Tarihin tekerrür ironisi: 1994’te 6 vekil 2013’te yine 6 vekil tutuklu
Tarihin tekerrür ironisi: 1994’te 6 vekil 2013’te yine 6 vekil tutuklu
Tarihin tekerrür ironisi: 1994’te 6 vekil 2013’te yine 6 vekil tutuklu
DEP eski Milletvekilleri Hatip Dicle, Leyla Zana, Mahmut Alınak, Orhan Doğan, Sırrı Sakık ve Ahmet Türk’ün tutuklanmalarının üzerinden 19 yıl geçti. Ancak aradan geçen zamana karşın Kürt siyasetçilere dönük devletin de AKP iktidarının da yaklaşımı, bakışı değişmezken, değişen tek şeyin yıllar olduğu görüldü. 1994’te 6 vekil tutukluydu, yıl 2013 yine 6 vekil ve binlerce Kürt siyasetçi, seçilmiş tutuklu!
Bundan 19 yıl önce, 17 Mart 1994’te Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bir ilk yaşandı. Kürtlere yönelik faili meçhuller, kayıplar, işkenceler, tutsaklıkların hayatın her alanını, her anını kuşattığı OHAL’li günlerde TBMM’de yer alan Kürt vekillere yapılanların tanıklığının ifadesi 17 Mart günü. 2 Mart 1994’te parlamentoya giren polisler DEP milletvekilleri Orhan Doğan ve Hatip Dicle’yi yaka paça gözaltına aldı. Yurtdışında da büyük tepki çeken bu gözaltı aynı zamanda cumhuriyet tarihinde bir ilk olarak yer edindi.
Ankara 1 No’lu Devlet Güvenlik Mahkemesi (DGM), 17 Mart 1994’te Hatip Dicle, Orhan Doğan, Leyla Zana, Ahmet Türk, Sırrı Sakık ve Mahmut Alınak tutuklanarak Ankara Merkez Kapalı Cezaevi’ne konuldu. DEP Milletvekili Selim Sadak da 1 Temmuz 1994’te gözaltına alındı ve 12 Temmuz 1994’te tutuklandı. 3 Ağustos 1994’te tutuklu bulunan 6 eski milletvekiliyle başlayan DEP davası ise 8 Aralık 1994’te Dicle, Zana, Doğan ve Sadak’a “Örgüt üyesi olmak” iddiasıyla 15’er yıl ağır hapis cezası verildi. Yargıtay 9. Ceza Dairesi de kararı 26 Ekim 1995’te onadı.
HATİP DİCLE VE ALINAK İKİNCİ KEZ TUTUKLANDI
DEP’li vekillerin tutuklanmasının ve partinin kapatılmasının ardından aynı siyasi geleneği sürdüren birçok parti kuruldu ve benzer gerekçelerle kapatıldı. 14 Nisan 2009’daki ilk KCK operasyonunda gözaltına alınıp tutuklanan DEP eski Milletvekili Hatip Dicle, 12 Haziran 2011’deki son genel seçimlerde Diyarbakır’dan bağımsız aday olarak yine milletvekili seçildi. Yapılan seçimlerin sonucuna göre milletvekili olan Dicle, 4 yıldır halen cezaevinde. Söz konusu KCK operasyonu kapsamında DEP eski Milletvekili ve şu an ki Siirt Belediye Başkanı Selim Sadak da 24 Aralık 2009 tarihinde gözaltına alındı.
Dicle’nin tutuklanması, seçilmiş olmasına rağmen mazbatasının verilmeyişi, Sadak’ın gözaltına alınışı, ne devlet nezdinde ne de “devletin mevcut statükocu anlayışını yıktığını, ileri demokrasiye geçişi sağladığını” iddia eden AKP nezdinde 19 yılda değişen bir şey olmadığı görülmüş oldu. Yine DEP eski Milletvekili Mahmut Alınak da 22 Kasım 2011’de “KCK operasyonu”yla gözaltına alındı ve İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nce serbest bırakıldı ancak 8 Aralık 2011’de savcının itirazı üzerine tutuklandı.
DEĞİŞEN SADECE YILLAR
Kürt siyasetçilere yaklaşım konusunda 19 yılda değişen nedir sorusuna ise verilecek tek yanıt; yıllar oluyor. AKP iktidarı da Kürt siyasetçileri illegal kılmaya çalışıp manipüle etmek istedi. Bu tavrını halen sürdüren AKP, yıllardır yürüttüğü ve dilinden düşürmediği “açılım”ı Kürt siyasetini “ileri demokrasi”yle bitirmeye çalıştı. Tek bir milletvekili daha kazanmak için Dicle’ye 12 Haziran 2011 seçimlerinden 5 gün sonra avukatları aracılığıyla verilen mazbatasını 21 Haziran 2011’de geri alan AKP, 1994’de DEP’lilere yönelik konsepti 21. yüzyıl etiketiyle yürütmekten öte bir yaklaşıma sahip olmadığını beleş vekillik peşinden koşarak gösterdi.
AKP ‘SOL’ GÖSTERİP ‘SAĞ’ VURUYOR
DEP geleneğinin en son ardılı olan BDP’nin bugün itibariyle Dicle ile birlikte Faysal Sarıyıldız, Selma Irmak, İbrahim Ayhan, Kemal Aktaş ve Gülser Yıldırım da 12 Haziran seçimlerinde halkın iradesiyle vekil oldular ancak tahliye edilmeyip mazbatalarını alamayan Kürt vekiller. AKP’nin 1990’lı yılların konseptini daha yaygın ve kapsamlı biçimde yürüttüğü KCK operasyonlarıyla yalnızca Kürt vekilleri değil, Kürt siyasetinin aktörlerini bir bütün olarak siyaset dışı kılmanın hesaplarıyla hareket etti. İktidara geldiği günden bu yana demokrasi, adalet, eşitlik, fikir ve ifade özgürlüğü gibi kavramları dilinden düşürmeyen Başbakan Erdoğan’ın Ocak ayının ilk günlerinde “silahlar sussun fikirler konuşsun” sözleri dikkat çekmişti. “Fikirler konuşsun” diyen AKP, benzer söylemlerini dilinden asla düşürmezken, pratikte de bunun tam aksine sarılarak, tersten işlettiği mantığa göre “sol” gösterip “sağ” vurdu. BDP'li milletvekiller hakkında sadece son bir yılda hazırlanan yüzlerce fezleke ve binlerce yıla varan hapis cezaları istemiyle açılan davalar 19 yıllık devlet geleneğinin Kürt siyasetine bakışı ve yaklaşımında pek de bir şey değişmediğini özetliyor.
2009-2012 yılları arasında 18 BDP’li belediye başkanı, 60 belediye meclis üyesi, 14 il genel meclis üyesi de ellerinde silah değil dillerinde çözüm ve demokratik talepler olduğu için görevinden alındı. Yine eski ve yeni 36 belediye başkanının tutuklu olduğu bu süreçte söz konusu KCK operasyonları AKP’nin gerek siyasi konjonktürdeki çıkarları gerekse de seçimler öncesi ve sonrası stratejik uygulamaları dahilinde sürüyor.
AİHM MAHKUM ETTİ AMA ZİHNİYET YİNE AYNI
Zana, Dicle, Doğan ve Sadak'ın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) 1996’da yaptığı başvuruyu 17 Temmuz 2001’de karara bağladı. AİHM, “DGM’nin tarafsız ve bağımsız olmadığı, karar duruşmasında suçun niteliğinin değiştirilmesine karşın, suçlamanın nitelik ve nedenlerinin sanıklara açık biçimde bildirilmediği ve kendilerine savunma hazırlamak için gerekli zaman ile kolaylık tanınmadığı, ayrıca ifadeleri karara esas alınan iddia şahitlerini duruşmada sorguya çekme ve dinleme imkanı verilmediği, adil yargılanma hakkının ihlal edildiği” gerekçesiyle Türkiye’nin, tutuklu vekillerin her birine 25 bin dolar ve mahkeme masrafı için ise toplam 10 bin dolar tazminat ödemesine karar vermişti. Bu kararın ardından 12 yıl geçti. Fakat AİHM’in bu kararından da etkilenmeyen AKP, AİHM’in belirttiği bu hukuksuz ve politik yaklaşımı itinayla benimseyip yürütmeye çalışıyor. Binlerce Kürt siyasetçi AİHM’in bu kararının zeminini oluşturan sebeplerden ötürü mağdur.
ORHAN DOĞAN
Yıllarca tutuklu kalan, 52 yıllık ömrünün 10 yılını cezaevinde geçiren DEP eski Milletvekili Orhan Doğan, tahliye olduktan 3 yıl sonra Ağrı’nın Doğubeyazıt ilçesinde 2007 yılında düzenlenen 6. Ehmedê Xanî Kültür Sanat ve Turizm Festivali’nin kapanış konuşmasında kalp krizi geçirdi. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma Hastanesi Beyin Cerrahisi Bölümü’nde yoğun bakıma alınan Doğan, tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak 29 Haziran 2007’de hayata gözlerini yumdu. Sadece DEP milletvekili olması değil, sadece parlamento çıkışı yaka paça gözaltına alınıp tutuklanması değil, aynı zamanda yaşamının bütünün de önemli kesitleri barındırıyordu Orhan Doğan. Bunlardan en önemlilerinin başında da Cizre'de avukatlık yaptığı yıllarda 1989'da Cizre'nin Yeşilyurt köylülerine dışkı yedirilmesi olayıyla ilk kez Avrupa İnsan Hakları Komisyonu'na taşıyan bir hukukçuydu aynı zamanda…