Seyit Rıza ve arkadaşları Kadıköy’de anıldı

Seyit Rıza ve arkadaşları, idam edilişlerinin 85. yılında Kadıköy’de anıldı. DEDEF, ADEF ve DAM çağrısıyla yapılan anmada, “Kerbela’da, Dersim’de nasıl diz çökmediysek, bugün de diz çökmeyeceğiz” mesajı verildi.

Dersim Dernekleri Federasyonu ( DEDEF), Avrupa Demokratik Dersim Birlikleri (ADEF) ve Dersim Araştırmaları Merkezi ( DAM) çağrısıyla 85 yıl önce idam edilen Seyit Rıza ve arkadaşları Kadıköy’de anıldı. HDP Milletvekili Musa Piroğlu ve Dersim Belediye Başkanı Fatih Mehmet Maçoğlu’nun katıldığı anmada, Seyit Rıza’ın resimleri yanı sıra, “Dersim 37-38 hiçbir şeyi unutmadım, hiçbir şeyi affetmedik” yazılı pankart açıldı.

Dersim 1937-1938’in mumlarla yazıldığı anma, Seyit Rıza ve arkadaşları için yapılan bir dakikalık saygı duruşuyla başladı. DEDEF, ADEF ve DAM adına açıklamayı okuyan Sebahat Babayiğit, Dersim toplumunun kanaat önderlerinin, 1935’te TBMM’de çıkarılan “Tunceli Kanunu”nun tahakkümcü uygulamalarına direndikleri için tutuklanarak, sonucu önceden belirlenmiş sözde yargılamadan sonra Elazığ Buğday Meydanı’nda idam edildiklerini hatırlattı.

“Tertelede kurşunlanan, süngülenen, bombalanan, uçurumlardan atılan, yakılan, kimyasallar ile zehirlenen, sürgün edilen, mezar hakları bile çiğnenen on binlerce insanımızın acılı hatıralarını yüreğimizin en derininde hissediyoruz” diyen Babayiğit, bu katliamın Dersimlilerin belleğinde tesellisi olmayan ve kabul edilemez bir yara olarak bugün de kanamaya devam ettiğini vurguladı.

Babayiğit, devletin, kanaat önderleri Seyid Rıza, Aliyê Mirzê Silî, Fındık Ağa, Hesen Ağa, Hesenê Îvraîmê Qijî, Resik Uşen ve Uşenê Seydî’yi hileyle katlettikten sonra başsız ve çaresiz kalan Dersim halkına karşı eşine az rastlanılır bir kırım uyguladığını anımsattı. 4 Mayıs 1937 Bakanlar Kurulu kararıyla Dersim’de köy boşaltmaları ve sürgünler başlatıldığını, direnenlerin yakılıp bombalandığını belirten Babayiğit, şöyle konuştu: “Çocuklar, bilhassa da kız çocukları ailelerden kopartılarak başta subay olmak üzere Türk ve Sünni ailelere kültürel kıyım için evlatlık verilmişlerdir. Tektipleştirici devlet iradesi, 1937’den başlayarak Dersim kimliğini yok etmeye çalışmış ve bunu başarabilmek için de yerel önderliklerin imhasına yönelmiştir. Mağaralara sığınan kadın ve çocukların zehirli gazlarla katledilmesinin yanı sıra, köylerden toplanan masum insanlar ayırım gözetilmeksizin kurşuna dizilmiş, süngülenmiş, uçurumlardan atılmıştır. Bu katliamla sadece Dersim'e karşı değil aynı zamanda tüm insanlığa karşı suç işlemiştir.”

Dersim’de gerçekleştirilen soykırımın başlıca sorumlusunun kendinden olmayanı düşman olarak kodlayıp, onu yok etmeyi amaçlayan ırkçı ideoloji olduğunu vurgulayan Babayiğit, onun günümüzdeki devamının ise, aynı uygulamayı 85 yıl sonra bile sürdüren mevcut devlet aklı olduğunu kaydetti.

1937-1938’in, Dersim halkına yönelik baskı ve asimilasyon politikalarının toptan bir imha haline dönüşme tarihi olduğunu hatırlatan Babayiğit, Dersim’in 85 yıldır yaralarını sarmaya, inkar edilmişliğini aşmaya, eşit yurttaşlık hakkını kazanmaya ve atalarının mezar yerlerini bulmaya çalıştığını dile getirdi.

DEDEF, ADEF ve DAM taleplerini ise şöyle sıraladı:

“*Arşivler Açılsın.

*Seyid Rıza ve arkadaşlarının mezar yerleri açıklansın.

*Sürgünler, kayıplar ve evlatlık alınan çocukların listesi açıklansın.

“Dersim” ismi iade edilsin.

*Dersim halkından özür dilensin.

*Dillerimize ve inancımıza özgürlük tanınsın.

*Dersim’de Ekolojik ve Kültürel tahribata yol açacak projeler iptal edilsin.

*Eşit yurttaşlık hakkımız tanınsın.”

KERBELA VE DERSİM’DE NASIL DİZ ÇÖKMEDİYSEK YİNE DİZ ÇÖKMEYECEĞİZ!

Açıklamanın ardından söz alan HDP Milletvekili Musa Piroğlu, Dersim katliamında hayatını kaybeden bütün canları anarak sözlerine başladı. Dersim Katliamından yıllar sonra Dersim ve Alevilere yönelik saldırganlığın sürdüğünü vurgulayan Piroğlu, “ Dersim’de sadece halkımız katledilmedi. O günden bu yana doğamız, inancımız, tarihimiz yok edilmek, hafızlardan silinmek isteniyor. Aynı iktidarlar bugün de kimseye sormadan mecliste Alevileri Diyanet Alevisi yapacak bir yasayı görüşüyorlar. Alevi inancını bir kültürel kuruma döndürüp, cemevlerini bir ticarethane gibi görüp bizi yok saymaya, hafızamızı silmeye çalışıyorlar. Biz Kerbela’da, Dersim’de nasıl diz çökmediysek, bu iktidarın karşısında da diz çökmeyeceğiz” diye konuştu.

Bugün de diz çökemeyen halklara boyun eğdirmek için kimyasal silah dahi büyük katliamlara imza atmaya devam ettiklerini vurgulayan Piroğlu, “ Bu iddiaların tekrar gündemde olduğu bugünlerde Dersim’i anmak, iktidarların halklara nasıl bir vahşete, nasıl bir kin gütmeye, kan dökmeye soyunabileceğini de gösteriyor. Gün, onların bu kan siyasetine dur demenin günüdür. Biz bir olarak, birlik olarak bunu sağlayacağız. Ve bugün bu yasayı çıkaranlar bunu bilsin; Kerbela’da diz çökmedik, Dersim’de diz çökmedik. Pir Sultan’ın ardıllarıyız; diz çökmeyeceğiz, yasalarınızı tanımayacağız, inanıcımızı, tarihimizi, kültürümüzü ayakta tutmaya devam edeceğiz” dedi.