Serhat: Newroz 2013 özgürlüğün başlangıcı
Serhat: Newroz 2013 özgürlüğün başlangıcı
Serhat: Newroz 2013 özgürlüğün başlangıcı
KCK Yürütme Konseyi ve KCK siyasi komite Üyesi Berfin Serhat, Kürt sorununun çözümü için, hareket olarak sonuna kadar Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın yanında olduklarını ve ortaya koyacağı yol haritasını olduğu gibi esas alacaklarını belirtti.
Hareket olarak bu süreçte üzerine düşen her türlü sorumluluğu yerine getirmeye hazır olduklarını belirten Serhat, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın tarihi çağrıyı yapacağı bu yılki Newroz’u ‘özgürlüğün başlangıcı’ olarak adlandırdı. KCK yürütme konseyi üyesi ve siyasi komite yetkilisi Berfin Serhat gündemdeki siyasi gelişmelere ilişkin sorularımızı yanıtladı.
Mart ayı Kürtlere dönük katliamların aynı zamanda, Newroz ve Kahramanlık Haftasının da olduğu bir ay. Kürtlerin bu yılki Newroz mesajı ne olacak?
Aslında Kürt tarihine baktığımızda kahramanlık ve katliamların iç içe, yan yana yürüdüğü bir tarih görebiliyoruz. Mart ayı da birçok yönüyle böyledir. Yoğun katliamlar ve görkemli direnişlerin olduğu bir aydır. Qamışlo ve Halepçe katliamları var, ama aynı zamanda kahramanlık haftası da var. Zindan direnişleri var. Büyük direnişler Mart ayında yaşanmıştır. Mart ayı bu direniş kültürünü yine sürdürecektir.
Newroz da Kürtler için büyük direniş günüdür. Özgürlük için direnişi büyütme günüdür. Bu yıl ki Newroz Önderliğimizin geliştirdiği çözüm süreciyle karşılanan bir anlama sahiptir. Tüm saldırılara rağmen büyük direniş gelişti ve böyle bir sonuç ortaya çıktı. Kürtler de tüm gücüyle bu sürecin arkasında olmalı. Onurlu bir yaşam için büyük mücadele süreci gelişiyor. Halkımızın bu yılki Newroz’da büyük katılımla iradesini ortaya koyması, demokratik ve barışçıl taleplerini alanlarda haykırması gerekiyor. Sadece Kürtler de değil. Kürt dostları, halklar herkes bu süreçte özgürlük sürecine kendi iradesini katmalı.
Diğer Newrozlardan farkı ne?
Özgürlüğün startını vermektir. Önderliğimiz bir çağrı yapacak. Yol haritasını açıklayacak. Bundan dolayı da büyük özgürlüğe başlangıçtır. Herkes böyle ele almalıdır. Sonuç alınacak bir zaman dilimindeyiz. İşte bunun için herkesin iradesini özgürlük ve barıştan yana koyacağı bir gün olacak. Newroz gerçekten yeni bir başlangıç olacaktır bu yıl.
Çözüm sürecinin gidişatını nasıl görüyorsunuz?
Bildiğiniz gibi 30 yıldır büyük bedellerin ödendiği bir mücadele verildi. İşte tüm bu bedeller ve kahramanlıklar sonucunda bir sonuç alma zamanına gelmiş bulunuyoruz. Mücadele bitmiyor kuşkusuz. Rengi, yöntemi değişebilir ama mücadele devam ediyor. Mücadele sadece yeni bir aşamaya giriyor.
Bir tehlike var mı sizce?
Aslında hiçbir süreç tehlikesiz,risksiz değil. En belirgin tehlikeler provokasyonlardır. Bunlara karşı dikkatli olmak, güçlü durmak gerekir. Bazı kesimler sürecin ilerlemesini istemeyeceklerdir.
Geçmişte olumsuz deneyimler var. 33 asker olayı, Özal’ın ölümü, yakın süreçte de Paris katliamı gibi…
Tabi ki öyle. Biz hareket olarak bu sürece kararlı giriyoruz. Önderliğimizle birlikte hareket edeceğiz. Sürecin sağlıklı gelişmesi için üzerimize düşeni yapacağız. Ama tedbirlerimiz olacak. Halkta da bazı kaygılar var. Tabii herkesin çok dikkatli olması gerekir. Süreci doğru okumak gerekir. Ama en fazla da Önderliğe ve Hareket’e güvenmeleri gerekir.
Aslında bu süreç 1920’li yıllara benziyor. Yeni bir sistem oturtulmaya çalışılıyor. Ama geçen yüzyılda Kürtler yok sayıldı. Kürdistan parçalara bölündü ve her biri bir gücün tekeline terk edildi. Ama 40 yıla yakın yürütülen özgürlük mücadelesi sonunda Kürtler bugün güç sahibidirler. Kilit roldedir. Yapılanmalar oluşurken Kürtler hesaba katılmak durumundadır. Batı Kürdistan göz önündedir. Yeni sistemde demokratik temelde Kürtlerin hakları tanınmak durumundadır.
Diğer Kürt güçleri bu süreci nasıl karşılıyor?
Tüm Kürt partileri ve şahsiyetleriyle, güçleriyle ilişki içinde, hem fikir olmak istiyoruz. İlişkilerimiz var. Biz de her halk gibi Kürtlerin kendi ulusal birliklerini yakalamalarını istiyoruz. Kürtlerin haklarını, hukukunu garantiye almak için tüm Kürt güçleriyle bir konsensüs içinde olmaya çalışacağız.
Zaman zaman bazı aksaklıklar oluyor, ama Kürtler bu süreçte hak ettikleri statüyü elde etmek için bu tür şeyleri de aşmak zorundadırlar. Bu sorumluluk, tüm Kürt örgütlerinin, güçlerinin sorumluluğudur. Bizim de, KDP’nin de YNK’nin de sorumluluğudur. Bu sorumluluk hissiyatına sahip olmak önemlidir.
Kürt ulusallaşmasının yaşandığını söyleyebilir miyiz?
Evet bu yönlü çok önemli çabalar var. Bunun sonuç alması için herkes bir çaba içinde de olmalı.
Peki bu süreçte CHP gibi partilerin tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
CHP, Türk cumhuriyetinin felsefesinin temelini atan, resmi ideolojisini belirleyen partidir. Devlet tarihinde Kürt sorununa dönük en çok rapor sunan bir partidir. Ama bu sürecin sağlıklı gelişmesi yönünde bir politika izlemiyor. Politikası olumsuzdur. Kendi kitlesinin dahi taleplerini karşılamaktan acizdir. Bu hem CHP, hem halkların geleceği hem de Kürt sorununun çözümü konusunda olumlu bir tutum değildir. Siyaseten tutarlı bir duruş içinde değildir. Milliyetçi çizgiyi bugün en aktif yürüten partidir.
Bu süreçte medyanın rolünü nasıl görüyorsunuz?
Kuşkusuz bu sürecin olumlu ya da olumsuz gelişiminde medyanın önemli bir rolü vardır. Bu sürecin olumlu gelişmesini isteyen bir kesim olduğu gibi, savaşın rantını güden bir kesim de vardır. Bazı kesimler çok negatif bir rol üslenmişler. Adana’da Newroz için toplanan Kürt halkını terör olarak değerlendiriyorlar. Bunu akşam gazetesi yapmıştı. İşte bu kesimler savaşın rantını güden, faşist tavırlardır.
Aslında Türkiye’de bu yönlü bir medya hep vardı. Bugün de var. Medyada yer alan çok değerli insanlar da var. Oysa medya özgür düşünce alanıdır. Bunu korumalıdır. Bunu korumadı mı kendi özüne ters düşer. Bunu yapanlar da var maalesef.
Roboski raporu açıklandı. Nasıl değerlendiriyorsunuz?
Türk hükümeti bu tür olaylardaki tavrını net ortaya koyarsa aslında sürece yönelik tavrını ortaya koymuş olacaktır. Bu tür olaylarda net bir tavır ortaya koymak da, sorumlularını ortaya çıkarmaktan mevcut durumda acizdir. Davutoğlu zihniyet değişiminden söz ediyordu. Oysa önderliğimiz on yıldır bundan söz ediyor. Sokak ortasında gençlerimiz öldürüyor, haksızlıklar sürüyor. Zihniyet değişiminin ölçüsü işte Roboski gibi katliamların sorumlularını ortaya çıkarmakla olur.
Kadın hareketinin bu süreçte tutumu nasıl?
Bizim bu süreçteki tutumumuz genel hareketimizle aynı şekildedir. Kadın her alanda yürüttüğü mücadeleyle Önderliğimizle birlikte yer almalıdır. Sorumluluklarını eksiksiz ve tereddütsüz şekilde yerine getirmelidir, getirecektir. Bedel de gerekiyorsa bu bedeli ödeyip sürece güçlü katılacağız.