Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın açılışını yaptığı TÜRGEV’ın bulunduğu Şişli’deki arazinin yıllardır tapuları keyfi bir biçimde verilmeyen Belkız Abacı, Ümit Deveci ve Uğur Deveci isimli üç kardeşe ait olduğu ortaya çıktı. ANF’ye konuşan kardeşlerden Belkız Abacı, arazinin hukuksuz bir biçimde ellerinden alındığını söyledi. Abacı, 1965 yılından bu yana emlak vergilerini vermelerine ve halen Şişli Belediyesi tarafından çıkartılan emlak borcunu ödemelerine rağmen, arazinin TÜRGEV tarafından kullanıldığına dikkat çekti.
TÜRGEV’in paravan şirket aracılığıyla işgal ettiği arazinin arkasında bir ailenin nasıl mağdur edildiği gerçeği çıktı. Maliye Bakanlığı’na ait gözüken ve TÜRGEV’in kullandığı arazinin aslında Deveci ailesinden üç kardeşe ait olduğu ortaya çıktı. Bugün TÜRGEV’in bulunduğu 10256 Ada, 1 Parsel sayılı gayrimenkule Dilber ve Recep Deveci 1965 yılında 13 çocuklarıyla birlikte yerleşmişti. Aynı yıl Şişli Belediyesi’yle yaptıkları sözleşme gereği elektrik ve su gibi hizmetlerle birlikte iskan müsaadesi de alan Deveci ailesi, belediyeye sabit kayıtlarını yaptırıp, tüm vergilerini ödemişti. 1974 yılında bu taşınmazın kaydı hazine adına yapılsa da zilyet Deveci ailesine aitti. 1984 yılının Kasım ayında, 24.02.1984 tarihli ve 2981 sayılı İmar Affı Kanunu’na dayanarak arazinin tapusunu alabilmek için başvuran aile, hak sahibi olmalarına ve gerekli başvuruları yapmalarına rağmen, idarece yıkım baskısı altına alınmıştı.
KAYITLI ARAZİNİN TAPULARI VERİLMEDİ
Bugün hak sahibi üç kardeşten biri olan Belkız Abacı, o dönem yaşananları şöyle anlatıyor: “13 kardeşten oluşan kalabalık bir aile olduğumuz için 1965 yılında söz konusu araziye taşındığımızda annem ve babam üç gecekondu inşa etmişti.”
Ailesi buraya yerleştikten çok daha sonra arazinin maliyeye tahsis edildiğine dikkat çeken Abacı, aynı bölgede bulunan kardeşlerine ait evi yıkan ve meyve ağaçlarını söken maliye yetkililerinin kendilerine ait bir lojman yaptıklarını aktardı. Abacı, “Ailemizden kalan ve hak sahibi olduğumuz diğer araziler 1985 yılında 6 kardeşim arasında paylaşılırken, ben ve iki kardeşime kalan ve bugün TÜRGEV tarafından kullanılan bizim üzerimize kayıtlı arazinin tapusu için defalarca Milli Emlak Dairesi’ne başvurmamıza rağmen gerekçe göstermeden vermediler” dedi.
Kendisi çocukken Şişli Belediyesi’nin zaman zaman gecekonduları yıkmak teşebbüsünde bulunduğunu, ama annesi ve babasının Maliye Bakanlığı ile Milli Savunma Bakanlığı’na dilekçe yazarak bu yıkıma engel olduklarını, en sonunda 2003 yılında Şişli Belediyesi tarafından evlerinin yıkıldığını aktardı.
KANUNA AYKIRI YIKIM
03.06.2003 tarihinde İstanbul Valiliği İl Defterdarlığı Milli Emlak Dairesi Başkanlığı nezdinde oluşturulan yıkım ekibinin 775 sayılı yasanın 18. maddesine dayanarak söz konusu araziye gelip iki gecekonduyu yıktığını belirten Abacı, “Oysa yıkım için dayandıkları kanun yürürlüğe giriş tarihi olan 30.07.1966’dan sonra yapılan gecekonduları kapsıyor. Bize ait gecekondular ise 1965 yılında yapıldı ve bu tarihte de belediye ile sözleşme yapılarak, elektrik, su hizmetleri ve iskan müsaadesi alındı” diye konuştu.
Abacı, bu yıkım sonrası artık kullanılmayan arazinin kendilerine satışı ve tapu işlemleri için defalarca kuruma başvurduklarını, ancak hiçbir başvurunun dikkate alınmadığı gibi, dönemin Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül tarafından da belediyeden kovulduklarına dikkat çekti.
ARAZİ SAHİBİNE ORTAK YOK, PANERA’YA VAR
2007 yılında kendilerinden habersiz olarak arazinin ihaleye çıkartıldığını ve Kıbrıslılar Derneği, Türkiye Hastanesi, LÖSEV ve Krea Mimarlık isimli dört kurumun bu ihaleye girdiğini, daha sonra öğrendiklerinde kendi kardeşinin de ihaleye katılarak 100 bin liraya ihaleyi kazandığını belirten Abacı, yaşanan süreci şöyle anlattı: “Kardeşim Hicran Gözen ihaleyi kazandı kazanmasına, ancak inşaat için başvurduğunda bu defa hem Şişli Belediyesi hem de Maliye’den engel çıktı. Belediye bu kez ruhsat vermedi, Maliye Bakanlığı ise söz konusu arazide kamuya ait bir bina yapacaklarını söyledi. Bir nevi danışıklı dövüş yaptılar. Bunun üzerine kardeşim Ankara’ya gidip Maliye Bakanlığı’ndan bir yetkiliyle görüştü. Bu yetkili tapu hakkımızın olduğunu kabul etmekle birlikte kendilerinin araziye ya yurt, ya otel yapmayı düşündüklerini söyledi. Kardeşimin ortak almasına bile müsaade etmediler. Ortakla inşaat yapabilirsin, ancak ortağına devredemezsin, dediler. Kardeşim üç sene uğraştıktan sonra her yıl ihale bedeli ödediği ve istediğini yapamadığı için, araziyi 2010 yılında Panera şirketine devretmek zorunda kaldı. Ancak Panera’nın devirden hemen bir ay önce kurulan bir şirket olduğunu daha sonra öğrendik.”
HEM ARAZİYİ ALDILAR HEM EMLAK BORCU ÖDETİYORLAR
Şirketin daha sonra araziyi üçüncü şahıs veya kuruma kiralama veya devretme hakkı olmamasına rağmen, Panera’nın araziyi nasıl hemen TÜRGEV’in kullanımına verdiğini bilmediğini söyleyen Abacı, zaten TÜRGEV’in inşaatının Panera değil Alper isimli bir inşaat şirketi tarafından yapıldığını ifade etti. Abacı, “Benim anlamadığım, o dönemde bir otel veya iş yeri yapmak için ortak almaya çalışan kardeşime izin vermeyen ve şart koşan Maliye ve Belediye irtifak sözleşmesi imzalayan Panera’nın araziyi TÜRGEV’in kullanımına vermesine nasıl izin verdikleridir” şeklinde konuştu.
Bütün bu olanlara rağmen kendi isimleri üzerine yapılan arazi için halen Şişli Belediyesi’nin çıkarttığı emlak borcunu ödediklerini, ödemeyi kabul etmediklerinde banka hesaplarının bloke edildiğini vurgulayan Abacı, ancak tapuların keyfi olarak kendilerine verilmediğinin altını çizdi. Hakları olan tapuların verilmesi için en son 2014 yılında 20. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde dava açtıklarını, ancak o davanın da sonuçsuz kaldığını aktaran Abacı, “Biz hakkımız olan tapuları istiyoruz” dedi.