Takipsizlik kararına itiraz: Bilal Erdoğan ile birlikte 90 kişi yargılansın!
Takipsizlik kararına itiraz: Bilal Erdoğan ile birlikte 90 kişi yargılansın!
Takipsizlik kararına itiraz: Bilal Erdoğan ile birlikte 90 kişi yargılansın!
Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın oğlu Bilal Erdoğan'ın da aralarında bulunduğu 90 kişi hakkında açılan 'Yolsuzluk' soruşturmasının 'takipsizlik'le sonuçlanmasına İzmir'den itiraz geldi. Av. Arif Ali Cangı yaptığı itirazda, Verilen takipsizlik kararının kaldırılmasını istedi.
İstanbul Sulh Ceza Yargıçlığı'na sunulmak üzere Cumhuriyet Savcılığı'na dilekçesini sunan Av. Arif Ali Cangı, 25 Aralık Yolsuzluk Davası'nın 'takipsizlik' kararı ile üstünün kapatılmasına itirazda bulundu.
SORUŞTURMA HAKKINDA TEDBİR KARARI ALAN HAKİMLERİN YERİ DEĞİŞTİ
Cangı dilekçesinde, "02.09.2014 tarihli gazetelerden "25 Aralık operasyonu" adıyla anılan soruşturma dosyasından, şüphelileri arasında zamanın Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın oğlu Bilal Erdoğan, Yasin El Kadı oğlu Muaz Kadı, Mehmet Cengiz, Fatih Saraç, İbrahim Çeçen ve Latif Topbaş'ın da aralarında bulunduğu toplam doksan kişinin hakkında kovuşturma açılmasına yer olmadığı kararı verildiğini öğrendim" diyerek, soruşturma hakkında tedbir kararı veren yargıçların başka yerlere atandığını hatırlattı.
ANAYASAYA AYKIRI ŞEKİLDE HSYK YASASA DEĞİŞTİRİLDİ
Diğer yandan Adli Kolluk Yönetmeliği'nde değişikliğe gidilerek, adli kolluk teşkilatı görev yönünden de idareye ve yürütme organına bağlandığına vurgu yapan Cangı, "Yine herkesçe bilindiği gibi gerek 17 Aralık ve gerekse itirazımıza konu olan 25 Aralık operasyonlarının soruşturmalarının devamını ve olası kovuşturmaların süreçlerini etkilemek için daha sonra Anayasa Mahkemesi kararından öğrendiğimiz üzere; Anayasaya aykırı olarak; Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Yasası değiştirilmiş, iktidarın siyasi amacına uygun olarak Kurul içi atamalar yapılmıştır" dedi.
'DARBE YAPACAKLAR' KILIFI
Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere iktidara mensup etkili ve yetkili siyasi kimlikli kişilerin, soruşturmayı yapan savcı ve kolluk memurlarının aslında hükümete darbeyi amaçladıklarını beyan ettikleri yönünde açıklamalarını anımsatan Cangı, halen soruşturmada görev alan kolluk personeline soruşturma açılarak, gözaltı ve tutuklama kararları verildiğini kaydetti.
'YARGININ BAĞIMSIZLIĞI ŞÜPHE ALTINDA'
Bu gelişmeler ve müdahaleler sonucunda Türkiye’de zaten tartışma konusu olan 'yargı bağımsızlığının' çok büyük yara aldığını ifade eden Cangı dilekçesinin devamında, "Soruşturma çerçevesinde Şüpheli olarak görülen Bakanlar açısından fezlekenin bir türlü meclis gündemine gelememesine rağmen mahiyeti internet vasıtası ile herkesin bilgilerine sunulmuştur. Fezleke incelendiğinde, çok ciddi suçların çok ciddi kanıtları olduğu anlaşılmaktadır. Soruşturma dosyasındaki şüpheliler ile pek çok bürokrat ve siyasetçi hakkında ciddi suçlamalar bulunmaktadır. Bu ciddi iddialara rağmen masumiyet karinesi gereğince hiç kimse adil biçimde yargılanıp mahkum olmadan suçlu sayılamaz. Ancak yargılama yapılmadan dosyanın kapatılması halinde bu iddialar hep gündemde kalacaktır. Maddi gerçeğe ancak kamu davası açılması ve yapılacak yargılama sonucunda verilecek hükümle ulaşılabilecektir" diye kaydetti.
'ŞÜPHELİLER YARGILANMALI'
Anayasa'nın 2.maddesinin T.C. Devleti'nin "hukuk devleti" olarak nitelendirildiğinin altını çizen Cangı itiraz dilekçesini şöyle sonlandırdı: "Başvuruya konu soruşturmada gereken titizlik gösterilmeden kovuşturmaya yer olmadığına karar verilerek soruşturma kapatılmıştır. Kararın itirazsız kesinleşmesi halinde Türkiye yargısı ve siyaseti büyük töhmet altında kalacaktır. Bu şekilde hukuk devletinden iyice uzaklaşılmasından bu ülkenin tüm yurttaşları büyük zarar görecektir. Hukuk devletinin olmadığı yerde hukuk güvenliği de olamaz. Böyle bir ortamda anayasada tanınmış hak ve özgürlükler kullanılamaz. Anayasa'nın 40. maddesine göre Anayasa ile tanınmış hak ve hürriyetleri ihlâl edilen herkes, yetkili makama geciktirilmeden başvurma imkânının sağlanmasını isteme hakkına sahiptir, 36. maddesine göre de Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma (Ek ibare: 4709 - 03.10.2001 / m.14) ile adil yargılanma hakkına sahiptir Diğer yandan anayasanın 11. maddesine göre; Anayasa hükümleri, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır.
Bu ülkede hukukun üstünlüğü ilkesinin yerleşmesini ilke edinen, demokratik kurumların işlevini Anayasaya uygun olarak yerine getirmesini dileyen bir yurttaş olarak, yukarıda sayılan anayasa maddeleri ve AİHS'nin 13. maddesindeki etkili iç hukuk yoluna başvurma hakkına dayanarak kovuşturmaya yer olmadığına dair karara itiraz ediyorum.
Sonuç ve İstem: Yukarıda açıklanan ve re’sen de göz önüne alınacak nedenlerle itiraza konu kovuşturma açılmasına yer olmadığına dair kararın bozularak, şüpheliler hakkında kamu davası açılmasını diliyorum."