‘Tarihsel ihanet kendi kendini yöneten Şengal’le yanıt bulacak’

Şengal'deki katliamın tanığı PEDA Eş Başkanı Ömer Salih, KDP'nin Êzidî halkına tarihsel bir ihanette bulunduğunu ifade ederek "tarihsel ihanet kendi kendini yöneten Şengal'le yanıt bulacak" dedi.

Ömer Salih, DAİŞ’in Şengal’e saldırdığı süreçte Êzidî toplumunu katliamla yüz yüze bırakarak kaçan KDP’nin şu anki politikalarının eskisinden de daha kötü olduğunu ifade ederek “3 Ağustos ihanetin günüdür. Ama Şengal halkı artık kendi kendini yönetecek ve KDP’ye bağlı yaşamayacaktır” dedi.

74. Êzidî katliamı olarak da bilenen Şengal Katliamı diğer katliamlardan farklı olarak tüm dünyanın gözleri önünde gerçekleşmişti. Kadını, erkeği, çocuğu yaşlısıyla Êzidîlerin 21. yüzyılda yaşadığı bu drama televizyon ekranlarından tüm dünya şahit olmuştu. Katliamın izleri ve failleri bir daha silinmemecesine kazındı belleklere. Ama DAİŞ zulmünü yaşamış Şengal halkı üzerinde yürütülen kirli politikalarında sonu gelmiyor.

Êzidî Özgürlük ve Demokrasi Partisi (PEDA) Eş Başkanı Ömer Salih 3 Ağustos 2014’de başlayan Şengal Katliamı vesilesiyle katliamın nasıl geliştirildiği, KDP’nin katliamdaki rolü, Şengal Halkının büyük bölümünün bu katliamdan nasıl kurtulduğu ve Şengal’de bugün gelinen durumu değerlendirdi.

KDP HALKI BİLİNÇLENDİRMEMİZİ ENGELLEMEYE ÇALIŞIYORDU

Katliam öncesi ve katliam sürecinde Şengal’deydiniz. Katliam öncesinde DAİŞ’in Rojava Kürdistan’a ve Irak’a saldırıları sürecinde Şengal’deki durum nasıldı?

Yani aslında bu noktada Önderliği takip eden herkes bilir ki Önderliğin 2007 yılından bu yana böylesi Şengal’de bir Êzidî katliamının yaşanabileceğine dair uyarıları ve öz savunmanın geliştirilmesine dair uyarıları vardı. Tüm toplumumuz Önderliği iyi tanımasa perspektiflerini bilmese de toplumu bu noktada bilinçlendirme çabalarımız vardı.

DAİŞ’in Rojava’ya saldırıları başladığında Şengal içinde kaygılandık. Yine Rojava’ya saldırılar başladığında biz köy köy, ev ev dolaşıp halka bu savaşı ve nedenlerini anlatmaya çalışıyorduk. Bir yandan tabi Rojava’ya destek olmaya çalışıyor, diğer yandan da Şengal halkını böyle saldırılar olabileceği noktasında bilinçlendirmeye çalışıyorduk.

Ama KDP, hem Rojava’ya yardım hem de halkı tehlikeler karşısında bilinçlendirme çabalarımızı engellemeye çalışıyordu. Mesela bu noktada bir örnek vermek istiyorum. Rojava üzerine yoğun bir ambargonun olduğu süreç vardı. Rojava’ya gıda yardımında bulanabilmek için TEVDA olarak bütün köyleri dolaştık, yaşanan savaşı, DAİŞ’in karakterini, Rojava üzerine uygulanan politikaları ve ambargoyu anlattık ve yardım topladık.

O zaman KDP bize baskı yaptı ve “Biz Rojava için Şengal’den bir kilo bile yardım gitmesine izin vermeyeceğiz” dediler. Biz de “Siz izin verseniz de vermeseniz de göndereceğiz” dedik. Tabi o süreçte sadece Şengal değil, Güney’de de YNK gibi partiler böyle bir kampanya başlatmışlardı. Yani aslında tüm Kürtler bulundukları alanda Rojava’ya destek sunabilmek için seferber olmuşlardı. KDP izin vermiyordu ama halk yine de yardımda bulunuyordu. Un, şeker, yağ topluyorduk. Ben kendim kamyona bindim ve erzak topladım. Birçok köyden erzak almamıza KDP izin vermedi. Ama birkaç köye engel olamadı. O zamanda, sonrasında da Rojava’ya gittim. O zaman Şengal Êzidîleri adına 200 ton erzak toplayabilmiştik. Bizim için Rojava’yla Şengal’in bir farkı yoktu. Ama tabi sonra zaman geçtikçe bize de sorun çıkarmaya başladılar. Beni kaç defa gözaltına da aldılar. Rojava’yla ilişkilendiğimiz için bazen bir hafta bazen de 4 gün gözaltında tutulduğumuz oluyordu.

KDP HALKA DAİŞ SALDIRISININ OLMAYACAĞINI SÖYLEMİŞTİ

Peki Şengal’deki Êzidî toplumu bu süreçte DAİŞ’in Şengal içinde tehlike olduğunun farkında mıydı ya da bu noktada kaygıları var mıydı?

Kaygılar vardı. Ama Musul düştükten sonra daha fazla kaygılanmaya başladık. Özellikle Til Afer’in DAİŞ’in eline geçtiğinde oradan gelen Türkmenleri Şengal’de misafir ettik. Her Êzidî köyünde DAİŞ zulmünden kaçan Türkmenleri kabul etti. Til Afer, Şengal’e çok yakındır.

O süreçte KDP, PKK’nin Şengal’e güç göndermesine izin vermiyordu. Şengal’e gelen bazı HPG gerillalarını tutuklamıştı, gruptan kalan diğer arkadaşlarda kendilerini KDP’den gizliyorlardı.

Ben ve TEVDA’dan birkaç arkadaş o süreçte köy köy dolaşmaya başladık. Yine içimizde bazı PKK kadroları da vardı. Onlarda köy köy, ev ev dolaşıp halka tehlikeyi anlatmaya ve onları bu noktada eğitmeye çalışıyorlardı. Muhtarlarla ve Êzidî toplumunun önde gelenleriyle görüşmek istedik. Çünkü Şengal’e saldırı beklediğimiz için her ailenin bir kişi vermesini ve onları askeri eğitime göndermek istiyorduk. DAİŞ saldırılarına hazır olmak için bunu yapmamız gerekiyordu.

Muhtarlar bu talebimizi kabul etmediler. “Sizinle oturup toplantı yapmayız” dediler. Çünkü bizden önce KDP yetkilileri muhtarlarla toplantı yapmışlardı. Muhtarlar onlara “DAİŞ saldırabilir, saldırdığında ne yapacağız” diye kaygılarını anlattıklarında, kendilerine “Gidin evinizde rahat yatın. Bir şey yok, öyle bir saldırı yapılmayacak” demişlerdi.

Biz ev ev dolaşıp insanlarımıza DAİŞ tehlikesini ve kendimizi savunabilmek için silah eğitimi almamız gerektiğini söyledik. Ama söylediklerimize fazla inanan olmadı. Ancak içlerinde benim iki çocuğumun da yer aldığı 20 kişiyi eğitime gönderebildik. Zaten benimle birlikte 17 kişilik bir ekip daha önceden Cezaa’ya gidip silah eğitimi almıştık. Ama bu 20 kişilik ekibimiz daha dönmeden katliam başladı.

Tabi ferman sürecinde KDP kaçınca ve halk bunu kendi gözleriyle görünce ancak o zaman bize inandı. Ben de tüm Şengal halkı da bu tarihi ihanete, katliama ve bunlar karşısında gerillanın direnişiyle halkı korumasına şahit olduk. Biz de halkımızın savunması için ne gerekiyorsa yapmaya çalıştık.

İHANET, KATLİAM, DİRENİŞ VE KAHRAMANLIK HEPSİ İÇ İÇE YAŞANDI

İhanete, katliama ve kahramanlığa tanık olduğunuzu ve savunmada da yer aldığınızı ifade ettiniz. DAİŞ saldırısı nasıl başladı, o gece ve sonrasında neler yaşandı?

Sabaha karşı sanırım 02:35 civarlarındaydı DAİŞ’in saldırıları başladı. DAİŞ Girzerîk, Sibaşêxidir, Girazêr köylerine saldırdı. Benim köyüm hemen Girezerik’in arkasındaki köydü. Arabayla mesafe 10 dakika kadardır. Girzerîk ve Sibaşêxidir köylerinde halk ve bir kısım YNK peşmergesi 2-3 saat kadar DAİŞ’e karşı direndi. Ama Girazêr’de bir direniş gelişmediği için DAİŞ’in eline en fazla o köydekiler esir düştüler.

İşte Girzêrîk ve Siba Şêx Hidir’da halk birkaç saat direndi ve iki defa DAİŞ saldırısını kırdı. Tabi bir yandan direniş gelişirken. Diğer yandan da yaşlılar, kadınlar, çocuklar arabalarla o köylerden çıkarılıyordu. Ama bu birkaç saatlik direniş ardından milletin mermisi bitince kalanlarda Şengal merkeze doğru geri çekilme yapmaya başladı. Ancak Şengal’in doğu tarafında Wardî diye bir köy vardı. Orası için de peşmergeler halka “DAİŞ geldiğinde beyaz bayrak kaldırın. Müslüman olun, bir şey olmaz” diyorlar. Ama oradaki halk onlara inanmıyor ve kendini dağa doğru çekiyorlar. Ama tabi Wardi köyünden de bir kısım insanımız DAİŞ’in eline esir düştü. Ama Koço tarafından fazla kurtulan olmadı. Koço halkı ya katledildi ya da esir düştü. Koço’da 100 civarında Êzidî erkeğin kafasını kestiler. Koço muhtarının ileri gelenlerinin hepsinin kafasını kestiler.

Tabi Şengal merkezde de bazı Arap ve Kürt işbirlikçiler DAİŞ’e yardımcı oldu. Onlar da Şengal merkezde katliama başladı. Şengal merkezdeki millet de dağlara doğru kaçtı. DAİŞ’in geçmesinden önce zaten işbirlikçileri kaçmaya çalışan Êzidîlere saldırdı ve üzerlerine ateş açtı.

PEŞMERGE KAÇTI GERİLLA SAVUNDU

Sabah Şengal merkeze ulaştım. O zaman KDP’nin tek bir peşmergesi bile bir mermi patlatmadı ve Şengal’i bırakarak kaçtılar. Arabalarını bırakıp kaçtılar. Hatta bir arabalarında Doçka vardı. O zaman Şengal’de bazı HPG gerillaları vardı. Arkadaşlardan bazıları doçkayı getirdiler. Ve dağa hakim bir noktaya konumlandırarak oranın savunmasını yaptılar. Bir grup da peşmerge bölgeden çekilince boş kalan Şengal’den, dağın batısına giden Sinûnê ve Dugirê yolunu tuttu.

Ben kendim de doçkanın kurulduğu yerdeydim. Çeteler zaman zaman bize mermi atıyorlardı. Ama dağa çıkamıyorlardı, çünkü stratejik bir yeri tutmuştuk. Orda halktan gençler de arkadaşların yanına gelip katıldılar.

Halk kendini dağlara vurdu. Tabi o süreçte Rojava’ya ulaşmaya çalıştılar. Ama 300-400 civarında aile “Ölsek de Şengal’den çıkmayız” diyerek dağlarda kaldılar. Ama etrafımız hepsi DAİŞ tarafından kuşatılmıştı. 4 gün boyunca halk da, arkadaşlar da ne yemek yedi, ne su içti. Çünkü hiçbir şey yoktu. Dört gün sonra Rojava’daki arkadaşlar bir koridor açarak buradan yiyecek ve 2 kamyon su getirdiler. Halka dağıttık ondan sonra halk biraz takat kazandı. Yine dağda kalan aileler bir sürece kadar bostanlarının ürünlerini yediler. Yani 20 güne kadar da halk bostanlarıyla idare etti. Daha sonra 3 ay sonra falan yeniden koridor açıldı. Erzağımız Rojava’dan geldi. Ve biliyorsunuz Kasım 2015’te gerilla ve YBŞ güçleri tarafından Şengal tümden özgürleştirildi.

HALK GERİ DÖNÜYOR AMA KDP ENGELLEMEYE ÇALIŞIYOR

Şu an Êzidî halkının Şengal’e geri dönüşü ne düzeydedir?

Katliam sürecinde de Şengal’i terk etmeyen bir kısım insanımız olmuştu. Ama şu anda Şengal’e geri dönüşler yaşanıyor. Köylerde 100 aileye yakın dönüş var.

Birçok kişi geri dönmek istiyor ama KDP bu noktada kirli bir politika yürütüyor. Mesela şu an KDP bırakmıyor geri dönmek isteyen halk barınabilmek için bir çadır bile getirsin.

KDP’nin katliamdan önceki politikaları biliniyor, yine bizleri nasıl bir katliamla yüz yüze bırakıp kaçtığı da biliniyor. Ama açık söylemek gerekirse şu andaki politikaları eskisinden de kötü. Mesela şimdi bizi kendisini eskisi gibi kabul etmediğimiz ve katliamdan ders çıkarıp daha örgütlü bir toplum haline geldiğimiz için adeta cezalandırırcasına bir yaklaşım sergiliyorlar. Mesela bırakmıyorlar insanlarımız gidip Güney Kürdistan’da herhangi bir ürününü satarak ailesinin geçimini sağlasın ya da oradan bir şeyler alıp getirip satsın. Geçenlerde bir dükkan sahibi dükkanı için kamyonla eşya getirmişti. KDP’nin özel kuvvetleri hemen gelip müdahale etti, zorluklar çıkardı.

Bununla geri dönüşleri engelleyerek Şengal ve Êzidî toplumunu zayıf ve kendisine muhtaç halde bırakmak istiyorlar.

ARTIK HALKIMIZ KDP’Yİ ŞENGAL’DE İSTEMİYOR

Şengalli Êzidîler KDP’nin bu politikaları hakkında ne düşünüyor ve nasıl bir refleks veriyor?

KDP Êzidîlerin kendisine kölelik yapmasını istiyor, toplumumuzsa bunu kabul etmiyor. Bu gün Şengal’deki Êzidîiler tek başına bile kalsalar artık KDP’yi kabul etmiyorlar. Artık bugün bizim toplumuz da bir güç sahibi. Kendi örgütlülüğünü ve askeri gücünü kurdu ve geliştiriyor. Şu an Irak da KDP’yi kabul etmiyor. Bir hafta önce Irak savunma bakanı “KDP’nin Musul operasyonunda yer almasını kabul etmiyoruz” dedi. Ama bizim gücümüzü yani YBŞ’yi kabul ediyorlar. 6000’e yakın gücümüzün bu Musul Hamlesine katılmasını kabul ediyorlar. Hatta en ön noktada yer alacağız.

Şu an KDP bizim buradaki örgütlülüğümüzü zayıflatmak ve dağıtmak için çaba gösteriyor. İstihbaratını içimize yerleştiriyor, parayla bazılarını satın almaya çalışıyor. Ama bunlarla sonuç alamaz. İnsanlarımız KDP gerçeğini tanıdı. Hem kendi örgütlülüğüne dair bir aydınlanma yaşadı. Bu yöntemlerle etkileyemez. Yine onların istihbaratı varsa bizim de güçlü bir istihbaratımız var. Geliştirdikleri her yöntemi tersine çevirip onlara döndüreceğiz.

Şu an Şengal’de örgütlenme anlamında çok büyük gelişme var. Ben mesela kendi ailemden örnek vereyim. Daha önce örneğin evimizden bir kadının bile arkadaşların yanına gitmesi toplumumuz tarafından ayıplanıyordu. Tabi katliamdan sonra birçok gerçek daha net görüldü ve örgütlenme ihtiyacı toplum tarafından da hissedildi. Mesele kadınlar artık eskisi gibi yaşamayı kabullenmiyorlar. Kendi örgütlenmelerini yarattılar. Kadın merkezleri oluşturuldu. Şimdi birkaç günde bir mutlaka eğitim yapıyorlar. Yine erkekler açısından bu böyle erkek olsun kadın olsun eğitim görüyor. Eskiden sen bir kişiye eğitime gel dediğinde “siz benimi kandıracaksınız” diyordu. Ama şimdi öyle değil, insanlarımız eğitime gönüllü geliyor, ilgi gösteriyor. Yani Şengal Halkı eskisi gibi örgütsüz değil. Örgütlenerek kendi gücünü görüyor ve KDP’ye muhtaç olmadığını biliyor.

Son olarak Şengal Katliamının ikinci yıldönümü vesilesiyle bir mesajınız var mı?

O gün Avrupa, Kuzey, Güney, Rojava her yerde halkımızın sesini yükseltmesini istiyoruz. Kim nerede olursa ayağa kalkmalı, yürümeli ve bütün dünyaya seslenmelidir. Çünkü bu gün ihanetin günüdür. Ama unutulmasın ki bu ihanetin aksine Şengal örgütlülüğünü geliştirerek kendi kendini yönetecektir. KDP’ye de Irak Hükümeti’ne de bağlı olmayacaktır.

 

...