Taşeronlaşmayla rant alanı yaratan AKP, suç işliyor
Taşeronlaşmayla rant alanı yaratan AKP, suç işliyor
Taşeronlaşmayla rant alanı yaratan AKP, suç işliyor
Ankara Tabip Odası’nın (ATO) 14 Mart Tıp Bayramı etkinlikleri kapsamında düzenlediği “İşçi sağlığında taşeron örgütlenmesi” konulu panelde konuşan Sosyal-İş Genel Başkanı Metin Ebetürk, taşeronlaşmanın Türkiye’de büyük bir rant alanı haline getirildiğini söyleyerek, bu konuda kamu yönetiminin de “aleni bir biçimde suç işlediğini” belirtti.
Petrol-İş Sendikası’nda düzenlenen panele TTB’den Dr. Levent Koşar, Ankara İşçi Sağlığı Meclisi ve ATO’dan Ercan Yavuz, SES Genel Örgütlenme Sekreteri Hasan Kaldık, Sosyal-İş Genel Başkanı Metin Ebetürk ve İzmir İşçi Sağlığı Meclisi’nden Gültekin Akarca konuşmacı olarak katıldı. İş cinayetlerinde hayatlarını kaybeden işçiler anısına bir dakikalık saygı duruşuyla başlayan panelde ilk olarak konuşan Ebetürk, taşeronlaşmanın sömürüyü artırarak, sendikasızlaştırmayı örgütsüzlüğü yarattığını belirtti.
Ayrıca işçilerin bölünerek yönetildiğini ve güvencesiz çalıştırıldığını ifade eden Ebetürk, “Bu durum karşısında sömürü katmerli bir hal alıyor. Taşeronlaşma ilk olarak yardımcı işlerde başladı. Ancak günümüzde gelinen noktada taşeronlaşma asıl iş alanlarını da kapsadı. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ülke genelinde 585 bin 780 taşeron çalışanı olduğunu söylüyor. Ancak bu rakam 750 bin ila 1 milyon arasında değişiyor” diye belirtti.
KAMUDA AÇIKÇA SUÇ İŞLENİYOR
Taşeronlaşma konusunda yasanın getirdiği sınırlama kriterleri olduğunu dile getiren Ebetürk, bu kriterlere göre teknolojik ve taşeronun çalıştırılacağı işyerinde uzlaşmanın sağlanması gerektiğini söyledi. Ebetürk, Türkiye’de bu kriterlere uyumun ise yok denecek bir düzeyde olduğuna dikkat çekerek, “Bu kriterleri yerine getirmeyen iş yerlerine idari para cezaları verilmesi gerekiyor. Yine orada çalıştırılan taşeron işçilerin çalıştırılmaması gerekiyor. Ancak bunlara riayet edilmiyor. Yani bu ülkede kamu yönetimi açık bir biçimde suç işliyor. Oysa tüm bu haksızlıklara karşı meydanlarda taleplerini haykıran sendikacılar ise gerek KCK gerekse de farklı tanımlarla tutuklanıyor. Tüm bunlara karşı da bir tane cesur ve yürekli bir savcı çıkmıyor” diye konuştu.
BÜYÜK BİR RANT ALANI YARATILDI
Hastane, karayolları ve maden sektörlerinin taşeronlaşmanın giderek artarak yayıldığı alanların başında geldiğine işaret eden Ebetürk, düşük ücrete, uzun süre sağlıksız koşullarda çalıştırılmanın olduğu büyük bir rant alanının yaratıldığının altını çizdi. SES Genel Örgütlenme Sekreteri Kaldık, hastanelerde ve sağlık alanındaki taşeronlaşmanın ciddi boyutlarda olduğuna dikkat çekti. AKP’nin sağlığı tamamen piyasaya terek ederek paralı hale getirdiğinin altını çizen Kaldık, taşeronlaşmanın sağlığı ciddi bir biçimde tehdit ettiğini söyledi.
AKP’NİN AYAK OYUNLARI
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın “taşerondan vazgeçmeyeceğiz” sözlerini hatırlatan Kaldık, “Bakanlık bu sözle şunu söylüyor; geleceğimiz taşerona teslim edilecek. Buna karşın bizlerin de ciddi bir şekilde örgütlenmesi gerekiyor. Ancak hükümet ise ayak oyunlarıyla sendikal örgütlenmeyi de bertaraf etme peşinde. 10 bin üyesi bulunan Devrimci Sağlık İşçileri Sendikası’nın üye sayısı resmiyette kabul edilen rakamı bin 200 dolayında” dedi.
‘AKP, RANT VE YANDAŞINI KAYIRMANIN PEŞİNDE’
Kaldık, AKP’nin hiçbir şekilde kadrolu çalışan istemediğine dikkat çekerek, “AKP, tamamen kendi iki dudağı arasına bağlı bir çalışan profili arzuluyor. Yani taşeronlaşma üzerinden iş yapma derdinde. Yapılan uygulamalar bunun kanıtı. Buna karşın taşeron çalışanlarda örgütlendirilmeli. Yakında iş kolunda meydana getirilen bu rekabet ve sözleşmeli uygulamalar nedeniyle işyeri hekimliği ve uzmanlığı da taşeronlaştırılacak. Bu rekabetle ezilecek olan da yine biz emekçiler olacağız. Çünkü AKP’nin getirdiği her yasa kendinin nasıl kazanacağı ve yandaşının nasıl faydalanacağına endeksli. AKP, kapitalizme nasıl hizmet edebilirimin peşinde. Ne emekçileri ne de halkı düşündüğü yok” diye kaydetti.
‘İŞÇİLER KENDİ SORUNLARINI SAHİPLENMEZSE ‘KAZA’ DİYECEĞİZ’
İzmir İşçi Sağlığı Meclisi’nden Akarca, meydana gelen iş cinayetlerinin yüzde 99’unun önlenebilir olduğunu, yüzde 1’lik ihtimalin ise “kader” olduğuna dikkat çekti. Başbakanın hayatını kaybeden maden işçileri için “kader” sözüne atıfta bulunan Akarca, kapitalizmin buna “iş kazası” dediğini, sosyalizmin ise “iş cinayeti” dediğini vurguladı. İşçi sınıfının da kendi sorunlarına karşı duyarsız ve sahipsiz bir tavır içinde olduğu eleştirisini yapan Akarca, ne sendikaların ne meslek odalarının ne de ilgili sivil toplum örgütlerinin yürüttüğü mücadelenin oldukça yetersiz olduğunu söyledi. Akarca, işçilerin kendi sorunlarına sahipsiz kalmaları halinde iş cinayetlerine “iş kazası” demek zorunda kalacakları uyarısında bulundu.
İşçi sağlığının sadece hekim meselesi olmadığına dikkat çeken panelin moderatörü Dr. Koşar, “Meseleye hekim cephesinden olduğu kadar sınıfsal perspektiften de bakılması gerekiyor. İşçi sınıfının kendi sorunlarına sahipsiz kaldığı eleştirisini de pozitif algılamak gerek. Sendikaların, meslek odalarının ve ilgili örgütlenmelerin ortak platformuyla işçi sağlığı meselesinin irdelenmesi gerekiyor” dedi.
TÜRKİYE AVRUPA’NIN TAŞERONU
Ankara İşçi Sağlığı Meclisi ve ATO adına konuşan Yavuz ise Türkiye’nin Avrupa ülkelerinin bir taşeronu olduğunu belirterek, “Avrupa, riskli, tehlikeli işleri Türkiye’ye yaptırıyor. Türkiye’de yapılan üretim ise Avrupa ülkelerinde pazarlanıyor. Özellikle eğitim ve sağlık alanında nitelik değil, nicelik aranması açıklayıcı. 14 milyon çalışanın bulunduğu Türkiye’de Sağlık Bakanlığı’nın açıklamasına göre 2 bin hekim bulunuyor. Bu durumda nitelik değil, sadece ‘iyi iş yaparsınız’ anlayışına kalıyor!” diye ifade etti.