‘Tüm Suriyeli kadınlara ulaşmayı hedefliyoruz’

Rojavalı kadınların kendi geleceğini, kişiliğini ve özgürlüğünü mücadelenin içinde görerek devrime en fazla katılan kesim olduğunu belirten İlham Ehmed, devrimin beşinci yılında tüm Suriyeli kadınlara ulaşmayı hedeflediklerini ifade etti.

Rojava Devrimi içerisinde birçok kurumlaşma, çalışma ve yeniliğin kadın dokunuşu ve eliyle oluştuğuna dikkat çeken İlham Ehmed ,“Kadın katılımı, öncülüğü olmasaydı gelinen bu düzey yakalanmayacaktı. Bu büyük bedeller ve emek sonucu gelişti. Erkeğin ve erkek egemen zihniyetin engelleme çabalarına rağmen kadın büyük bir ısrar ve azim ile devrime en ön saflarda katılım sağladı. Bu mücadele kadınsız gelişemezdi. Hatta öyle bir aşamaya gelindi ki ‘kadının görüşü olmadan alınan bir karar, karar değildir’ kanaatine ulaşıldı” diye konuştu.

Ehmed, Kuzey Suriye Demokratik Federal Sistemi Toplumsal Sözleşme taslağının kamuoyu ile paylaşıldığını ve bu sistemin kadının eşit katılımıyla örgütlendiğini ifade ederek, “Kadının eşit ve özgür bir biçimde federatif sistemde yer alması bu projeyi kuşkusuz geliştirecektir. Yasalarda ilk defa değişikliğe gidildiğinde çok olumlu tepkiler ile karşılaştık. Çünkü bu gelecek için alınan tedbirlere belli bir temel oluşturuyordu. Suriyeli kadınların da bu çerçevede kendilerini örgütlemelerine büyük bir özgürlük alanı ve imkanı sunmaktadır” dedi.

19 Temmuz 2012’de resmi olarak başlayan Rojava Devrimi kadınların yoğun katılımı ve öncülüğünde aynı zamanda bir kadın devrimi olarak gelişti. Demokratik Suriye Meclisi(MSD) Eşbaşkanı ve aynı zamanda Kongre Star yönetimi üyesi İlham Ehmed Rojava Devrimi öncesi kadının yaşadığı durum, devrimin kadın öncülüğünde gelişmesinin nasıl başarıldığı, gelişen kadın devrimi ve kadın özgürlük mücadelesinin geleceğe dönük planlamalarına ilişkin ajansımızın sorularını yanıtladı.

REJİMİN KADINLAR ÜZERİNDEKİ BASKISI ÇOK FAZLAYDI

Rojava Kurdistanı ve Suriye’de devrim öncesi kadınların içinde bulunduğu durum nasıldı?

Rojava’da Kürt toplumu içerisinde Özgürlük Hareketi ve Önder Apo’nun öncülüğünde, Kadın Özgürlük Mücadelesi ışığında yürütülen çalışmalar büyük bir miras bırakmıştı. Örgütsel, felsefi ve mücadele açısından önemli bir miras vardı. Fakat her ne kadar Özgürlük Mücadelesi toplum içerisinde bir açılımı gerçekleştirse de feodalizmin kalıntıları ve etkileri hala gözlemlenmekteydi. Diğer taraftan Baas Rejiminin de kadınlara getirdiği yasaklamalar söz konusuydu. Örneğin toplum içerisinde kadın özgürlüğü için mücadele eden yüzlerce sivil aktivist kadın rejim tarafından cezalandırıldı. Kadınlar üzerinde büyük bir baskı vardı. Kadınlara iki çeşit baskı uygulanıyordu. Biri toplum ve aile içerisinde feodal sınırlar içerisinde ele alınan örf, adet, gelenek, kural ve kaidelerin baskısı, diğeri ise kadınların mücadelesini engellemek için rejim tarafından yürütülen baskılar ve engellerdi.

TÜRK DEVLETİ VE BAAS KADIN MÜCADELESİNE KARŞI ORTAK KONSEPT UYGULADI

Yine Rejim ve Türk devletin Adana Antlaşmasıyla kadın mücadelesine, toplumsal devrime ve halk mücadelesine karşı genel olarak bir ittifakı ve ortak bir konsepti vardı. Kendi özgürlükleri için ayaklanmış ve devrime başlamış bu halkı farklı gündemlerle uyuşturmaya çalışıyorlardı. Örneğin birçok Türk dizisi Arapçaya çevrilerek toplumu uyuşturmak için Suriye devlet kanallarında gösteriliyordu. Bu filmlerle toplumsal ahlakı bitirerek toplumu çökertmeyi hedefliyorlardı. Bunun yanında kadın ticareti yapan şebekeler oluşturuldu. Fuhuştan, uyuşturucuya, kadın alıp satmaya kadar toplumu yozlaştıracak birçok kirli faaliyet yürütülüyordu. Türkiye’den buraya gelip “buradaki kadınlarla evlenmek istiyoruz” imajını yaratarak bu şebekeler üzeri kadınlar satın alıp Türkiye’ye götürülüyordu. Bu şekilde onlarca kadın alınıp satıldı. Rojava devriminin başlaması ile bu şebekelere karşı da bir hamle startı verildi. Çünkü özel savaş dairesinin büyük etkisiyle toplum farklı gündemlerle meşgul edilerek, ahlaki olarak çökertilerek amaç ve hedeften uzaklaştırılmaya çalışılıyordu. Aynı zamanda gençler de kadınlar gibi bu şebekelerin hedefindeydiler.

Devrim öncesi Rojava’daki kadınlar ve toplumsal yapı üzerinde birçok feodal kalıntıdan ve rejim politikalarından söz ettiniz. Fakat Rojava Devrimi’ne kadınların öncülük ettiği de biliniyor. Bu öncülük nasıl gelişti, kadınların devrime bu düzeyde katılımı nasıl başarıldı?

Fakat tüm zorluklara rağmen kadınlar öz bilinç ve güvenin gelişimiyle bütün bu engelleri aşarak 19 Temmuz 2012 devrimin öncülük düzeyini yakaladı. Hazırlık döneminin etkisi ve açığa çıkan mirasın sonuçları kadını adeta bir sıçrayışla devrimin öncü gücü haline getirdi.

Tabi kadınların devrime öncülüğü öyle kolay gelişmedi ve kendiliğinden başlamadı. Bilindiği gibi Rojava Kürdistan’dan binlerce kadın Özgürlük Hareketini saflarına katılım sağladı. Ama vakti zamanında kadınları sadece kendi evinde bile ortak sofraya getirmek başlı başına bir devrim niteliğindeydi. Bölgeden bölgeye farklı durumlar vardı, fakat çok belirgin değildi. Çünkü feodal zihniyet ve düşünce yapısı genel olarak toplumu etkisi altına almıştı. Bu açıdan kadınlarda gerçekleşen değişim ve dönüşüm yine kadınların öncülüğünde, etkisiyle toplumda yaşanan değişim kolay olmadı. Kadını ortak bir yaşam alanında karşılayabilmek; ifade gücünü ve öz güvenini geliştirmek; ülke, özgürlük, siyaset gibi konularda görüşünü alabilmek adeta bir devrim gibiydi. Kadın Özgürlük Hareketi aile ziyaretleriyle ailenin ve kadının durumu tespit edilerek müdahale gerçekleşti. Baskıyı, zulmü, erkek şiddetini direkt müdahale ile gideren, eğitici yaklaşım ve yöntemler değiştirip dönüştüren bir tarz esas alındı. Örneğin eğer ailede erkek şiddeti tekrar ederse farklı yol ve yöntemlerin izleneceği gibi uyarılar ile yaşanan sorunların önü alınmaya çalışıldı. Bu ise kadın açısından büyük bir güvene yol açtı. Dolayısıyla gelişen bu yeni durum kadınların özgürlük hareketine ilgisini ve katılımı arttırdı.

KADINLAR GELECEĞİNİ BU HAREKETİN İÇİNDE GÖRDÜ

Tüm bu çabalarla kadınlar artık “Kişiliğim, geleceğim ve özgürlüğüm olacak ise ancak bu hareketin içinde olur” demeye başladılar. Bu bakımdan hareketin etrafında buluşan çoğunluk da kadınlardan oluşuyordu. Çünkü kadınlar kendilerini hareketin içerisinde görüyorlardı. Yaşamını, geleceğini, özgürlüğünü devrim içinde görmeye başladı. Bir kadın ve kişi olarak gerçek değerinin bu mücadele içerisinde açığa çıktığını anladı. Başlar başlamaz ulusal, toplumsal devrimin içinde kadın devrimi de geliştirilerek adeta devrim içinde devrim mücadelesi başlatıldı. Öte yandan yaşanan bu gelişmeler bağlılığı ve sahiplenmeyi “Kadın özgürlüğü toplumun özgürlüğüdür” vb gibi sloganlarda da gösterdi. Bu slogan ile binlerce kadını etrafında toplayabildi hatta erkeğe bile güven aşıladı. Kadını küçümseyen, kuşkulanan, şüphelenen, kıskanan ve kadına başkaları ile ilişkilenmeyi yasaklayan erkeğe de güven verdi. Namus olgusunun toprak ve ülke olduğunu kanıtladı. Feodal zihniyetin kadını sarmaladığı zincirlerden kurtarmak için önemli bir mücadele zemini yaratarak kadına, “Ben sadece kendime aitim’ demesini sağladı. Hareket ilk başlarda Önder Apo’nun öncülüğü ile de “Özgürlüğün örgütlülükten geçtiğini” söyledi. Çünkü kadınlar arasında bir örgütlülük gelişmez ise erkek parçalı duran kadınlar arasında oluşan boşluktan faydalanarak kendi egemenliğinin etkisine alır ve çabuk çabuk egemenliğini elden bırakmaz. Erkek egemenliğini zayıflatmak için kadının örgütlü olması gerekiyor. Kadınlar bütün sorunlarını kendi emeği ile aşmalı ve kendini aynı zamanda toplumsal sorunların sorumlusu olarak görebilmeli. Kadından beklenen güç ve enerji ve bilinç düzeyi erkeğe göre daha çoktur, kadının özgürlük ihtiyacı erkeğe göre daha fazladır. Bunun için kadının kendisini örgütlemesi, eğitmesi gerekiyor. Bu konularda eğer kadın kendini geliştirirse o zaman öncülük yapabilir. Bu açıdan gelişen devrim kadının öncülüğü ile gelişti. Hareket içerisinde kadının geldiği düzey doğrudan devrime öncülük yapacak bir konumdaydı ve böylelikle örgütsel, ideolojik, toplumsal, askeri, ekonomik her boyutta devrimsel çalışmalara katılabildi.

Rojava Devrimi’nden bahsedilirken Rojava Devriminin bir kadın devrimi olduğu ve bu devrimle birlikte kadın devriminin de gerçekleştiği ifade edilir. Kadın devrimi nasıl gelişti?

Örgütlenme açısından adım adım bir çalışma başlatıldı. Devrimin ilk günlerini iyi anımsıyoruz. O zamanlar Baas Rejimi’nin halk üzerinde yoğun bir baskısı söz konusuydu ve onlarca kadını tutuklamıştı. Yine erkek de kadın üzerinde yoğun bir baskı sürdürerek adeta ya ben ya da siyasi çalışmalar dolayısıyla mücadele demekteydi. Fakat imkanlar ve ayaklanmaların gelişmesi ile kadınlar kendini daha güçlü örgütlemeye başladı. 2011 yılında Êfrin’de Yekitiya Star Kongresi gerçekleştirildi. Yekitiya Star aynı isimle 2005 yılında kurulmuştu. Êfrin’de gerçekleştirilen ve devrimin başlangıç sürecine denk gelen 3. Yekitiya Star Kongresi’nde Rojava genelinde kadın meclislerinin oluşturulması kararı alındı. Komün, kadın evi ve aynı zamanda öz savunma çalışmalarının örgütlenmesi de yine bu kongrede kararlaştırıldı. Bu örgütsel bir hamle olarak başlatıldı. Köylerden şehirlere kadar komün ve meclisler kuruldu.

İlk kadın evi yani kadın merkezi Êfrin’de açıldı. Bu dönemde hala toplumun Suriye rejiminden korkusu vardı ve çalışmalara katılımda kaygılı yaklaşıyorlardı. Açılan bu ilk merkez eski bir dükkan olan bir yapıda halkın katılımı ile örgütlendi. Merkezin çalışmalarını başlatması ile birlikte rejim tarafından herhangi bir saldırı ve engellemenin olmadığını gören kadınlar gitgide daha da çoğaldı. Peyderpey Halep ve Qamişloda da kadın merkezleri kuruldu. Genel olarak da Rojavada yayılmaya başladı. Yine köylerde, mahallelerde kadın komünleri ve şehirlerde meclisler örgütlendi. Yine bu meclislere bağlı eğitim, ekonomi vb alanda komiteler oluşturuldu.

Aynı zamanda “her eve giderek her kadına ulaşılmalı ve örgütlemeli ” şeklinde karar alındı. Zaten daha sonra bu karar “Örgütsüz hiç bir kadın kalmamalı” diye hareketin temel sloganı haline dönüştü. Bu açıdan Yekitiya Star çalışmaları kendini gün geçtikçe daha da kurumlaştırdı ve çalışmalarını derinleştirerek sürdürmeye devam ediyor. Bu yıl gerçekleştirilen Kongreyle Kongreya Star olarak örgütlenmeye başladı ve hedeflerini daha da büyüttü.

Yine çok önemli bir kadın örgütlenmesi de YPJ’nin örgütlenmesiydi. Çalışmaların hala amatör bir düzeyde seyrettiği bir süreçte YPJ ilan edilerek günden güne gelişti. Kadın örgütlülüğünde önemli bir ayak olan öz savunma birlikleri YPJ 4 Nisan 2013’te Derik’te yapılan bir kongre ile ilan edildi.

Yine diplomatik açıdan Yekitiya Star’ın Suriye Kadın İnisiyatifine katılımı da 2014 yılında gerçekleşti, üye oldu. Özellikle Süryani, Asuri, Arap kadınları ile de ortak örgütlülük geliştirebilmek açısından Suriye kadınları inisiyatifi geliştirildi. 2013 Qamişlo şehrinde yapılan bir kongre de alınan bu karar ile bu ortaklığın hayata geçmesi hedeflendi. Hemen hemen bütün kadın örgüt ve kurum temsilcilerinin katılım sağladığı bu kongre etkili ve önemliydi. Yekitiya Star’ın kendi kendini yönetmede de önemli bir öncülüğü oldu. Çünkü stratejik bir proje olarak öngörülmüştü.

ÖRGÜTLÜLÜK VE EĞİTİMLE YETİNİLMEDİ, KADIN YASASI DA OLUŞTURULDU

Yine toplumun kendi kendini yönetebilmesi için Yekitiya Star’ da kendi yönetimi ile temsilini özerk-özgün bir sistem içerisinde bulabildi. Yekitiya Star, özerklik yönetiminde yer alan kadın koordinasyonu, yine farklı halklardan oluşan kadınların birliği ile ortaklaşma sağladı. Yine toplumsal yasaların değişimi de bu ölçüde gelişti. Savaş dönemlerinde en büyük tahribatı kadınlar ahlaki anlamda, fiziki anlamda kadınlar yaşadı. En büyük zararı kadınlar gördü. Yine erkek her yöntem ile kadına el attı. Dolayısıyla “Bugün yapılmazsa yarın çok geç olabilir hassasiyeti ile bazı değişikliklere gidilmeli” denildi. Yine özerk yönetimler oluşturulmuştu bunun özerk yasalara da sahip olması gerekiyordu. Adalete, barışa, kadının özgürlüğüne vs. dayanan bir anayasaya ihtiyaç vardı. Bu açıdan titiz bir çalışma ile inanç komitesiyle tartışıldı. Geniş toplantılar yapıldı ve buna göre yasalarda değişikliklere gidildi. Örneğin çok eşlilik, çocuk yaşta evlilikler yasaklandı. Yine berdel evlilikler, mülkün dağılımı vb. konularda erkek oldukça rahatsız oldu ve birçok zorluklar aşılmaya çalışıldı. Toplum içerisinde büyük çoğunluk bu değişiklikleri onayladı ve olumlu gördü. Ama bu değişimler en fazla kadınlardan destek buldu. Çünkü ilk defa kadın haklarının savunulduğu görüldü. Kadın yasasının geliştirilmesi bu konuda verilen eğitim ve bu yasa çerçevesinde verilen bazı cezalara rağmen herşeyin tümden değiştiğini söyleyemeyiz. Bunun için mücadele hala sürmekte.

Kadın üzerinde uygulanan her türlü egemenliği şiddeti birkaç yıl içerisinde, geliştirilen bazı yasalarla kırmak çok zor. Değişik biçimde de olsa toplumun bazı kesimlerinin kadın yasasına ilişkin rahatsızlığı yansıdı diyebiliriz. Bu açıdan şimdiye kadar da bu direniş devam etmekte. Fakat doğru bir adım attığımıza da inanmaktayız ve yerinde görmekteyiz. Zengin yöntem ve zamana ihtiyaç olduğunun farkındayız. 5000 yıldır toplum hafızasında yer edinmiş bir zihniyet herhalde beş yılda çabuk çabuk değişmeyecektir. Bu devrimin en önemli etkileri olarak değerlendirilebilir.

KADIN MÜCADELESİ DEVRİMİN KARAKTERİNİ DAHA DEMOKRATİK KILDI

Bir yandan kadınların devrime öncülük etmesi diğer yandan da Kadın Devrimi’nin geliştirilmesinin Rojava Devrimi’nin karakterine nasıl bir etkisi oldu?

Kadınlar toplumsallığı, toparlayıcılığı, çekiciliği, fikirleri, ölçüleri ve fedakarlığıyla yaşamın merkezinde yer alıyor. Kadın mücadele ve çalışmasında bunu temsil ediyor ve bu gücünü açığa çıkarıyor. Toplumda bunu gördü. Artık bu durumu kendine yakın buluyor, bütünleşebiliyor ve güven duyuyor. Bu genel mücadele üzerinde çok önemli ve olumlu bir etki yarattı.

Yine kadınların devrime bu düzeyde katılımı devrim içinde kadın devriminin de gelişimi devrimimizin karakterinin bu denli demokratik olmasına büyük katkı sundu.

Hatta dış güçler bile yıllardır örgütlendiklerini fakat bu sonucu açığa çıkaramadıklarını belirtmektedirler; itiraf etmektedirler. Sizde gelişen demokrasi biz de yok demektedirler.

Rojava Devrimi içerisinde birçok kurumlaşma, çalışma ve yenilik kadın dokunuşu, kadın eliyle oluştu. Kadın katılımı, öncülüğü olmasaydı gelinen bu düzey yakalanmayacaktı. Bu büyük bedeller ve emek sonucu gelişti. Erkeğin, erkek zihniyetin engelleme çabasına rağmen kadın büyük bir ısrar ve azim ile devrime en ön saflarda katılım sağladı. Bu mücadele kadınsız gelişemezdi. Hatta öyle bir aşamaya gelindi ki “kadının görüşü olmadan alınan bir karar, karar değildir” kanaatine ulaşıldı. Dünyada çok nadiren eşbaşkanlık sistemi gözlenmekte. İlk defa bu şekli ile kadın ve erkek ortak hatta kadın daha özlü ve aktif bir katılım sergilemekte. Bu genel hareket üzerinde ve toplum üzerinde önemli bir etki yarattı.

KADIN MÜCADELEMİZİN GENELİ DÜNYADA İLGİ VE MERAK UYANDIRIYOR

Rojava Devriminde YPJ’li kadınların DAİŞ’e karşı yürüttüğü mücadeleyle dünyanın gündemine girdiğini ve büyük ilgi gördüğünü biliyoruz. Peki bu durum Kadının bir sistem sahibi olması, kadın ve toplumun özgürleşmesi, ekonomik, siyasi ve toplumsal alanda geliştirdiği çalışmalara dönük de böyle midir? Bu durumu biraz açar mısınız?

YPJ’nin DAİŞ gibi vahşi bir düşmana karşı bu denli güçlü bir direniş geliştirmesi şüphesiz Kadın Özgürlük Mücadelesinin bir etkisidir. Özellikle Kobanê de Şehit Arin Mirkan’ların öncülüğünde bu denli vahşi bir düşmanda kendini patlatmak, ruhunu vermek derin bir bilinç istiyor. Kadın konusunda var olan tüm yanılgılar, inançsızlık Kobanê de özellikle kadının direnişi ile boşa çıkarıldı. Kürt kadının özgürlük ve direniş bilinci, iradesi ve umudu tüm dünyaya örnek oldu.

Dış diplomasi de birçok ülkede görüşme ve temaslarda bulunduk. Örneğin bir görüşmede biz genel mücadeleyi bir kadın heyetiyle temsil ederken karşı taraf da demokratik bir ülke adına temsilini içinde sadece 2 kadının olduğu ağırlıkta erkeklerden oluşan bir heyetle gerçekleştirmişti. Ve bizim heyetimizin kadınlardan oluşması onlarda büyük etki yaratmıştı.

Bu anlamda sadece savaş alanında, askeri alanda yapılan direniş ve mücadele ilgi çekmiyor bir o kadar da toplumsal, siyasal, diplomatik ve örgütsel alanlarda yürütülen mücadele de ilgi çekiyor.

SURİYELİ KADINLARA DA MODEL OLDU

Rojava’da yaşanan kadın devrimi Suriyeli kadınlar üzerinde nasıl bir etki yarattı?

Rojava’da bulunan ve bizimle ortak yaşayan, çalışan kadınlarda büyük bir etkilenme yaşandı. Örneğin bir çok Suriyeli kadın örgütü Kürt kadınlarının nasıl örgütlendiğini öğrenmek istiyor. Her anlamda Rojava devrimi ilgi alanı haline geldi. Fakat talihsiz bir şekilde Suriye’de yaşanan savaş sonucu ulaşım engellendi, bölgeler parçalandı. Yine bazı Arap kesimlerin Kürt halkına karşı şovenist yaklaşımı genelleşti. Fakat aynı zamanda keşke biz de sizin gibi yapsaydık da denildi. Fakat aynı düzeyde örgütlülüğe götürecek bir imkanları geliştiğini söyleyemeyiz.

Arapların, Süryanilerin kendi içlerinde özerk örgütlenmeleri var ve Kongra Star ile ortak bir biçimde gelişmekte. Türkmenler azınlıkta olmakta. Fakat var olanlar ile özerklik hakları tanınarak ortak örgütlenme, planlama yapılmakta. Arap kadınları açısından ise bilindiği gibi bazı bölgeler daha yeni kurtarılmış durumda ve hala çok katı kurallara sahipler. Hala güçlü aşiret etkisi altında yaşamaktalar. Bunun yanında yeni bir hareketlilik söz konusu. Fakat QSD ve YPJ’ye katılım ve ilgi çoğaldı diyebiliriz. Süryaniler de özerk örgütlülüklerini hem toplumsal hem de askeri alanda geliştirmiş durumdalar ve Kongra Star ile paralel bir şekilde örgütlenmelerini geliştirebilirler.

DEMOKRATİK FEDERASYON SURİYELİ KADINLARIN ÖRGÜTLENMESİNE KATKI SUNACAK

Rojava devriminin 4. Yıl dönümüne girerken Rojava Devrimi kendini Kuzey Suriye Suriye’nin içinden bulunduğu kriz ve kaos ortamından çıkışta alternatif çözüm projesi olan Kuzey Suriye Demokratik Federasyonuna ulaştırmış durumda. Kadınlar bu sistemde yerini nasıl alıyor ve bu sistemin kadın özgürlük mücadelesine nasıl bir katkısı olacak?

Bilindiği gibi Kuzey Suriye Demokratik Federal Sistemi Toplumsal Sözleşme taslağı kamuoyu ile paylaşıldı. Sistem genel olarak kendisini federasyonla eşit katılım ile örgütledi. Yani federasyon içerisinde aynı zamanda Kongra Star öncülüğünde özerk bir yönetime sahip.

Kadının eşit ve özgür bir biçimde federatif sistemde yer alması bu projeyi kuşkusuz geliştirecektir. Yasalarda ilk defa değişikliğe gidildiğinde çok olumlu tepkiler ile karşılaştık. Çünkü bu gelecek için alınan tedbirlere belli bir temel oluşturuyordu. Suriyeli kadınların da bu çerçevede kendilerini örgütlemelerine büyük bir özgürlük alanı ve imkanı sunmaktadır.

SURİYE’DEKİ TÜM KADINLARA ULAŞMAYI HEDEFLİYORUZ

Son olarak devrimin 5. Yılına girerken Kongre Star’ın önümüzdeki sürece dönük planlama ve projeleri nelerdir?

Kongra Star çalışmaları öz itibariyle sürekli örgütlülüğü esas almakta. Yine toplum dışına itilmiş kadınlar açısından ve genel olarak da zulmün ve şiddetin önünü almak için bilinçlenme faaliyetleri, eğitim ve özgür eş yaşamın geliştirilmesi esas alınmakta. Demokratik aile modeli çerçevesi ve ilkeleri temelinde topluma ölçü kazandırılmaya çalışılmakta. Bu ve benzer projeler çalışmanın temelini oluşturmakta. Yine kadın özgürlük mücadelesini genişletmek ve büyütmek de genel hedefler arasında yer almakta. Özgür eş yaşamın ilke ve ölçülerini yaşamda geliştirerek Kadını mücadeleye sevk etmek temel gaye olarak görülmekte. Komünal ekonominin gelişiminde de kadının rolü ve öncülüğü esas alınmakta. Ekonomik anlamda bağımsız alanlar yaratarak savunması açısından da çalışmalar yürütülmekte.

Özgür bir birey olarak kadının yaşamın tüm alanlarında kendini iradesi ile örgütlenmesi için buna benzer projeler geliştirilmekte. Yine diplomatik çalışmalar ile çözüm sürecine aktif bir katılım amaçlanmaktadır.

Siyasi yönden ise tüm kadınlara ulaşma hedefi ile Suriyeli kadınların Suriyede yaşanan sorunların çözümünde aktif rol almaları hedeflenmekte. Suriye krizi derin bir krizdir. Bu sadece Suriye ye bağlı da gelişmedi. Tüm ortadoğu’yu kapsamaktadır. Yaşanan trajedinin önü alınması için kadına önemli bir rol düşmektedir. Bu ise ortak mücadele ve örgütlülük ile gerçekleşebilir. Bölgenin geneli için, halkların özgürlüğü ve barışı için bu şarttır diyebiliriz.