‘Tek umudum Rojava’da bir gün özgür olmak’
‘Tek umudum Rojava’da bir gün özgür olmak’
‘Tek umudum Rojava’da bir gün özgür olmak’
Suriye’deki iç savaşın parçaladığı Kürt ailelerden biri de Ahmad ailesi. Ailece oturdukları Şam’a bombalar yağması üzerine daha iyi bir yaşam umuduyla 3 çocuğu ve eşiyle İstanbul’a gelen 35 yaşındaki Jamil Ahmad, 400 TL’ye Fatih’te tuttuğu 2 odalı evde, yokluk içinde yaşıyor. Her yerde iş aramasına rağmen bulamayan Ahmad, insanların pazardan getirdiği yiyeceklerle ailesinin karnını doyuruyor. Ahmad tek umudunun birgün savaşın bittiği Rojava’da özgür yaşamak olduğunu söylüyor.
Jamil Ahmad, doğup evlendiği Qamişlo’dan ailece göç ettiği Şam’da iyi bir hayat yaşıyordu. Oturduğu Tadamun mahallesinde fırıncılık yapan Ahmad, yeni doğan oğlu Yussef ve iki küçük kızı için güzel bir gelecek tasarlıyordu. Birden savaş onun kapısına da dayandı. Mart 2011’de başlayan iç savaşın yayılmasıyla ailesinin paramparça olduğunu belirten Ahmad, yaşadığı zor süreci şöyle anlatıyor: “İlk önce savaş bizden uzaktı. Ancak Şam’daki Sünni ve Alevi mahalleler arasında mezhep çatışması vardı. Hergün Esad’ın ordusunun Sünni mahallelerine attığı bombalarla sarsılıyorduk. Ta ki felaket bize dayanana kadar. Esad güçleri ve muhalifler arasında kaldık. Savaşın başlamasından 4 ay sonra ablam Linda, Şam’da sokağın ortasında infilak eden bir bombanın kurbanı oldu. Ardında 4 yetim bıraktı. Onu defnettiğimiz gün savaşın acımasız yüzünü ilk defa bu kadar yakından hissettik. Bu bizim için bir yıkım oldu. 2011 yılının Ramazan ayında çatışmalar daha da yoğunlaştı. Oturduğumuz mahallede bik gece saat 23.00’de bomba patladı. O zaman gelecek sefere hedefin bizim evler olacağını anladık ve konu komşu çoluk çocuğu alıp Şam’dan ayrıldık.
‘SAVAŞTAN KAÇTIK SEFALETE YAKALANDIK’
Şam’daki çevrem İstanbul’da Suriyelilerin çok iyi karşılandığını, orada iş bulmakta sorun yaşamayacağımı bana söylemişti. Bu umutla ve yakınlarımızdan borç alarak ailem ile yola koyulduk. İlk önce Qamişlo’ya akrabalarımızın yanına sığındık. Ancak onların durumu bizden farklı değildi. Çok yoksuldular ve bırak bize bakmayı kendilerini bile zor doyuruyorlardı. Yine de orada 4 ay kaldık. Daha sonra Nusaybin’e gittik. Orada otelde 2 gün geçirdikten sonra bu kez İstanbul’a doğru yol aldık. Burada 15 gün otelde kaldık. Kürtlerin ve İslamcıların en çok yaşadığı semtin Fatih olduğu söylediğinde hemen Fatih’e gittim. Burada bizim gibi birçok Kürt Suriyeli ailenin yaşadığını öğrendik. Çevredeki iyi niyetli insanlar yardım için ellerinden geleni yapmaya çalışsa da, hiçbir aile burada umduğunu bulamadı. Urfalı bir adamla tanıştım. Bana 2 odalı bir evi 400 TL’ye kıraya verdi. Benim imkanım yok, ancak belki sonra iş bulup öderim diye kabul ettim. Fatih Belediyesi ilk etapta bana bin TL’lik bir yardımda bulundu ve biraz erzak getirdi. Sonra bir daha arayıp sormadılar. Çok zor günlerden geçiyoruz . İnsanların pazardan getirdiği yiyeceklerle sayesinde yaşıyoruz. Çocuklar bir çok gece ağızımıza bir lokma bile geçmeden uyuyor. Böyle olacağını bilseydim İstanbul’a gelmeden iki kez düşünürdüm. Savaştan kaçtık sefalete yakalandık”.
‘HEPİMİZ BİR DİYARLARA SÜRÜKLENDİK’
Jamil Ahmad, Fatih Haliç caddesinde bulunan eski bir binanın 2 odalık bir evinde eşi Elham, 6 yaşındaki Reyhan, 5 yaşındaki Ayat ve henüz 2.5 yaşındaki Yussef ile 4 aydır banyosu olmayan, tek döşekli boş bir odada hayat mücadelesi veriyor. Savaş öncesi çok hasta olan babasına sol böbreğini verdiği için nefes darlığı çeken Jamil’ın ağır yük kaldırması doktorlar tarafından yasaklandıysa da o ailesine birkaç lokma yedirmek ve kirasını ödeyebilmek için haftada üç gün Unkapanı’nda 30 TL’ye karşılık ağır yük taşıyor. Türkçe bilmediği için çok zorlandığını belirten Ahmad, bu nedenle de kalıcı bir iş bulamadığını aktarıyor. 1 ay önce Şam’dan erkek kardeşinin ölüm haberi geldiğini, cenazesini kaldıramamanın vicdan azabıyla yaşadığını anlatan Jamil Ahmad, “Bu savaş yakınlarımızı bizden koparırken, bizi de bilmediğimiz diyarlara sürükledi. Benim tek umudum bir gün bu savaşın son bulup Rojava’da, halkımın içinde özgür yaşamak” dedi.