Türkdoğan: Avukatlara düşman ceza yargılaması uygulanıyor

İHD Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, Ebru Timtik ve Aytaç Ünsal’a başından bu yana düşman ceza yargılaması uygulandığına işaret ederek, başlarına gelebilecek her olumsuzluğun sadece iktidara değil, bütün topluma ait bir utanç olacağını vurguladı.

Adil yargılanma talebiyle ölüm orucunda olan avukatlar Ebru Timtik ve Aytaç Ünsal hakkında Adli Tıp Kurumu’nun (ATK) verdiği “Cezaevinde kalamaz” raporuna rağmen, 37. Ağır Ceza Mahkemesi kararıyla tahliye edilmedikleri gibi zorla hastaneye kaldırılmalarına yönelik tepkiler büyüyor. Yaşanan bu hukuksuzluğu düşman ceza yargılaması pratiği olarak değerlendiren İHD Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, ANF’ye konuştu.

‘MAHKEME BU HATALI KARARI DÜZELTMELİ’

ATK raporuna rağmen avukatlar hakkında İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi’nin verdiği kararın tamamen hatalı ve yanlış olduğunu vurgulayan Öztürk, bir mahkemenin niyet okuyamayacağını ve eğer ortada ATK’den gelen “Cezaevinde kalamaz” raporu varsa, tahliye kararı vermesi gerektiğinin altını çizdi. Bu kararın aynı zamanda ölüm orucundaki avukatların tedavisini de zorlaştıracağını belirten Türkdoğan, bu hukuksuz karara itiraz edildiğini hatırlatarak, “Umarım ki, bayramdan sonra İstanbul 38. Ağır Ceza Mahkemesi bu hatalı kararı düzeltir” dedi.

‘TTB’NİN PROTOKOLÜNE UYGUN DAVRANILMALI’

Mahkemenin avukatları tahliye etmediği gibi haklarında zorla hastaneye kaldırma kararı verdiğine de değinen Öztürk, Türk Tabipler Birliği’nin (TTB) bu konuda bir protokolü olduğuna işaret ederek, bu protokole uygun davranılması gerektiğini kaydetti. Öztürk, avukatların onayı olmadan zorla yapılacak bir müdahalenin ise çok daha kötü sonuçlara neden olacağına işaret etti.

‘YARGILAMA İÇİŞLERİ BAKANLIĞI’NIN BASKISI ALTINDA SÜRDÜRÜLDÜ’

Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) ve Halkın Hukuk Bürosu (HHB) avukatlarının yargılanmasının zaten baştan aşağı hukuk devletine ve adil yargılanma ilkelerine uygun olmadığını belirten Türkdoğan, yargılamanın İçişleri Bakanlığı’nın baskısı altında sürdürüldüğüne, daha yargılama devam ederken dahi bakanlığın avukatları sürekli hedef gösterdiğine dikkat çekti. Oysa Anayasa’nın 38. Maddesi’nde kesinleşmiş mahkeme kararı olmadan hiç kimsenin suçlu ilan edilemeyeceğinin belirtildiğini hatırlatan Türkdoğan, masumiyet hakkına aykırı işlem yapıldığını ve bir bakıma düşman ceza yargılaması pratiğinin sergilendiğini vurguladı.

‘KÜRTLERE, SOLCULARA, AVUKATLARA GELİNCE NEDEN BU KRİTER UYGULANMIYOR?’

Bugün yaşanan hukuksuzluğun bu düşman ceza yargılamasının devamı olduğunun altını çizen Türkdoğan, bundan derhal vazgeçilmesi gerektiğini kaydetti. Avukatların adil yargılanma talebiyle ölüm orucunda olduğunu hatırlatan Türkdoğan, dosyada tek delil olarak sunulan itirafçının da Yargıtay ve mahkemeye dilekçe göndererek beyanlarını baskı altında verdiğini belirttiğini, dolayısıyla başından beri böyle bir yargılamanın zaten olmaması gerektiğini vurguladı. Burada bir çifte standart olduğunu belirten Türkdoğan, “Aynı itirafçılar Ergenekon ve Balyoz davalarında da vardı. Yargıtay ve Anayasa Mahkemesi bu itirafçı beyanlarını hukuka aykırı buldu ve bozma kararı verdi. Şimdi Kürtlere, solculara, avukatlara gelince niye bu kriter uygulanmıyor? İftiracı tanıklarla insanların cezalandırılmasından vazgeçilmelidir. Zaten bir kişinin iftirası üzerinden insanlar cezalandırılıyorsa orada hukukun zerresi yoktur” dedi.

AİHM KARARINA ATIF

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş hakkında verdiği kararlara da dikkat çeken Türkdoğan, şöyle konuştu: “Bu karar, kişilerin siyasi sebeplerle tutuklandığına dair bir karardı. AİHM kararında, ‘Siz siyasi olarak talimat verdiniz ve mahkemeler bu nedenle tutuklama kararı verdi’ diyor. Avukatların yargılandığı dosya da aynı çünkü demin de belirttiğim gibi İçişleri Bakanlığı onları sürekli hedef haline getirdi ve mahkemeler de bunun etkisinde kalarak tutuklama kararları verdiler. Avukatlar da buna tepki olarak adil yargılanma talebiyle önce açlık grevine, ardından da ölüm orucuna başladı.”

‘BU UTANÇ TÜM TOPLUMA AİT OLACAK’

Bu dönemin hiç olmadığı kadar yargının siyasi iktidarın etkisi altına girdiği bir dönem olduğuna dikkat çeken Türkdoğan, bu dönemde hukukun üstünlüğü ilkesinin yok olduğuna işaret etti.

Avukatların ölüm oruçlarının kritik eşiği çoktan geçtiğine dikkat çeken Türkdoğan, Ebru Timtik ve Aytaç Ünsal’ın hayati tehlikesi olduğunun ve vakit kaybetmeden tahliye edilmeleri gerektiğinin altını çizdi. Türkdoğan aksi takdirde avukatların başına gelebilecek her olumsuzluğun sadece bu iktidara değil, tüm topluma ait bir utanç olacağını vurguladı.