Yargıtay 16. Ceza Dairesi, "Ergenekon isimli bir terör örgütü yoktur" hükmünde bulunarak, davayı usul yönünden bozma kararı aldı.
Davada, eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ başta olmak üzere emekli orgeneraller ve çok sayıda devlet görevlisi de yargılanıyor.
AKP/Saray çevresi, bir süredir, 2008 yılında başlatılan ve epey süredir sahiplendikleri Ergenekon Davası'nın "Gülen Cemaati'nin kumpası" olduğunu savunarak eski ortaklarını suçluyorlar.
ERDOĞAN'IN SAVCILIK GÜNLERİ!
Türk Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, başbakan olduğu 2008'in Temmuz ayında, partisinin grup toplantısındaki konuşmasındaki gündemi Ergenekon'du. Çok konuşulan o açıklamayı yapmış; "Ergenekon'un savcısı" olduğunu belirtmişti. Erdoğan, konuya ilişkin, "Savcı millet adına vardır, iddia makamı millet adına oradadır, biz de millet adına hakkı savunmanın gayreti içindeyiz; bu anlamda savcıyım" ifadelerini kullanmıştı.
Erdoğan, 2009'daki bir açıklamasında ise Ergenekon Operasyonu'nu yürütenleri kutlamaya devam ediyor, "Vicdanını sesine uyarak adımı atan herkesi kutluyorum, tebrik ediyorum ve hayırlı olsun" diyordu. Hatta bu çerçevede süren operasyon ve yargı kararlarına tepki gösterenlere de "Abdestinden şüphesi olmayanın namazından şüphesi olmaz" diye sesleniyordu.
Erdoğan için, yaşananlar İtalya'daki "Temiz Eller Operasyonu"nun bir benzeriydi. "Benim ülkemde niye olmasın" diye soruyordu.
Ergenekon, Erdoğan ve AKP'liler için propaganda malzemesine de dönüşüyordu. Fakat, Kürdistan'daki, kayıtlara "faili meçhul" olarak geçen cinayetlerin faili olarak işaret edilen Ergenekoncular, bir türlü bu minvalde yargılanmıyordu.
PKK'Yİ KARALAMAK İÇİN DE KULLANDILAR
Operasyonların başına dönersek, AKP'li çevreler Ergenekon'u PKK ve sosyalistlerle ilişkili göstermeyi de unutmuyordu. Hiçbir nesnel bağlantısını kurmadan bunu iddia eden AKP, böylece Kürt Özgürlük Hareketi'ni ve sosyalistleri halk nezdinde itibarsızlaştırabileceğini umuyordu. Ergenekon'a ise söz konusu Kürdistan'da yaşananlar olunca, somut bir müdahalede bulunulduğu söylenemez.
AKP, kendisini ülkenin karanlık dönemini aydınlattığı yalanıyla sunuyor; '90'lı yıllardan hesap sorduğunu savunuyordu. Partisinin 1 Mayıs'ta Muş'taki mitinginde Erdoğan, katliamcıların mağdur ettiği kesimleri katliamcılarla işbirliği yapmakla itham ediyordu: "Ergenekon’a kol kanat gerenler Kürt meselesinden bahsedemezler; çetelerle kol kanat gerenler Diyarbakır Hapishanesi’ni dillerine alamazlar; mafyaya, cuntaya sahip çıkanlar faili meçhullerin hesabını soramazlar."
Ergenekon'a kol kanat geren, halihazırda 'çete' denilince akla gelen, mafya liderlerini (Sedat Peker) tahliye eden ve bunlar üzerinden demokratik kamuoyunu tehdit eden, Kürdistan'a dönük kirli savaşında cunta ile ittifakını geliştiren Erdoğan, o dönem böyle söylüyordu.
AKP'LİLER: EN BÜYÜK HESAPLAŞMA; HİZAYA SOKTUK
AKP Milletvekili Yalçın Akdoğan ise 2013 yılının Ağustos ayında, söz konusu davayı "Cumhuriyet tarihinin en büyük hukuki hesaplaşması” olarak ele alıyor, şunları söylüyordu: “Sadece bir zihniyetten hesap sorulmamış, aynı zamanda bu anlayış yargı yoluyla tasfiye edilmiştir.”
Yine dönemin Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış ise "Maalesef Türkiye’de bulanık suda balık avlamaya alışmış zihniyetlerin hep önümüze engeller çıkarmaya çalıştığını gördük. Türkiye’dekileri hizaya soktuk” açıklamasında bulunmuştu.
AKP'LİLER: KUMPAS KURULDU; HATA ETTİK
Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, ittifak ettikleri Ergenekon'u aklamak içinse, “Milli orduya kumpas kuruldu” açıklamasında bulunmuştu. Aynı isim, bugün de Ergenekon Davası'yla ilgili yorumunda, "Kurumlara kumpas kuran, haysiyet cellatlığı yaparak herkese zulmeden hainler, milletin gerçeği öğrenme imkanını heba etmiştir. Adaletin değil entrikanın peşinde koşan bu kirli yapının kirletemediği gerçeklerin ortaya çıkması elbette bağımsız yargının görevidir" ifadelerini kullandı.
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ da Ergenekon'u aklamaya giriştikleri dönemde, şunları söylemeye başlamıştı: "Biz de hata yaptık. Soruşturma veya kovuşturmanın muhatapları farklı olduğunda sesimizi biraz daha gür çıkarmamız lazımdı. Türkiye uzun tutukluluk meselesini mutlaka çözmelidir."
Aynı günlerde, Erdoğan'ın çarpıcı açıklamasıysa şöyleydi: “Bugün artık geçmişteki Ergenekon, Balyoz gibi bazı yargılamaların üzerinde çok büyük soru işaretlerinin oluştuğunu daha net olarak görüyoruz” diyen Başbakan Erdoğan, bu soru işaretlerini de şöyle anlattı: “Sahte ihbar mektuplarıyla, yasa dışı dinlemelerle, sahte delillerle tasarlanmış ve ayarlanmış bir kısım yargı mensuplarıyla insanların nasıl mahkûm edildiklerini bugün çok daha belirgin şekilde görebiliyoruz."
KÜRTLER BİRLEŞTİRDİ!
AKP/Saray, bugünse tıpkı 'KCK Operasyonları' gibi, Ergenekon Davası için "Cemaat'in kumpası" yalanına başvuruyor. Oysa bugün Kürtlere dönük siyasi soykırım operasyonlarında daha ileriye gidilerek, dokunulmazlıklar üzerinden, parlamento düzeyinde doğrudan tasfiye amaçlanıyor. Yine '90'larda yaşananlar açısından eşik atlanıyor; insanların bodrum katlarında diri diri yakılmasına tanıklık ediliyor.
AKP ve Saray, özellikle Kürtlere dönük soykırımcı uygulamalarını yürütürken, MHP'nin yanı sıra Ergenekoncu kesimlerle de ittifaka girdi. '90'lardaki katliamcıları da Kürdistan'da görevlendirdi.
Ergenekon'u aklamak, Kürdistan'da bir türlü direnişi kıramayan asker-polis gücüne destek mesajı niteliğinde. Bununla paralel, AKP'nin Kürdistan'da görev yapan güçleri için hazırladığı ve silah kullanma yetkisini aşma, işkence, kötü muamele gibi insanlığa karşı suçlarda yargılamanın engellenmesini içeren yasa da bu çerçevede gündeme geldi.