TTB kongresi: Salgına ve savaşa karşı mücadele!

Türk Tabipler Birliği’nin (TTB) kongresinde, savaşa ve salgına karşı mücadele mesajı verildi. Kongredeki konuşmalarda, TTB'nin 12 Eylül'deki gibi tehdit altında olduğuna dikkat çekilerek, "Biat etmeyeceğiz" denildi.

Türk Tabipler Birliği’nin (TTB) iki gün sürecek 72'nci Büyük Kongresi, Ankara'da Bilkent Otel ve Konferans Merkezi'nde başladı. Kongrede, "Salgına ve savaşlara karşı mücadeleye devam” yazılı pankart asıldı.

Açılış konuşmasını TTB Merkez Konseyi Genel Başkanı Prof. Dr. Sinan Adıyaman yaptı.

Sağlıkta şiddet yasasının çıkarılması ve hekimler ile sağlık çalışanlarının özlük hakları için yoğun çalışmalar sürdürdüklerine dikkati çeken Adıyaman, salgın sürecinin iyi yönetilmediğini söyledi.

'12 EYLÜL'DEN SONRA BUGÜN DE TEHDİT ALTINDAYIZ'

TTB Merkez Konseyi Genel Sekreteri Dr. Bülent Nazım Yılmaz, faaliyet raporunu sundu. Salgın sürecinde yaşamını yitiren sağlık emekçilerini anarak başlayan Yılmaz, rapor öncesi kısa bir konuşma yaptı. Yılmaz, “Bundan iki hafta önce 12 Eylül’ün 40’ıncı yılını yaşadık. Ve Türkiye’de bu 40 yıl içerisinde anti demokratik uygulamaların, barışa uzanan kışkırtıcı elin, özgürlüklerimizi kısıtlayan o gücün biraz olsun hafiflediğini söyleyebilir miyiz? 12 Eylül’de örgütümüz kapatılmıştı. Bundan 40 yıl sonra Covid-19 salgın sürecinde örgütümüze yine aynı tehdit yapılıyor; 100’ün üzerinde sağlık emekçisinin yaşamını yitirdiği böylesi bir ortamda” dedi.

Urfa’nın Suruç ilçesinde Haziran 2018’de AKP Urfa Milletvekili Adayı İbrahim Halil Yıldız’ın koruma ve yakınları tarafından katledilen Şenyaşar Ailesi'ne dair de konuşan Yılmaz, “Urfa buluşması tarihsel bir buluşmadır. 24 Haziran seçimleri öncesinde bir milletvekili adayının bir aileyi hedef alması ve yaptığı katliamla yetinmeyip Suruç Devlet Hastanesi’nde bir katliama girişmesi unutulmaması gereken bir ibret hikâyesidir. Biz de 22 Haziran’da oradaydık. Hastanedeydik” diye belirtti.

TTB Etik Kurulu Üyesi Prof. Dr. Raşit Tükel, "Toplumsal dayanışma ve kolektif mücadeleye en fazla bu dönem ihtiyaç duyuyoruz” dedi.

Ardından İstanbul Delegesi olarak söz alan Halk Sağlığı Uzmanı ve Akademisyen Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu, "Ekonomik, siyasal, sağlık krizi, eşitsizlikler, ölümler bütün bunlar yaşam krizinin sonucu. Pandemi de yaşam krizinin bir sonucudur” diye konuştu.

Hamzaoğlu, "Eğer bir kere tökezleyecek olursa başladığımız her şey yarım kalacak. Tökezlememek için birbirimize sahip çıkmalıyız. Birbirimize mücadelemize sahip çıkmalıyız” diye belirtti.

'BİAT ETMEYECEĞİZ'

İstanbul delegesi olarak söz alan Türkiye İnsan Hakları Vakfı (THİV) Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı ise “Biz TTB olarak boyun eğmekten her zaman koktuk. Bir yaşam biçimi hekimlik dedik. Ve bu yaşam biçiminin insandan, yaşamadan yana olması için mücadele ettik. Bu mücadele yer almak benim için bir onurdur. Bir süredir dünyanın ağır insan hakları krizi ile karşı karşıya olduğu koşullardayız. Geçtiğimiz son insan hakları konferansında rejimin adını; belirsizlik rejimi olarak adlandırmıştık. Evet, bir belirsizlik rejimindeyiz ama bu belirsizliği salgının da ağırlaştırdığı koşullarda belirleyici olarak ortaya koymak mümkün. Biz başından beri başka bir dünyanın mümkün olduğunu, yalnızca sağlık alanında değil sağlığın tüm belirleyici alanlarında tanımlamaya ve dönüştürmeye çalıştık hala o mücadeleyi sürdürüyoruz” diye konuştu.

Kamusal sağlık alanının çökertildiğini vurgulayan Fincancı, "Mücadelemiz hiç eksik olmasın. Hiçbir baskıya biat etmeyeceğimizi bir kez daha söyleyelim.”

Kongre, yeni merkez konseyi seçimi için yarın Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Morfoloji Binası’nda devam edecek.