Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Parti Meclisi, Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel başkanlığında Amed'te toplandı. Kayapınar Belediyesi Konferans Salonu'nda yapılan PM toplantısı iki gün sürecek. Türkiye ve Kürdistan'da yaşanan son gelişmeler ile birlikte AKP'nin Kürt halkına yönelik baskı ve sindirme politikalarının ele alınıp tartışılacağı toplantıda, bu yönelime ilişkin bir yol haritası çıkarılacak. Alınacak kararlar ise sonrasında sonuç bildirgesiyle kamuoyuyla paylaşılacak. 

Toplantının basına açık ilk bölümünde açılış konuşmasını yapan DBP Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel, "Gittiğimiz her yerde halkımızın morali ve özgürlük sevdasının çok yüksek olduğunu gördük. AKP faşizmine karşı dik duran bir halk var. Halkımız AKP'nin savaş politikaları nedeniyle bayramı kutlamadı. Halk bayramı mezarlıklarda değerlerine sahip çıkarak geçirdi" dedi. 

'34 İNSANI YAKACAKLARDI!'

Devamında son dönemde Kürdistan'da adı konulmamış bir OHAL yaşandığını söyleyen Tuncel, Kürdistan'da bugün '90'lı dönemleri aşan bir polis devleti ile karşı karşıya olduklarını söyledi. İdil'de karşılaştıkları yaklaşımın ise bunun en son örneği olduğunu belirten Tuncel, şöyle devam etti: "Mehter marşıyla saldırıya uğramamız tamamen halkla dayanışmamızın engellenmek istenmesindendi. Aracımız durdurularak ağza alınmayacak hakaretler ve cinsiyetçi küfürler edildi. Buralarda kontrolsüz hareket eden ve kendilerini devlet yerine koyan kişiler var. Bunlar IŞİD'vari yöntemlerle halkı tehdit ediyorlar. Bunlar kim hangi yetkiyle Kürdistan'da geziyor?"

Bu kişilerin Licê'de de ortaya çıkarak 34 köylüyü yakmaya çalıştığını dile getiren Tuncel, "Licê'de sakallı ve kollarında Arapça yazılar olan bu kişiler, ellerinde benzin bidonlarıyla geziyor. Gözaltına alınan 34 köylüye 'sizi yakmaya geldik' diyorlar. Köylüleri gözaltına alan subay, bu kişileri müdahale etmeseydi 34 insan diri diri yakılacaktı. Şimdi burudan soruyorum. Bunlar Efkan Ala'yı mı, Erdoğan'a mı bağlılar? Bunun cevabını vermek zorundalar" diye konuştu.

'HERKES DİRENİŞE KATILMALI'

AKP'nin dayattığı çözümsüzlük politikalarıyla Kürtlere 'soykırım' uygulandığını ifade eden Tuncel, "Biz katliamlara karşı sessiz kalmayacağız. AKP'nin Türkiye'ye getirdiği nokta kaos, çatışma ve krizdir. AKP, bu politikalarla Türkiye'yi uçurumun kenarına getirdi. Bu savaş politikalarına karşı direnmek ise sadece Kürtlerin değil, Türkiye'de yaşayan herkesin görevidir" diye konuştu.

Tuncel, son dönemde partilerine yönelik gelişen sistematik saldırılara da değinerek, "Parti üyelerimiz ve yöneticilerimiz, Kürt halkının özgürlük mücadelesine öncülük ettiği için hedef haline getiriliyor. AKP hükümetine göre DBP'nin tüm yöneticileri 'terörist'. Terörden bahsedeceksek devlet teröründen bahsetmeliyiz. Ne olursa olsun mücadelemizi halkımız ile birlikte yürüteceğiz" dedi.

MÜLTECİLER

Tuncel, Türk Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın Türkiye'ye sığınan Suriyeli mültecilere vatandaşlık verileceğine dair yaptığı açıklamayı da şöyle değerlendirdi: "Mesela Suriyelilere vatandaşlık vermek değil. AKP bununla kendi rantını ve siyasal projelerini uygulamaya çalışıyor. Hala Türkiye'de mülteci kanunu yok. Sadece Avrupa'dan Türkiye'ye gelenler mülteci olarak kabul ediliyor. Türkiye'ye sığınan 2 milyon 700 bin mülteci AKP'nin IŞİD kampına çevirdiği yerlerde yaşıyor. Mültecileri yönelik nefret suçu ve ırkçı söylemlerde bulunmayacağız. AKP vatandaşlık vereceği mültecileri, Kürdistan'da, Alevilerin yoğun yaşadığı yerlere yerleştirip, buralardaki demografiyi değiştirip istediği sonucu almaya çalışacak. Kürtlere ve Alevilere karşı AKP koridoru oluşturmaya çalışacaklar. Gelin mülteci kanunu çıkarıp, mültecilerin sığınma, barınma ve sağlık sorunlarını çözelim." 

'BAŞARACAĞIZ'

Tuncel, AKP'nin artık Türkiye'deki halklara verecek bir şeyinin kalmadığını da söylerken, AKP gitmeden Türkiye'ye demokrasinin gelmeyeceğini kaydetti. 

Tuncel, konuşmasının sonunda şunları dile getirdi: "AKP hükümetinin artık Türkiye'ye vaat edeceği bir şey yoktur. DBP olarak bu süreçte bize daha çok görev düşüyor. Yerel demokrasiyi geliştirmek, halkımıza öncülük etme sorumluluğumuz var. Bu konuda hazırız. Önümüzdeki süreç daha zorlu olacaktır. Bu süreci tarihi bir süreç olarak değerlendiriyorum. Ortadoğu'daki tüm gelişmeler bize gösteriyor ki demokrasi dolu günler yakındır. Bizler hiç olmadığı kadar bu sürece hazırız. Zaman ezilenlerin, yok sayılan ve direnen halkların zamanıdır. Silopiya, Sûr, Cizîr, Nisêbîn ve Gever'de gördük. Zaman ezilenlerin, yok sayılan ve direnen halkların zamanıdır. Direniş mutlaka başarıya götürecektir."