Tiyatrocu Açıksözlü: Öcalan liderliğini, PKK halklaştığını yine gösterdi

Tiyatrocu Açıksözlü: Öcalan liderliğini, PKK halklaştığını yine gösterdi

Kürt Halk Önderi Öcalan'ın başlattığı sürece Karadenizli tiyatrocu Haldun Açıksözlü de desteğini açıkladı. Açıksözlü, Öcalan'ın uzun yıllardır barıştan yana tutum takındığını belirtti. Newroz'da halkın görkemli kutlaması için de "Otuz yıllık savaştan sonra yeni bir sürece yani barış sürecine hazır görünüyordu" diyen Açıksözlü, PKK'nin de halklaştığını bir daha ispatladığını kaydetti.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın Newroz'da okunan mektubu kamuoyu tarafından tartışılmaya devam ediyor.

ANF'ye açıklama yapan ve 'Laz Marks' olarak da bilinen; Karadenizli tiyatro oyuncusu Haldun Açıksözlü, tartışılan çözüm süreciyle ilgili en ciddi müdahaleyi Newroz'da Kürt halkının yaptığını düşünüyor: "Milyonların bir araya gelip sürece nasıl müdahale ettiklerini gözlemledim. Yığınsal buluşmalar çoğu zaman bizi korkutsa da bu kalabalığın barış ve kardeşlik için bir arada olduklarını biliyordum, gördüm. Çok heyecanlı bir kitle otuz yıllık savaştan sonra yeni bir sürece yani 'barış' sürecine hazır görünüyordu. Savaş kolaydır; ret, inkar, aşağılamak ve ötekileştirmek üzerine kurarsınız. Bunların hepsi insanlık tarihinde şablon olarak mevcut ve insanlığın genlerine kazındı. Bu anlamıyla savaş kolaydır ve her daim insanlar savaşa hazırdır. Ama bunların karşısına geçip 'biji aşiti' demek zorlu ve meşakkatli bir süreçtir. Çünkü bütün bu ideolojik bombardımanlara karşı mücadele etmek gerekir. Bütün bunlara rağmen Kürt halkı barışa hazır olduğunu bu Newroz'da bir kez daha gösterdi."

'PKK HALKLAŞTIĞINI YİNE GÖSTERDİ'

Newroz kutlamalarının aynı zamanda PKK'nin konumu üzerinden yorumlanması gerektiğini söyleyen Açıksözlü, "Newroz'daki kutlama, PKK'nin halklaştığını görmeyenlere bir mesaj oldu. Sayın Öcalan'ın ve PKK’nin Kürtlerin tek temsilcisi olduğunu, halkına başkaldırıyı ve savaşı kazandırdığı gibi; gerçek ve kalıcı bir barışı da kazandırabileceğini bir kez daha gösterdi" dedi.

Öcalan'ı, mektubunda savaş kışkırtıcılığı ile "uyutulmuş" halklara da hitap ettiğini belirten Açıksözlü, şu yorumu yaptı: "Bence mektupta Kürtler ve biz devrimcilerden çok barışın diğer tarafına yani yıllardır savaş çığırtkanlığıyla beslenmiş, kanına faşist irin enjekte edilmiş halklara daha çok hitap ediyor gibiydi. Çünkü Sayın Öcalan diğer fikirlerini on beş yıldır söylüyordu. Hatta 'misak-ı milli' meselesi '93 ateşkesinde Özal’la birlikte yine konuşulmuştu. Buradan baktığımda daha çok bu cumhuriyetin 'asıl sahipleri olan' Sünni Osmanlıcı -ki bence TC üçüncü Bizans imparatorluğudur- kesime seslendi. Örgütü ve özgürlük mücadelesini yakından tanımayanlar ya da avcıları, burjuva basınını takip edenler bir ürkeklik içine girdiler. 'Bu barış projesinde Aleviler, işçiler, devrimciler yok' diye. Oysa bu unsurlar partinin ve mücadelenin kendisidir."

'SANAT DA ÖZGÜRLEŞİR'

Açıksözlü, bir sanatçı olarak da demokratik gelişmeleri ciddiye aldığını söyleyerek, "Metalaşmış sanatın; alınır satılır haldeki sanatın çok da özgür ve demokratik olamayacağını düşünsem de, sanatın özgürleşmesi adına bir beklentiye girebiliriz. Çünkü demokratik her adım, sanat ve sanatçının hür iradesinin oluşumuna bir katkıdır" dedi.

'HALKLAR DİLLERİ VE DİNLERİYLE ÖZGÜR YAŞAMAK İSTİYOR'

Oyuncu Açıksözlü, Karadenizli ve bir Anadolu insanı olarak kendilerinin de devam eden süreçle ilgili beklentileri olacağını kaydederek, inkarcılığa Türkiye'deki diğer halkların da maruz kaldıklarını anımsattı.

"Bu inkarcılık ve asimilasyon son bulur ve halklar kendisi olarak; rengiyle, kültürüyle, diliyle yaşamaya devam eder, diye bir beklentimiz var" şeklinde konuşan Açıksözlü, Türkiye Cumhuriyeti'nin sadece Türkleştirme projesi olmadığına vurgu yaptı: "...Aynı zamanda Sünnileştirme projesi olduğunu biliyorum. Türkiye-Suriye sınırında, tam 900 kilometre alanda yaptığım araştırma ve gözlem bunu kanıtlamaktadır. Antakya sınırlarına gelene kadar ne bir Alevi, ne bir Ermeni ya da Süryani gördük. Sınırın ötesinde bu halklar olsa da sınırın bu tarafında Kürt, Arap ve Türk Sünniler vardı. Yani İttihat ve Terakki’nin devamı olan TC Sünnileştirme işini başarıyla tamamlamış. Meseleye buradan baktığımızda bu barış sürecinde bütün halklar dili ve diniyle birlikte özgür yaşamak istiyorlar. Ben de bunun güvence altına alınmasının önemli olduğunu düşünüyorum. Bu güvenceler de ancak yerel yönetimlerin güçlendirilmesi hatta eyalet sistemlerinin oluşturulmasıyla mümkündür. Karadeniz'de yaşayan Lazların, Çerkeslerin, Çepnilerin, Gürcülerin, Rumların, Hemşinlilerin ve bütün halkların tarihsel güvencesi bence buna bağlıdır."