının altında yaşayan milyonlar, yoksulluğa mahkum edilmiş milyonlar savaş değil, çözüm istiyor. Talan değil, refah istiyor. Yalan değil, hakikat istiyor. Sömürü değil, sosyal adalet istiyor. Bunu da samimiyetle, kararlılıkla ortaya koyacak bir gücü görmek istiyor. O nedenle diyoruz ki çözüm biziz, sözümüz var. Yalanı bitirmeye, savaş politikalarını durdurmaya sözümüz var. Bunları nasıl durduracağımıza dair programımız var. Sömürüyü, kadına karşı her türlü şiddeti, kadını yok sayarak iradesini çiğneyen, her türlü zulmü, gençliğin geleceğini gasp etmek için her yola başvuran talan zihniyetini bitirecek program buradadır. Bugün sellerle, yangınlarla hayat alanlarını kaybeden köylüye, çiftçiye her gün zamların altında ezilen emekçiye, inanç hakları, özgür ibadet hakları elinden alınan bütün inanç topluluklarına başta aleviler olmak üzere buradan bir kez daha söylüyoruz. Programımız bütün bu sorunları çözecek programdır. Sözümüz bu. Söz söyleyeceğiz, sözümüz var derken bir yandan bunu kastediyoruz. Evet bu saydığım her türlü sorunu çözecek fikriyatımız var. Ve üstüne bir de saydığım bütün toplum kesimlerine, saydıklarıma da söz veriyoruz. Bu programın arkasında duracağız. Sözümüzü yerine getirmek için söz vermeye devam edeceğiz.

'HDP KADIN PARTİSİDİR'

Geçtiğimiz iki buçuk yıl boyunca, kongreden bu yana, pek çok şey yaptık. Bunları burada sıralamak istemiyorum. Sadece başlıklara bakarsak bile toplumun bütün kesimlerine ve ülkenin bütün sorunlarına çözüm bulmak için halkla ve bütün ilgili topluluklarla buluşmaya gayret ettik. Bunun için elimizden gelen her türlü çabayı harcadık. Pek çok kampanya yürüttük. Pandemi döneminde iktidarın insanı yok sayan, sağlığı hiçe sayan politikalarına karşı mücadele yürüttük. Pandemiyle yoksullaşmayı derinleştiren politikalara karşı kardeş aile kampanyası yaptık. Dayanışmayla bu sorunların ve bu engellerin aşılabileceğini ortaya koymaya çalıştık. 8 Mart ve kadın mücadelesi her seferinde gerçekten bir kadın partisi olduğumuzu ortaya koydu. O nedenle kadın yoldaşlarımıza, kadın meclislimize ve bu çalışmalara destek veren bütün kadınlara buradan bir kez daha teşekkür ve minnetlerimi sunmak istiyorum.

Newroz’larda milyonlar olduk. İş, aş, adalet ve özgürlük için herkesi mücadeleye çağırdık. İş ve Aş Buluşmalarını ülkenin dört bir yanında yürüttük. Demokrasi yürüyüşleri yaptık. Her kes için adalet kampanyası yürüttük. Ayrımsız adalet talep ettik. HDP’yi elbette ‘savunuyoruz’ dedik ama HDP’yi savunurken bu ülkenin geleceğini savunduğumuzu anlatmaya çalıştık. Demokrasiye çağrı yaptık, tutum belgesi açıkladık. Bunu toplumun farklı kesimleriyle paylaştık. Ne murat ettiğimiz anlatmaya çalıştık. Alevilere eşit yurttaşlık hakkı kampanyamızı başlattık. Bizler bir topluluk adına konuşma hakkını kendimize görmüyoruz. Bizler bütün toplulukların burada kendilerini temsil etmelerini ve sözlerini kendilerinin söylemesini hedefliyoruz. Alevinin sözünü Alevi kendisi söyleyecektir. Aleviler eşit yurttaşlık hakkı broşürümüzde masa başında hazırlanmış bir kitapçıktan çok öte anlamlar taşıyor. Bütün Alevi kesimleri ve temsilcileriyle görüşerek buluşarak tartışarak hazırladık.

Bu başlığa gelmişken kongremizin 3 Temmuz’da toplanacağını söyledim. 2 Temmuz yüreklerimizin yandığı bir yangındır. Sadece bir yürek yangını meselesi değildir. 2 Temmuz Sivas Madımak Katliamı. Aynı zamanda bu ülkede iktidar zihniyetin devlet pratiğinin en temel yöntemlerindendir.

'SORUMLULARDAN HESAP SORACAĞIZ'

Yüzyılı aşkın süredir sindirilmek, yok edilmek istenen toplum kesimlerine inanç kesimlerine halklarına karşı bu devletin temel yöntem olarak elinde tutmak istediği bir yoldur. Ermenilerden Alevilere ve toplumun farklı kesimlerine karşı kullanılan ve her an kullanılmak için hazır tutulan bu katliam politikalarına karşı hep birlikte mücadele edeceğiz, yaraları birlikte saracağız ama yüzleşerek. Sorumluların hesap vermesini sağlayarak. Biz büyük barışı yüzleşme ve hesaplaşma üzerine kuracağız. Buradan 2 Temmuz’da hunharca katledilen bütün canlara bir kez daha saygılarımı iletiyorum. Devirleri daim olsun içleri de rahat olsun.

Bizler varız onların hayalini kurduğu eşit yurttaşlık toplumunu özgür geleceği kurmaya kararlıyız. Bu yolda yürüyüşümüz güçlenerek devam ediyor. Onların da anıları bize yol gösteriyor. 3 Temmuz benzer bir katliamın Çorum’da yaşandığı bir tarihtir. Bunların farkındayız yaslarını tutacağız, ağıtlarını yakacağız ama bunlarla yetinmeyeceğiz. Bu ülkede bu şekilde zulme uğrayan katliama maruz kalan zorbalığı yaşamış bütün toplulukların bütün insanların bu ülkenin yönetiminde karar mekanizmalarında bu toplumun her alanında eşit özne ve onurlu irade olmalarını sağlayarak ancak onlara borcumuzu ödeyebiliriz. Bunu yapacak programa inanca birikime ve tabana sahip tek parti biziz. Bununla gurur duyuyoruz, ama gurur duymak yetmiyor. Sorumluluğumuzu bu görev daha da artırıyor. Bu görevin bilincin. Bu sorumluluğun ciddiyetiyle yolumuza genişleyerek bütün demokrasi güçlerine yürümeye kararlıyız.

HDP, bu samimi bu kararlı programı ve mücadeleyi ancak bu karşılıklı etkileşimle ayakta tutabilir. Sizlerden ve bütün halkımızdan gelecek her türlü eleştiriye de açığız. Öneriye de açığız. Açık olmak zorundayız. Yoksa düşünün bu kadar farklı kesimi bir araya toplamış bir parti bu kadar saldırıya bu kadar kuşatmaya rağmen nasıl ayakta kalsın. İşte birbirimize sözümüzü açık söyleyebildiğimiz için hiçbir güç ve hiçbir saldırı bizi birbirimizden kopamıyoruz. Her saldırı daha da fazla kenetlenmemizi sağlıyor. Hedeflerimiz ve ilkelerimiz etrafında kararlı bir buluşma gerçekleştirdik. HDP sadece Türkiye'de değil dünyada da örneğine az rastlanacak bir tecrübedir.

'MUTLAKA KAZANACAĞIZ'

Bu ülke bu tecrübenin değerini biliyor daha da bilecektir. Dünyaya da HDP fikriyatının en zor toplumlarda nasıl çözüm gücü olacağını gösterme görevimiz vardır. O nedenle diyoruz ki bize elbette destek verin, alkışlayın; gönlümüz hoş olur. Ama sadece alkış, methiye yetmez. Eleştiri de öneri de gelsin. Birlikte daha da güçlenelim. Bizi ancak bu yol güçlendirir. Bizi 40’lar meclisi gibi düşünün. 40’lar meclisinde nasıl ortaya konuluyorsa HDP’de öyledir. Tekrar söylüyoruz. Çözüm biziz, sözümüz var şiarı kongremizin şiarı olmakla kalmıyor bu ülkenin geleceğini, aydınlık, demokratik, özgürlükçü olmasının anahtarı da buradadır. Bizler bu şiarı hayata geçirmek için hiçbir engel tanımadan yolumuza devam edeceğiz. Çözümü inşa etmek için sözümüzü söylemeye ve tutmaya her türlü gayreti sarf edeceğiz. Edirne’den Hakkari’ye, Samsun’dan Hatay’a, Mardin’den İzmir’e, Ağrı’dan Antep’e ve ülkenin dört bir yanından bütün insanlara, Kırşehir’den Malatya’ya Türkiye’nin bütün şehirlerinde insanlarımızı kongremize katılmaya sözümüzü söyleme konusunda bizlerle bir araya gelmeye birlikte göz göze bakarak ülkeye aydınlık geleceği göstermeye davet ediyoruz. Gelin bu yürüyüşü hep beraber omuz omuza sürdürelim. Yolumuz açık hak yardımcımız, hızır yoldaşımız olsun. Mutlaka kazanacağız. İnancımız tam olsun.”