Toplu mezara gömdüler, suçun üzerini aile mezarlığı ile örttüler

Toplu mezara gömdüler, suçun üzerini aile mezarlığı ile örttüler

5 Haziran 1996 yılında Sivas Divriği’de askeri uçaklarla vurulan ve Yukarı Tekke Mezarlığı’nda toplu mezarlara gömülen 33 ARGK gerillasının mezarının üzerine aile mezarlığı inşa edildiği için kazı yapılamadığı ortaya çıktı.

Haziran 2014’te bir avukatın yaptığı araştırmalar sonucunda, 1996 yılında Sivas Divriği’de askeri uçaklarla vurulan ve toplu mezarlara gömülen 33 ARGK gerillasının 29’unun kimliği netleşirken, toplu mezarlardan birinin üzerine aile mezarlığı inşa edildiği için kazı yapılamadığı ve cenazelerin ailelere teslim edilemediği ortaya çıktı. Bu ailelerden biri olan Anlama ailesi bu durum karşısında hem şaşkın hem de çok öfkeli. Konu hakkında ilk kez ANF’ye konuşan ve 20 yıldır abisi Kemal kod adlı Yılmaz Anlama’nın akıbetini araştıran İlhan Anlama, bunun bir savaş ve insanlık suçu olduğunu vurguladı. “Abimi ve arkadaşlarını hem toplu mezarlara gömüyorlar hem de üzerlerine mezar inşa ediyorlar” diyen Anlama, sorumlu olan tüm yetkililer hakkında suç duyurusunda bulunacağını ve abisinin kemiklerini ne pahasına olursa olsun teslim alacağını söyledi.

BİR DEĞİL, BİRÇOK TOPLU MEZAR

Her şey, çatışmalarda hayatını kaybeden ve toplu mezara gömülen iki gerillanın akıbetini arayan Bedran Öztürk isimli bir avukatın Mayıs-Haziran 2014’te yaptığı araştırmalar sonucunda ortaya çıktı. Savcılık dosyasında, aradığı iki gerilla haricinde, aynı bölgede çok sayıda gerillanın toplu mezarlara gömüldüğü gerçeğine ulaşan Öztürk, bu toplu mezarlardan birinde Haziran 1996 yılında Divriği kırsalında askerlerin bir mağaraya attığı bombalar sonucunda hayatını kaybeden 33 gerillanın bulunduğunun farkına vardı. 33 gerillanın 29’unun kimliği netleşince, gazeteler ve televizyonlarda çıkan haberler sonucunda yıllardır aradıkları yakınlarının akıbetini öğrenen ailelerden biri de Anlama ailesiydi. 1995 yılından bu yana Kemal kod adlı Yılmaz Anlama’nın akıbetini araştıran Anlama ailesi, bu bilgi sonrası hukuksal süreci başlatmak üzere avukat Bedran Öztürk’e ulaşıp, İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi ve YAKAY-DER ile birlikte Sivas savcılığına başvurdu.

CENAZELER TANINMAZ HALDEYDİLER

Yılmaz Anlama’nın kardeşi İlhan Anlama bu süreci şöyle anlattı: “Haziran 2014’te Sivas Cumhuriyet Savcısı’na başvurduğumuzda, kimliği netleşen 29 gerillanın şahadeti sonrası çekilmiş ve numaralandırılmış fotoğraflarını gösterip abimi teşhis etmemizi istediler. Ancak cenazeler öyle parçalanmış ve yanmıştı ki, tanınmaz haldeydiler ve teşhis etmek imkansızdı. Bunun üzerine HDP Milletvekili Sırrı Süreyya Önder devreye girerek, Sivas savcılığı ve Mezarlıklar Müdürlüğü ile görüştü. Bu görüşmeler sonrası bir acı gerçek daha ortaya çıktı. Sivas Belediyesi, toplu mezar yerlerini gösteren krokilerin çıkan bir yangın sonucunda yok olduğunu iddia ediyordu. Bu iddia sonrası abimi ve arkadaşlarını toplu mezarlara gömen dönemin bölge komutanı, belediye yetkilileri ve çalışanları, dönemin mezarlıklar müdürü, mezar bekçisi, müftüsü ve kepçe operatörünün tespiti ile kazı çalışmalarının başlatılması için başvurduk. Verilen uzun soluklu mücadele sonrasında kazı kararı alındı.

Eylül-Ekim 2014’te, gösterilen üç bölgede yapılan kazılarda hiçbir bulguya rastlanmadı. Ancak dönemin kepçe operatörü, belediye çalışanları, müftü ve mezarlık bekçisinin hemfikir olarak işaret ettikleri noktada kazı yapılamadı. Çünkü Sivas Belediyesi Yukarı Tekke Mezarlığı’nı genişletmiş, toplu mezarların bulunduğu noktayı hafriyatla doldurup alanı düzleştirmiş ve 2004 yılında aile mezarlığı yapıp satmıştı.”

‘CENAZELERİMİZİ NE PAHASINA OLURSA OLSUN TESLİM ALACAĞIZ’

Bunun bir savaş suçu ve insanlık suçu olduğunu vurgulayan Anlama, “Bir belediye düşünün ki tüm dini vecibeleri hiçe sayarak cenazeleri olması gerektiğinden çok daha derine ve üst üste yığarak gömüyor, sonra da üzerlerine aile mezarlığı yapıp satıyor” dedi. Anlama, 1990’lı yıllarda Gündem Gazetesi dağıtıcısı olan abisi Yılmaz’ın, en son 1995 yılında Gazi Olayları sırasında birçok arkadaşı yanında can verdikten sonra, bir gün ortalıktan kaybolduğunu aktardı. 1997 yılında babasının Eyüp Emniyet Müdürlüğü’ne çağrılıp, paramparça ve yanmış durumdaki 4 gerillanın fotoğrafının gösterildiğini belirten Anlama, babasının paramparça edilmiş cenazeleri o dönemde teşhis edemediğini söyledi. Abisinin akıbetini ancak 20 yıl sonra, kimlikler netleştiğinde öğrendiklerini İlhan Anlama, ancak bu kez de üzerine aile mezarlığı yapıldığı için cenazeleri alamadıklarını vurguladı. Bu insanlık dışı uygulamayı yapan dönemin bölge komutanlığı, belediye yetkilileri, cumhuriyet savcılığı ve 2004 yılında toplu mezarlar aile mezarlığı alanı yapıp satan belediye yetkilileri hakkında suç duyurusunda bulunacaklarını ve ne pahasına olursa olsun cenazelerini teslim alacaklarını söyledi.