‘Sayın Öcalan komployu tersine çevirdi’
‘Sayın Öcalan komployu tersine çevirdi’
‘Sayın Öcalan komployu tersine çevirdi’
Kürt Halk Önderi Öcalan'ın avukatlarından Mehdi Öztüzün, 15 Şubat Komplosu ile Öcalan'ın Demokratik Ulus projesinin hedeflendiğine ancak başarılı olunamadığına dikkat çekti. Öcalan'ın 6-8 Ekim eylemlerindeki rolüyle etkisinin daha iyi anlaşıldığını vurgulayan Öztüzün, özgürlüğünün kaçınılmaz olduğunu belirtti. Öztüzün, birlikte yaşam ve Ortadoğu'da çözümün de Öcalan'ın modeliyle mümkün olduğunu kaydetti.
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan şahsında Kürtlere yönelik 15 Şubat Komplosu'nu 16. yıl dönümünde Öcalan'ın avukatlarından Mehdi Öztüzün ile konuştuk...
'SAYIN ÖCALAN'IN DEMOKRATİK ULUS PROJESİ HEDEFLENDİ'
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a yönelik gerçekleştirilen uluslararası komplo ile temel olarak hedeflenen neydi?
Komplo ile ilgili Önderlik böyle bir belirleme yapıyor; Büyük Ortadoğu Projesi, kapitalist güçlerin ulusları birbirine düşürüp yer altı, yerüstü kaynakları sömürmeleri ve orayı bir pazar haline getirmeleridir. Bu yüzden komplo ile milliyetçiliğe oynadılar. Ama milliyetçilik Ortadoğu’ya ait bir kavram değildir. Halkların bin yıllarca bir arada yaşadığı, insanlığın ilk tarıma geçtiği ve insanlaşmanın başlandığı yerde batı projesi olan milletçiliği Ortadoğu’ya hakim kılmak için, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın Demokratik Ulus projesini boşa çıkartmaya dönüktü.
Komplonun devamı için ne tasarlanıyordu?
Önderliğe yönelik komplo ile birlikte emperyalistler daha sonra Osman- Botan ikilisinin eliyle PKK’yi milliyetçi bir kanala iterek halklar arasında boğazlaşmayı hedefliyorlardı. Emperyalistler Ermenileri önce isyana kaldırdı, ardından hedef olan Ermeniler çatışmalar arasında bırakıldı. O dönemde emperyalizm Osmanlı ile uzlaşarak Ermenilerin katliamına yol açtı. Önderlik bu konuda şunu söylüyor; Ortadoğu’nun büyük kadim halkı olan Ermeniler küçücük bir Ermenistan’a sığdırılmış. Kürtlerle ilgili de emperyalistler bunu düşünüyordu. Ulus devlet peşinde olanlar bugün güneyde ABD eliyle de olsa ulus devlete doğru gidiyor. Böylelikle Kürtlerin sol-sosyalist değerlerini ortadan kaldırıp milliyetçi küçük bir Kürdistan ulus devleti oluşturulmaya çalışılıyordu. Bu konuda engel Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’dı. Onun için Kürt Halk Önderinin esaret altına alınmasıyla iki şey becerilecekti. Bir, Kürt ve Türk savaşı başlayacaktı. Emperyalistler şunu çok iyi beceriyorlar; Türkiye Cumhuriyeti yetkililerine şu mesajı veriyorlardı; ‘sen bana uşaklık etmezsen, beni desteklemezsen, ben Kürtleri desteklerim ve onlara devlet kurdururum.' Bize de ilettiği şuydu; 'benimle olmazsanız Saddam örneği gibi Türk devleti sizi de katledecek.' Bununla birlikte ikisini de kendine bağlamaya çalışıyordu. Önderliğin bu konuda yaptığı tespit şuydu; tavşan kaç tazı tut. Bunlar birbiriyle uğraşırken emperyalistler Ortadoğu Projesini hayata geçirecekti.
'KOMPLOYU TERSİNE ÇEVİRDİ'
Sayın Öcalan komplonun boşa çıkartılmasını nasıl sağladı?
Emperyalistlerin gerçekleştirdiği komplo şu nedenleydi; kapitalizm kendisine karşı duranı yok eder. Kürt Halk Önderi de bu nedenle hedeflendi. Çünkü Kürt ve Türk savaşı başlayacaktı, ancak Kürt Halk Önderi gönderdiği ilk mektupta şunu söylemişti: 'Emperyalistlerin hedeflediği bizi çatıştırmaktır, biz demokratik cumhuriyeti yaratarak buna cevap vereceğiz.' Önderlik o süreci çok iyi okudu.
Avukat Ahmet Zeki Okçuoğlu ile ABD’li bir avukat geliyor, Önderliği çok sert ve kaba bir şekilde TC'yi reddetmeye sürükleyip TC eliyle astırmaya çalışıyorlar. Böylelikle Kürt ve Türk savaşı başlayacaktı ama Önderlik süreci bir sanatkar ruhuyla yönetti. Bugün yaşanabilir bir Ortadoğu varsa bu, Kürt Halk Önderinin ortaya koyduğu Demokratik Özerklik, Demokratik Konfederalizmdir. Onun için Önderlik ve PKK’nin hedeflenmesi aslında Kürtlükten ziyade ideolojik duruşla alakalıdır. Şu an Önderliğin ortaya koyduğu düşünce yaşamsallaşıyor, onun için Önderlik şunu hep söylüyordu; 'ben oyunbozan adamım.' 2003 yılında komployu sürdürenlerin oyununu o esaret koşullarında İmralı Adası'nda tersine çevirdi. Şu an ise IŞİD ile komplolar o yönüyle devam ediyor.
ÖCALAN'IN 6-8 EKİM EYLEMLERİNDEKİ ROLÜ
6-8 Ekim eylemleriyle, Sayın Öcalan'ın halk üzerindeki etkisi bir kez daha mı anlaşılmış oldu?
6-8 Ekim olaylarında hükümetin de belli bir tespiti vardı; devlet içerisinde bazı güçlerin olayı kaşıdığını tespit ediyor. O dönem devam etse darbe olacaktı. Çünkü daha darbe geleneği bitmemiş, dünya da hesabına gelirse darbeyi destekleyebilir. Bazen diyorlar ya ‘darbe dönemi bitmiş’ 'diye. Doğru değil. Dinlenmelerde ve açılan davalarda ortaya çıkan şey, darbe hazırmış ve kendi başbakanlarını öldürebilecek zemini dahi hazırlamışlar. Önderlik ile yaptığımız görüşmelerde söylüyordu; ‘Erdoğan’ı da götürebilirler' diye. 6-8 Ekim olaylarında Kürt halkının yaşam modeli ve kardeşlerinin yaşamı tehlike altındaydı, onun için halk haklı olarak öfkeliydi ve sokağa çıktı. Önderlik İmralı’dan mesaj göndermeseydi başka güçler devreye girebilir, darbe olabilirdi. Hükümet alanlara hükmedemeyince askeri sokağa davet etti. Askerin gelmesi zaten darbeye gebedir. Sokağa çıkma yasağı ilan edildi ve asker Batman ve Diyarbakır’da sokaklara indi. Kürt Halk Önderi yine bu halkların dostu olduğunu hep söylüyordu, yine bir darbenin önüne geçmiş oldu. Bugün her kesimden yazarlar Sayın Öcalan’ın oradaki rolüne değinip hakkını veriyorlar.
'SAYIN ÖCALAN'IN ÖZGÜR KALMASI KAÇINILMAZ'
İçinde bulunduğu esaret koşullarına rağmen 'çözüm sürecini' yürütüyor ama milyonlar kendisinin özgürlüğünü istiyor. Halihazırda Sayın Öcalan'ın özgürlüğünü özellikle önemli kılan faktörler neler?
Sayın Öcalan, 'çözüm süreci' ile ilgili kendi özgürlüğünü sorun eden bir Önderlik değil. Esaret koşullarını taş atan bir gencin tutsaklığından ayırt eden bir Önderlik değildir. Mesela hasta tutsakların içinde bulunduğu zindan koşulları üzerinde duruyor ama kendi durumu ile ilgili asla tenezzül etmeyen bir Önderliktir. Bize de bazen kızar ve 'Ben sizden daha özgürüm, siz dışarıda hapishanedesiniz. Sizin hastalıklarınız var, siz kapitalizm ve küçük burjuva hastalıklarını taşıyorsunuz ve bazı güçlere bağımlısınız, ben burada bile kendimi özgür kılmasını biliyorum’ derdi. Zaten orada esaret altında devlete kafa tutması çok kolay değildi. Ama biz şunu tartışıyoruz: Bu sürecin selameti açısından, Önderliğin anında müdahale edebileceği şartların oluşturulması gerekiyor. Bugün siyasi partilerimiz var vs. ama Önderliğin konumu ve yetkisi karşısında hepimiz karikatür gibi kalıyoruz. Gerillayı da ikna edecek olan odur, halkı ikna eden de odur. 6-8 Ekim olaylarına değindik ama Önderlik olmasaydı halkı hiçbir güç durduramazdı. Onun için 'çözüm süreci'ne giderken çok kanlı provokasyonlar olabilir. Şu anda bile bomba eylemleri ile süreci sabote etmek isteyen devlet içerisindeki karanlık güçler ortaya çıkıyor ama bu tür infiali giderebilecek tek güç yine Sayın Öcalan’dır. O nedenle tekrar söylüyorum; fiziki özgürlük olaylara anında müdahale edebilmesi için kaçınılmazdır yoksa Önderlik zihinsel özgürlüğü olan bir kişidir. En sağduyulu kişi olarak sürecin baş mimarı olan Sayın Öcalan’ın İmralı’da kalması zaten kabul edilemez.
Sayın Öcalan özgür olmadan Kürt sorununun çözümü mümkün mü?
Şu konuda net olalım; bu mücadeleyi yaratan PKK bir Önderlik Hareketidir. Şu anda Türkiye’deki yazar ve aydınların çoğunun kabul ettiği gibi, bu sürecin en sağduyulu kişisi Sayın Öcalan'ın esaret altında kalmasını mantıken de kabul etmek mümkün değildir. Bu halkın önderi o şartlarda bile sağlıklı kararlar vererek süreci götürmeyi başarıyor. Ama çözüm sürecinin baş mimarının esaret koşullarında kalmasını gerilla da halk da kabul etmeyebilir. Onun için sürecin selameti için bunu göz önünde bulundurmaktan başka çare yoktur.
'BİRLİKTE YAŞAM VE ÇÖZÜM SAYIN ÖCALAN'IN MODELİYLE MÜMKÜN'
Komploya rağmen Ortadoğu’da yaşanan kaostan kurtulmayı bekleyen halkların Sayın Öcalan’ın önerdiği formüller üzerinde durmasını neye bağlıyorsunuz?
Kürtlerin yaşadığı tüm coğrafyada Sayın Öcalan’ın Önderliği ortaya çıktı. Halkların ortak yaşamasını savunacak sanırım Sayın Öcalan’dan başka bir Önderlik yoktur. Ortadoğu'daki dinlerin, etnik kimliklerin, mezheplerin bir arada yaşaması, ulusların beraber yaşaması Sayın Öcalan’ın sunduğu Demokratik Özerklik, Demokratik Konfederalizm modeliyle mümkün. Sayın Öcalan 'çözüm'den söz ederken, 'kadın cinayetinin olduğu yerde barış olmaz, yoksulluğun olduğu yerde barış olmaz' anlayışında. Onun için sorun sadece etnik olarak Kürt sorunu değil; dinler sorunu, kadın sorunu, yoksulluk sorunu, ekoloji sorunudur. Bu konuda bir bütün olarak sorunları ele alıyor. Önderlik şunu söylüyor; 'bir ülkede bir sorunu ortadan kaldırmak için onun alternatifini kurmak gerekiyor.' Ülke, bölge, dünya sorunlarının ortadan kaldırılması için alttan üste doğru bir örgütlenme olması gerekiyor. Bugün Kobanê’de de açığa çıktı ki, son yılların derli toplu paradigmasının tek önderi Sayın Abdullah Öcalan’dır. Çünkü orada barbarlığa karşı tüm halklar savaştı. Sayın Öcalan’ın ideolojisin yarattığı paradigma orada vücut buldu, bir direniş yerine dönüştü.
Avukatlar olarak hala İmralı Adası'na gidemiyorsunuz...
27 Temmuz 2011 tarihinde avukat görüşmeleri engellenmiştir. Hiçbir hukukta yeri yoktur. Bize sunulan gerekçe sürekli 'hava muhalefeti' oluyor. Biz avukatlar olarak ısrarcıyız. En kısa zamanda da yolun açılmasını bekliyoruz. Avukat olarak yürüttüğümüz mesleğin de engellendiğini düşünmekteyiz.