Şerik: Mayıs şehitlerinin takipçileriyiz
PKK Merkez Komite Üyesi Cemal Şerik; PKK’nin öncü kadrolarından büyük devrimci Haki Karer’in şehadet yıldönümü vesilesiyle Mayıs ayında ölümsüzleşen devrim şehitlerine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
PKK Merkez Komite Üyesi Cemal Şerik; PKK’nin öncü kadrolarından büyük devrimci Haki Karer’in şehadet yıldönümü vesilesiyle Mayıs ayında ölümsüzleşen devrim şehitlerine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Şerik; egemen sistemin ve iktidarların artık Türk ve Kürt halkına verecekleri hiçbir şeylerinin olmadığını, toplumun da iktidar partileri ve kurumlarından beklentisinin kalmadığını vurgulayarak; “Şehitlerin yürüttükleri mücadele, yarattıkları değerler ve miras bugün ortak bir mücadele ihtiyacını her zamankinden daha fazla ortaya koymaktadır. Bunun en somut adımı ise Halkların Birleşik Devrim Hareketidir” dedi.
Mücadelenin zaferle sonuçlandırılması sürecinin yakın olduğuna işaret eden Şerik, bunun gerçekleştirmenin şehadetlere verilecek en doğru cevap olacağını belirtti.
PKK Merkez Komite Üyesi Cemal Şerik’in ajansımıza konuyla ilgili yaptığı değerlendirmeler şöyle:
BÜYÜK GÖREV VE SORUMLULUKLARIMIZ VAR
Büyük enternasyonalist savaşçı Haki Karer’in şehadetinin yeni bir yıl dönümüne daha giriyoruz. Tabii bugün sadece Haki Karer’in değil, aynı zamanda İbrahim Kaypakkaya’nın da şehadet yıldönümü. Yine Halil Çavgun ve Ferhat Kurtay gibi devrimci önderlerin şehadet yıldönümlerini ifade ediyor. Bugün vesilesiyle tüm bu şehitlerimiz şahsında Mayıs ayı şehitlerini saygıyla anıyoruz. Mayıs şehitlerini burada saygıyla anarken tabii büyük görev ve sorumluluklarımızın olduğunun bilincindeyiz de. Bu bilinçle de içinde bulunduğumuz durumu anlamaya ona göre de görev ve sorumluluklarımızı belirlemeye çalışıyoruz. Bunun çabası ve kararlılığı içerisindeyiz. İbrahim Kaypakkaya’nın şehadetinde olsun, Haki Karer’in şehadetinde olsun ortaya çıkan gerçeklik de bu. İbrahim Kaypakkaya şehadete giderken bir devrimci öndere layık bir tutum içerisinde olmuştu. Ser vermişti, sır vermemişti. Haki Karer de 1970 sonrası süreçte devrimci mücadelenin gelişiminde öncülük rolü oynarken İbrahim Kaypakkaya’nın devretmiş olduğu bu mirası devralmıştı. O nedenledir ki bir yandan devrimci görev ve sorumlulukları yerine getirme, diğer taraftan da devrimci anılara sahip çıkmayı ifade
eden bir mücadelenin gelişimine öncülük etmek gibi bir rol oynadı. Şimdi içerisinden geçtiğimiz süreçte, İbrahim Kaypakkaya’yı, Haki Karer’i izleyenlerin yapmak istedikleri de bu temelde belirlenmiş oluyor. Bu da Kürdistan ve Türkiye halklarının ortak devrimci mücadelesinin geliştirilmesinden yana bir tutumun sahibi olmak demektir. Bugün Kürdistan ve Türkiye’de devrimci, demokrasi güçleri, sosyalist güçler bunun bilinciyle hareket ediyorlar. Bu doğrultuda kararlar alıyorlar. Almış oldukları kararları pratikleştirmek için de belli bir mücadelenin ve çabanın içerisindedirler.
HBDH ŞEHADETLERE VERİLECEK CEVAPTIR
Bu yönde atılan somut adımlar var. Halkların Birleşik Devrim Hareketi bu anlamda somut bir adımdır. Bu aynı zamanda Haki Karer’in İbrahim Kaypakkaya’nın günümüzde onların anılarına verilen bir karşılık anlamına geliyor. Yine bununla birlikte Türkiye’deki demokrasi ve özgürlük güçlerinin barış özgürlük, demokrasi bloku oluşturma yönündeki çabaları var. Bu da aynı zamanda bu büyük şehitlerin anısına verilen en anlamlı bir karşılık oluyor. Tabii günümüzde anılara, şehadetlere verilecek cevaplar bunlarla sınırlı değil. Bu yaşamın her alanında bir mücadeleyi gerektiriyor. Bugün Kürdistan ve Türkiye halklarının devrimci öncülerinden beklediği de bu yöndedir. Çünkü toplumsal sorunlar içinden çıkılmayacak bir hal almış, kesin bir çözümü bekliyor. Egemen güçler, artık toplum tarafından tüm gerçekliğiyle görülüyor. Böylesi bir süreçte toplum öncülerinden kendi gerçek tarihi rolü oynamasını bekliyor. Bu gerçek tarihi öncü rolü, oynaması da ancak Kürdistan ve Türkiye halklarının birlikte ortak mücadelesiyle gerçekleşebilecek. Bunun koşulları var. Türkiye halkı Kürdistan halkı buna hazır. Çünkü yaşanan koşullar karşısında ortaya koydukları tepkiler, egemen İktidar güçleriyle kendi aralarında koydukları mesafe bunu çok somut olarak ortaya koyuyor. Artık Türkiye ve Kürdistan halklarının bu anlamda da Türkiye’deki mevcut siyaset kurumlarından, onların örgütlerinden, onların partilerinin hiç birinden bir beklentisi kalmamış durumdadır.
HALK TERCİHİNİ BELİRLEDİ
Bugüne kadar AKP’ye oy verenler bile artık AKP’ye oy vermeyeceğini söylüyor. Düne kadar CHP’den belli düzeyde umutlu olanlar bile umudunu kaybetmiş haldeler. Faşist MHP türü partiler de artık miadını doldurmuş durumdadır. Böylesi bir durumda egemen güçlerin Türkiye ve Kürdistan toplumuna sunacakları herhangi bir seçenek kalmamış durumdadır. Bu, toplumda kendi arayışlarının gelişmesine neden oluyor. Kendiliğinden hareketlerin gelişmesine neden oluyor. Birçok yerde bunlar görüldü. Artvin Cerattepe’de halk doğasını korumak için eylem gerçekleştirirken bu gerçeklikten hareket etti. Soma’da gerçekleşen maden katliamında işçiler bu gerçekliği görerek devlet ve iktidar güçleriyle aralarındaki mesafeyi giderek belirlemeye başladı. Yine egemen güçlerin birer ajanı rolü oynayan çeşitli kurum ve örgütlerle halk ilişkisini koparmaya başladı. Böylesi bir süreçte halk kendi tercihini belirlemiş oldu.
Burada yapılması gereken de halkın, Kürdistan ve Türkiye halklarının bu tercihlerini cevap olmadır Kürdistan halkı tercihini yapmış durumdadır. Bu tercihini pratik olarak ortaya koymuş durumdadır. Özyönetim direnişleri bu anlamda somut bir göstergedir. Yaygınlaşan gerilla mücadelesi bu anlamda somut bir göstergedir. Demokratik ulus inşası yönünde atmış olduğu adımlar, içine girdiği kararlılıklar bu anlamda bir göstergedir. İşte burada yapılması gereken de Kürdistan halkının, özgürlük ve demokrasi mücadelesinde sahibi olduğu mücadeleyle elde ettiği bu kazanımlarla Türkiye toplumunun arayışlarını birleştirmektir. İşte bu arayışlar bir araya geldiği zaman burada halkların ortak mücadelesi, ortak kurtuluşu yönünden de önemli bir mesafe kat edilmiş olacaktır.
MÜCADELE ZAFERLE TAÇLANDIRILACAKTIR
Böylesi bir süreçteyiz. Böylesi bir süreçte şehitleri anarken, onlara bağlılığın nasıl olması gerektiğini, bu bağlılığın gereklerini nasıl yerine getireceğimizi de bizlere gösteriyor. O açıdan bugün vesilesiyle şehitlerimizi anarken, Haki Karer’i anarken, İbrahim Kaypakkaya’yı anarken Halil Çavgun’u anarken, Ferhat Kurtay’ı anarken böylesi bir gerçeklikle mutlaka hareket etmemiz gerekiyor. Önümüzdeki dönem bunun bilinciyle mücadelesini de belirlemiş oluyor. Çünkü bu ölümsüz şehitler, bize böylesi görev ve sorumluluk bırakarak şehadete ulaşan devrimci önderlerdir. Vermiş oldukları mücadeleyle bize bunun aynı zamanda nasıl yapılacağını da gösterdiler. Çünkü onlar en zor koşullarda mücadele ettiler. En imkansız koşullarda büyük bir çabanın sahibi olarak bu mücadeleyi geliştirdiler. Eğer onlar o koşullarda bunları yapmışlarsa ve bugün onların bırakmış oldukları miras ve gelenek üzerinden mücadele bu noktaya getirilmişse; bugün onların bize bırakmış oldukları mirası, anıyı, önümüze koymuş oldukları görevleri yerine getirilmesi yönünde herhangi ciddi bir engel de bulunmuyor. Böyle bir engelin olduğunu bu gerçeklik içinde düşünmek bile mümkün değildir. Bu gerçeklikten hareketle mücadelenin ortaya çıkardığı değer ve birikimleri de bu mücadeleye katarak sonuç alma ve zafere ulaşma bilinciyle onun gerekleri mutlaka yerine getirilmelidir. Başarının elde edileceğine olan inançla mücadeleyi yürütme gerçekliğiyle karşı karşıyayız. Bu aynı zamanda yoldaşlığın ve anılara bağlılığın gereğidir. Mayıs ayında şehadete ulaşanlar şunu her zaman biliyorlardı. Katledilerek mücadeleden alınıp alıkonulmak istedikleri anda bile, yoldaşlarının ve onları takip edenlerin bu mücadeleyi devam ettireceklerine inanıyorlardı. O inanç ve bilinçle şehadete ulaşırken hiçbir zaman geriye bakmadılar. Onları izleyenlerin, onların ardından gelenlerin, mücadelelerini devam ettireceklerine her zaman inandılar. Ve bugün de onları izleyenler olarak biz geride kalanlar, onların bize bıraktıkları bu mücadeleyi çok daha ileriye taşıyarak zaferle taçlandırma göreviyle karşı karşıyayız. Bu temelde mayıs ayı şehitleri şahsında tüm şehitlerimizi minnetle ve saygıyla anıyoruz.