Sarıyıldız: AKP Botan tokadına hazırlıklı olsun!

HDP Şırnak Milletvekili Adayı Sarıyıldız, kentte yüzde 90 oy alacaklarını ve AKP'nin tek vekil dahi çıkaramayacağını belirtti.

HDP Şırnak Milletvekili Adayı Sarıyıldız, kentte yüzde 90 oy alacaklarını ve AKP'nin tek vekil dahi çıkaramayacağını belirtirken, "AKP 7 Haziran günü esaslı bir Botan tokadını yiyecektir. Botan halkı yıllarca Sayın Öcalan ve Kürt Özgürlük Hareketi'nin emanetine sadık kalmıştır" dedi. 'Çözüm süreci'ne değinerek, "PKK bu güvenin oluşması ve barışın Türkiye halklarına mal olması için üzerine düşen bütün sorumluluğu yerine getirdi. Ancak, AKP hükümeti bu süreçte yaptığı kalekollar, barajlar ve termik santraller ile halkın siyasi sinir uçları ile oynamıştır" diyen Sarıyıldız, kentin ekonomik ve sosyal sorunlarına da daha fazla yoğunlaşacaklarını söyledi.
Türkiye’de siyasi partilerin seçim vaatleri giderek klişe bir hal alırken, yine sistem partilerinin Kuzey Kürdistan’daki ‘din’ ve ‘istihdam’ projeleri de günden güne itibarını yitiriyor. 'Çözüm süreci' ile birlikte silahlı savaşın bir nebze durduğu kentlerin başında gelen Şırnak, Cumhurbaşkanlığı seçiminde HDP’nin yüzde 83 oy aldığı kent olarak rekor kırmıştı. ‘Sabıkalı kent’ olarak yıllarca ötelenen Şırnak’ta ikinci dönem milletvekili olmaya hazırlanan ve parlamentonun en genç milletvekilleri arasında yer alan HDP Şirnak Milletvekili Faysal Sarıyıldız, "HDP olarak bu gemiyi sakin bir limana götürmek için dümende artık mazlumlar ve halklar olmalıdır" diyor.

Toplu katliamların, kayıpların ve 'faili meçhul' cinayetlerin sıkça yaşandığı Şırnak’ta, birçok belgesel ve romanda ‘Şırnak Cumhuriyeti’ olarak bilinen kentte HDP’den birinci sıra milletvekili  adayı olan Faysal Sarıyıldız ile konuştuk...

'ŞIRNAK MOTİVASYONUMUZU ARTIRAN BİR KENT'

Halk sizi siyasi soykırım davası ile tanıdı. Zindandan çıktıktan hemen sonra siyasette aktif olmanızdan kaynaklı ikinci kez aday gösteriliyorsunuz. Adaylık sürecinizden biraz söz eder misiniz?
Kürtleri siyaset sahnesinden silme ve tahakküm altına alma amaçlı yürütülen "KCK Operasyonları" kapsamında 5 yıl cezaevinde kaldım. Cezaevinde bulunduğum sırada Şırnak’tan 24. Dönem milletvekili seçildim. Seçildikten sonra yaklaşık 2 yıl cezaevinden vekilliği yürütmek zorunda kaldım. "KCK Operasyonu" yapan zihniyete verilecek en iyi yanıt, tutuklanmamıza neden olan demokratik mücadelede daha fazla ısrar etmek olacaktı. Bu nedenle halkımızın iradesine ipotek koyan ve bizleri özgürlüğünden mahrum bırakan tasfiyeci anlayışı çatlatmak için yargılanmamıza neden olan ve bizlere isnat edilen “suçları" yeniden işledik. Peki, bu suç nedir? Bir halkın eşit ve özgür yaşam inşa etmek için yürüttüğü mücadeledir.

Türkiye’de AKP’nin bölgesel ve gerici güçlerin taşeronluğunu yapan IŞİD ile kurduğu stratejik ortaklık tüm Ortadoğu halklarına büyük bir toplumsal yıkımı beraberinde getirdi. Bu kirli ortaklığın tehcir ve soykırım ile sonuçlandığı coğrafyalardan biri de Kürdistan oldu.  Kürdistan halkı 2014 yılında acı ve direnişi içerisinde barındıran iki önemli tarihsel eşiğe şahitlik etti. Birincisi, 21 yüzyılın en büyük mezalimliklerinden biri olan Şengal Katliamı ve barbarlar ordusunun ilhakına karşı her milim karesinde tarihi bir direnişin sergilendiği Kobanê destanı oldu.  Yedi düvel cihana soylu direnişi ile adını duyuran Kobanê ve Şengal’de yürütülen mücadele hepimizin omuzlarına tarihsel bir sorumluluk yüklemekteydi. Büyük bir kahramanlık örneğinin sergilendiği bu direnişler karşısında bizim yürüttüğümüz çalışma okyanusta bir damlaydı.

Şengal ve Kobanê’de yaşanan bu sıcak gündem ile beraber seçim bölgem olan Şırnak’taki toplumsal hareketlilik doğalında çalışma tempomuzu da arttırmaktaydı. Halkımızın yürüttüğü bu kutsal mücadelenin bir ucundan tutmak için yeniden adaylık başvurusunda bulundum.

Şırnak, Kürdistan'da kimliğinde, kültüründe ısrarcı kentlerin başında geliyor. Hatta '90'lı yıllarda devlet yöneticileri  'Şırnak Cumhuriyeti' ismi ile anıyordu. Böylesi bir kentte milletvekili olmanın avantaj ve dezavantajları nelerdir?

Kürdistan tarihi başta olmak üzere Kürt Özgürlük Hareketi’nin yürüttüğü son 40 yıllık mücadelede sürekli önemli kavşaklar ve eşiklerde zuhur eden merkezlerden biri de Şırnak’tır. Şırnak’ın kent kimliğinde yer alan bu serhildan kültürü sürekli olarak kenti iktidarların hedefi haline getirmiştir. En son Cizre’de devlet eli ile işlenen çocuk cinayetleri kenti devlet sopası ile uslandırma çabasıdır. Böylesi bir kentte vekil olmanın dezavantajları olduğunu düşünmüyorum. Çünkü kentin toplumsal muhalefet refleksinin üst seviyede olması vekil olarak politik motivasyonumuzu daha da arttırmaktadır.

'Faili meçhul' cinayetlerin yoğunca yaşandığı kent olarak da biliniyor.  Devletin kurduğu JİTEM ile ilgili parlamentoda bir çalışmanız oldu mu? Şırnak merkez ve ilçelerinde son yıllarda da katliamlara varan cinayetler söz konusu. JİTEM denilen devletin karanlık örgütü sizce seçim bölgenizde halen barınıyor mu?

Kürt sorununun yakın tarihsel arka planında önemli bir dönemeç olan ve Kürtlerde telafisi zor toplumsal kırılma yaratan 1990’larda en çok zulme uğrayan, toplu ölümler ve faili meçhul cinayetlerin yaşandığı Şırnak bugün de devlet tasallutunun kıskacında bulunmaktadır.1990’lı yıllarda etkin bir şekilde Şırnak’ta faaliyet gösteren JİTEM’’in sadece rengi değişti. Son yıllarda Cizre, Silopi ve Şırnak kent merkezinde devlet eli işlenen sivil cinayetlerin organizasyonunu bugünkü adıyla“Yeşil JİTEM”  yapmaktadır. Bu yapı 1990’lardaki gibi belki alenen varlığını sürdürmüyor, ancak iktidarın politik çıkarlarına göre devreye giren “Yeşil JİTEM” halen varlığını koruyor. Bu güçlerin yaptıkları cinayetlerden hesap sorulması için Meclis’e soru ve araştırma önergeleri verdik. Ancak AKP elinde bulundurduğu sayısal çoğunluk nedeni ile ya araştırma önergelerimizi reddediyor ya da soru önergelerimize gayri ciddi yaklaşarak yaşananları örtbas etmektedir.

ROBOSKİ KATLİAMI
Roboski Katliamı'nın failleri halen yargılanmış değil. Parlamentoda bu konu ile ilgili yürüttüğünüz çalışmalar ne aşamada? Şirnak'ta çok sayıda işlenen toplu katliamlar gibi, Roboski Katliamı'nın da üzeri kapatılacak mı?

Roboski Katliamı Kürtlerin yüreğinde derin bir yara açtı. Devlet katliamın yaşandığı günden bu yana failleri ortaya çıkarıp yargılamak yerine açılan yaraya tuz basarak acılarımızı daha da derinleştirdi. Devlet hesap sormaktan korkuyor. Çünkü devletin en alt kademesinden tutun en üst kademesine kadar herkes yaşanan bu katliamın failleridir. Biliyorsunuz, Şırnak aynı zamanda katliamlar kentidir.  29 Mart 1994 yılında Kuşkonar ve Koçağıllı köylerinde askeri uçakların bombardımanı sonucu aralarında çocukların da bulunduğu 38 kişi katledildi. Geçen yıl dosya zaman aşımına uğrayarak, dava düştü. Roboski Katliamı’nı da zamana yayarak Kürtlerin ve hukukun gündeminden düşürmek istiyorlar. Ancak, katliamın yaşandığı ilk günden bu yana söylediğimiz bir söz var; “Unutursak kalbimiz kurusun”. Ankara’nın karanlık dehlizlerinde kaybedilmek istenen bu katliamı açığa çıkarmak için mücadelemiz devam edecektir. Roboski Katliamı ile ilgili hem zindandayken hem de dışarı çıktığımızda defalarca soru ve araştırma önergeleri verdik. Ancak tümü AKP tarafından reddedildi.

Ülkenin siyasi ve sosyal yapısında yıllarca büyük depremlere neden Kürt sorununun çözümü için başlatılan müzakere süreci aynı zamanda geçmiş ile yüzleşmenin bir başlangıcı olmalıdır. Çünkü geçmişte yaşanan acı olaylar aydınlatılmadan, yaşanan insan hakları ihlalleri ve işlenen savaş suçları açığa çıkarılmadan hakikat ve barışın inşasının gerçekleşemez. Bunun için gerçek bir barışın yolu Roboskiler'in aydınlatılmasından geçer.

'BOTANLILARIN SİYASİ TOKADI FENADIR!'

HDP Şırnak'ta kaç milletvekili çıkarabilir? AKP'yi destekleyen bazı aşiretler söz konusuydu. AKP'nin Şırnak'ta bir milletvekili Meclis'e gönderme şansı var mı?

Şırnak’a en büyük acıyı yaşatan AKP 7 Haziran günü esaslı bir Botan tokadını yiyecektir. Bilindiği üzere Botanlıların siyasi tokadı fenadır (Gülerek). Cumhurbaşkanlığını seçiminde Eş Genel Başkanımız Sayın Demirtaş’a yüzde 83 oy ile destek vererek Türkiye rekorunu kıran Şırnak’ın bu seçimde bu oranı yüzde 90’a çıkaracağına inancım tamdır. AKP Ankara’ya tek bir milletvekili dahi gönderemeyecek.

Kürt Özgürlük Hareketi'nin aldığı tüm kararlara bağlı kalan Botan halkı, HDP projesini nasıl karşılıyor?

Türkiye ve Kürdistan halklarının ortak mücadelesini “Mahirler'in emaneti” olarak gören Sayın Öcalan bu emaneti HDP’ye vermiştir. Çünkü Mazlumlar'ın, Kemaller'in, Mahirler'in ve Denizler'in ruhu bugün HDP’de vücuda kavuştu. Botan halkı yıllarca Sayın Öcalan ve Kürt Özgürlük Hareketi'nin emanetine sadık kalmıştır. Botan ile özgürlük hareketi arasında müthiş bir güven ilişkisi bulunmaktadır. Bu projenin mimarlarından olan Sayın Öcalan Botan halkının yegane teminatıdır. Bu nedenle HDP projesine güçlü bir biçimde ilk sahip çıkan bölgenin Botan olduğunu rahatlıkla ifade edebiliriz.

'AKP HALKIN SİNİR UÇLARIYLA OYNADI'

Seçim bölgenizde çok sayıda 'güvenlik' barajları, HES ve kalekollar yapılıyor... diğer yandan askeri operasyonların ilk başladığı yer, Botan. Bu durum halkı kaygılandırıyor mu? Buna yönelik HDP'nin girişimleri ne aşamada?

Kürdistan’da da halkımızın sosyal, siyasi ve kültürel yaşamı üzerinde tahakküm kurmak isteyen egemen anlayış, doğamıza da aynı mantık ile yaklaşmaktadır. Büyük sosyal yıkımlara ve ekolojik zararlara neden olan  barajlardan karlı çıkan yerel topluluklar değil, devlet ve sermaye müşterekliğine dayalı ekonomik koalisyondur. 'Güvenlik' barajları, HES’ler kitlesel göç , historyanın ve tarımsal arazilerin yok oluşuna ve kültürel bütün unsurların savrulması gibi çok ağır sonuçlar yaratmaktadır. 40 yıldır mücadele veren Kürt Özgürlük Mücadelesi tüm yöntemler denenmesine karşın tasfiye edilemeyince, savaş dışı yöntemlerle bölge halkı ve özgürlük mücadelesine kaybettirme arayışının bir sonucu olarak güvenlik barajlar yapılıyor.

Diyalog ve müzakere süreçlerinde taraflar birbirlerinin hassasiyetlerine karşı duyarlı olmalıdır. Bu tür süreçlerin ilerlemesi güven arttırıcı adımların hayata geçirilmesi ile olur. Sayın Öcalan ve PKK bu güvenin oluşması ve barışın Türkiye halklarına mal olması için üzerine düşen bütün sorumluluğu yerine getirdi. Ancak, AKP hükümeti bu süreçte yaptığı kalekollar, barajlar ve termik santraller ile halkın siyasi sinir uçları ile oynamıştır.

Şırnak halkı termik santrallere ve güvenlik barajlarının yapımına karşı olduğunu çok örgütlü bir biçimde dile getirmektedir. Termik santrallere karşı 10 bini aşkın kişinin katılımı ile yapılan mitingler bu duyarlılığın ifadesidir. Seçim beyannamemizde 'güvenlik' nedeniyle yapılan sınır barajlarını ve HES projeleri ile kentsel dönüşümün neden olduğu yeni zorla göç ettirme politikalarını kaldıracağımızı açıkça ifade ediyoruz. HDP olarak AKP’nin bu “çılgın projelerini" dururdurmak için önümüzdeki dönemde daha fazla mücadele edeceğiz. Şırnak'ta barajlar ve termik santrallere karşı kentteki yerel dinamikler ile beraber var olan ortak çalışmalarımızı daha da güçlendireceğiz.

Şırnak halkı yıllarca hak ihlalleri ile karşı karşıya bırakılmış, neredeyse 'güvenlik' bahanesiyle yıllarca 'yasak bölge' olarak ilan edilmişti. Bu bölgede yaşayan halkın HDP'den beklentileri neler?

Şırnak sadece hak ihlallerine maruz kalmadı. Aynı zamanda askeri yasak bölgelerin ilan edilmesi ve köylerin boşaltılması ile büyük bir ekonomik soykırıma da maruz kaldı. Kürt sorunundan kaynaklı bölgede yaşanan 30 yılı aşkın çatışmalı ortam en çok Şırnak’ın sosyo-ekonomik yapısını olumsuz yönde etkiledi. Köylerin devlet eli ile boşaltılması ve yakılması neticesinde insanlar zorunlu göçe maruz kaldı. Ekonomisi tarım ve ticarete dayalı olan kentimizin kırsal kesiminin neredeyse tümünün yasak bölge ilan edilmesi nedeni ile hayvancılık adeta öldü. Şırnak aynı zamanda madencilik sektöründe ve özellikle de kömür rezervleri açısından oldukça zengin yeraltı kaynaklarına sahip. Ancak güvenlikçi konsept nedeni ile kent bütün bu zenginliklerinden yararlanamamaktadır.

Şırnak yüzde 15.3  işsizlik oranı ile Türkiye'de birinci sırada yer almaktadır. Türkiye’de büyük toplumsal alt üst oluşlara ve on binlerce ölümlere neden olan savaşın Şırnak’a faturası oldukça ağır oldu. Binlerce evladını toprağa veren Şırnak’ın ticaret ve turizm hayatı da bitme noktasına geldi. Bölge halkı artık haklı olarak sadece politik taleplerini dillendirmiyor. Kentin sosyal ve ekonomik yaşamının da canlı kılınması için bizlerden çalışma beklemektedir. Bu beklentilerin yaşam bulması için bölge milletvekilleri ve kentin yerel dinamikleri olarak daha fazla mücadele etmemiz gerekiyor.

'DÜMENDE MAZLUMLAR OLMALI'

Son olarak HDP'ye oy vermede halen ikna olamayan kesimlere bir çağrınız var mı?

HDP olarak “Yeni Yaşam için Büyük İnsanlık Çağrısı”nda bulduk. Bu çağrının temel gayesi Türkiye’yi halkların ortak evine dönüştürmektir. İkna olamayan yurttaşlarımız şunu iyi bilmelidir; 7 Haziran seçimleri sıradan bir seçim değil, hepimizin kaderini değiştirmeye haiz bir niteliğe sahiptir. Halkların içerisinde bulunduğu geminin dümenini elinde bulunduran muktedirler bu ülkeyi giderek bir felakete doğru sürüklüyor. HDP olarak bu gemiyi sakin bir limana götürmek için dümende artık mazlumlar ve halklar olmalıdır.