Soykırımdan özgürlüğe: Yeniden dirilişin tarihi

Kürt halkının tarihi soykırımlara rağmen yeniden dirilişin tarihidir. Osmanlı’dan Cumhuriyet’e, 1980 darbesinden 1999 İmralı komplosuna kadar her süreçte Kürtler yok edilmek istendi. Ancak her defasında Kürtler, direniş ve mücadeleyle var olmayı başardı.

DİRİLİŞ VE DİRENİŞİN TARİHİ

Tarih, sadece galiplerin yazdığı bir anlatı değildir. Gerçek tarih, yok edilmeye çalışılanların küllerinden nasıl yeniden doğduğunu anlatır. Bazen bir nehrin akışını değiştirmek için dağlar devrilir, ama su yine de yolunu bulur. İşte Kürt halkı da tarihin en büyük soykırımlarına, sürgünlerine, imha politikalarına rağmen her defasında yolunu bulan o sudur. İnkârın, zulmün ve asimilasyonun en karanlık çemberlerinden geçerken bile özgürlüğü aramaktan vazgeçmemiştir.

Bu makale, Kürt halkının sistematik olarak yok edilmek istenmesine karşı verdiği mücadeleyi, Osmanlı’dan günümüze uzanan tarihsel süreçleri, Özgürlük Hareketi’nin dağlarda büyüttüğü direnişi ve son 10 yıllık süreci derinlemesine ele alacaktır. Önder Apo’nun İmralı’daki mutlak tecridine karşı gösterdiği direniş, Rojava’da yazılan yeni bir tarih ve Kürt halkının geleceği bu çalışmanın temel başlıkları arasında olacaktır.

Tarih, Kürtler için her zaman kanla ve isyanla yazıldı. Ve her isyan, yeni bir uyanışın, yeni bir özgürlük yürüyüşünün başlangıcı oldu.

KÜRT HALKININ VARLIK MÜCADELESİ: TARİHSEL KÖKENLER

Kürtler, Mezopotamya’nın kadim halklarından biridir. Bu topraklarda tarımı, şehirleşmeyi, üretimi başlatan halklardan biri olmalarına rağmen, modern tarihte sürekli yok edilmek istenmişlerdir.

Osmanlı İmparatorluğu döneminde Kürtler, kendi beylikleriyle özerk bir yönetim sürdürüyordu. Botan, Soran, Baban gibi beylikler, Kürt halkının siyasal varlığını temsil ediyordu. Ancak Osmanlı’nın merkezileşme politikası, Kürtleri yönetilebilir bir halk olarak değil tehdit olarak görülmeye başlamasına neden oldu.

1839 Tanzimat Fermanı ile Kürt beylikleri tasfiye edilmeye başlandı. Bu süreç, 1855’te Yezdan Şer’in Osmanlı’ya karşı başlattığı büyük Kürt isyanına yol açtı. Yezdan Şer ve direnişçileri yenildiğinde Kürtlerin özerk yönetimi tamamen ortadan kaldırılmış oldu.

CUMHURİYETİN İLK YILLARI: TÜRK ULUS DEVLETİ VE KÜRT İNKARI

1923’te Türkiye Cumhuriyeti kurulduğunda Kürtleri tanımadı. Yeni ulus-devlet paradigması, Türk olmayan hiçbir kimliği kabul etmiyordu.

1925’te Şeyh Said İsyanı bastırıldı, ardından Takrir-i Sükûn Kanunu ile Kürtçe yasaklandı.

1930’da Ağrı İsyanı kanlı bir şekilde bastırıldı.

1937-38 Dersim Katliamı ile binlerce Kürt öldürülürken, binlercesi de sürgün edildi.

Bu süreç, Kürtlerin kimlikleriyle var olma ihtimallerini tamamen ortadan kaldırmayı amaçlıyordu. Amaç, Kürtleri tarih sahnesinden silmekti.

1980 DARBESİ VE KÜRT ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİNİN YENİDEN DOĞUŞU

12 Eylül 1980 askeri darbesi, Türkiye’nin tüm sol-sosyalist hareketlerine olduğu gibi Kürt Özgürlük Hareketi’ne de büyük bir darbe vurmayı amaçlıyordu. Ancak bu darbe, Kürt halkı için başka bir sürecin başlangıcı oldu: Önder Apo’nun ideolojik öncülüğünde filizlenen yeni bir mücadele anlayışı.

1982 Diyarbakır Cezaevi Direnişi, Kürt halkı için büyük bir dönüm noktası oldu.

1984’te PKK’nin silahlı mücadelesi başladı.

1990’larda Özgürlük Gerillası dağlarda büyük bir güç haline geldi.

Ancak devlet, bu hareketi bastırmak için köy yakmalar, faili meçhuller, zorla kaybettirmeler gibi onlarca insanlık dışı yöntem geliştirdi.

1999 yılına gelindiğinde uluslararası bir komplo ile Önder Apo Türkiye’ye teslim edildi ve İmralı’ya hapsedildi. Fakat bu, mücadelenin bitmesi değil, yepyeni bir stratejik sürecin başlaması anlamına geliyordu.

SON 10 YILDA KÜRT HALKININ VERDİĞİ BÜYÜK MÜCADELE

2012 Rojava Devrimi ve Kobanê Direnişi:

2012’de Suriye’de iç savaş başladığında Kürtler, Rojava’da özyönetim ilan etti ve bu, modern çağdaki en büyük kazanımlardan biri oldu. Ancak 2014’te IŞİD, Kobanê’ye saldırarak Kürtleri yok etmek istedi. Kürt savaşçılar, kadın ve erkek gerillalar, dünya tarihine geçen bir direniş gösterdi. Kobanê zaferi, Kürtlerin uluslararası alandaki statüsünü güçlendirdi.

2015 Qereqozax-Tişrîn Direnişi:

IŞİD’in Qereqozax ve Tişrîn hattına yönelmesi, Kürtler için büyük bir tehdit oluşturdu. Çünkü bu bölgeler hem askeri hem de ideolojik anlamda büyük bir öneme sahipti. Qereqozax’ın düşmesi, Önder Apo’nun ideolojik mirasının saldırıya uğraması anlamına geliyordu. Ancak Kürt güçleri, büyük bir savaş vererek IŞİD’i püskürttü. Bu süreç, Kürtlerin sadece direnen değil kazanan bir güç olduğunu da gösterdi.

2018 Efrîn işgali ve 2019 Rojava Direnişi:

Türkiye, Efrîn’i işgal ederek Rojava’daki devrimi baltalamak istedi. Ancak Kürtler, Rojava’nın farklı bölgelerinde özyönetimi güçlendirerek varlıklarını korumaya devam etti.

2021-2023 özgürlük gerillasının Metîna, Zap ve Avaşîn’deki büyük direnişi:

Türk devleti, son 10 yılda Kürt gerillasına yönelik büyük operasyonlar düzenledi. Ancak gerilla güçleri, dağlarda yeni savaş taktikleri geliştirerek tüm saldırıları boşa çıkardı:

Tünel savaşları ile klasik savaş taktiklerini bozdu.

Mobil birlikler ile düşmanın lojistik hatlarını hedef aldı.

Teknoloji ve yeni savaş yöntemleri ile gerilla direnişini yeniden inşa etti.

Bugün Kürt halkının mücadelesi sadece bir coğrafyanın kurtuluşu değil, yeni bir dünya yaratma mücadelesidir. Ve bu mücadele her geçen gün büyümektedir.

İMRALI DİRENİŞİ: ÖNDER APO’NUN TECRİDİ VE ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİ

Önder Apo’nun 1999’da uluslararası bir komployla Türkiye’ye teslim edilmesi, Kürt halkının özgürlük mücadelesi açısından büyük bir kırılma noktası oldu. Fakat Önder Apo ve Kürt Hareketi teslim olmadı, tam tersine İmralı’daki direniş, Kürt mücadelesinin ideolojik ve politik anlamda yeni bir aşamaya evrilmesini sağladı.

Önder Apo’nun İmralı’daki tecrit koşulları, bir ulusun liderini fiziken tutsak etmenin ötesinde onun fikirlerini de bastırmaya yönelikti. Ancak ters tepti. İmralı’da doğan yeni paradigma, Kürt Özgürlük Hareketi’nin yalnızca bir silahlı mücadele değil, aynı zamanda bir toplum inşa hareketi olarak gelişmesini sağladı.

Önder Apo, İmralı’da kaldığı yıllar boyunca Demokratik Konfederalizm, Demokratik Ulus ve Jineoloji gibi kavramları geliştirdi. Bunlar, sadece Kürtler için değil, Ortadoğu’daki tüm halklar için bir özgürleşme modeliydi. Fakat 2015 sonrası, Önder Apo üzerindeki tecrit politikası daha da ağırlaştırıldı:

2015’ten sonra avukat görüşmeleri kesildi.

2019’da bir süreliğine görüşmeler sağlandı fakat tekrar tecrit derinleştirildi.

2021’den itibaren ise Önder Apo’dan hiçbir haber alınamaz hâle geldi.

Bu mutlak tecrit politikası, Kürt halkının iradesine yönelik en büyük saldırılardan biri oldu. Ancak Kürt halkı, “Önderliğe Özgürlük, Kürdistan’a Statü” şiarıyla tecride karşı büyük bir mücadele başlattı. Bugün İmralı direnişi, sadece bir insanın değil bir halkın özgürlük yürüyüşünün sembolü hâline gelmiştir.

ROJAVA VE ORTADOĞU’DA KÜRTLERİN STRATEJİK KONUMU

2012’de Rojava Devrimi, Kürt halkı için modern çağdaki en büyük kazanımlardan biri oldu. Rojava’da inşa edilen sistem, sadece askeri bir direniş değil, kadın özgürlüğüne dayalı yeni bir toplumsal modeldi. Ancak bu devrim, bölgesel ve küresel güçler tarafından bir tehdit olarak görüldü. Özellikle Türkiye, Rojava’daki öz yönetimi yok etmek için 2016’dan itibaren işgal saldırıları başlattı:

2016: Cerablus ve Bab işgali

2018: Efrîn işgali

2019: Serêkaniyê ve Girê Spî işgali

Türkiye, bu işgallerle Rojava’nın kazanımlarını yok etmek istedi. Ancak Kürtler, direniş ve diplomasi yoluyla bu saldırılara karşı mücadeleyi büyüttü. Bugün Rojava’da Demokratik Özerklik Sistemi hâlâ ayakta ve Kürtler, Ortadoğu’nun en büyük devrimsel dönüşümünü gerçekleştirmeye devam ediyor.

ÖZGÜRLÜK GERİLLASININ SON 10 YILDAKİ BÜYÜK DİRENİŞİ

Son 10 yıl, Kürt Özgürlük Hareketi için hem en büyük saldırıların hem de en büyük direnişlerin yaşandığı bir süreç oldu. Gerilla güçleri, dağlarda büyük bir savaş yürüttü ve Türk devletinin imha konseptini boşa çıkardı.

2015 sonrası Türk devleti, yeni bir savaş stratejisi geliştirdi: Havadan insansız hava araçlarıyla gerillaları hedef alma, kimyasal silah kullanımı, sınır ötesi operasyonlarla Medya Savunma Alanlarına saldırılar.

Ancak Özgürlük Gerillası, bu saldırılara karşı savaş taktiklerini geliştirdi:

Tünel savaşları: Gerilla, savaş mevzilerini yer altına taşıyarak düşmanın hava saldırılarını etkisiz hâle getirdi.

Mobil birlikler: Klasik mevzi savaşları yerine, hareketli birliklerle düşmanın lojistik hatlarını hedef aldı.

Teknolojik savaş: Gerilla, modern savaş teknolojilerini kullanarak düşman saldırılarını etkisizleştirdi.

2021-2023 Zap, Avaşîn ve Metîna direnişleri, Kürt Özgürlük Hareketi’nin en kritik savaşlarından biri oldu. Türk devleti, gerillayı bitirmek için tüm savaş yöntemlerini devreye soktu. Ancak gerilla güçleri, bu saldırıları başarısızlığa uğratarak direnişini sürdürdü. Bu savaş, Özgürlük Hareketi’nin sadece bir savunma gücü değil, aynı zamanda bir devrim gücü olduğunu bir kez daha kanıtladı.

KÜRTLERİN ULUSLARARASI ALANDAKİ YERİ VE GELECEĞİ

Bugün Kürt halkı, artık sadece kendi coğrafyasında değil, uluslararası alanda da büyük bir aktör hâline gelmiştir. ABD, Rusya, AB ve bölge ülkeleri, Kürtlerin Ortadoğu’daki kilit rolünü kabul etmek zorunda kalmıştır. Ancak Kürtlerin mücadelesi hâlâ devam etmektedir. Çünkü Kürtler hâlâ bir statüye sahip değildir. Türk devleti ve bölge güçleri, Kürt halkının kazanımlarını yok etmek için saldırılarını sürdürüyor. Uluslararası hukuk, Kürtlerin haklarını resmî olarak tanımış değil.

Fakat Kürt Özgürlük Hareketi’nin geliştirdiği Demokratik Konfederalizm modeli ulus-devlet paradigmasına karşı yeni bir çözüm önerisi olarak öne çıkmaktadır. Bugün Kürtler sadece kendi coğrafyalarında değil, tüm dünyada halkların özgürleşmesi için bir model sunmaktadır.

SONUÇ: TARİHİN EN BÜYÜK DİRENİŞİ VE ÖZGÜRLÜĞE YÜRÜYÜŞ

Kürt halkının tarihi, soykırımlara rağmen yeniden dirilişin tarihidir. Osmanlı’dan Cumhuriyet’e, 1980 darbesinden 1999 İmralı komplosuna kadar her süreçte Kürtler, yok edilmek istendi. Ancak her defasında Kürtler, direniş ve mücadeleyle var olmayı başardı.

Bugün Kürt halkı özgürlüğün eşiğinde durmaktadır: Rojava’da devrim sürüyor. Gerilla dağlarda direnişi büyütüyor. Kürt halkı dört parçada statü elde etmek için mücadele ediyor.

Bu mücadele sadece Kürtler için değil, Ortadoğu halkları ve tüm insanlık için yeni bir umut kaynağıdır. Çünkü Kürtler, özgürlüğü sadece kendileri için değil tüm ezilenler için istiyor. Ve bu mücadele mutlaka zaferle sonuçlanacaktır.