Sarısülük ailesi ve avukatları iddianamenin reddini istedi

Sarısülük ailesi ve avukatları iddianamenin reddini istedi

Gezi Parkı direnişine destek eylemleri sırasında Ethem Sarısülük’ü vuran Ahmet Şahbaz adlı polis hakkında hazırlanan iddianamenin reddini isteyen Sarısülük ailesi ve avukatları, Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi’ne başvuruda bulundu. Sarısülük ailesi ve avukatları, “Bir hukuk metni değil, hukuku katleden bir siyaset ve suç belgesi olduğu için reddedilmelidir” dedi.

Ethem Sarısülük'ün ölümüne ilişkin polis memuru Ahmet Şahbaz hakkında hazırlanan iddianamenin Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilmesinin ardından Sarısülük’ün annesi Sayfi, abisi Mustafa, kardeşleri Cem ve İkrar Sarısülük, ablası Fikrinaz Tümen ve Avukatları Kazım Bayraktar, Eylem Hakverdi, Kazım Genç mahkemeye iddianamenin reddedilmesi talebinde bulundu.

Sarısülük ailesi ve avukatları Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 81. ve 27/1. maddeleri uyarınca "meşru savunmada sınırın aşılması suretiyle öldürmek" suçundan hazırlanan iddianamenin reddedilmesine yönelik Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığı’na verdiği dilekçede,  halkın demokratik gösteri hakkını kullanmak için meydanlara ve sokaklara indiği sırada insanların ve polisin gözleri önünde ve çok sayıda kamera kaydın altında bir cinayet işlendiğini vurguladı. Ahmet Şahbaz adlı polisin Ankara Emniyet Müdür Yardımcısının geri çekilme emrini dinlemeyerek eylemcilere saldırdığını ve açtığı ateş sonucu Ethem Sarısülük’ü vurduğu kaydedilen başvuruda, “Olay yerinde bulunan diğer polisler ve amirleri PVSK’nun Ek-4 maddesi uyarınca ‘Polis, görevli bulunduğu mülki sınırlar içinde, hizmet branşı, yeri ve zamanına bakılmaksızın, bir suçla karşılaştığında suça el koymak, önlemek, sanık ve suç delillerini tespit, muhafaza ve yetkili zabıtaya teslim etmekle görevli ve yetkili’  oldukları halde öyle ki, olay yerini kaydeden MOBESE kamerasını yönlendiren polis memuru dahi, bir göstericinin bir polis tarafından vurulduğunu görünce kamerayı önce gök yüzüne sonra ilerdeki ağaçlara ve orada bekleyen polislere çevirerek delil karartması yaptı. Polisler ve amirleri görevlerini ihmal ve suistimal ederek suç işlediler” diye kaydedildi.

“Görevli savcı olayı bilmesine rağmen kanıtları toplama ve ateş açan polisin kimliğini tespit ve sorgulama görevini yerine getirmedi, bu yönde talimat vermedi” diye belirtilen başvuruda Ethem Sarısülük’ün vurulduğu andan itibaren devam eden hukuksuzluğa dikkat çekildi.

Savcının Sarısülük’ü vuran Ahmet Şahbaz adlı polisin ifadesini alırken kamera kayıtları, tanıkların ifadeleri diğer maddi kanıtlar üzerinden sorgulama yapmadığı, anlatımları ile bu kanıtlar arasındaki çelişkiyi sormayarak eksik sorgulama yaparak sevk ettiği belirtilen başvuruda, olay anından itibaren hiçbir adli inceleme, araştırma, sorgulama yapmayan, yaptırmayan Ankara Emniyet Müdürlüğü, adları yazılı olmayan iki polise imzalattığı, 39 taş tespiti yapılan 20.06.2013 tarihli “Görüntü İnceleme Tutanağı”nı Ahmet Şahbaz’ı korumak için soruşturma dosyasına sunduğu kaydedildi.

Avukatlar Ankara 6.Ağır Ceza Mahkemesi’ne yaptıkları başvuruda, OSTİM işçisi Ethem Sarısülük’ün polis tarafından öldürülmesi olayını doğrudan gören ve olay yeri keşfi sırasından savcının huzurunda dinlenen tanıklarının da tehdit ve taciz edildiğini kaydetti. Hazırlık soruşturması boyunca soruşturma görevlilerinin organize bir biçimde suç işleme pahasına görevlerini ihmal ve suistimal ederek kanıtları çarpıttıkları belirtilen başvuruda, siyasal iktidarın ve Türk Başbakan Tayyip Erdoğan’ın ‘polisimi yedirtmem’ politikası doğrultusunda suç işleyen polislerin aleyhine tutanaklar ve raporlar düzenlendiği vurgulandı.

“Katil şüphelisini korumak için attıkları her adımda yeni bir suç işlediler” ifadesinin kullanıldığı başvuruda, “İddianame işte böyle bir soruşturma sürecinin sonucunda ve katil şüphelisinin avukatlığına soyunan polis amirlerinin ve savcıların müşterek ‘eseri’ olarak ortaya çıktı. Mahkemenize gönderilen bu iddianamede görüntü kayıtlarının bir kısmı çarpıtılarak, bir kısmı yok sayılarak özetlendi. Sayın Mahkeme Heyeti, Bir elinizi insan hakları hukukuna, bir elinizi ezilen insanlığın ortak vicdanına koyun ve kamera kayıtlarını  (bu kayıtları netleştirip karelere bölen, yavaşlatan görüntü kayıtlarını ekte sunuyoruz) öyle izleyin” denildi.

“Meşru savunma’ mı, vur-kaç taktiği mi?” diye sorulan başvuruda, savcının iddiasının aksine kamera kayıtlarında Ethem Sarısülük’ü vuran polis Ahmet Şahbaz’ın vur kaç taktiği uyguladığının açıkça görüldüğü ifade edilerek meşru savunma konusunu düzenleyen TCK'nun 25. maddesini hatırlatıldı.

Olayın Gelişim seyrinin iddianamede çarpıtıldığı belirtildiği başvuruda, olayın gelişim seyri hatırlatılarak, “Katil şüphelisi bu cesareti, haklılığından ve yüreğinden değil; silahından, üniformasından ve siyasal iktidar tarafından korunacağına dair güvenceden almaktadır. Halka ve vatandaşlara karşı suç işleyen polislerin yargı tarafından korunmasının -bir kaç istisna hariç- cezasız bırakılmasının Türkiye'de bir yargı geleneği olduğu zaten bilinen -her polisin de bildiği- bir gerçekliktir. Ancak, bunca maddi ve kesin kanıta, milyonlarca insanın izleyip infiale kapıldığı kamera görüntülerine rağmen katil şüphelisinin korunmasına cüret edilmesi belki de bir ilktir.

Katil şüphelisinin taşa karşı ateşli silah kullanarak işlediği cinayeti meşru savunma üzerinden aklamaya çalışanlar vicdanı ve aklı yerinde olan hiç kimseyi inandıramadılar ve inandıramayacaklar” ifadeleri kullanıldı.

Ethem Sarısülük’ü vuran polis Ahmet Şahbaz hakkında hazırlanan iddianame’in reddedilmesine yönelik Ankara 6.Ağır Ceza Mahkemesi’ne verilen başvuruda son olarak, “Adil bir soruşturma yapılmadığı için reddedilmelidir. Mesleki etik ve ahlak kurallarını çiğnediği için reddilmelidir. Bir hukuk metni değil, hukuku katleden bir siyaset ve suç belgesi olduğu için reddedilmelidir” denildi.