Temelli: İmralı tecridi en büyük adaletsizlik

HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, ülkedeki adaletsizliğin en önemli göstergesinin İmralı tecridi olduğunu belirtti.

Temelli, sadece ekonomik değil, siyasi ve yönetememe krizi de olduğunu söyleyerek, 'yeni ekonomi programı' adıyla bedelin emekçilere ödetilmek istendiğini söyledi.

Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) Parti Meclisi, genel merkez binasında toplandı. İki gün sürecek olan toplantıda güncel gelişmelerin yanı sıra seçim hazırlıkları değerlendirilecek.

HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, açılışta gündemdeki konuları değerlendirdi.

Temelli, sözlerine yaşamını yitiren Kürt Siyasetçi İbrahim Ayhan'ı anarak ve rehin tutulan Milletvekili Leyla Güven'i selamlayarak başladı.

'CEZAEVLERİNDE İŞKENCE VAR'

"Leyla Güven’in olmadığı oturumda af gündeme gelecek. Akıl tutulmasını geçtik, artık bir vicdan tutulması ile karşı karşıyayız" diyen Temelli, şunları ifade etti:

"(...) Cezaevlerinde işkence ve kötü muamele var ve bunu yapan bu iktidar. Bu işkenceleri yaşayanlar bu nitelikli af teklifinin içinde yer almıyorlar.

Bütün vatandaşları teröristleştiren TMK’yı değiştirelim. O zaman affı konuşmaya gerek kalmaz. Bunları yapamazsınız, yapmayacağınızı biliyoruz. Ama bunun mücadelesini sürdürmeye devam edeceğiz."

'ADALETSİZLİĞİN EN ÖNEMLİ GÖSTERGESİ TECRİT'

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'a dönük tecride dikkat çeken Temelli, "İmralı’da sayın Öcalan’a uygulanan tecrit bu adaletsizliğin çok önemli bir göstergesi. AİHM, 'kötü muamele yoktur' diye bir karar verdi. Tecrit zaten kötü muameledir. Bu karar, adaletin devletler arası bir pazarlığa dönüştüğünü bize gösteriyor" dedi.

İDLİB

İdlib gündemini de ele alan Temelli, "Suriye’nin çözümü Suriye halklarından geçiyor. Dolayısıyla bütün dış güçlerin acilen Suriye’den çıkması ve bu çetelerin acilen silahsızlandırılması gerekiyor. Grupların çıktığı söyleniyor. Bu gruplar nereye gidiyor? Silahları ile beraber nerede bulanacaklar? Bu silahlı gruplar Efrîn veya Cerablus’a doğru mu çekiliyor? Burada kalmaya devam edecekler mi? Böyle bir plan varsa çözümsüzlüğün daha da kalıcılaşmasına neden olacaktır" diye konuştu.

Erdoğan'ın Almanya’da İdlib meselesini koz olarak kullandığına değinen Temelli, "Göçmenlere yaklaşımları böyle olduğu sürece, sorun kalıcılaşmaya devam edecek. Almanya’daki görüşmelerde ekonominin ön plana çıktığını göçmen politikalarının bu çerçevede yine pazarlık edildiğini izledik. Radikal cihatçı örgütleri sorununun çözümü, göçmen sorununun çözümü buradan geçmiyor. Bu yaklaşım devam ederse Ege ve Akdeniz göçmen mezarlığı olmaya devam edecek. Avrupa’ya sesleniyoruz bunun vebali boynunuzda olur" diye kaydetti.

Temelli, Erdoğan'ın Almanya'da Gazeteci Can Dündar'a 'ajan' diyecek kadar pervasızlaştığını da söyledi.

EKONOMİK KRİZ

Temelli, "En büyük sorun da ekonomik ve iktisadi krizdir. Bu sadece ekonomik kriz değildir, siyasi krizdir ve yönetememe krizidir. Çoklu bir krizdir" diyerek, şöyle devam etti:

"Yeni Ekonomi Programı diyerek adını değiştirmekle sorunları çözmeniz mümkün değil. Bu program, kadınlara, işsizlere, topluma büyük bedeller ödetmeyi önüne hedef koymuş.

Bu iktisadi krizin, 16 yıllık yanlış ekonomik programın bedelini halklara ödetme peşindeler. Bunu da bu sistem, bu rejim denetimden azade yapmayı amaçlıyorlar. Ama bir denetim yolunu bulmuşlar. Kendilerini denetleyecek ve bu denetim raporlarına bağlı olarak da ülkeyi pazarlayacak bir denetim yolu bulmuşlar; McKinsey firması bir danışmanlık firması. En önemli özelliği de ülkede özelleştirilecek alanlar bulması. Önümüzdeki dönemde bankaları özelleştirmenin önünü açmışlar.

Merkez Bankası 7 hafta içinde 20 milyar dolar rezervlerinde erime yaratmış, dolar 20 kuruş ucuzlasın diye. İçine sürüklendiğimiz durum o kadar vahim ki et ve buğday ithal edecek durumdayız. Bunca ormanı yakarsanız ve merayı yasaklarsanız yoksulluk da artar, gelir dağılımında adaletsizlik de artar. Bu krizin bedelini kadınlar, işçiler ve halklar ödemeyecek. Biz bu bedeli ödemeyeceğiz diye halkı örgütlenmeye devam ediyoruz."

Yerel seçim sürecine değinen Temelli, "İttifaklar Ankara'nın kulislerinde değil mahallede, sokakta arandığı zaman gerçek anlamına kavuşacaktır" dedi.