Tek yol seferberlik içinde direniş!
Seferberlik bu dönemde olmayacak da ne zaman olacaktır? AKP-MHP iktidarı Kürtlere büyük kaybettirmek işitiyorsa, tüm Kürtler de büyük kazanmak için seferberlik çağrısına katılmalıdırlar.
Seferberlik bu dönemde olmayacak da ne zaman olacaktır? AKP-MHP iktidarı Kürtlere büyük kaybettirmek işitiyorsa, tüm Kürtler de büyük kazanmak için seferberlik çağrısına katılmalıdırlar.
AKP iktidarı, Lozan antlaşmasının yıldönümü olan 24 Temmuz 2015 tarihinde başlattığı topyekun savaşı tırmandırarak sürdürmektedir. Bugün bu savaşı MHP ve tüm Kürt düşmanlarıyla birlikte bir soykırım savaşı olarak yürütmektedirler. Bu nedenle Kürt demokratik siyasetinin ve tüm Kürt demokratik kurumlarının kökünü kazıma saldırısı yapmaktadırlar. Kürtlere karşı yürütülen bu soykırım savaşını da kendileri açısından varlık yokluk savaşı olarak göstermektedirler. Hatta bu savaşa ikinci istiklal savaşı demişlerdir. Türk’ün varlığını Kürt’ün ölümünde gören bu zihniyet; Kürt’ün kökünü kazımada ısrarlıdır. Kürt’ü bitirme ve Kürdistan’ı Türk uluslaşmasının yayılma alanı haline getirme stratejisi bugün AKP-MHP iktidarı tarafından en kirli yol ve yöntemlerle sonuca götürülmek istenmektedir.
Medya Savunma Alanı’nın yüzden fazla uçakla bombalanması da, şehirlerin yakılıp yıkılması da, halkın mahallesine ve evlerine sokulmaması da, her gün onlarca Kürt’ün tutuklanması da, belediye eşbaşkanlarının, milletvekilleri ve tüm Kürt siyasetçilerin tutuklanması da, demokrat ve Kürt basınının susturulması da, her gün yeni yasak bölgelerin ilan edilmesi de, 1990’lı yıllarda olmadığı kadar köylerin ve şehirlerin yasaklı hale getirilmesi de, Kürtlere ait demokratik kurumların ve sivil toplum örgütlerinin kapatılması da Kürt soykırımının gerçekleştirilmesi amaçlı yapılmıştır, yapılmaktadır. Her gün kim kürsüye çıkıyorsa tek bir kişi kalmayana kadar ezeceğiz, köklerini kurutacağız, doğduklarına pişman ettireceğiz demektedirler. Niyetlerini ve amaçlarını gizlemeye gerek duymadan ortaya koymaktadırlar.
Faşist iktidarın İçişleri Bakanı, Kürdistan’a gideceğini ve köklerini kurutana kadar orada kalacağını, soykırım savaşını bizzat yerinde yürüteceğini, söylüyor. İçişleri Bakanı olduğuna göre şehirlerde halkın üzerinde, tüm demokrasi güçleri üzerinde baskıyı arttıracağından söz ediyor. Genelkurmay başkanı zaten 15 Temmuz kompleksiyle daha fazla konuşuyor ve “tek bir kişi kalmayana kadar ezeceğiz” diyor. Tüm eski başbakanların, İçişleri Bakanlarının ve genelkurmay başkanlarının “ya bitecek ya bitecek” tekerlemesini dillendirmesi ve her gelenin öncekinden daha iddialı konuşması gibi bunlar da iddialı konuşuyorlar. Bunun için de baskıyı, zulmü ve saldırıyı arttırıyorlar.
AKP’nin MHP ile kurduğu ittifak ve tüm faşistleri yanlarına almaları, sadece Bakurê Kurdîstan ve Türkiye’de değil, Suriye ve Irak’ta da Kürt düşmanlığını ortaya koymaları; halk ve demokrasi güçleri üzerinde yoğun saldırı yaparken Medya Savunma Alanlarına yönelik saldırıları sürdürmeleri ve yaşanan şiddetli çatışmalar önümüzdeki ayların daha da yoğun saldırılar ve çatışmalar içinde geçeceğini göstermektedir. Zaten 24 Temmuz 2015’ten bugüne çatışmalar artarak devam etmiştir. Gerilla tarihi direnişlerden birini ortaya koymaktadır.
Bu gerçeklikler Kürtlerin de soykırım saldırısına karşı, bu uğursuz amaca karşı seferberlik düzeyinde bir tutum ve direniş içinde olmaları gerektiğini gözler önüne sermektedir. Bu nedenle KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı başta gençler olmak üzere halkı bir seferberlik biçiminde direnişe katılmaya ve her imkanı kullanarak mücadeleyi büyütmeye çağırmıştır. Eğer AKP iktidarı tüm faşist ve soykırımcı müttefikleriyle Kürt’ün özgürlük iradesini kırıp soykırımı tamamlamayı hedefliyorsa, Kürtlerin bu iktidarın iddiası, çabası, gayreti ve yaptıklarını başarısızlığa uğratıp Kürt’ü zafere götürecek düzeyde bir kararlılık, çaba ve direniş içine girmesini zorunlu kılmaktadır. Türklerin yok olma diye bir sorunları yoktur. Aksine faşist AKP-MHP iktidarı Kürtleri yok etmek istemektedir. O zaman yok edilmek istenenler gereken refleksi göstermelidirler. Bu süreçte gerekli refleksi göstermemek soykırıma boyun eğmek olur. Kürt’ün yok edilmek istenmesine seyirci kalmak olur. Soykırıma teslim olunmuş ve yok edilme kabul edilmiş olunur. Şu anda Kürtler böyle bir seçenekle karşı karşıya bırakılmıştır. Zaten ya baş eğeceksiniz, ya da baş vereceksiniz denilmesi bu gerçekliği açıkça ortaya koymaktadır.
Bu açıdan tek yol, seferberlik içinde direniş kalmıştır. Bu seferberlik de en temel olarak iki boyutta gelişmek durumundadır. Birincisi, gençlerin gerillaya katılması; ikincisi de halkın bulunduğu her yerde dayanışma ve örgütlülüğünü geliştirerek toplumsal direniş içine girmesidir. KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı gençlerin, kadınların ve tüm halkın bulundukları mahalleleri serhıldan yeri haline getirmesini istemiştir. Yani halkın bir yerde toplanması engelleniyorsa, halk da 20-30 yerde bir araya gelerek serhıldana geçebilir denilmiştir. Gençler her yerde örgütlenerek zengin eylem yöntemlerini geliştirebilir. Artık halk ve gençler şunlar gelsin, bunlar gelsin bizi örgütlesin demeden onlarca yıllık yaşadıkları tecrübe ve birikimle örgütlülüklerini sağlayıp harekete geçebilir.
Kuşkusuz seferberlik olduğu için herkes kendi imkanı ve koşullarına göre mücadeleye katılım gösterecektir. Önemli olan, tüm toplumun elinden geleni, hatta fazlasını yapmasıdır. Gençler gerillaya katılır, gerillaya katılamayanlar toplumsal direniş içinde yer alır; ekonomik durumu iyi olanlar ekonomik katkılarda bulunur. Kaldı ki bir halkın özgürlük mücadelesinde halkın tümünün imkanının el verdiği kadar ekonomik destek sunması önemlidir. Çünkü bir mücadelenin özgürlük ve demokrasi çizgisinde yürütülebilmesi için halkın kaynaklarına dayanması gerekir. Yine tüm halkın bulunduğu her yerde özgürlük mücadelesinin amacını ve haklılığını anlatması da önemlidir. Örneğin Avrupa’daki halk demokratik eylemlerle, ekonomik destekle katkısını sunarken, diğer yandan bulunduğu yerde diğer halklar içinde halk diplomasisini geliştirebilir.
Seferberlik, Kürt halkının tümünün katılmasını gerektiren bir direniş kampanyasını ifade eder. Tüm Kürtler soykırım tehdidi altında olduğu için sadece Kürt Özgürlük Hareketi’ne sempati duyan, ya da HDP’ye oy veren Kürtler değil, siyasi görüşü ne olursa olsun tüm Kürtlerin bu seferberlik içinde yer alması gerekmektedir. Çünkü tüm Kürtler tehdit altındadır. Kürtlük değil, sadece PKK ve sempatizanları tehdit altındadır diyenler kesinlikle tarihi gaflet içinde olanlardır. AKP’ye oy veren Kürtler de eğer kendilerine Kürt diyorlar ve Kürtlüklerine sahip çıkıyorlarsa onlar da AKP-MHP ittifakının soykırım tehdidi altındadır.
AKP ilk dönemde Kürtleri aldatmak için demokrasiden, Kürt sorununun çözümünden söz etmiştir. Ancak Kürt olarak partinin ve hükümetin vitrinine çıkarılan Mir Dengir Fırat ve Hüseyin Çelik’in nasıl saf dışı edildiği açıktır. 7 Haziran’da Kürtleri kaybeden Tayyip Erdoğan ve AKP iktidarı MHP ile ittifaka yönelmiştir. MHP ile ittifak kuran bir iktidarın Kürtlerin varlığına düşmanlık yapacağı açıktır. Sadece MHP değil, AKP’nin şu andaki tüm müttefikleri Kürt düşmanıdır. Düşük profilli başbakan Binali Yıldırım “MHP her zaman parti çıkarı yerine milletin ve devletin çıkarını düşünmüştür” diyerek karakterlerini açıkça ortaya koymuştur. MHP’nin demokrasi ve Kürt düşmanı olduğunu tüm demokrasi güçleri ve Kürtler bilmektedir. MHP’nin 1970’li yıllarda CHP’lileri ve Cumhuriyet gazetesi okuyanları bile katlettiği bilinmektedir. MHP’nin sadece sol ve demokrasi güçlerine değil, kendine sosyal demokrat diyenlere de düşmanlık yaptığı bilinmektedir. Zaten dünyanın her yerinde faşistler bu karakterdedir.
Faşist iktidarın başbakanı MHP’yi bu kadar övüyorsa, demokrasi güçleri ve Kürtler için nasıl bir tehlikenin var olduğu daha iyi anlaşılır. Kaldı ki AKP-MHP ittifakı Kürt soykırımını açıkça dillendirmektedir.
Sadece Bakurê Kurdîstan’daki Kürtler değil, Başur, Rojava ve Rojhilat’taki Kürtler de soykırım tehdidi altındadır. Türk devleti her yerdeki Kürt’e düşmandır. Kürt düşmanlığının Ortadoğu’daki öncüsüdür. Herhalde Başurlu siyasi güçler MHP ile bu düzeyde ittifak yapan ve MHP’yi yere göğe sığdırmayan bir hükümetten Kürtler için hayırlı bir şey bekleyemez. Bu açıdan KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığının seferberlik çağrısı tüm Kürdistan halkına yöneliktir. Kürdistan’ın diğer parçalardaki Kürtlerin de kendi imkanlarıyla bu seferberliğe katılmaları gerekir. En başta da gençler gerillaya katılarak AKP iktidarının soykırım saldırılarına cevap vermelidirler. Bakurê Kurdîstan’daki soykırım saldırısına Kürdistan’ın diğer parçalarındaki halkın ve gençliğin sessiz kalmayacağı gösterilmelidir.
Seferberlik bu dönemde olmayacak da ne zaman olacaktır? Bu dönem, hem büyük kazanma, hem de büyük kaybetme imkanlarını ve tehlikelerini birlikte taşımaktadır. AKP-MHP iktidarı Kürtlere büyük kaybettirmek işitiyorsa, tüm Kürtler de büyük kazanmak için seferberlik çağrısına katılmalıdırlar.
Özellikle gençler Sur direnişinin büyük komutanı Çîyager ve özgürlük tutkusunun sembolü Axîn’in ortaya koydukları muhteşem direnişi daha da harlandırmak için, zaferin de muhteşem olmasını sağlamak için gerillaya koşmalıdırlar.
KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığının vurguladığı gibi AKP-MHP iktidarı yenilecek, Türkiye demokratikleşip Kürdistan özgürleşecektir.
KAYNAK: YENİ ÖZGÜR POLİTİKA