Covid-19 salgını ile örgün eğitime ara verilse de Lise Geçiş Sınavı (LGS) 20 Haziran’da yapıldı. Birçok tartışmaya sebep olan sınav ertelenmezken bugün ve yarın Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) yapılacak.

Mayıs ayında “YKS ve LGS salgın tamamen bitene dek ertelenmelidir” diyen Eğitim-Sen, sınav sonrası açıklamalar yaptı ve MEB’e eleştirilerini yöneltti. Eğitim-Sen açıklamasında Manisa’da sınavdan 3 gün önce Covid-19 tanısı konulan bir öğrencinin diğer öğrencilerle aynı salonda sınava alındığını ve durumun fark edilmesinden sonra sınav salonunun değiştirildiği iddiasını da gündeme getirdi. Bu iddiayı HDP İstanbul Milletvekili Oya Ersoy ise Meclis gündemine taşıdı.

1.6 milyon öğrencinin girdiği LGS sınavında en çok tartışma yaratan ise okul önlerinde oluşan kalabalık aile grupları oldu. Birçok uzman sınava giren çocukların da ailelerin de riske atıldığını dile getirdi. Ama 2 milyon 433 bin 219 öğrencinin gireceği YKS tepkilere rağmen ertelenmedi.

SALGINDA EĞİTİM EŞİT DEĞİLDİ

LGS ve bugün ve yarın yapılacak olan YKS sınavını sorduğumuz Eğitim-Sen 3 No’lu Şube Başkanı Ayfer Koçak, sendika olarak genel anlamıyla sınavların varlığını eleştirdiklerini hatırlatarak şunları söyledi: “Sınavların zaten eğitim hakkının önünde bir engel olduğu kanaatindeyiz. Eğitimi bir rant alanına dönüştürüyor bu sınavlar. Sınavların zaten getirmiş olduğu birçok sorunun yanı sıra pandemide bu daha da yakıcı bir hale geldi. Çünkü öğrencilerin eğitime ulaşma durumu eşit değildi bu süreçte. Öğrencilerin bazıları açısından bu ayrıcalıklı hale gelirken bazıları açısından ise bu ulaşılabilir bir şey olmaktan çıktı. LGS sınavının problemleri getirildiği 3 yıl öncesinden bu yana devam ediyor. Çünkü çocuklarda kaygıyı azaltma iddiasıyla gerçekleştirilen sürecin, bizi getirdiği noktada 13 -14 yaşındaki çocukları, hata yapmama zorunluluğu olan bir sınava sokmaya vardırdı. Hiç hata yapmaksızın çocuklar bu sınavı geçmek zorunda çünkü yüzde 3’lük dilimin içinde yer almaya çalışıyorlar, İstanbul'da bu, yüzde 2'yi bile bulmuyor.”

 SOKAĞA DAHA YENİ ÇIKABİLDİLER

Koçak, salgın süreci ile uzun süredir içeride olan ve sokağa çıkma haklarını daha yeni geri kazanmış çocukların, kapalı bir alanda başkalarıyla sınava girmesinin bile başlı başına bir sıkıntı olduğunu ifade ederken: “Bu koşullarda sınavın akademik bir bilgiyi içmektense psikolojik dayanıklılığı ölçtüğünü söylemek daha doğru olacaktır.  Maskelerle öğrencilerin hava koşullarının sıcak olduğu da düşünülürse çok rahat etmeyecekleri aşikâr. Ben bile maske ile bir soruya bakarken odaklanma sıkıntısı çekecekken bu yaş grubundaki çocukların yaşayacağı sıkıntıları tahmin edebiliyoruz” diyor.

Salgın sürecinde hayata dair birçok değişiklik yapıldığını hatırlatan Koçak şöyle devam etti: “Ama böylesi bir sınavda virüsün yayılma ihtimali düşünülmeksizin, bu yaşta çocukların kapalı bir alanda bir araya getirilmesi; öte yandan ailelerin kalabalıklar halinde bahçede durması çok akıllıca bir durum yaratmadı. Genel merkezimiz de zaten bu durumu akıl dışı olarak tanımlayan bir açıklama yaptı.”

FAHA ÖFKELİ VE ÖZGÜN DAVRANACAKLAR

YKS’ye gireceklerin sayısının daha kalabalık olduğunu belirten Ayfer Koçak riskin daha da büyük olduğunun sözlerle altını çizdi: “Öncelikle daha kalabalık bir grup sınava girecek. Yaş grubunun biraz daha büyük olması çocukların daha dikkatli olacağı anlamına da gelmiyor. Ne yazık ki ergen çocukların sosyal mesafeye dikkat etmesi ya da maske kullanımı konusunda uyumu çok daha düşük. Bu hafta sonu gerçekleşecek YKS sınavında da çocukları kontrol etmek çok da mümkün olmayacak hastalık ve bulaşma açısından düşündüğümüzde. Öte yandan daha tepkili ve daha özgün davranacaklarını düşünüyorum ben. Bu da maalesef kaygıları arttıran bir durum.”

MEB VE YÖK İŞİ ŞANSA BIRAKAMAZ

Öte yandan Ayfer Koçak geçtiğimiz hafta sonu gerçekleşen LGS’de yaşananların YKS’de de yaşanmasını beklediklerini belirterek “Sınıf oluşturulma meselesi de başlı başına bir sıkıntıydı LGS’de. Birçok özel okul, 9 ya da 10 kişilik sınıflar kurarken devlet okullarında 20 kişilik sınıflar vardı. YKS'de de benzer bir durum öngörülüyor. Öğrencilerin o kadar saat o sınıflarda bir arada olmasının ciddi sıkıntı yaratacak boyutları var. Bu fiziki durum açısından örneğin sınıflarda camlar açılır havalandırma sağlanır deniyor ama örneğin güneşin vurduğu saatte camın açılması farklı bir sıkıntı yaratacaktır. Perde varsa ve çekilirse bu defa öğrenci rahatsız olacak. Yani istediğiniz kadar 20 kişilik sınıflarda camları açarız, havalandırır gibi tartışabilirsiniz ama bunda istenilen boyutta bir verim elde edilmez. Ancak sınıfta bir bulaş olmadığı sürece şanslı olacak öğrenciler. Ama Milli Eğitim’in ya da YÖK’ün işi şansa bırakmak gibi bir durumu yok” şeklinde konuştu.

ÇOCUK NEZLE DE OLSA BAŞARISIZ OLABİLİR

Manisa'da bir öğrencinin sınav esnasında Covid-19 belirtileri ile rahatsızlanıp başka bir yerde sınava girmesi olayını sorduğumuz Koçak, Manisa Eğitim- Sen Şube Başkanı İsmail Şener’in konuyu kamuoyuna açıklandığını hatırlatarak bölgedeki öğrencilerin ve velilerin karantinaya alındı bir durumun yaşandığını dile getiriyor. Koçak, bakanlıktan ise konuya ilişkin bir açıklama yapılmadığının da altını çizerken şunları söylüyor: “Sınav sorunu zaten burada ortaya çıkıyor. Çocuklar zaten 1 yıl boyunca hata yapmamak üzerine çalıştıkları bir sınava, bu psikoloji ile girdiler. Sadece Covid-19 açısından da düşünmemek lazım bizim bu sınavlara karşı olmamızın asıl nedeni, 2 saate sığdırılmış olması. Bu sınav hiçbir çocuk açısından gerçeği yansıtmaz. Çocuk o gün o sınavda nezle olsa da başı ağrısa da başarılı olamayabilir sadece Covid-19 olması gerekmiyor.

Aynı şekilde sınav kitapçığının İzmir’de yine yanlış dağıtılması gibi bir durum yaşandı. Bu tür hatalar olabilir ama bu aynı zamanda sınavın böyle bir süreçte apar topar yapılmasından da kaynaklanıyor. Öte yandan yine bu sınavların apar topar yapılmasını getirdiği bir şey de mülteci çocukların aslında muaf olması gereken derslerden sınava dâhil edilmesi. Bunlar da LGS'nin sıkıntılarından biri.”