Türk devletinin 'kaybettiği' Kurt'un akıbeti soruldu

Cumartesi Anneleri, 29 yıl önce Türk devletinin 'kaybettiği' Üzeyir Kurt’un akıbetini sordu.

Cumartesi Anneleri/İnsanları, kayıpların akıbetini sormak ve faillerin yargılanması için her hafta düzenledikleri eylemin 920’nci haftasında online açıklama yaptı. Bu haftaki açıklamada 25 Kasım 1993’te Türk askeri ve korucuların Amed’in Bismil ilçesinin Bîrikê (Ağıllı) köyüne yaptığı baskında gözaltına aldığı ve bir daha kendisinden haber alınamayan 7 çocuk babası Üzeyir Kurt’un akıbeti soruldu. Açıklamayı İHD İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon üyesi Maside Ocak yaptı.

KURT'UN HİKÂYESİ

Ocak, Üzeyir Kurt’un gözaltına alındığı tarihte Bîrikê köyüne yapılan baskında birçok evin arandıktan sonra yakıldığını aktararak, baskında Kurt’la birlikte 13 köylünün gözaltına alındığını belirtti. Köyde akrabasının evinde gözaltına alınan Kurt’un operasyonun devam etmesinden dolayı asker ve korucular tarafından iki gün boyunca evde gözaltında tuttuğunu ifade eden Ocak, 25 Kasım günü Kurt’un annesi olan Koçeri Kurt’un oğlunun gözaltında tutulduğu eve sigara, çorap ve ceket götürdüğünü aktardı. Kurt dışında diğer köylülerin 26 Kasım günü serbest bırakıldığı bilgisini paylaşan Ocak, o tarihten bu yana Kurt’tan bir daha haber alınamadığını ifade etti.

 Anne Koçeri Kurt’un 30 Kasım 1993 tarihinde Bismil Cumhuriyet Başsavcısı Rıdvan Yıldırım’a başvurarak, oğlunun nerede olduğunun araştırılmasını istediğini kaydeden Ocak, sözlerini şöyle sürdürdü: “Savcının bilgi talep etmesi üzerine Jandarma Komutanlığı’ndan Yüzbaşı İzzet Cural, Başsavcılığı’na cevaben Üzeyir Kurt’un gözaltına alınmadığını ve muhtemelen teröristler tarafından kaçırıldığını bildirdi. Bismil’de sonuç alamayan Koçeri Kurt, 14 Aralık 1993 tarihinde Diyarbakır DGM Savcılığı'na başvurdu. Orada da Üzeyir Kurt'un gözaltına alındığına dair kayıt bulunmadığı cevabı verildi.  21 Mart 1994 tarihinde Bismil Cumhuriyet Savcısı suçun PKK tarafından işlendiğine dair jandarma varsayımına dayanarak görevsizlik kararı verdi. Oysa ne jandarma ne de savcılık bu varsayımı destekleyen hiçbir somut veri ileri sürmemişti. Yaptığı başvurulardan hiçbir sonuç alamayan Kurt Ailesi, 11 Mayıs 1994 tarihinde AİHM’e başvurdu.”

TÜRKİYE MAHKÛM OLDU

Ocak, AİHM’in yapılan başvuruya ilişkin “Yetkililerin herhangi bir etkin araştırma yapmadığı ve ailenin gözaltına alınan oğullarının akıbetine ilişkin resmi bir bilgiye ulaşamamanın acısı ile baş başa bırakıldığı” kaydını düştüğünü anımsattı. Ocak, AİHM’in, Kurt’un 25 Kasım 1993 tarihinde devletin güvenlik güçlerince gözaltına alınmış olduğunu tespit ederek yaşanan olayda ihlal tespit ettiğini ve bu ihlalden dolayı Türkiye’yi mahkûm ettiğini belirtti.

 Ocak, AİHM’in ihlal kararına rağmen Bismil Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 21 Kasım 2014 yılında yürüttüğü soruşturmada kovuşturmaya yer olmadığına karar verdiğinin altını çizerek, “16 Mayıs 2015 tarihinde bu karara yapılan itiraz Diyarbakır 3. Sulh Ceza Hakimliği tarafından reddedildi. Kısacası 29 yıldır Üzeyir Kurt dosyasında inkar ve cezasızlık devam etti. Devletin sorumluluğu altındaki koşullarda kaybolan Üzeyir Kurt’un akıbetinin açığa çıkartılması ve işlenen bu insanlığa karşı suç hakkında etkin soruşturma ve kovuşturma yürütülmesi talebimizi yineliyoruz” dedi.