Sarısülük'ün katili polis üzgünmüş!

Sarısülük'ün katili polis üzgünmüş!

Gezi Parkı direnişine destek eyleminde Ethem Sarısülük'ün ölümüne ilişkin polis memuru A.Ş. hakkında hazırlanan iddianame Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildi. A.Ş, "Ethem Sarısülük hayatını kaybettiği için üzgün olduğunu" söyledi. 

Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 81. ve 27/1. maddeleri uyarınca "meşru savunmada sınırın aşılması suretiyle öldürmek" suçundan hazırlanan iddianamede, sanık polisin Gezi Parkı eylemlerine destek için 1 Haziran 2013'te Ankara 'da gerçekleştirilen gösterilere ilişkin tedbirler kapsamında görevlendirildiği belirtildi. 

Çevik Kuvvet 'in, artan olaylar üzerine Güvenpark'tan Milli Müdafaa Caddesi ile Kumrular Caddesi'nin kesişme hattının yukarısına çekilme emri aldığı, sanığın da arasında yer aldığı Çevik Kuvvet birliğinin, “arkalarındaki beton banklar, ağaçlar ve telefon kulübelerinin yanı sıra göstericilerin saldırıları sebebiyle” hızlı ve düzenli çekilemediği, sanık polisin de arasında bulunduğu bir grubun parktan en son çekildiği aktarıldı.

İddianamede, Güvenpark'tan çıkan A.Ş'nin Milli Müdafaa Caddesi ile Güvenpark arasındaki kaldırıma geldiğinde üzerine gelen bir göstericiyi uzaklaştırdığı ve yere düşen göstericiye doğru ilerleyip tekmeyle vurduğu belirtildi.

Bu sırada metro çıkışı önündeki yaklaşık 40 kişilik grubunun A.Ş'nin üzerine gelerek taş atmaya başladığı bildirilen iddianamede, göstericiye tekme vurmadan önce tabancasını çeken sanık polisin taşlanınca tabancanın mekanizmasını çektiği, bu sırada namluyu yere doğru tuttuğu ileri sürüldü. A.Ş'nin, tabancasını omuz hizasından yukarıda tutarak havaya iki kez ateş ettiği, bu sırada geriye ve yana doğru çekildiği anlatılan iddianamede, sanığın arkasını göstericilere dönüp gitmek istediği sırada tabancayı tuttuğu elinin ve tabancanın bir an yere paralel hale geldiği, bu konumdayken tabancasını üçüncü kez ateşlediği belirtildi. 

Bu sırada Ethem Sarısülük'ün elindeki taşı A.Ş'ye attıktan sonra uzaklaşmak için sola döndüğü ve tabancadan çıkan merminin sağ kulak hizasından Sarısülük'ün başına isabet ettiği kaydedilen iddianamede, A.Ş'ye, eylemcilere yaklaşmasından silahını üçüncü kez ateşlemesine kadar geçen sürede göstericilerce ondan fazla taş atıldığı iddia edildi.

İddianamede, "ateş edildiği esnada Sarısülük tarafından, ateş edilmeden 1/3 saniye önce, ateş edilmeden 1/2 saniye önce, ateş edildiği esnada ve üçüncü ateş esnasında atılan taşların, A.Ş'nin vücudunun muhtelif yerlerine isabet ettiği" öne sürüldü.

İddianamede, olay günü sanık polisin 112 Acil Servis ile hastaneye götürüldüğü, vücudunun bazı yerlerinde abrazyon olduğu, 3 defada toplam 16 günlük istirahat raporu düzenlendiği bildirildi.  İddianamede, A.Ş'nin soruşturma aşamasında verdiği ifade de aktarıldı. Buna göre sanık polis, "gösterici grubun kendisine taşlarla saldırdığını görünce linç edileceğini düşündüğünü, kaçmak istediğini, kaçmak için fırsat yaratmak amacıyla namluya mermi sürdüğünü" anlattı.

Bunu yaparken tabancanın namlusunu yere tuttuğunu, daha sonra namluyu omuz hizası üzerine kaldırarak, havaya ateş etmeye başladığını ifade eden A.Ş, "bir taraftan uyarı amacıyla havaya ateş ederken, bir taraftan da kendini kurtarmak için geriye doğru adım atıp, gösterici gruptan uzaklaşmaya çalıştığını" söyledi. A.Ş, ateş ettiği sırada birinin yaralandığını fark etmediğini ileri sürerken, "kimseyi hedef alarak ateş etmediğini, tek gayesinin linç edilip öldürülmekten kurtulmak olduğunu" söyledi.  A.Ş, "Ethem Sarısülük hayatını kaybettiği için üzgün olduğunu" belirtti.

Bazı polisler ve müşteki avukatlarının hazır ettiği bazı kişilerin tanık sıfatıyla alınan beyanlarına da yer verilen iddianamede, Polis Vazife ve Selahiyet Kanunu'nun 16. maddesinde polise silah kullanma yetkisi tanındığı ancak bunun öldürme yetkisi anlamına gelmediği belirtildi.  İddianamede, "Ethem Sarısülük'ün de arasında bulunduğu gösterici grubun A.Ş'ye taşlı saldırısıyla sanığın silahlı savunması arasında bir orantı olmadığı, meşru savunmada yasal sınırın aşıldığı" belirtilerek, "sınırın kasten aşılması halinde ceza sorumluluğunun kalkmayacağı" ifade edildi.

Bununla birlikte A.Ş'nin kendisine saldırıda bulunanlara karşı tabancasıyla havaya uyarı atışı yapması, üçüncü atışı yapıp kaçmaya çalıştığında, omuz hizasından yukarıda tuttuğu tabancasının dönme hareketinin etkisiyle yere paralel hale gelmesi, o konumdaki atış sonucu Sarısülük'ün yaralanması, atış öncesi ve esnasında vücudunun muhtelif yerlerine isabet eden taşlar dikkate alındığında, "meşru savunma sınırını kasten aştığının söylenemeyeceği, sınırın kasıt olmaksızın aşıldığı" kaydedildi.  İddianamede, A.Ş'nin eyleminin meşru savunma olup olmadığı, meşru savunma ise yasal sınırın aşılıp aşılmadığı, sınır aşılmışsa bunun kasten mi yoksa kasıt olmadan mı aşıldığının takdir ve değerlendirmesinin ağır ceza mahkemesinin görevine girdiği de belirtildi.