Türkiye'nin 'sanal' İsrail zaferi!
Türkiye'nin 'sanal' İsrail zaferi!
Türkiye'nin 'sanal' İsrail zaferi!
ABD Başkanı Barack Obama'nın İsrail ziyaretinin tamamlamasının hemen öncesinde İsrail, Mavi Marmara olayı için Türkiye'den özür diledi. Filistinli İslami Cihad örgütü "Türkiye için sanal bir zafer" derken, yetkililer ve gözlemciler ABD'nin dayatması ile gerçekleşen iki ülke arasındaki bu yakınlaşmanın temel motivasyonunun Suriye olduğunu kaydediyor.
Suriye rejiminin kimyasal silahlarının radikal İslamcı grupların eline geçeceği yönündeki endişeler Türkiye ile İsrail arasındaki hızlı yakınlaşmanın temel gerekçesi olarak görülüyor. ABD Başkanı Barack Obama'nın Cuma günü İsrail ziyaretini tamamlamasından hemen önce İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu, 9 kişinin hayatını kaybettiği 2010'daki Mavi Marmara katliamına ilişkin Türk Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'a özürlerini iletti.
KİMYASAL SİLAH KAYGISI
Netanhayu, pazar günü yaptığı açıklamada "Suriye'de durumun geçen her dakika kötüleşmesi benim için hayati bir faktör oldu" dedi. Suriye'deki kimyasal silahların aşırı grupların eline geçmesinden endişe eden Netanyahu, "Suriye'ye sınırı olan Türkiye ile İsrail'in birbiriyle konuşabilmesi önemlidir. Bu bölgesel başka sorunları için de arzu edilendir" diyerek İran'ın nükleer programını ima etti.
CNN Türk'e konuşan İsrail Cumhurbaşkanı Shimon Peres de kimyasal silahların Suriye, Lübnan ve tüm dünya için tehlikeli olduğunu belirterek, "Bölgede motor bir güç olan Türkiye de tıpkı bizim gibi endişeli" diye belirtti. Peres'e göre her iki ülkenin iyi ilişkiler kurması için "bin neden" var.
Pazar günü Amman'a ziyarette bulunan ABD Dışişleri Bakanı John Kerry de bu uzlaşmanın önemli olduğunun altını çizerek, "bölgede barış ve istikrarın ilerlemesine katkıda bulunacağını" ifade etti.
İsrailli etkili gazete Yediot Aharonot, her şeyden önce Suriye'deki iç savaş Erdoğan'ı İsrail ile anlaşmazlıklarını çözmeye motive ettiğini yazarken, "Erdoğan, Kerry yüzünden değil Esad yüzünden pozisyonlarını esnetti" dedi.
Gazeteye göre ABD, Türkiye ve İsrail, kimyasal silahların Hizbullah ve cihatçı grupların eline geçmesi olasılından dolayı çok endişe ediyor
ABD'NİN BASKISI SONUCU UZLAŞMA
Ulusal Güvenlik danışmanı Yaakov Amidror bir televizyon kanalında yaptığı açıklamada Türkiye ile İsrail arasında daha önce de kullanılmış ve tüm bölgeye saçılabilecek kimyasal silahlara sahip bir ülkenin bulunduğunu belirterek, "En iyisi Türkler ile bizim aramızdaki bir koordinasyon olacak" dedi. Amidror, her an yüzleşebilecekleri böyle bir sorun karşısına karşı koymanın böyle daha kolay olduğunu söyledi.
Amidror, iki ülke arasındaki uzlaşmanın ABD'nin baskısı sonucu olduğunu da inkar etmezken, bunun bir İsrail fikri olduğunu ve Türkiye ile uzun zamandır tartışmalar yürütüldüğünü belirtti.
Solcu gazete Haaretz ise "Bu olayın damakta kalan acı tadı bugünden yarına kaybolmayacak" yorumunu yaptı.
Amerikan CNN televizyonu da Obama'nın İsrail ziyaretinin bir sonucu olarak gördüğü uzlaşma için "diplomatik başarı" ifadesini kullandı.
Reuters, Obama'nın üç günlük ziyareti için beklenti çıtasını çok aşağı çektiğine işaret ettikten sonra, "Görevin başarılı olduğunu kolayca ilan edebilir. Kuşkulu İsraillileri cezbetti, İran'a karşı korkularını yatıştırdı ve Filistinlilere onların taleplerini unutmadığını gösterdi" diye yazdı.
İSLAMİ CİHAT: SANAL ZAFER
Türk medyası koro halinde İsrail'in özrünü, zafer nidaları ile karşıladı ve yoğun bir propagandaya malzeme etti. Erdoğan, Cumartesi günü yaptığı açıklamada Nisan ayı sonunda Gazze Şeridi ve Batı Şeria'ya bir ziyaret öngördüğünü bildirdi.
Türkiye ile İsrail arasında ABD'nin baskısı sonucu yaşanan yakınlaşma, Filistinli İslami Cihat örgütünün tepkisiyle karşılandı. İran'a yakın olarak Batı medyası tarafından nitelendirilen bu örgüt, "Erdoğan için sanal zafer" diyerek, İsrail'in "zehirlenmiş özrü" olarak değerlendirdi.
ERDOĞAN FİLİSTİNLİLERİ ARADI
Türk Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın özür ardından Filistinli liderleri arayarak, bu konuda bilgilendirdiği belirtildi. El Cezie'ye göre Filistin yönetimi başkanı Erdoğan ile bir telefon görüşmesi sırasında, Türkiye'nin tavrından duyduğu saygıyı dile getirdi. Hamas da Türkiye'nin "İsrail'e kendi koşullarını dayatmayı başardığı için" memnuniyetini dile getirdi.
FİLİSTİN KARARI
Özür ardından İsrail Filistin Yönetimi'nin Aralık ayında askıya aldığı vergi gelirlerini iade etme kararı aldı. Karar bugün Güvenlik Kabinesi bakanları tarafından alınırken, Maliye Bakanı Yair Lapid bakanlığındaki yetkilileri fonları transfer etmekle görevlendirdi.
ÖCALAN'IN ÇAĞRISI SONRASINA DENK GELDİ
Her iki ülke arasındaki uzlaşma aynı zamanda Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ile Türk hükümeti arasında görüşmelerin yürütüldüğü bir döneme ve Öcalan'ın 21 Mart günü yaptığı tarihi çağrısı sonrasına denk geldi.
"Bugün artık yeni bir Türkiye'ye, yeni bir Ortadoğu'ya ve yeni bir geleceğe uyanıyoruz" diyen Öcalan şu mesajı vermişti: "Bu çağrıma kulak veren milyonların şahitliğinde diyorum ki; artık yeni bir dönem başlıyor, silah değil, siyaset öne çıkıyor. Artık silahlı unsurlarımızın sınır ötesine çekilmesi aşamasına gelinmiştir (...) Bu bir son değil, yeni bir başlangıçtır. Bu mücadeleyi bırakma değil, daha farklı bir mücadeleyi başlatmadır. Etnik ve tek uluslu coğrafyalar oluşturmak, bizim aslımızı ve özümüzü inkar eden modernitenin hedeflediği insanlık dışı bir imalattır. Kürdistan ve Anadolu tarihine yaraşır şekilde tüm halkların ve Kültürlerin eşit, özgür ve demokratik ülkesinin oluşması için herkese büyük sorumluluk düşüyor. Bu Newroz münasebetiyle en az Kürtler kadar Ermenileri, Türkmenleri, Asurları, Arapları ve diğer halk topluluklarını da yakılan ateşten kaynaklı özgürlük ve eşitlik ışıklarını, kendi öz eşitlik ve özgürlük ışıkları olarak görmeye ve yaşamaya çağırıyorum."
Kimi gözlemcilere göre Erdoğan, günlük olarak tekrarladığı İsrail karşıtı söylemlerinin ters teptiğini anladı. Bununla birlikte Öcalan ile görüşme süreci, Suriye'de derinleşen çözümsüzlük, ve İsrail ile yumuşama, aynı zamanda Kürt karşıtlığı üzerine kurulu ittifaklar, şiddetli baskı ve saldırı politikası ile "model ülke" iddiası ve "neo-osmanlı" hayaliyle yürütülen dış politikanın iflas ettiğinin açık göstergesi olarak değerlendiriliyor.