Sınırın direniş kalesi ‘Qesra Remo’
Sınırın direniş kalesi ‘Qesra Remo’
Sınırın direniş kalesi ‘Qesra Remo’
DAİŞ çetelerine karşı 2 oğlu YPG saflarında savaşırken Kobanê sınır hattındaki Mehser köyünde sınır nöbetine katılan sınırın yaratıcı kişiliği Remo, onardığı kerpiç eve “Qesra Remo” ismini vermiş. “Qesra Remo” da direnişçilere bestelerini seslendiren Remo, Rojava üzerindeki tehdit kalkana kadar sınırı terk etmeyeceğini söylüyor.
DAİŞ çetelerinin 15 Eylül'de var gücüyle saldırmaya başladığı Kobanê'de YPG/YPJ güçleri öncülüğünde ki direniş tüm dünyada hayranlıkla izlenirken, bu tarihi direnişin parçası ve adeta soluk borusu haline gelen sınır hattındaki direniş nöbetleri de o aralıksız devam etti. Halkın öncülüğünde başlatılan direnişin hayat bulduğu onlarca sınır köyünden birisi olan Mehser Köyü, sınıra yakınlığı ve Kobanê'nin çok iyi görüldüğü bir alanda bulunmasıyla direnişin merkezi haline geldi. Şu ana kadar on binlerce direnişçinin Kobanê'ye destek olabilmek için akın ettiği köyde, komünal yaşam hayat buldu. Direnişte yer yalan 7'den 70'e herkes, hayat hikayesi, direngenliği , yaşam şekli ya da becerisiyle adeta dünyanın Kobanê'ye hayranlığına ışık tuttu.
SINIRIN YARATICI KİŞİLİĞİ REMO
Dünyada var olan birçok sol, sosyalist gruptan, LGBTİ bireylere, anarşist gruplardan, çevrecilere kadar, her din, dil ve ırktan birey Mehser Köyü'nde devam eden direnişte yer alırken, Amed'in Hani İlçesi'nden bu köye gelen Ramazan Oruç (53) isimli direniş nöbetçisi yaratıcılığı, devrimci duruşu ve direnişçi kişiliğiyle dikkat çekiyor. Kürdistanlı birçok yurttaş gibi iki oğlu YPG saflarında bulunan Oruç, direniş nöbetlerinin köylerde başladığı tarihten yaklaşık 15 gün önce Kobanê - Pirsûs sınırına gelmiş. Bu günlerde Suruç merkezde ve köylerde Kobanê'de devam eden direnişe katkı sağlama mücadelesi veren Ramazan; mütevazi, samimi, sıcak kanlılığı, sanatçı kişiliği ve devrimci duruşuyla çok sevildiği için direnişçiler arasında 'Remo' olarak anılıyor.
QESRA REMO
Direniş köyü Mehser'in orta yerinde ki kerpiçten yapılmış tek odalı bir evden, elinde çaydanlıkla çıkarken gördük Remo'yu. Kullanılmayan, atıl durumda ki bu odayı sahibinden izin alarak, diğer direnişçilerle birlikte onarıp, yaşanılır hale getirmiş. Yüzünde umut dolu bir ifadeyle "Buyurun çay içelim" diyen Remo, bizi çekici bu kerpiç eve davet ediyor. İçeri girdiğimizde sınırdaki köylerin elektriği sık sık kesildiği için yanan bir mum ışığında oturmuş sohbet eden başka direniş nöbetçilerini de görüyoruz. Oturduğumuzda ise gözümüze çarpan ilk şey duvarda yazılı olan “Qesra Remo” yazısı oluyor.
QESRA REMO’NUN MİSAFİRLERİ
Odanın sıcaklığı bizi sarmaya başladığı vakitte, Remo odada kurduğu küçük sobanın üzerinde çay demlerken başlıyor “Qesra Remo’yu” anlatmaya. Sınır köylerine gelişinin 15'inci gününde Kobanê'ye dönük IŞİD saldırılarının artmasıyla halkın sınıra akın ettiğini belirten Remo, başlatılan direniş nöbetiyle ilkin bir arkadaşıyla küçük bir çadırda kaldıklarını anlatıyor. Havaların soğumaya başlamasıyla hastalığa yakalanmamak için arayışa girdiğini anlatan Remo, içinde oturduğumuz ancak daha önceleri yıkık olan kerpiç evin dikkatini çektiğini ve bu evi yeniden inşa etmeye başladığını söylüyor. Bu kerpiç ev Remo tarafından insanın içinden çıkmak istemediği bir hale getirildikten sonra, çadırda kalan Remo ve arkadaşı geceleri burada kalmaya başlıyor. Ancak kısa sürede tüm direnişçilerin dikkatini üzerine çeken bu kerpiç ev, Remo'nun söylemiyle direnişe katılan on binlerce insanın dinlenme ve tartışma merkezi haline gelmiş. Sanatçılar, yazarlar, milletvekilleri ve daha nicesi Remo'nun direniş kalesine mutlaka uğramış. Çaylar içilmiş, direniş ezgileri eşliğinde sohbetler edilmiş, tartışmalar yürütülmüş ve yoldaşlıkların en kalıcılarının temelleri atılmış bu daracık ve sıcacık odada.
'KOBANÊ TU GULA ZÊRÎN E'
Direnişçi bir ruhla inşa edilen bu kerpiç evin hikayesini Remo'nun mütevazi anlatımıyla dinlerken, devletin yıllarca baskı ve sindirme politikaları gereği yaşattığı acıları Remo'nun yüz ifadesinde Kobanê'nin zaferiyle bir umut pırıltısına büründüğünü fark ediyoruz. Duvarda ki asılı sazın hikayesi ise bizi Remo'nun acılarını, sevinçlerini, isyan ve başkaldırısını şiir ve ezgilerle dile getirdiği içsel dünyasına götürüyor.
Kürtçe'nin Kurmanci ve Dımılki lehçelerinde yazdığı, söz müzikleri kendisine ait olan yaklaşık 150 eseri olan Remo, birebir tanıklık ettiği ve parçası haline geldiği Kobanê için de iki beste yapmış. İçilen çayların ardından kerpiç evin duvarında asılı bulunan bağlamasını alan Remo, başlıyor Kobanê için bestelediği “Kobanê tu gula Zêrîn” ezgisini söylemeye. Çocuklarının YPG saflarında çatıştığı Kobanê'den bahsederken ''Îro ji te dur ketim Kobanê, gula rengin Kobanê" dizelerini seslendiren Remo, “Cangorîyên te pirin dayîka şêra Kobanê”dizeleriyle kente yüklediği anlamı dile getiriyor. Şarkının ardından yaşadığı acıları hatırlamanın yüzüne vurduğu hüzünlü bakışı, mütevazi bir gülüşle saklamaya çalışan Remo, kendisine yönelen hayran bakışları dağıtmak için repertuarını karıştırmaya başlıyor.
NEWROZ’A KADAR SINIRDA
Remo'ya giderayak sorduğumuz “Bu direnişi ne zamana kadar devam ettireceksiniz” sorusuna verdiği cevapla mücadeleci kişiliği ve kararlılığını bir kez daha ortaya koyarak, tarihi direnişe karşı sorumluluğunun bitmediğini ifade ediyor. Remo, "Sadece Kobanê değil tüm Rojava'ya saldırı tehdidi ortadan kalkana kadar bu sınır hattında ki direniş nöbetini bırakmaya hiç niyetim yok. Bu yıl ki Newroz'u burada kutlayacağız" diyerek bizleri uğurluyor direniş kalesi haline getirdiği kerpiç evin kapısından.